Hakan Günday'dan, hiç beklemediğim bir şekilde son sayfalarında beni duvardan duvara vurmuş, duygularımı alt üst etmiş, utanmasam ağlayacağım durumuna getirmiş ikinci bir şaheser. Oğuz Atay'ın Beyaz Mantolu Adam'ını anımsattı bana. Belki de gerçekten ondan etkilenilmiştir. Kitap birçok başka kitabın ufak bir sentezi gibi. Yaklaşık iki yıldır dilden dile dolaşan Olasılıksız'dan da gölgeler bulabiliyorsunuz içinde. Ama bu asla kendine özgü olmadığı ya da çalıntı bir kitap olduğu anlamına gelmesin. Başlı başına farklı ve gerçekten okunması gereken bir kitap Azil. Hakan Günday'ın düşünme yeteneğine, sizi yükselttiği yerlere hayran kalacaksınız. Kinyas ve Kayra için "beynin pimini çeken kitap" denmişti bir yerde. Bence bütün Hakan Günday eserleri için söylenebilir bu cümle. Hakan Günday beynin pimini çeken kitaplar yazmaya devam etsin, hep yazsın, hep...
kitabın muhteşem oLmamasının nedeni -benim şahsi fikrim- kitabın sonunun iyi bir şekiLde bitiriLmemesi.. kitabın gidişatı, kitabın sonunu okurLara tahmin ettiriyor.. günday'ın daha önce yazdığı kitapLarın bitişLeri güzeL iken, insanı tahmin etme oLanağı vermez iken bu kitabın bu şekiLde bitmesi beni üzdü.. günday kitabı daha şaşaaLı bir şekiLde bitirseydi eğer "aziL" muhteşem bir kitap oLabiLirdi..
neyse bu kadar kusur kadı kızında da oLur deyip kitap'a 10 üstünden 7.6 veriyoruz..
bu akşam okumaya başladığım hakan günday eseri. "sahip olduğun her bilgi, içinde çürüdüğün bir hücredir." diyerek ve daha ilk sayfalarında başladığı aforizmalarını yüzüme çarparak kinyas ve kayra'dan sonra iyi bir cila olacağını düşündüğüm kitaptır.
"bir hakan günday kitabı" tamlaması, hakan günday'ı bilenlere tanımın alasını oluşturabilecekken; bilmeyenler için, hakkında ek olarak birkaç cümle daha kuracağım 5. kutsal kitap.
azil ise, okunduğu süre boyunca yazarının deli mi dahi mi olduğunu düşündürecek kadar, "deha ve delilik arasında seyreden bir [kitap]". anlaşılmaz fizik kurallarını hayatla bütünleştirip anlaşılır hale sokan, anlaşılır toplumsal kuralları ise sorgulatıp okuyanı allak bullak eden, tespitleriyle, kelime oyunlarıyla, barındırdığı fikirlerle insanı kendine hayran bırakan başucundaki bütün kitapların yerini alabilecek bir eser. * azil, içinizdeki derin uçuruma; düşünme, fark etme ve görme uçurumuna düşmek için bir fırsat. ayaküstü düşerseniz ne ala! aksi takdirde hakan günday'ın bir sonraki romanını bekleyeceksiniz...
okurken olasılıksız isimli kitapla arasında ilişki kurduğum kitap. sonra baktım olasılıksız önce yazılmış. tabi ki bir çalıntı durumu falan söz konusu değil, iki kitabın da içeriği bilim dünyasınca bilinen teorilere değiniyor ama üstüste okuyunca insan bir garip oluyor işte.
hakan günday yine döktürmüş.
hakan günday'ın piç , zarganakinyas ve kayra kitapları tadında son kitabıdır. kitapta neyin gerçek neyin hayal olduğuna anlamaya dair uyandırdığı merak yüzünden kitap elden bırakılmamak suretiyle mütemadiyen okunmaktadır.
hakan Gündaydan yine sıradaşı bir kahraman ve ilginç bir kitap.
Kitabın arkasında yazdığı gibi ; azil, içinizdeki derin uçuruma; düşünme, fark etme ve görme uçurumuna düşmek için bir fırsat.Ayaküstü düşebilirseniz ne ala! Aksi takdirde Hakan Günday'ın bir sonraki romanını bekleyeceksiniz...
Bir sonraki romanını dört gözle bekliyoruz.
kinyas ve kayra gibi bir başyapıttan sonra, hep aynı tadda bir kitap beklentisi içinde olan okurlarını; piç , zargana gibi sert söylemi elden bırakmayan kitaplarıyla bir nebze olsa da tatmin etmeyi başaran günday ; malafa ' da ise tamamen farklı bir alana kaymış, ama yine de kendi dilini ve karanlık üslubunu, kara mizahla da süsleyerek , farkını korumuştur. azil' de ise daha önce hiç uğramadığı olağanüstü alemlere de akıyor ama ne akış; adeta cinleri, perileri kıskandıracak kadar sert psişik karakter asil ile bizleri yine bambaşka bir dünyaya götürüyor. ve en kötüsü hep yaptığı gibi; bizi götürdüğü yerde bırakıp, kendisi antalya ve taksim barlarına dalıyor adi herif ..
--spoiler--
Teknoloji, insanların davranışını, ahlakını, sosyoekonomik ilişkilerini, asla geri dönülmeyecek bir biçimde değiştiriyor.
Söz konusu değişim, insanlığın amacından sapmasına ve doğadışı, adsız bir türün yeşermesine neden oluyor.
insanlığın bin çabayla iki bin yılda yarattığı asgari ahlak, elli yılda televizyon tarafından çiğneniyor.
Ve on yıldır da internet tarafından yutuluyor.
Bireyin yalnızlığı, toplum dışına çıkmasıyla sonuçlanıyor.
Toplum dışına itilen (ya da bunu kendi tercih eden) birey, kendi doğrularını yaratıp onlarla yaşamaya başlıyor.
Zamanla toplum ile birey arasında genişleyen ahlak farkı, ikisinin de hastalanmasının temel nedeni oluveriyor.
Hakan Günday ; Azil "de içinde yaşadığımız toplumsal yapıya yönelen eleştirisini, modern insanın ;hiç;leşme sorunsalını, gerçek, hayal, kâbus arasındaki geçişler ile zaman ve mekân geçişlerini, yer yer sertleşen ifadelerle öyle ustalıkla aktarıyor ki, okuyucuyu adeta tokatlıyor
--spoiler--
--spoiler--
içinizdeki derin uçuruma; düşünme fark etme ve görme uçurumuna düşmek için bir fırsat. ayaküstü düşebilirseniz ne ala! aksi taktirde hakan günday ın bir sonraki romanını bekleyeceksiniz....
--spoiler--
yine hayatlar degiştirecek bir hakan gündaykitabıdır.