yorucu bir kitap ama enfes. günde en fazla iki doz alıyorum o da ortalama 9-12 sayfa oluyor. günün geri kalanında okuduklarımı ve benzeştiğim noktalar üzerine düşünüyorum. ne aylak biriymişiz de kendimizi telaşa vermişiz farkında olmadan. candır can.
yusuf atılgan romanı. yazar olsaydım yazmak isterdim böyle bir roman hatta bunu yazmak isterdim yazabilirmiydim bilmiyorum ama çok isterdim. neyse güzel işte okuyun.
tutunamayanlar vakası. 2010'dan bu yana okunmayan fakat satın alınan ve bahsedilen kitaplardan birisidir. aylaklık kimlerin mesleği olabilir, kimlerin olamaz? siz hiç aylak oldunuz mu?
Eve gelirken on paket sigarayla bir deste kibrit aldı. Odasının ışığını yaktı. Elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu. Çevresine bakındı. Yoktu. Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu. Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.
yusuf atılgan romanı. ama bunu yazmak kadar kolay değil. öyle bir kitap ki, çok büyük bir içtenlikle söyleyebilirm ki evet o cümle hiç bir kitap için kurulamaz zannederdim ne de yanılmışım oysaki..
" bir kitap okudum hayatım değişti. "
ruhumun dönüm noktası olan kitap.
"nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. sevmek! kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?" diyerek olayı bitirmiş kitaptır. kitapta bir tane fazla gereksiz cümle bulamazsınız. muhteşem bir eserdir.
yusuf atılgan'ın eserlerinden biridir. vazgeçilmez olarak nitelendirilebilir. okuduğunuzda ruh dünyanızda bir çok değişikliğe sebep olabilir.
--spoiler--
--spoiler--
"Yanından geçen kadına döndü-Merhaba! dedi
Derdemez pişman oldu. Kadın durmuş ona bakıyordu. Sol elini cebinden çıkarıp kulağını kaşıdı. Kadın,-Sizi tanımıyorum, dedi.
Buna verilecek devap belliydi."Öyleyse tanışalım" deyip kadının koluna girmesi, "Ne soğuk, sıcak bir yere gidip bir şeyler içsek" demesi gerekiyordu.Kolaylıklardı bunlar. Kadın bunları bekliyordu ondan. Oysa;
-Bende dedi.
Yürüdü. Böyle kurtuluş istemiyordu. Çok denemişti. On dakika sonra insan kendini daha da yalnız bulurdu. Balık pazarına saptı..."
"Yoksa dünyada olmayanı mı arıyordu? iki yanına bakmıştı. Sağdaki kaldırımda duvara dayanmış büyük gözlü bir okul çocuğu ilgiyle ona bakıyordu. Gözlerini kırpmadan elindeki elmayı ısırdı. Ağzı sulandı. Yürüdü. Vardı işte. Çocuklar, elmalar vardı..."
"Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?"
"Bir de bana deli sevgilim diyor. Nerem deli benim? Paçalarıma sıçramasın diye demirin oluklu yerine işemiyor muyum?"
c.'nin hayat denen şu yer yer eğimli yer yer leğimli çok basamaklı merdivende tutunacak bir korkuluk arayışının öyküsüdür. kimine göre para, iş ve mevki olan bu dayanak ona göre gerçek sevgidir. ve belki de bu gerçek sevgi, hep yakınlarında olduğu halde hiç fark edemediği b. idi.
--spoiler--
sustu. konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. biliyordu; anlamazlardı.
--spoiler--
Çevresine bakındı. Yoktu. Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu. Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu