ilk günlerde onun herşeyi olan siz. ilerleyen zamanlarda artık öylesin birisinizdir.
ne sarıldığınızda o eski sıcaklığı yakalayabilirsiniz ne öptüğünüzde dudaklarındaki o eski tadı alabilirsiniz.
bilirsiniz birşeyler değişmiştir,bilirsiniz sanki artık birinin gitme vakti gelmiştir.
ama sesinizi çıkaramazsınız bilmiyor,anlamıyor gibi yaparsınız veda vakti hemen gelmesin istersiniz. birkaç gün birkaç ay daha geçer bırakmışlığın ardından yavaş yavaaş sizden uzaklaştığını farklı yrlerde farklı arayışlarda olduğunu hissdersiniz,her söylediği yalanı anladığınız halde ses çıkarmazsınız ta ki ses çıkarılması mümkün olmayan bir ana gelene kadar,olmamış gibi davranılamıycak yalanlar yakalayana kadar .. canınızı çok yakar sevdiğiniz adamın başka biriyle değil olması birazcık yakınlaşması bile.. başka biri için sizle kavga etmeyi göz alması,yalanlar ve yalanlar.. oluruna bırakılamayacak anlar,affetmeye çalışıpta afffemediğniz zamanlar.
artık yutkunamazsınız o nokta,gitmeniz gerektiğini bilmek ama ne zman çıkar ki ki sevdiğiniz adamın kokusu burnunuzdan,aklınızdan.
cesarettir, güçtür ayrılmak, ayrılabilmek, ayrılmayı hayal edebilmek.
hüzündür, acıdır, azaptır, her şey bittikten sonra kafayı en uzun sure kurcalayan şeydir.
tattır, cok acı olsa da.
duygudur ,en agırından, insan oldugunu insana hatırlatan.
ama asıl teredduttur ayrılmak, en sonda ilki dusunmektir.
ayrılmak bazen isteyerek bazende istemeyerek bulunduğunuz yeri/ kişiyi terketmektir. eğer ayrıldığınız kişi sevdiğiniz bir kişiyse ondan uzaklaşmak ölüm gibi gelebilir. kalbiniz kanar, acır, yanar... bildiğiniz tüm acıları çekersiniz içinizde beyniniz gitmek ister kalbiniz kalmak. bu ikilem hayatın en zor kararıdır sizin için, uzun zaman düşünürsünüz bazen çaresiz kalırsınız tüm yolları denersiniz kalmak için tüm çıkışlardan dönersiniz gitmemek için. ama bir gün gelir döneceğiniz bir son çıkış bile kalmaz geride ve gitmek zorunda kalırsınız, ayrılırsınız. o andan sonra yaşayan bir ölüden farksız kalsa da ruhunuz.
üzücü bir hadisedir. yakın zamanda başa gelmiştir.
-edit seni çok üzüyorum ayrılalım
+ohh ayrılınca sevinç yumağı olurum artık meyhanedeki arkadaşlarla,oleey yalnız kaldım, mal gibi kaldıımm!
-çok içme tımam mı?
+hea
-bak bana söz ver
+giderayak gene hayatıma müdahale...git kendine sövdürmeden... **
ezginin günlüğü - gemi dinleyip gözyaşlarının bitmesiyle, the doors - the end dinleyerek her iki bileğe ikişer dik kesik atıldıktan sonra katlanılır olacak durum.
acı içinde dudaklardan 'gitme' kelimesinin sessizce haykırılmasına rağmen birlikte biriktirilen anıların gözlerden damla damla düşmesine sebebiyet veren hadise..
sabah gözümü açtığımda baktığım her şeyde seni görebiliyordum...her şeyde bir parçan vardı..hakkın vardı...kazanmışlığın çoktu...17 yaşındaydım...eşyalarını topluyordun...neler olduğunu sorduğumda susmuştun hani..ilerde anlarsın demiştin...üzülme diye de eklemiştin...hiçbir şey söylemeden çıktım gittim kapıdan...öylece...ağlamaya utanırdım ben...hala da öyledir ya...bir kaç saat sonra tekrar döndüm...eşyaların yoktu..yerleri belirlenmiş olan her şeyin çizgilerine tekrar tekrar dokundum..gitmiştin...sustum...yutkundum...bir kaç hafta sonra sınav sonucum geldi...senin terk ettiğin şehirde benim daha uzun senelerim olacaktı..sensiz, sessiz...aynı evde nasıl ilerleyecekti zaman.bilmiyordum...yavaş yavaş alışmaya başlamıştım..ara sıra olan donuk telefon konuşmalarımızın git gide zamanı uzuyordu...bir kaç tane bıraktığın, ya da unuttuğun hatırayı hergün bakışlarımla ezmeye çalışıyordum..terk edilmek değildi..olmamalıydı..zaman geçtikçe bu büyük yalnızlığı sevmeye karar verdim..son defa baktım ufak kalıntılara...topladım attım hepsini...dönmeyecektin..dönsen de ben kaçacaktım...kızgındım...hayata beni 17 yaşında bırakamazdın...hakkın olamazdı...dönme dedim...sakın dönme...ama kızgındım...isteyerek söylemedim...son defa boynuna sarılmak isterdim...zaman ilacıymış, hayır değil...her gün biraz daha eksiliyorum olmadığında..ayrılık canımı acıtamaz...sesinin rengi olsa yeterdi...değiştiremeyiz değil mi birbirimizi?...acıtıyor mu?..benim içim çok acıyor...içtiğim her sigaradaki dumanımsın şimdi...utanmadan yapabilirsem bazen gözümden düşen bir kaç damlasın...hayatta en çok sevdiğim, en çok kızdığım adamsın...baba...
heyecan vaat etmeyen bir sürekliliğe son noktayı koymak. ayrılmak kararı alanı, eğer alacağı kararın sonuçlarını süzememişse, da kararın iletildiği kişiyi de incitebilir. ruh, karanlığına çekilir ve acı içinde kalır. ruhun karanlığı yüze yansır ve güneş bile ışıldatamaz yüze yayılan karamsarlığı.
o'nun nefes aldığı şehire son defa o olmasa bile gitmek, kapıya son kez dokunmak o dokunmuştur dıye son kez orada ağlamaktır. çektiği binlerce mesajı teker teker silmektir *. size yolladığı tek şiirle gelen tanelerce şiiri önce söz verdiniz diye açmamak sonra okumaya başlamaktır. fotoğrafları önce tek tek öpüp sonra silmektir.kötü söz söyleyememektir, beddua edememektir arkasından. zordur çok zordur...insanın içini dökmekten vazgeçmesidir ayrılık.
bir solucanın ikiye bölünmesine benzer. her iki parçada ayrı ayrı yaşamaya devam eder. bir zamanlar tek parça değilmişler gibi, birbirini tanımaz bu parçalar.