kültürüyle kendine has özellikleriyle kült olmaya aday tek türk filmidir. herşeyiyle marjinal bir yapımdır. tarlabaşı'nın olduğundan daha antipatik gelmesine neden olur. en iyi 3 türk filminden biridir. son 10 dakikası ağlatır. en azından benim gözler dolu doluydu.
67 kez izlemis oldugum su an olsa yine sikilmadan izleyebilecegim. Hemen her repliginde ince ironiler gizlenmis olan izlendikce sevilesi, sevildikce izlenesi filmdir.
''savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın, raksederken mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın...'' repliğiyle aklımdan bir türlü çıkaramadığım filmdir. ''anı yaşa'' mesajı bu kadar afilli kelimelerle daha güzel ifade edilemezdi herhalde. normalde okan bayülgen'i gördüğüm anda kanalı değiştiren bir insanımdır ama kendisinin bu filmdeki müthiş performansını es geçmek de olmaz. müjde ar'lı sevişme sahnelerinde yardırmıştır.
filmdeki her tipin dibe vurmuşluğunun yanı sıra, hepsinin bakış açısıyla kopuk fikirlerinizi değiştirmesi ve tüm çıplaklığıyla o sokakların her karışının gerçekliğini göstermesiyle türk sinemasında çığır açan ağır bir eser.
sosyal ve toplumsal içerikli filmlerin ivme kazandığı ve aslında bir çok saçma toplumsal filmin çekildiği dönemde aralarından her anlamda sıyrılarak kendisine marjinal bir yer edinen güzel film. her karakteri ayrı ayrı filmlik.
--spoiler--
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta oldu, incelikli haytasın. nüksederken raksını mahallenin maşallah-ı eyvallahı, güzeldik be oğlum, Şimdilik ölümüne kadar hayattasin. Şimdilik, ölümüne kadar hayattasin...
--spoiler--
Okan bayülgen ve müjde ar ın başrolü paylaştığı, devletin ve tanrı nın unuttuğu bir mahallede-sanırım istanbul tarlabaşı nda bir yer- geçen egzantrik bir film.
'' aniden ortalıkta beliren gaftici fethi, fil hamitin arabasını şanına yakışır biçimde tavladı. gafticinin hünerli ellerine kapılan araba, kapı ve pencerelerini cömertçe açtı. fethi yatakta dostuyla beraber doldurduğu seks kasetini de teybe sürdü. teypten çıkan seksi çığlıklar, inlemeler kolera sokağını kapladı. köylü kadınlar başörtülerinin uçlarını ağızlarının önüne çekip içi gözüken tül perdelerin gerisine devrildiler. alemci kadınlar ve tamirhanede çalışanlar gaftici fethiye helal olsun usta sana bu yollar, dercesine baktılar. helal olsun çekmelerinin tabii ki haklı sebepleri vardı. romantik bir otomobil hırsızı olan fethi, mahalledeki bütün mitraları incitmeden ayıklamıştı. kulağınızı açın da beni dinleyin leylekler! ben kolera açık hava üniversitesi seksoloji bölümü mezunuyum. bugün size manitalar hakkında iki tane tüyo vericem. bunları yeri gelince en güzel şekilde kullanın. manitanın yatakta güzel sevişip sevişmediğini anlamak için ayak bileklerine bakmanız kafidir. eğer bilekleri inceyse mesele yok demektir. sizi sabaha kadar zevkten bayıltır. manita seni seviyorum, evlenelim, ayağı yapıyorsa, önce yüz mumluk ampule yarım metre mesafeden bakın. sonra gözlerinizi ampulden kaçırıp manitanın gözlerine dikin. eğer cıvırın gözlerini görüyorsanız hemen evlenin, allahına kadar sizi seviyor demektir. hadi şimdi yaylanın bakayım kese kağıtları.''
en iyi türk filmlerindendir. her anlamda radikal ve yeni'dir. günümüz popüler kültürüne bile ağır gelebilecek durumlar ve olaylar, bundan yıllar önce bu filmde işlenmiştir.
--spoiler--
Senin hayat dediğin istiklal caddesinin geniş su kanallarından torbacıyla paslaşabilme olasılığıyla akan delikanlıların gözünde ki şüphe ibaresidir. Biraz da asurilerin, keldanilerin, polonezlerin, romanların illa ki Matmazel Noraliya'nın işveli kahkahasıdır.
St. Antuan'dan yükselen ilahi mevlevilerin dolapderede klarnet sesine döküldüğü intihar dekorlu bir şehir ömrümün yitip gittiği yer ve para, bol kevaşe, zulada düz kubar ve şehirde hafif esrar kokusu...
--spoiler--