mustafa altıoklar garsondur: gerçekleri çıplaklığıyla masaya koyar. acıyı $ark usulü damlatır kadehlere, mutluluğu darbuka sesiyle. kolera sokağı gerçektir. uyu$turucu mahalleleri, kenar dilberleri, konsomatrisler, transvestiler gerçektir.
günümüz türkiyesinde gazete kö$elerinde duymaya alı$tığımız ama bize inandırıcı gelmeyen naylon ya$amların bir otobiyografisidir ağır roman.
$iirleri küçük iskender ile mustafa altıoklar'a, film müzikleri demet sağıroğlu ile yusuf ta$kın'a ait, metropol artığı ya$amları konu alan, çoğu hacıhüsrev'de çekilmi$ bir varo$ mitidir bu.. hastasıyım.
müjde ar ve okan bayülgen'in delice tutkusunu anlatan, arka sokakları gözler önüne seren, mükemmel bir konuya ve oyuncu zenginligine sahip film.
(bkz: Şimdilik ölümüne kadar hayattasın)
tekrar tekrar izlenesi önemli bir başyapıt.film insanı melankolinin doruğuna taşır.okan bayülgen,savaş dinçel, müjde ar filmin oyuncularındandır.ayrıca bu filmde küçük iskenderi de görebiliriz.[salihin kardeşi rolünde]
--spoiler--
savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye; zaman ki sana hasta oldu. incelikli haytasın. nüksederken raksını mahallenin maşallahı eyvallahı; güzeldik be oğlum...
şimdilik ölümüne kadar hayattasın,
şimdilik..ölümüne kadar hayattasın..''
--spoiler--
cezmi ersöz'ün bir öyküsünde yazdığına göre, metin kaçan bu romanı halının altında sakladığı kağıtlara yazmıştır kötü el yazısıyla... cezmi ersöz onu ziyarete gittiğinde metin kaçan ona yazdığını söylemiş, cezmi ersöz de görmek istemiş. metin kaçan halıyı kaldırıp altındaki 3 dosya kağıdını göstermiş, cezmi ersöz gülümsemiş. sanırım 3 yıl sonra roman piyasaya çıkmış... cezmi ersöz metin kaçan için dikkatini hiçbir yerde toplayamaz, beş dakika aynı pozisyonda duramaz filan diyordu, oturup kitap yazması ilginç tabi. canı sıkıldıkça halıyı kaldırıp bakması ilginç..
çok kirli bir kitap, baştan sona argoyla yazılmış. böyle hayatlar olduğuna inanmak istemiyor insan. 140 sayfa, ağır roman.
...gece daha ceset soğumadan mezarın başında kolera'nın azgın gençleri derin nefesler alarak turlamaya başladılar. mahalleli hicranlı bir uykudayken, mezarı tırnaklarıyla köstebek gibi kazıp mitrayı dışarı çıkardılar. ölü mitranın üzerindeki kefeni özenle ve korkusuzca çıkarıp yere çarşaf yaptılar. dört kafadar sabahın ilk ışıkları çıkana kadar mitrayla önlü arkalı sağlı sollu seviştiler. mitra bir ara gözlerini açıp "aslanlarım benim size helal olsun" deyip tekrar gözlerini kapattı. azgın gençler sabah postasını da atıp mezarı kapattılar...
...gıli biraz sonra gelecek kalabalığın içinde doğuştan yetenekli gaftici çocukların olacağını bildiğinden taner'in cebini boşaltmayı uygun buldu. elini gafticilerden daha bir hünerle kolera canavarı'nın cebine sokan gıli, yağlı kağıda sarılmış bir pakedi, tespihi ve boşluğa sallayınca açılan şişleri çıkardı. taner'in cebinde beş kuruş para yoktu. yağlı kağıdı öylesine açan gıli, kaskatı kesildi. kokmuş bir et parçasını niye cebinde taşıdığına bir anlam veremeyen gıli, eti incelemeye alınca acı gerçeği anladı. puma zehra'nın cinsel organı, yani "elmas madeni" taner'in cebinden çıkmıştı! evet, kolera'da hayat bazı insanlar için inanılmaz sürprizlerle doluydu. bir mevzu yaşamadan temiz kalmak isteyen insanlar sürgülü kapılarının yanına bile yanaşmıyorlardı...
madde mi ağır mana mı? sorusuyla, müzikleriyle, karakterlerdeki gerçeklikle, okan bayülgenle, müjde ar'la, kavgayla, aşkla, mahallesiyle beni çok etkileyen, etki derecesini zaman ve mekanla perçinleyen güzel film..pek te güzel film..
istanbulun arka sokaklarını yorumsuz bütün çıplaklığıyla vermiş filmdir.
biraz'da içinde bulunduğum ortamı anlatmasıyla bayağı etkilenmiştim zamanında.
neyse mevzuya girelim bana göre film toplumsal olayları yani
o zamana kadar türkiyede işlenmeyen hiç bi siyasi karışıklığın olmadığı
sokakları anlatmaktadır bu yönüyle tamamen sade ve hoş bir filmdir.
insanların geçim kaygısından başka toplumun dar sokaklarda kendi biriylerini yetiştirdiği istanbulun bilinmeyen gerçeğidir.ne herşey paradır orda ne bir gelecek korkusu vardır insanlarda nede sokalarda siyasi hesaplaşmalar;insanlar
günü kurtarmak için çalışır para için sevişir nam yapmak için adam vurur
bütün hikaye budur. türkiyenin bir başka yüzü daha izlemeyenlere şiddetle tavsiye ederim.
okan'ı, müjde'yi, mustafa'yı sevmek için bir sebep daha olan film.
filmin oyuncusuymuş, konusuymuş, işlenişiymiş bunları övmek isterdim de, şimdi ne deyim de bu filmin sıfatı olsun... Öyle harıka.
insan kendi hayatıyla bağdaştırmak istiyor hemen, kendi sevdası yerine koymak.
Bu sebepten sanırım ki insan kendi şerefsizini özlüyor filmden sonra. sebepsiz, nedensiz, karşılıksız aşk lazım adama. Ruhu terbiye, vücudu terbiye lazım.
ben de bir bizim sevdamız agır sanırım. herkesin ki öyleymiş. güldüm... çeken bilirmiş demek derdi.
romanı filminden çok daha kuvvetli olan, "ulan adam gibi bir yönetmen çekseydi yıkardı bu film avrupayı..." dediğim, mustafa altıpatlara rağmen taş gibi olmuş film!