samatya ile bunu al yan yana koy süleyman demirel'le kermit'i aynı karede buluşturmuş olursun. samatya fötr şapkasını bunun kafasına geçirirse bir de var ya, ortaya çıkacak kubizm eserini cezanne, pablo picasso bile kıskanır. bu basit eğlencelik tespitin ardından delişmen bir edayla tepinerek eğlenilebilecek bir diğer konu da bu yazarın ne idiğü belirsiz tavrı tarzı. bunun aslında bruker'den bir farkı/fazlası yok.
en son ekşi'de yeryüzünü allah'ın rengine boyamak başlığını eminim herkesten önce açıp sunmak büyük heyecanıyla yakalamış açmış. altta da tespit yapmış "tüm günleri ele geçireceklermiş. dünya müslümanlara teslim edilmezse oluk oluk kan akacakmış. ifadeler açık." demiş. demiş'in öncesinde yer alan bu iddiayı doğuran söz de şu: "dünya savaşlarında 55 milyon kişi öldü. hz. muhammed'in yaptığı savaşlarda sadece 750 kişi ölmüştü. bu dünya müslümanlara teslim edilmezse oluk oluk kan dökülecek" mustazaf der başkanı da böyle demiş. mustazaf en düz tabirle ezilen demek.
tespitin tespitine gelirsek, mustazaf der başkanının sözü dibine kadar yanlış anlaşılmak konusunda malül. öyle de olmuş. fakat, diğerlerinden zeki olduğunu kndi kelimeleri arasından sunan ve pohpohlamarla da parlatan kişi aklının hakkını vererek şu doğru şekli ile ele almalı (b)öyle bir anlam çıkarmalıydı. islam dini kötünün amelinden önce emelini yok edip düzen getirir. oluk oluk kan akmasını önlemek için yegane gerekli olan yöntem islamın ilkeleridir. varlığı itibariyle islam güçsüzü koruyan, zalimi durduran tavrı neticesinde anlamsız savaşları durdurup oluk oluk kan akmasını engellemek için vardır. dünya bu sebepten, kendi iyiliği için topyekün islamı kabul etmek zorundadır.
öyle de anlayabilirdi, böyle de. o işine geleni anlamış. hani kaşıyacak da prim yapacak ya ordan, ondan. ve bu sadece bir tanesi. avasas, tavır/tarz bakımından ilerlediği yamuk çizginin yamukluğunu bozmamak/korumak konusunda tebrik edilmek dışında hiçbir bir payeyi hak etmiyor. zaten çevresinde toplanmış zihni/beyni boşaltılıp tekrar doldurulmuşların takdirinden başka herhangi bir beslemesi de yok.
ekşi sözlük içerisinde aynı telden çalmasak bile, kankamdır kendisi, kalitedir, kallavidir. ayrıca kim demiş gastelerden copy-paste yapıyor diye? bilakis kendisinden araklanıyor çoğu ıvır-zıvır.
yusuf kaplan'a açtığı dava ile sözlük yazarlarının sanal bir karakter olmadığını hak ve hukukun herkes için geçerli olduğunu hatırlatmış kişi.. bu davasında sonuna kadar arkasında olunulması gerekir.. zira sözlük yazarlarını asalak ilan edenlere verilebilecek harika bir derstir bu..
24 08 2009 tarihinde ekşi sözlük yazarlarından yediği ayar ile bunalıma girme ihtimali yüksek olan ekşi sözlük yazarı.ekşi sözlük'teki ilgili başlık;sultanahmet çimenlerinde iftar zirvesi'dir.
buradan herkesin çıkarabileceği bir ders de şu;eleştiri kılıfı altında aleni düşmanlık besleyebilir,hatta zamanında hüseyin avni paşa'nın benimsediği "kinim;dinimdir" düsturunu da ölçü olarak alabilirsin ama ne yaparsan yap;bokunu çıkarırsan,ortama yayılan kokudan sen de nasibini alırsın.
kendileri yüksek ilmi ile tefsir, kelam, hadis, fıkıh gibi din ilimleri yanında yüksek derecede dış politika, siyaset, hukuk, edebiyat, medya eleştirisi gibi usullere hakimdir
ekşi' de adını ağza almanın kriterleri var:
-agnostik olup, alkolik olmalısın,
-ateist olup, pornocu olmalısın, *
-münkir olup, zina mahsülü bir veled olmalısın...
başka kriterlerle hakkında bir şey yazınca götüne tekmeyi yiyorsun. *
şerefli insanlara iftira etmekte beis görmeyen, zayıf kaburgalı sathi bir tip. bir de hukukçu olacak, sevsinler. bunun ağababaları, idolleri osman kaçmaz ve ömer faruk eminağaolğu ne de olsa...