bugün

ağzıma sıçtın biliyor musun?

rahat rahat iki kelam edemez oldum sana.. hatta bu düşüncemi bile söyleyemez oldum.. tekrar hata kelimesiyle dolu cümlelere başlayacaksın diye, düşünüp düşünüp "ay ay" diye geçiştiriyorum kendimi.. norton gibi beynimi sikiyor düşüncelerim.. ya buy now deyip, bedelini ödeyeceğim, ya da remind me laterdeyip erteleyeceğim.. durdur, hatırlatma, bir kapa çeneni, huzur ver gibi seçenekler koysalar olmaz mıydı? illa seçeneklerin sonunda bir ya da üç nokta mı olması lazım? kafama takacak hiçbir şeyim yok ya anasını satayım, tek derdim norton..

ağzıma sıçtın biliyor musun?

televizyon çok zararlı bir şeymiş.. müzik de ruhun gıdası falan değilmiş ya da bende zehirli mantar etkisi yaratıyor.. her film karakterine ikimizi yerleştiriyorum.. aklımca bir sonuca varıp, seninle mutlu olmanın formülünü bulacağım diye kendimi kasıyorum.. dangalaklık diz boyu.. hala daha zamparanın ölümünde kaldım ben.. "kadın dergileri testlerinde her soruya yanıttım" diyor ya beyimiz, o kıvama gelmeme az kaldı herhalde.. bir de how i met your mother yok mu?

ağzıma sıçtın biliyor musun?

benim gibi adama böyle dizi izletilir mi? sen; uçarı kaçarı, sevmek bilmeyen bir karakter oldun gözümde, bense duygusal, sevmeye programlanmış bir ahmak.. tanıdık geldi değil mi? kendi hayatımı izliyorum resmen.. artık evlendirseler de bitse şu çile.. öte yandan robin 101 de süper bölüm olmuş valla.. dün gece kafamdaki norton bir rahat verseydi, düşüncelerimi, altta kalmış hislerimi rahat bıraksaydı, açacaktım konusunu.. olmadı.. kapadım telefonu, yüzeye çıkan düşüncelerimle başbaşa kaldım..

ağzıma sıçtın biliyor musun?

kıçımı yırtsam beni onun kadar sevmeyeceksin.. "rol yapsan ne olur?" diye geçiriyorum içimden.. kendisine yalan söylenmesini isteyen insan olur mu hiç? ben istiyorum.. sen zaten "aslında" beni sevmediğini söylemişken burda gelmiş bir de "onun kadar" diyorum.. tamam ben pek normal değilim ama;

ağzıma sıçtın biliyor musun?

daha gözümün içine bakamayan insandan, beni seviyormuş gibi rol yapmasını, yalan söylemesini istiyorum.. dahice.. şüphen olmasın, yüzüme gülüp seni seviyorum desen belki oscar alamazsın ama ben kesin inanırım.. sevmeye programlanmışım ben.. sevmeye aç insanın çubuk krakere hayır diyeceğini mi sanıyorsun? tıpkı sana hayır diyemeyişim gibi..

ağzıma sıçtın biliyor musun?

evet, o şarkıyı bilerek öyle ayarladım.. sen arabaya binince ilk o çalsınistedim, duy istedim, bunu kasıtlı olarak ayarladığımı da anla istedim.. peki şarkı başlayınca neden değiştirdim? "bu gece gel yarın istersen yine git.. hatta unut ne varsa verdigim al götür öyle git.." sanırım kandırılmak istiyorum ama "hatta unut; sen dün gece nerdeydin , kimle seviştin.." kısmı gelince şarkının, elim ayağıma dolaştı.. yok yok, kesinlikle, "amadan önceki her şey yalandır.." deliler gibi merak ediyorum seni, nerdesin? kimlesin? niye? ne kadar süredir? bu bilgiler gerçek hayatta hiçbir işime yaramayacak ama ben oturup ezberlemem gerekiyormuş gibi hissediyorum.. "odamdayız, tekrar onunla, çünkü biz hiç ayrılmadık" demeni bekliyorum ki inandırayım kendimi böyle bir saçmalığa.. yıkılayım, mahvolayım, game over olup baştan başlayayım istiyorum..

