--spoiler--
bir ordu düşünün. dünyanın bir ucuna bir görev için gidiyor. görev esnasında bu ordunun bir askeri o kadar kanın, öfkenin, ölümün, ateşin içinde bir çocuğu sahipleniyor. dönerken de annesiz babasız kalan çocuklar okusun diye bir okul açıp geliyorlar. ben böyle bir milletin ferdi olmaktan gurur duyuyorum.
--spoiler--
Kore'de savaşan bir astsubayımızın gözünden savaşı anlatan film. Bir Kore gazisi torunu olarak o astsubayımızın o Koreli kızla 60 yıl sonra buluşmasını izlediğimde ağlamıştım. Bahsekonu astsubay için;
Bugün fırsat bulursam izleyeceğim film.
Affınıza sığınarak; sokmalı çıkarmalı, işemeli, sıçmalı film furyasının olduğu bu dönemde, böylesine sağlam konulu, sağlam prodüksiyonlu film görmek gerçekten gurur verici.
Herşeyde olduğu gibi sinemada da çok gerideyiz, yanıbaşımızdaki sürekli eleştirdiğimiz iran da bile, mükemmel işlere imza atan yönetmenler var, sanatsal dünya çapında oscar ödülü almış filmler var.
Ama biz belli bir seviyeye gelemedik, film yapmak zor iştir ve bir sanattır. Birkaç yönetmen dışında hemen her film ticari amaçla yapılan filmler.
Ticari boyutu tabiki düşüneceksiniz ama ortada bir konu, iz bırakan bir yapım olması kaydıyla.
Görüceksiniz 'ayla' türk sineması için bir milat olabilecek bir yapım olarak anılacaktır.
Bazı filmler vardır; yorum yapmak için konusu ve fragmanı bile yeter. Ayla'da öyle bir film. Umarım aday olur ve o ödülü ülkemize getiren ilk film olur.
Televizyonu olmayan birisi olarak.. seviyesizliğin pirim yaptığı şu sinema sektöründe benim mizacıma uygun olmasada bu tarz filmlerin çıkması diğerlerine göre en kötü ihtimal ehveni şerdir..
Uzun zamandır sözlüğe giriş yapmıyordum ve şuan sırf bu entryi girebilmek adına giriş yaptım. Hani bazı filmler vardır uzun uzun anlatmazsınız ''sadece izle ve gör'' dersiniz ya işte bu film o kategoriye girecek bir film. Sinemaya para vermeyi seven birisi olmayıp çok nadiren sinemaya gitmeme rağmen iyi ki bu filme gitmişim diyorum. Arkadaşlar, standart bir komedi filmini cep telefonunuzun ekranından izleseniz de olur ama böylesine emek harcanmış ve görsel açıdan bildiğimiz ana akım Türk sinemasından çok daha ötesini sunan bir filmin sinema salonunda izlenmesinin ; yapımda emeği geçen ekibin bize sunmak istedikleri sanat eserinin tam olarak amacına ulaşabilmesi için oldukça önemli olduğu kanaatindeyim.
aylar sonra sözlüğe girip yazmamda bana ilham kaynağı olmuş filmdir.lakin bu ilham "çok ağladım, iki paket selpak bitirdim " türünde bir ilham değil çünkü kore savaşıyla ilgili bir filme giderken beklentim farklıydı.her ne kadar filmin çatısı küçük kız ve asker süleyman üstüne kurulu olsa da yakın tarihe dair bir eleştiri yapar, bir mesaj verir diye bekledim. hele de oyuncu kadrosunun silme muhalif sanatçılardan oluştuğunu öğrendiğimde en azından savaş karşıtı bir duygu bekledim. filmdeki savaş karşıtlığı yalnızca 1950lerin soğuk savaş dönemindeki sosyalist ülkelere yönelikti. zombiden hallice çinliler ve onların karşısında şeker gibi amerikalılar. tarafları nerdeysen karikatürize eden betimlemeler gerçekçiliğe gölge düşürmüş. bununla beraber çocuğun askerlerle yaşadığı insani ilişkiler, komik anlar başarılı ve içten. ama keşke savaşta askerler istemediği şeyleri de yaparlar mesajını kuzey koreyi de şeytanlaştırmadan verebilseydi. örneğin savaş atı filminde iki taraf askerleri atı tel örgülerden kurtarmak için kendi aralarındaki ateşkes ilan etmiş ve aralarında insani bir diyalog kurmuşlardı. bizim aylamızdaysa bizim kahraman türk askerlerimiz koreliden daha koreli olmuş maşkoçoğlu gibi koşuyor düşmanın üstüne. ali atayın canlandırdığı karakter (bana her ne kadar mecnunun askere gitmiş hali gibi gelse de) yaman türk askeri timsali olmakta adeta. velhasılı kelam kötü film midir ayla? olur mu öyle şey?o çocuğun durgun bakışı, utangaç gülümsemesi, taner birsel'in gözleriyle oynaması,ismail hacıoğlunun oyunculuğu bile yeter bu filmi iyi yapmaya.ama işte keşke savaş filmi olacaksa savaş karşıtı olsaydı, savaş olgusuna karşı çıksaydı ya da sadece "sağ baştan gülün" emir kipinde kalsaydı.
Son zamanların muazzam Türk filmlerindendir. Bekledigimin üstünde bir performans vardı. Film yer yer güldürse de baştan sona buram buram duygusallik kokan bir filmdi. Salya sümük garanti. O diyaloglar insanı bitirdi. Hele ki bunun gercek hikayaden uyarlanmis oldugunu bilmek insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. o son bulusma sahnesi inanılmazdi. Minik kıza bayıldım resmen alıp eve gotürülesi minnos.
bugün gidebildiğim güzel bir filmdi. en son dağ 2 gibi Türk sinemasında gerçekten ilerleme kaydetmiş bir yapıta gitmiştim ayla da umudumu boşa çıkartmadı.
Ancak filmin ikinci perdesi bana biraz aceleye gelmiş havası verdi keşke biraz daha geçmişte kalıp daha yumuşak geçişler olsaydı dedim.
ben ağlamadım ama yanımda ve arkamda oturan kızlar salya sümüktü sonuçta acıklı bir hikaye. gidilip izlenebilir bir yapıt.
Astsubay Süleyman dilbirliği'nin Kore savaşında tanıdığı küçük bir kızla 60 yıl sonra kavuşmasını anlatan belgeselin üzerine kurgulanmış film.
Öyle kahramanlığın kutsandığı propagandanın dibine dibine vurulduğu abartılı çatışma sahnelerinin olduğu bir film değil. Tabi tozpembe bir film olduğu anlamı da çıkmasın her bir çatışma, dövüş sahnesi gayet başarılı. Ancak kastettiğim insanın içindeki şiddet duygusu mastürbasyonu yerine savaşın tüm duygularıyla insani boyutu aktarılmış. Yani er Ryan'ı kurtarmak gibi kanın barutun toz toprağın insanın gözüne gözüne sokulduğu bir film değil.
Filmdeki karakterlerden ali astsubay, tamirci sadık, egeli asker ve Süleyman o kadar samimi ve gerçek ki onlar gülünce siz de gülüyorsunuz onlar ağlayınca siz de ağlıyorsunuz. Pek spoiler'a kaçmadan ali astsubay gözetleme yaparken sıkılıp miğferini çıkardığı o an dudaklarımdan "miğferini çıkarma be astsubayım" deyiverdim salonda. Öyle yaşıyorsunuz yani o anı.
ismini Kore savaşında şehit düşen bir askerden almış biri olarak Keşke Kore gazisi dedem sağ olsaydı da birlikte izleyebilseydim. Hayatımda babam ve oğlum'la beraber izlemiş olduğum en güzel Türk filmiydi. Gidin izleyin. Pişman olmayacaksınız.
Edit: filmle ilgili söylenecek öyle çok şey var ki, sadece anlattığı hikaye değil -ki hikayeyle ilgili hislerim yukarıdadır- teknik açıdan da warner bros etkisi fazlasıyla hissedilen bir film olmuş, çok başarılı.
Vizyona girdiği gün izlediğim kaliteli film.
Kaliteli diyorum çünkü ne zamandır (birkaç bilindik Türk yönetmenin filmleri hariç) adam akıllı türk yapımı iyi bir filmle karşılaşmıyordum. Çok güzel olmuş, görüntü, kurgu her şeyiyle kendisini izlettiriyor. Oyuncularıysa birbirinden kaliteli, filmde en fazla 1 dakika oynayan oyuncular bile kaliteli.
Oscar ödülünü başından sonuna kadar hak ediyor.
Sahnesi ve karıncayı incitemeyen o adamların savaşa gidiyo olması, komünist Türk komutanın komünistlere karşı savaşa gitmesi ironisi ve ne ciddi bi savaş olduğunu pusu sırasında farkedip toparlanması filmin efsane detaylarıydı. Ortalama beklentiyle gidip baya baya severek çıktım. Başından sonuna kadar.
O değil de nuran, sen ne bencil bi kadınsın ya.
—spoiler—
Öncelikle gidin bu filme.Eksik yanları yok mu tabii ki var ama böyle güzel konuları ciddi bir şekilde ele alan sinema yapımcılarına destek vermek lazım.Hava da yağmurlu hem gidin 2-3 saat güzel bir vakit geçirin.Duygu yoğunluğu yüksek filmlerden az etkilenmeme rağmen gerçekten gözüm birden çok sahnede doldu.
Belgesel yapımcısı kadın rolünü oynayan oyuncu çok eğri durmuş.ingilizcesine girmeyeceğim çok kötüydü.
Damla sönmez sen nasıl bir kadınsın? Vallahi eşi falan varsa çok şanslı.Çok güzel bir kadın.Filmde keşke bırakmasaydın vicdansız.Yapılır mı bu Süleyman Astsubaya?
Ali atay döktürmüş.Filmin komedi yükünü çekmiş tek başına neredeyse.