açı

entry86 galeri2
    60.
  1. her an aklından geçen ve geçtikçe gülümseteni vardı. ve haliyle her an mütebessüm biri olmuştu.
    uzaktadır çok uzakta...
    her görüşmede ruhunu öyle sarıyor, öyle sevgisinden emin kılıyor ki; tebessümkar olmamak ne mümkün...
    biliyor onun da oralarda, en zor şartlarda, vatani görevin yapılacağı en ağır ortamda dahi kendini hatırlayınca gülümsediğini.
    gülümsediğinde gülümsediğimden emin ol demişti...
    kahvesinden aldığı yudumu ağırca yutup tadını sindirirken yüzündeki gülümseyişin müsebbibinin resmini sehpaya incitmeden koyarken çalan kapıyı açmak üzere koridora yöneldi.
    tam burada kucaklayıp mutluluktan uçururken 57 gün sonra hiç ayrılmamak üzere birleşeceklerinin sözünü vermişti. koridordan her geçiş o güne bir yaklaşıştı.
    kapının açılmasıyla beliren şapkanın üzerindeki ay-yıldızı, sonrasında üzgün, bitkin ve metanetle dünyanın en zor işini yaptığının bilincinde olan yüzü...
    sonrasında...
    her an hatırlayış...
    her an gülümseyiş...
    ama... her biri bir öncekinden daha acı olan gülümseyiş...

    her acı gülümseyiş; yüzüne tebessüm, damarlarına zehir veriyor, yüreğini dilik dilik ediyordu.
    0 ...
  2. 59.
  3. karşılaşılması halinde; insan vücudunun inanılmaz boyutlarda direnç gösterdiği hissiyat. his elle tutulmaz, gözle görülmez ama gerçek can acısı, yani et acısı daha önce karşılaşmadığınız bir boyutta kana karıştığında nesneleşir, insanı şaşırtır, ete kemiğe bürünür. zamane maydanoz romantiklerinin dillerine doladıkları aşk acısı vs laf-ı kelamlarına münasip bir yerinizle gülersiniz o hisle yoğrulurken. morfinmiş, (bkz: yeşil reçete) imiş, (bkz: kırmızı reçete) imiş, vız gelir tırıs gider. zordur velhasıl kelam bir o kadar da gerçek ve ilahi acıyı yaşamak atlatmak.
    2 ...
  4. 58.
  5. Acı belki de şiddetli bir zevkten başka bir şey değildir.
    0 ...
  6. 57.
  7. Yaşamak uğruna
    ölmek bu olsa gerek
    Sevmek uğruna
    acı çekmek bu olsa gerek
    Hayat uğruna
    savaşmak bu olsa gerek
    Peki ya senin uğruna
    Üzülmek niye?

    yılmaz erdoğan
    0 ...
  8. 56.
  9. ağızı yaksa da alınan hazın onu bastırdığı tattır. acı yemenin acıyı dindirdiği söylenir.
    mide hastalarının baş düşmanıdır, yemeleri durumunda mide kanamaları dahi görülmüştür.
    0 ...
  10. 55.
  11. mehmet zeki sulak'ın "hayatın akışı" adlı şiir kitabından acı adlı şiiri.

    bu bahtımın karanlığı,
    kalbim ağlar acı acı,
    uğradığım haksızlığa,
    kalbim ağlar acı acı.

    yuvama verdim bir düzen,
    emeğimdir suda yüzen,
    haksızlıktır beni ezen,
    kalbim ağlar acı acı.

    kastım bir yuva kurmaktı,
    işimi düzene sokmaktı,
    yavrularla yaşamaktı,
    kalbim ağlar acı acı.

    zamanlar çok yuva yıkar,
    haklı olan haksız çıkar,
    gözyaşlarım dinmez akar,
    kalbim ağlar acı acı.

    zeki söyler bu sözleri,
    uzağa dalmış gözleri,
    takatsız kalmış dizleri,
    kalbim ağlar acı acı.
    0 ...
  12. 54.
  13. hayatı yapmak istediklerin yerine,yapmak zorunda kaldıkların arasına almaktır acı...
    0 ...
  14. 53.
  15. kişiye; büyüme, olgunlaşma, güç ve yaratıcılık gibi ödüller kazandırabilen, buna karşılık birey üzerinde yıkıcı etkileride olabilen kavramdır.
    0 ...
  16. 52.
  17. Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır. *
    1 ...
  18. 51.
  19. rusça gorki demektir. maksim gorki çektiği keder ve acılardan mütevellit kendisine bu lakabı seçmiş. rus ama çok arabesk bir tarafı varmış. yaşasaydı ibo dinler çiköfte yerdik. o da bana yazdıklarından okurdu.
    3 ...
  20. 50.
  21. bazı türlerinde, gerçeğinin hiçbir zaman geçmediği, yalnızca zamanın elinden güncelliğini aldığı duyu.
    üstünden yıllar geçtikçe ardından dahada uzaktan ama daha olgun bir sızıyla baktığınız olayların içindeki şey.
    0 ...
  22. 49.
  23. Rüyada acı bir şey yemek, birden sevinmek demektir. Bir söz veya işiteceği şeyler bu sevince de söylenecek neden olabilir. Rüyada acı çekmek tam aksi olarak yorumlanır. Duyulan acı büyük huzur ve mutluluğa işaret eder. Ellerdeki acı hissetmek bolluk olarak yorumlanır.
    0 ...
  24. 48.
  25. ferman karaçam'ın bir şiiri.