bu yazdığımdan hemen "güven sorunu"ndan bahsedeceksin, biliyorum.. ne olsa sabıkalıyım.. bir kere gofret çalmış çocuğa, sorulur mu hiç, "bu gofreti de sen mi çaldın?" diye.. kesin o çalmıştır tabii..

ağzıma sıçtın biliyor musun?

hala herkese "biz çok seviyoruz birbirimizi" diyorum.. onların çok derdi var sevdikleriyle, çok da görmüş geçirmiş insanlar olmalılar ama yalanıma onların inanmasından çok kendim inanmak istiyorum aslında.. onlar bile inanıyor, sabıkalı, mahkeme duvarı gibi şu surata, ama ben hala benim.. ve şu an bu yazdıklarıma bile inanamıyorum..

ağzıma sıçtın biliyor musun?

canım başka hiçbir şey yapmak istemiyor.. sadece yanımda ol, sana sarılıp gözlerimi kapatayım istiyorum.. seni istiyorum.. seninse bambaşka dertlerin var.. upuzun mesajlar alıp, o mesajlara yazmak isteyip yazamadığın cevapları düşünüyorsun.. bu durumda nasıl söylerim ki ben "seni istiyorum" diye.. ne anlam ifade eder ki bu sana, o anda? boşa gitmiş bir "seni seviyorum"dan daha da alçaltmazdı belki ama "hıı peki" gibi bir cevap verirsen bu, durumu dengelerdi herhalde.. benimki de fantezi zaten.. istemekle aradaki kilometreler, milimetreye dönüşmez herhalde.. uzak mesafe ilişkisi daha iyiydi sanki.. en azından bir bahane vardı ortada.. (şimdi de çok yakınız ya)

ağzıma sıçtın biliyor musun?

senin yanında olmayı, seninle telefonda konuşmaya nasıl tercih ettim aklıma almadı bir an.. halbuki daha az önce sarılmak istediğimi söylemiştim.. sanırım şu an seni aramak istiyorum.. norton yine hatırlattı: bir şey istiyorsam, bedelini ödemeliyim.. merak etme sorun sende değil, nortonla da anlaşamıyorum ben.. yine de;

ağzıma sıçtın biliyor musun?

hadi sen ara beni.. her geceden farklı olarak uyuyakalmadığımı varsayıp ara.. hadi bırak okumayı ara hemen! meraktan mı okuyorsun hala? çok mu seviyorsun okumayı? dur tahmin edeyim, ararsan ne diyeceğin hakkında en ufak fikrin yok.. sen de güzelsin tabii.. kafayı yemişçesine seni düşünüyorum.. arasam mı şimdi?

ağzıma sıçtın biliyor musun?

arayıp seni sevdiğimi söyleyemek mi, yoksa sadece "hı, hı" deyip bir iki cümle dinledikten sonra telefonu kapatmak mı daha komik bir duruma düşürür beni, şimdi de onun merakındayım.. dün gece de gördüğün gibi, söylemesi en kolay ve risk taşımayan kelimelerden biri "peki" olmalı.. o da pek inandırıcı olmuyor çoğu zaman.. tecrübeyle sabit.. içime sıkıntı olmuyorsun demek, sayfalarca yazıdan sonra saçma gelebilir tabii ama peki diyerek geçiştirmeye çalışmak daha da bir saçma oldu.. kimbilir ne sıkıntılar var kafanda, konuşmak bile istemiyorsun.. (ki bu da beni biraz delirtiyor..) ne diye bir de ben ekleniyorum o listeye? çok bencilim çok.. sanırım biraz da sorunluyum.. sayfalarca saçmalayacak kadar şuursuz bir insan olmama rağmen,

ağzıma sıçtın biliyor musun?
ekşi sözlükten çalıntı bir yazı. madem çaldın bari hakkını vererek çal derler adama. ayıptır günahtır.