ayak fetişisti olmadığı sürece pek dikkat etmeyeceği hatta mükemmelliyetçi bir kişiyse kafasında "ne kadar biçimsiz bu ayaklar" diyerek ilişkiyi bitirmeye kadar gideceği sonsuz döngünün başlangıcını oluşturan an.
sevgilinin gözünü boyama zamanlarının sona erdiği andır. hatun kişisinin gözündeki iyi yönlerinin, ayağının görüntüsünün silebileceğinden fazla olduğundan emin oluncaya kadar geciktirilmelidir.
o ana kadar her türlü meziyetini gösterdin gösterdin, gösteremediysen daha da uğraşma. o çorap çıktı bir kere, bundan kelli ne yapsan boş. odayı esansla doldurmuşsun, ayak baş parmaktan fışkıran kıllar desen head and shoulders reklamlarında oynayabilecek kıvamda. sen ki ayağının o eşşiz görüntüsünden hazetmiyorsun, kaymak gibi hatun nesini beğensin? belli ki sevgilinin duygularında bir dalgalanma olacak. bu dalgalanmayı en aza indirgemen için birkaç naçizane tavsiyem olacak sana ergin kurbağam.
en önemli kural: çorabı çıkarma. yapma bunu. kimseyi üzme. kaç takla attın kızı eve getirmek için. niyçün "lavaboyu kullanabilir miyim?" yavşaklığıyla kaçmasına izin veresin?
ola ki çorapla sevişemiyorsun. o halde, görmemişler gibi kız odaya girer girmez çorabına kadar soyunma. ürkütme ceylanı, her manada.bu işler yavaş ilerler. hele ki kızın aklını al bakalım, gözü ayak görmeyecek hale gelsin. sonra çıkarır atıverirsin çorabını yatağın altına.
o sevgi seli yaşandıktan sonra gögsünde yatan sevgili gözlerini ayağına dikmiş şekilde sana, evde hayvan mı besliyorsun, diye sorarsa, bil ki performansın düşük. yoksa o küçük -44 numara taraklı- ayrıntıyı es geçmeyi bilirdi. bunu da aklından çıkarma.
ayak fetişlerinin dışında, çok şaşılacak veya heyecanlanılacak bir an değildir.
erkek ayağı ise genelde hepsi kıllı ve büyüktür.
kadın ayağı ise genelde bakımlı ve küçüktür.
abartmayalım.
bu an özel bir andır sevgili sözlük okur. zira ayaklarınızı herkese göstermezsiniz. * bu bir nevi ilk kez birbirinin karşına tam anlamıyla çıkmak gibidir. abarttığımı düşünen varsa yazının devamını okumasın, zira tüm yazdıklarımda samimi fikirlerimdir.ayak genelde görünmeyen bir bölge oldupundan karşınızdaki bakımlı adam/hatun aslında gerçekten bakımlı mıdır, yoksa kolpadan bakımlı mıdır bunun kanıtıdır. ayrıca bir ipucudur cildi ve vucüdunun geri kalanı hakkında. kıllı mıdır, tırnakları uzun mudur, ayakları kokar mı.. * ayrıca birini gerçekten sevip sevmediğinizi anlamanın da en güzel yöntemlerinen biridir. ayaklarını gördüğünüz bir adamdan/hatundan iğrenmiyorsanız, hatta ayaklarına dokunmak hoşunuza gidiyorsa seviyorsunuzdur. zira ayak sevilmeyen insanda bir iğrenme objesi olabilirken, aşık olunan insanda okşanası bir organ olabilir. dolayısıyla nedir, sevgilinizin ayaklarınızı ilk gördüğü an ve sizin onun ayaklarını ilk gördüğünüzde düşündükleriniz ve hissettikleriniz önemlidir.
aziz ve muhteremler.. sevgili olmak, ciddi bir ilişkiye başlamak büyük sorumluluktur. önce bir şeyini seversin, zamanla sevdiğin şeyler değişir, sonra yanlışlarını görmezden gelir, hatta onları da sevebilirsin. evre evre kendi hayatımdan kesitler sunarak inceleyeyim bunları;
1- önce bir şeyini seversin evresi: allah'a hamdolsun, bizi güzel adam olarak yaratmış. örneklerimde vereceğim sevgili, ilk olarak bu özelliğimizi sevmiş idi.
2- zamanla sevdiğin şeyler değişir evresi: sonra sonra bahsolunan sevgili, kafamızın çalıştığını, muhabbetimizin iyi olduğunu, bir entelektüel birikimimiz olduğunu anladı. beğeniler değişti, fizikle yer değiştirdi bu özellikler.
3- yanlışlarını görmezden gelir, hatta onları da sevebilirsin evresi: şimdi burası kopma noktası muhteremler. bu kızın yanında gak guk geğirmişliğim de, spor sonrası yanında leş gibi ter kokmuşluğum da, bol sarımsaklı sirkeli işkembe çorbası üzeri kokoreç sonrası; "bi öpücük ver bakiim kuşum" cümlesini kurmuşluğum da, iki kişi kalındığında tek fail olarak fıs fıs osurup, ortamda adana dürüm sofrası esintileri yaşatmışlığım da vakidir benim. bir gün de ağzını açıp bela okumamıştır, yanlışımı görmezden gelmiştir. ha sevmişse bunları bilmem, sapığısa sevmiştir.
bizim olayımız üçüncü maddeden hareket alıyor. gizemlidir ayak, sevgili için; ama olumlu anlamda değil. bu hoş, kültürlü herifin kim bilir ayağı ne alemde? topuğunda yarrrabandı mı var, tırnaklar kesilmiş mi, ayak kıldan görünmez halde mi, parmaklar düzgün mü, bok püsür sair.. bizim ihtiyarın (validanım) bir sözü vardır; "kuldan korkan elinin tırnağını, allah'tan korkan ayağının tırnağını keser" deyu. doğru söze ne denir?("doğru söze ne hacet diyen gerzekler" konusunu hiç açmıyorum).
fakat ayak bambaşkadır birader, ne kadar şekli şemaili düzgün de olsa, soğutur adamı lan ayak. yine özel hayatımı afişe etmem gerekirse; senelerce boxer-çorap takılmanın akabinde talep geldi; "yaa ayaaana bakcam" deyu. uy kaynanani sikeyum uşağum, ne pok yiyecuuk?(laz şivesi=sempati). ayıptır söylemesi karı gibi de ayağım vardır, tırnağıydı, şekliydi, kıl oranıydı(kendini övme seansı 2). yok ulan, ilişkimiz biter diye gösteremiyorum, o kadar çaresiz bişey ki bu ayak. neyse ısrarlara dayanamayıp çıkardık mecburiyetten, öyle kaskatı izledi ayağımı aburokim.. bu yine iyi lan, bi de düşünsene; paçaları sıyırmışsın, gömleğin kollarını katlamışsın, yere eğilmiş çorabı giyerken; "aşkım abdestimi aldım, ben cumaya gidiyorum." demişsin ve hatun ilk kez o anda görmüş senin ayağı. çıplak ve ıslak..(farkındayım çıplak ve ıslak erotik çağrışım içerir gibi ama, kızın yanında çıplak ve ıslak ayağını bi çıkar da görüyüm seni, ömrü billah erotizm kalıyor mu). durumu kurtarabileceğin zerre argüman yok elinde(ayağında zaten yok). "abdest suyu nurdur aşkım nah al" deyu suratına silersen ayağını, bilmiyorum en azında karının o anki yüz ifadesi, sevgilini daha çabuk unutmana yol açabilir.
