aziz mahmud hüdayi

entry40 galeri2
    40.
  1. akp nin en eğitimli, en elit cemaatçi kadrolarının şeyhi.
    (bkz: erenköy cemaati)

    yerde sürünerek havlayan zevzeklerle karıştırılmamalılar.
    0 ...
  2. 39.
  3. Bu adama neden Aziz diyorlar onu anlamış değilim.
    Aziz genellikle Hristiyanlar için kullanılır.
    Ve bu adam Müslüman.
    1 ...
  4. 38.
  5. Boğazın 4 koruyucusundan biri olduğuna inanılan ve türbesi Üsküdar'da bulunan muhterem bir zattır.
    Kendisini ziyaret edenler için özel bir duası vardır.
    Alt kısımda yeşil renkte yazıyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2343295/+
    4 ...
  6. 37.
  7. Birgün Sultan Ahmed Han, çok sevdiği üstâdı Hüdâyî Hazretleri’ne kıymetli bir hediye göndermişti. Fakat Hazret-i Hüdâyî kabûl etmedi. Bunun üzerine Sultan Ahmed, hediyeyi uhdesinden çıkarmış bulunduğu için onu devrin şeyhlerinden Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’ne gönderdi.

    Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’nin hediyeyi kabul etmesi münâsebetiyle de bir ziyâret esnâsında:

    “-Efendi Hazretleri! Ben bu hediyeyi daha evvel Hüdâyî Hazretleri’ne göndermiştim. Kabul buyurmamıştı. Fakat siz kabul buyurdunuz!” dedi.
    ifâdelerdeki nükteyi anlayan Sivâsî Hazretleri de şu mânidar cevabı verdi:

    “-Sultanım! Hazret-i Hüdâyî bir ankâdır ki, lâşeye tenezzül etmez!”

    Bu cevaptan memnun olan Sultan, aradan birkaç gün geçtikten sonra Hüdâyî Hazretleri’ne uğradı. Ona da:

    “-Efendim! Sizin kabul etmemiş olduğunuz o hediyeyi Abdülmecîd Efendi kabul buyurdu.” dedi.

    Hazret-i Hüdâyî de mütebessim bir çehre ile:

    “-Sultanım! Abdülmecîd Efendi bir deryâdır. Koca deryâya bir damlacık mâsivâ kiri düşmesi, onun sâfiyetine zarar vermez!” buyurdu.
    1 ...
  8. 35.
  9. çocukluğum türbe olanının bahçesinde ve yemekhanesinde geçmiştir.
    1 ...
  10. 34.
  11. 32.
  12. kendisi hakkında iftiraya varan isnatlar yapılmış. Allah'tan korkmaz mısınız ki sizden 4 asır önce yaşamış bir zat için böyle konuşabiliyorsunuz? Aziz mahmud hüdayi büyük bir evliyadır. sizin isnat ettiğiniz şeylerden beridir.
    3 ...
  13. 31.
  14. üsküdarda medfun 16. yy'da yaşamış bir allah dostudur.
    şahsen manevî bir büyüğüm sayarım kendisini ve aleyhinde edilen hakaretvari sözlerden rahatsızlık duyduğum için kabrini ziyaret etme gereksinimi duymama vesile olan arkadaşlardan allah razı olsun.

    (img:#1571654)
    4 ...
  15. 30.
  16. nasihatlar da bulundugu tum padisahlar kardeşlerini katletmis, zina yapmış, birisinin ickiciligi zaten biliniyor, zulm etmistir.

    anlattiklariniza gore mubarek adamdir tabiki de pek iyi nasihat veremiyormuş

    edit : arkadaşlar bana neden kiziyonuz? durum bu da işte
    2 ...
  17. 29.
  18. "önceki saygısız entrylere hitaben ve ithafen" allah rahmet eylesin, büyük bir allah dostu zaattır. şefaatine nail olmak ümidiyle.
    şefaat konusuna gelince de, olum vehjabi ve sapık ağababalarınızı çürüte çürüte bîhal olduk. hâlâ mı la!? şefaat vardır ve haktır ve allahın veli kullarına verilen bir salahiyettir bu.
    4 ...
  19. 28.
  20. 27.
  21. Bu hayatta kimsenin Şefaat'çi olamayacağını bilmeyen, akletmeyen Guruhun Yağladıkları Şahıs.