    seni de vururlar bir gün ey acı
    uçuşup durduğun kanatlarından
    sazın sözün türkülerin tükenir
    ellerin koynunda kalakalırsın

    şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı
    gül açan yüzlerimizde
    göğeriyor rengin senin de

    biz seni
    tâ eskiden tanırız hani
    göğüslerimize taş olur inerden
    avuçlarımızda hira dağıydın

    al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
    akdeniz rüzgarlarına karışan sendin

    biliyorum
    hiçbir tarıh yazmayacak ve bir
    sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
    göbek bağı anasından henüz çözülmemiş
    bebelerimize mitralyözlerin okyanus ötesinden
    ayarlandığını

    seni de yakarlar bir gün ey acı
    bir taptuk kul gözlerinden vurursa
    parmakların eğri ağaç tutmaz
    çığlıkların çağlar aşar duymazsın

    ve ben biliyorum
    örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı

    ve ibrahim'in baltasını
    biliyorum

    nereden başladı bu kesik dans
    ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü
    insanlar kim?

    kim kimin yanında
    kim kimin karşısında

    meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

    üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız
    çantasında kimin fotoğrafını taşıyor

    kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
    neden gülüyorlar ki

    seni de vururlar bir gün ey acı
    filistin'de sapan taşlı çocuklar
    dalın, kolun, fidelerin, budanır
    kuru bir kütükle kalakalırsın

    öyle bakmayın balkonlarınızdan
    fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
    damarlarımızı yırtıyor
    tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
    pompalıyor yüreğimize

    pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
    çeçenya'da yiğitler
    inancın emeğin/ve aşk'ın
    kılcal damarlarına ulanıp sustular...
    ve ne bağdat'tan
    ne şam'dan
    ne mekke'den
    ne diyarıbekir'den
    ne istanbul'dan
    ne buhara'dan
    bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
    duymuyor

    seni de vururlar bir gün ey acı
    halepçe'de soldurulmuş gül gibi
    bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
    suskun, sıcak, uzun yaz geceleri

    ve siz
    ey analar,
    hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler
    söylerdiniz

    hani siz, fatihler doğururdunuz...

    gelin-kızların giysileri kirletildi
    çocuklar hep yetim kaldı

    'elem yecidke yetimen feava'

    ve ben biliyorum
    ben biliyorum
    istanbul'un
    bağdat'ın
    diyarıbekir'in
    mekke'nin
    buhara'nın
    birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü/sonra
    ey insan
    ey insanlık
    ayağa kalk

    kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
    boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları
    gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu
    çocukları

    gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
    ve bir gün
    bu dünya
    gül bahçesine dönecek
    bunu böyle bilin/ ve
    unutmayın
    0 ...
  26. 47.
  27. bir gün geliyor ve bedeninize uğramadığını farkediyorsunuz işte o gün yeniden gelip yapışıyor... nefes almak gibi, terk etmiyor insanı...
    0 ...
  28. 46.
  29. hissizleştirir, öyle ki ağlayamazsınız bile...
    1 ...
  30. 45.
  31. 44.
  32. bu yüzyılda iz bırakmayınca izi de kalmayan birşey acı. acılarını da tutkuyla yaşayan insanlara bile imreniyorum hatta. onlar aşkıda tutkuyla yaşadılar çünkü. hayatı da tutkuyla kucakladılar.

    acı iyileştirir insanı. *
    1 ...
  33. 43.
  34. 42.
  35. dilimizin algıladığı ızdırap veren tad. ızdırap verdiğini bile bile yenildiği için, acı çekmekten zevk duyma diye tabir edilen mazoşistlik yanımızı ortaya çıkaran lezzet. iştah açıcıdır, bazıları için vazgeçilmezdir. * **
    0 ...
  36. 41.
  37. bir umut altınçağ parçası..

    Acıyı başımda nar eylediler
    Hayaline doğdu gözlerim bugün
    Başımı dumanlı dağ eylediler
    Seni her nefeste özledim bugün

    Göğsümde yırtıldı çığlığın sesin
    Ciğerime düğümlendi nefesin
    Yüreğime akan şu kanı kesin
    Yediğim kurşunu sezmedim bugün

    Kırıldı umudu serçe kuşların
    Yüzüne dağılmış sırma saçların
    Böyle acımı olur günü baharın
    Yüzüme dayandı dizlerim bugün
    4 ...
  38. 40.
  39. "Acı tanımamış olmak, büyük bir acıdır." cicero
    0 ...
  40. 39.
  41. insanı duygusal anlamda besleyen en önemli olgu.
    acı yoksa hiç birsey yok
    1 ...
  42. 38.
  43. 37.
  44. komutan logar'ın, benimsin'den önceki eserinin adıdır.

    - eserimin adı acı.

    - eserimin adı benimsin.
    0 ...
  45. 36.
© 2025 uludağ sözlük