    Yaptığı insanı ve dini Hareketlerin karşılığını Allah verir. Bırakın Artık ölüden medet ummayı.
    2 ...
  22. 26.
  23. geçen hafta çok şükür türbesini ziyaret edebildiğim, Yunus Emre ile birlikte beni çok etkileyen bir hayat hikayesine sahip olan evliya. Üstelik bu Allah dostlarının hikayelerini kıytırık bir dizinin vesile olması ile araştırıp öğrendim. Allah nelere kadir...
    6 ...
  24. 25.
  25. insanların Ehl-i sünnet itikadında bulunmaları ve ibadetlerini doğru olarak yapmaları için pek çok eser yazmıştır. Bu eserlerden bazıları şunlardır:

    Nefâis-ül-Mecâlis
    Tecelliyât
    Dîvân-ı ilahiyat
    Habbet-ül-Muhabbe
    Necât-ül-Garik
    Tarîkatnâme
    Tezâkir-i Hüdâyî
    Ahvâl-ün-Nebiyy-il-Muhtâr aleyhi salevâtullah-il-Melik-i Cebbâr
    Câmi-ül-fadâil ve Kâmi-ur-rezâil
    Feth-ül-bâb ve ref-ül-hicâb
    Feth-ül-ilâhî
    Hâşiye-i Kühistânî fî şerh-i fıkh-ı Keydânî
    Hayât-ül-ervâh ve necât-ül-eşbâh
    Tarikat-ı Muhammediyye
    Vâkiât
    Şerhun alâ Kasîdet-il-Vitriyye fî medhi Hayr-il-Beriyye
    Mensûr Mevlîd-i Nebî
    3 ...
  26. 24.
  27. söylediği bazı ilahiler:

    --spoiler--
    Kim umar senden vefayı,
    Yalan dünyâ değil misin?
    Muhammed-ül-Mustafâyı,
    Alan dünyâ değil misin?

    Yürü hey vefasız yürü,
    Sensin hod bir köhne karı,
    Nice yüzbin erden geri,
    Kalan dünyâ değil misin?

    Kimisini nâlân edip,
    Kimisini giryân edip,
    Ahırı kâr üryan edip,
    Soyan dünyâ değil misin?

    Kastedip halkın özüne,
    Toprak doldurup gözüne,
    Ehl-i gafletin yüzüne,
    Gülen dünyâ değil misin?

    Eğer şah ve eğer bende,
    Her kişiyi salan bende,
    Kimse mekân tutmaz sende,
    Viran dünyâ değil misin?

    Sihr ile donatıp kendin,
    Meydâna salan semendin,
    Âleme mihnet kemendin,
    Salan dünyâ değil misin?

    işin gücün dâim yalan,
    Çok kişiden arta kalan,
    Nice kere boşalarak,
    Dolan dünyâ değil misin?

    Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,
    Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez,
    iki kapılı bir viranedir bu,
    Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.

    Bakma bunun karasına akına,
    Gönül verme bostanına bağına,
    Benzer heman çocuk oyuncağına,
    Burda aklı olan insan eğlenmez.

    Vârını Îsâr eyle Mevlâ yoluna,
    Bunda ne eylersen anda buluna,
    Birgün sefer düşer berzah iline,
    Otağı kalkacak Sultan eğlenmez.

    Sen ey gâfil ne sandın rüzgârı,
    Durur mu anladın leyl-ü-nehârı,
    Yükün yineldigör evvelden barı,
    Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez.

    Doğrusuna gidegör bu yolların,
    Geçegör sarpını yüce bellerin,
    Dünyâ zindanıdır mü’min kulların,
    Zindanda olan kul kolay eğlenmez.

    Ömür tamam olup defter dürülür,
    Sırat köprüsü ve mîzân kurulur,
    Hakkın dergâhında elbet durulur,
    Buyruğu tutulur ferman eğlenmez.

    Hüdâyî n’oldu bu kadar peygamber,
    Ebû Bekr ve Ömer, Osman ve Haydar,
    Hani Habîbullah Sıddîk-ı Ekber,
    Bunda gelen gider bir can eğlenmez.

    Kudümün rahmetu zevku sefâdır yâ Resûlallah!
    Zuhurun derdi uşşâka devadır yâ Resûlallah!

    Seninle irdiler zâte dahî envai lezzâte,
    işin erbâbı hâcâte atadır yâ Resûlallah!

    Kemâli zümre-i kümmed senin nûrunla bulmuştur.
    Vücûdun mazhari tâmi hudâdır yâ Resûlallah!

    Nebî idin dahî Âdem dururken mâi tîn içre,
    imâm-ül-enbiyâ olsan revadır yâ Resûlallah!

    Hüdâyî’ye şefaat kıl eğer zâhir eğer bâtın,
    Kapına intisâb etmiş gedâdır yâ Resûlallah!

    http://www.ehlisunnetbuyu...y/AZIZ-MAHMUD-HUDAYI/3526
    --spoiler--
    4 ...
  28. 23.
  29. ceza nin sende biraz delisin parçasında adı geçen şahıs.
    0 ...
  30. 24.
  31. 23.
  32. 22.
  33. 21.
  34. Nefsinin hükümdarlığına son vermiş bir Allah c.c dostudur.
    6 ...
  35. 20.
  36. Eski tgrt yapımlarından hüdai yolu filmiyle hayatı anlatılan allah dostu.
    3 ...
  37. 19.
  38. üsküdar'da bulunan türbesinin sokağı gül kokuyor. çok mübarek bir zatmış.
    3 ...
  39. 18.
  40. üsküdarlı olarak bilinen ceza nın sen de biraz delisin parçasından...

    atmosferin aklı selim hakkını savunanlar plansızlar artık, kalk gidelim alaylı
    yıkılsın bütün saraylar, açtığım her bir paragrafta yazar savaşırlar kalanlar, hep her yönüyle dolaylı

    gün geçmiyor olaysız, günden güne karıştıkça dünya ruhunu satanlar ilerliyor kararlı
    candan öte can var içinde bilir mi mülayim, sen dert etme koç arkamda ''aziz mahmut hüdai!''
    0 ...
  41. 17.
  42. Osmanlı devri istanbul velîlerinin büyüklerindendir. Asıl adı Mahmûd'dur. "Hüdâyî" ismi ve "Azîz" sıfatı kendisine sonradan verilmiştir. Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri'nin neslinden olup, "seyyid"dir. Bunu ilâhîlerinin birinde:

    Ceddim ü pîrim sultan
    Sensin yâ Resûlallâh

    diyerek kendisi de ifâde eder.
    Koçhisar'da doğmuş, çocukluğu Sivrihisar'da geçmiştir.
    O, bir asra yakın ömür sürmüş ve sekiz pâdişâh devrini idrâk etmiş bir gönül sultanıdır. Asrında, gerek eserleri, gerekse sohbet, irşâd, vaaz ve nasîhatleri ile ümmet için bir feyiz kaynağı olmuştur.
    ilim, tasavvuf ve edebiyat sahalarında parlak bir hüviyete sahip bulunan Hüdâyî Hazretleri, mâneviyat rehberleri arasında müstesnâ bir mevkii hâizdir. O, kuruluş yıllarında Şeyh Edebali Hazretleri'nin yapmış olduğu kıymetli irşâd, hizmet ve faâliyeti, aynı aşk, vecd ve heyecanla yürütebilen nâdir bir mânevî şahsiyettir. Allâh rızâsı istikâmetinde ihlâs, samîmiyyet ve gayret üzere hareket eden Hüdâyî Hazretleri, sahip olduğu zâhirî ve bâtınî liyâkat sebebiyle de hem pâdişâhların hem de bütün teb'anın sevdiği bir Hakk dostu olarak tebârüz etmiştir.
    Osmanlı'nın yükselişten yavaş yavaş duraklamaya doğru seyir takip eden bir devrinde yaşayan Hüdâyî Hazretleri, bir yandan sultanlarını âdil, gayretli ve mâneviyat bakımından zinde olmaları için büyük himmetler sarfetmiş, bir yandan da birtakım kargaşadan bunalan devlet ricâlinin ve halkın gönül yaralarını âdetâ hâzık bir hekim gibi sarmasını bilmiştir. Bundan dolayı hemen herkes, onun sohbet, irşâd ve hizmet sofrasına koşarak ferahlamış; dergâhı, bir seâdet ve gönül mekânı olmuştur.
    Gerçekten onun devri, seâdetle felâketin birbirini takip ettiği çileli bir zamana rastlamaktadır. Zîrâ siyâsî bakımdan gittikçe artan ve ictimâî bünyeyi de son derece sarsan çalkantılar, bu devirde görülmeye başlamıştır. Askerdeki disiplin ve nizamın sarsılıp bozulmasının fecî bir surette II. Genç Osman'ı katletme derecesine ulaştığı veIV. Murâd'ın tahtının önünde sadrazamı Hâfızlarının tahta bile bulaşmış olduğu düşünülürse, o günlerin siyâsî ahvâli daha iyi anlaşılır.işte böyle çalkantılı bir devirde islâm tasavvufunun tesellî edici nefhasıyla Hakk'ın ve hakîkatin sesine çağıran Hüdâyî Hazretleri, dergâhına diğerlerine nazaran çok farklı bir hüviyet kazandırmıştır. Öyle ki, devlet idâresinde azl ve nefyedilen kimselerin ve cemiyette zuhûr eden anarşinin önünden kaçanların yegâne sığındıkları yer, onun dergâh-ı şerîfi olmuştur. Nitekim Halil Paşa, Dilâver Paşa ve Ali Paşa gibi zevât, başları her dara düştükçe bu dergâha sığınmışlardır. Bu yönüyle Hüdâyî Hazretleri'nin dergâh-ı şerîfi, kimsenin zarar ve ziyânının erişemeyeceği, günümüz tâbiriyle bir nevî dokunulmazlığı olan emîn bir mekân hüviyetine bürünmüştür. Denilebilir ki, o zamanlar Osmanlı mülkünde bu mekândan başka hiçbir dergâh, bu kadar nâil-i hürmet ve ihtirâm değildi.
    Burada Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin böyle bir makama hâiz oluşu ve sahip bulunduğu müstesnâ liyâkati elde edişinin nasıl tahakkuk ettiği üzerinde hâssaten ve dikkatle durmak gerekir. Zîrâ onu bu kemâle ulaştıran metod, aynı yolda yürüyenlere müstesnâ bir nümûne-i imtisâldir.
    3 ...
  43. 16.
  44. üsküdar'da türbesi. pazar sabahları namaz için alternatiflerdendir evliyanın türbesi .
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük