atom bombası

entry131 galeri31
    29.
  1. bunu türkiye'ye atmak gerçek anlamda önemli değerde bir çapa sahip göt ister.
    2 ...
  2. 28.
  3. (3) Sumitomo bankası'nın Hiroşima şubesi, sıfır noktasından 260 metre uzaktaydı. Orta yaşlı bir adam, taş binanın girişindeki granit basamaklarda oturmuş, bankanın açılmasını bekliyordu. Dirseklerini dizlerine dayamış, iki eliyle tuttuğu kağıt parçasına bakmaktaydı; pirinç elyafından, ipek gibi, süt beyazı. üzerine kara kalemle, belki de banka hesabıyla ilgili, iri rakamlar yazılmış, yanına da bazı karakterlerle not düşülmüştü. adam kağıdın giderek sarardığını fark etti. Siyah harfler ise tütmeye başlamıştı; koyu renk daha emici olduğundan, ortaları oyuldu. Adam irkilip, parmaklarını araladı. Kağıt elinden kayıp, esintiyle uzaklaşırken, ayaklarının altındaki granit parlaklaştı. ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Ateş topunu gördü. Güneşin sol tarafında, tam karşısındaydı; büyüyordu. Gözbebekleri hayretle açıldı. merceklere ulaşan ışık, retinalara odaklandı; anında kör oldu. Refleksle gözlerini kırptı. Göz kapakları kalktığında, mercekleri solmuş, pişmiş yumurta akı gibi bembeyaz olmuştu. Göz sıvıları kaynamaya başladı, gözler yuvalarından dışarı fırladı, dışarı. Şah damarı irileşmiş, beyni kafatasının içinde pişmişti; sinir ağları birbirine girdi. Damdaki eriyen kiremitlerden sırtına bir kaç damla düştü. Önemli değildi artık, acı dahil herhangi bir şey algılamıyordu. Vücut sıvıları buharlaşmıştı; kas ve yağ dokuları iskeletine katran gibi yapışmış durumdaydı. Kemikleri oluşturan mineral atomları arasındaki bağlar zayıfladı; iskelet, sanki birbirine güçlükle tutunan toz parçacıklarından ibaret gibiydi. Zemindeki granitin sıcaklığı, ışınların zerk ettiği enerjiyle 3000 Santigrad dereceyi bulmuştu. Yapısındaki kuvars tanecikleri eridi ve sıvısı henüz erimemiş başka taneciklerin etrafını, mikroskobik bir lav akıntıları deltası gibi sarmaya başladı. Nihayet, şok dalgası adama ulaştı. Hızı saatte 2.000 km'yi bulan rüzgarla iskeleti tuzla buz olmuş, sanki fotoğrafı çekilirken, flaş ışığıyla buharlaşıp yok olmuştu. Az önce üzerinde oturduğu taş basamak beyazlaştı; adamın arkası hariç. Orada gölgesi kaldı. (Hiroşima Barış Anısı müzesi'ndeki ışınlanmış kağıt ve taş basamaktaki gölge adam gerçektir; fakat kağıdın adamın elinde olması kurgusaldır.)

    Önce ışıma, sonra şok ve ardından hızı saatte 1.000 kilometreyi aşan rüzgarlar, merkezden dört kilometre dışarıya kadar, zayıflayarak yayıldı. içerideki hava boşalmıştı, basıncı azaldı. Şok dalgası bu sefer de geri dönüp merkeze yöneldi. Oluşan rüzgar daha yavaştı, yıkım gücü azaldı. Ama çıkmış olan yangınları, söndürmek yerine körüklüyordu.

    Toz ve dumanı önüne katıp sürükledi ve merkeze ulaşınca, bir sütun halinde havaya kaldırdı. Ateş topu bu arada 14 kilometreye tırmanmıştı. Yükseklikle seyreden hava katmanı, ağırlığını taşıyamaz olmuştu; top yayılıp yassılaştı. Yayılırken daha da soğudu ve içindeki metal atomları katılaşıp, koyu renkli parçacıklara dönüştüler. Dört dakika sonra Enola Gay'den bakıldığında, geride mor renkli, alttan yukarı doğru kıvır kıvır kaynamakta olan, sanki canlı, dev bir mantar bulutu vardı. Ve etrafındaki yıkımın üzerinde çalışan bir yangın fırtınası.

    Japonya'nın militarist yönetimi, Doğu Asya'daki emperyalist eylemleriyle büyük kin toplamıştı, hala canlıdır; bedeli ağır oldu. Hiroşima'da ilk anda 80.000 civarında insan öldü. Sağ kalanlardan bazıları nagasaki'ye sığındı. Üç gün sonra, 9 Ağustos'ta, orada ikinci kez bombalandılar. En az bir kişinin sağ kaldığı biliniyor. ilk anda 40.000 kişi öldü. Japonya 15 Ağustos'ta teslim oldu...

    insanlık tarihimizden acılı sayfalar... Hiroşima ve Nagasaki'nin yıldönümünde, saygı ve tefekkürle hatırlıyoruz. Şiddet, aklın yetersiz kaldığı yerde başlar. en azından bu boyutu ile bir daha asla tekrarlanmaması dileğiyle; "Yurtta barış, cihanda barış" . ne kadar güzel bir söz ! Asil!...

    (NTV BiLiM - Ağustos 2009)
    2 ...
  4. 27.
  5. (2) Radar dörtlüsü aslında, iki fazlalıklı bir ölçüm sistemi oluşturuyordu; herhangi ikisi hedeflenen patlama yüksekliğini gösterdiği anda, bombanın kuyruk tarafındaki merminin arkasında yer alan klasik patlayıcılar ateşlenecekti. Bu durum düşüşün 43. saniyesinde gerçekleşti; bomba yerden 580 metre yükseklikte, ama rüzgarın saptırması nedeniyle, Aioi köprüsünün 300 metre kadar uzağındaki Shima Cerrahi Kliniği'nin üzerindeyken... Ateşleyici işlevi gören elektron tabancasına giden devre kapandı. merminin sırtındaki patlayıcılar ateşlendi. kimyasal tepkimeler saniyede 8 km hızla yayılıp, saniyenin 10 binde birinde sona ermişti. oluşan sıcak gaz molekülleri, çeperin tümüne ve merminin sırt çeliğine saldırıp , 39 kilogramlık mermiyi yerçekiminin 3000 katı ivmeyle hızlandırdı. Yüzde 1 saniye sonra, mermi saniyede 300 metre hıza ulaşmış ve namlusunun alt ucundaki hedefle buluşmuştu. Hedefin altındaki nötron kaynağının folyosu yırtıldı ve birbirine karışan polonyumla berilyum nötron üretip yaymaya başladı. u - 235 çekirdeklerine çarpan ilk kaynak nötronlarından biri, fisyon (parçalanma) zincirini başlattı. milyonda bir saniye sonra, bombanın işi bitmişti. 64 kg uranyumun yüzde 1 kadarı fisyona uğrayıp, yaklaşık 0,6 gram kütleyi enerjiye çevirdi. 15 kiloton TNT eşdeğeri, 63 milyon joule enerji üretti. Oda sıcaklığındaki 100 bin ton suyu kaynatıp buharlaştıracak kadar...

    Bu enerji 64 kg uranyumu eritip buharlaştırdıktan sonra, hacmi yalıtılmış olsa ve sabir kalsa, 20 milyar santigrat derecenin üzerine ısıtabilirdi. Nitekim, uranyum metali, namlu ve dışındaki her şey, saniyenin kesirinde buharlaştı. Patlama noktası etrafında, iyonlarla elektronların karışımı bir gaz oluşmuştu; güneş benzeri, minik parlak bir plazma. Çılgınca hareket halindeki iyonlar, kah ivmelenip x- ışınları yayıyor, kah da yanlarından geçenbir elektronu yakalıyor ve elektron yörüngeye otururken ışıyordu. Fotonlardan bazıları görünür ışık aralığındaydı; plazma o yüzden, "ateş topu" gibi parlak...

    Gama ışınları merkezden dışarıya doğru her yöne ışık hızıyla yayılıyor, arkadan da nötronlar yola çıkıyordu. Gamalar havadaki çekirdekleri zımbalayıp, yüksek enerji düzeylerine uyarıyor, daha düşük enerjili x-ışınlarının salınmasını zorluyordu. Nötronlar ise, ya yol üzerindeki bir çekirdekle çarpışıp yavaşlamakta, ya da çekirdeğin içine dalıp onu radyoaktif hale getirmekteydi. Ateş topu, etrafındaki havayı da iyonlaştırıp, büyümeye başladı. patlamadan 0,3 saniye sonra, yarı çapı 200 metreye ulaştı. Büyürken yükseliyordu da. Geride bıraktığı alçak basınca hücum eden havanın yerden kaldırdığı toz, koyu renkli ince bir kuyruk eklemişti arkasına; işaret fişeğininkine benzer şekilde, kıvrımlı. 0,5 saniye sonra, yarıçapı 300 metreye ulaşınca, durdu. Plazma yere değmemişti. Ama, yerde olacak her şeyin motoru oldu. merkezindeki sıcaklık bir kaç on milyon santigrad derece ile sınırlı kalmıştı, yüzey 7.000 santigrad derece kadardı. enerjiyi bu ana kadar, fisyonlardan açığa çıkan çok hızlı parçacıklar yaymış, parçalanmayan çekirdekler havada asılı kalmıştı. izleyen çarpışmalarla, onlar da kütle ataletini yenip, harekete geçtiler. Merkezden dışarı yayılan, şok niteliğinde küresel bir ses dalgası oluştu. ses yüksek sıcaklıkta hızlı yayıldığından, dalgası plazma çeperini bir çırpıda yakalamıştı. Ateş topu bir an bulanıklaşıp, sonra tekrar netleşti; sanki bir patlama daha olmuş gibi: "Çifte flaş etkisi"...

    Şok dalgası, ateş topunu geride bırakıp, saniyede 343 metre hızla yoluna devam etti. küresel cephesi yere, önce sıfır noktasında ulaştı. Sonra yerle arakesiti, tozu dumana katarak daire şeklinde yayıldı. Yolu üzerindeki noktaları, yuvarlanan dev gülleler gibi dövüyor ve yeraltındaki katı daha hızlı yayılan sismik dalgalar oluşturuyordu. Binaların temellerini dışarıya doğru sarsan, kesintisiz bir uğultu... Yerin hemen üstünde ise, dalganın yere dar açıyla varan ve geniş açıyla yansıyan cepheleri üst üste bindiğinden, hızın yatay bileşeni ses hızını aşmıştı : Mach dalgası. bu dalga, havanın nemini su zerreciklerine dönüştürerek , mantar sapının etrafındaki koyu renki toz bulutunun dışında , simit şeklinde büyüyen beyazımsı bir bulut oluşturmaktaydı. temelleri, sismik dalgalarla sarsılan binaları, mach dalgası yandan vurup sallıyor, üstten izleyen şok dalgası da bastırıp yerle bir ediyordu. Daire şeklinde, ama görünmez bir hortlak çıkmıştı sanki ortaya. Pür telaş, önüne gelen her şeyi takibi zor bir hızla patlatıp, tozu dumana katarak yayılan bir hortlak...

    Şok dalgası aioi köprüsüne varınca, önce köprüye sonra suya çarptı. Köprü yukarıdan gelen yüklere alışıktı, zar zor dayandı. Nehrin suyu ise yanlara taşıp neredeyse boşalmıştı; köprünün tam altında bir çıkıntısı kaldı. Sudan yansıyan dalga, köprüye bu sefer de alttan çarptı. Aioi işte buna alışık değildi; 30 cm kalınlığındaki beton kaldırımları gökyüzüne fırlarken , çelik kirişler ek yerlerinden yamuldu.

    ABD Hava kuvvetleri diğer bazı kentleri bombardıman etmeden önce, havadan bildiriler atarak, sivil halkı uzaklaşmaları için uyarmıştı. Burada bir şey yapılmadı. Aylardır bombalanmamış olan kentin sakinleri, herhangi bir şeyden kuşkulanmamıştı. Bazıları gökyüzünde süzülen paraşütlere merakla baktılar; "acaba ne atılıyor diye".
    5 ...
  6. 26.
  7. ilki 6 Ağustos 1945 günü Japonya'nın Hiroşima kentine karşı kullanılan mekanizma.
    O gün ve öncesinden olanları NTV Bilim dergisi'nden Prof. Dr. vural Altın yazmış.
    Sıkılmadan okumak lazım. Hiç bir canlı böylesine bir ölümü hak etmemeli. T 800'ün de dediği gibi: "Yeryüzünde kendi türünü yok eden tek ırk sizsiniz." Evet biziz. Kendi türümüzü yok etmek için savaş makinaları, silahlar ve bombalar yapıyoruz. Bir g3 piyade tüfeğinin mekanizması bile insanı hayrete düşürecek şekilde zekice tasarlanmıştır. Varın gerisini siz düşünün.

    " 11 mayıs 1945'te Hiroşima, diğerleri ile birlikte hedef olarak seçilmişti. Bunun nedeni ise, Hiroşima'nın, savaş malzemelerinin depolanıp deniz yoluyla nakledildiği önemli bir liman olmasıydı. Ayrıca, 2. Ordu, chugoku Böle Ordusu ve kara kuvvetlerinin deniz gücü karargahı bıradaydı. Arkası oldukça yüksek tepelerle çevrili olduğundan, patlamanın şok dalgası yansıyıp kenti bir kez daha yalayarak daha büyük yıkım yaratabilirdi. nehir kolları üzerindeki köprülerden biri olan Aioi, suyun iki yakasıyla, ortasından başlayan bir kara dilimini birbirlerine bağlayan, T şeklinde bir köprü. 2. Ordu'nun karargahı yanında olduğundan, bombanın üzerinde patlatılacağı sıfır noktası olarak belirlendi. Nükleer silahın etkisini değerlendirebilmek amacıyla , atış gününe kadar Hiroşima'ya hava saldırısı düzenlenmeyecekti; seçilmiş olan diğer hedeflere de...

    Temmuz ortalarına gelindiğinde Los Alamos Labaratuvarları'nda bir dizi namlu tipi uranyum bombası düzeneği hazırlanmıştı. " Little Boy" adı verilen bu tasarımın çalışacağından emin olunduğundan , denenmesine gerek görülmüyordu. hem, elde sadece bir tane uranyum mermi vardı, hedefse hazır değildi. Halbuki diğer, göçertme tipi "Fat Man" tasarımı için plutonyum üretimi hızlanmıştı. Little Boy'Lardan birkaçı, mermi ile birlikte 14 Temmuz günü Los Alamos'tan ayrılan bir trene yüklendi. iki gün sonra, tren San francisco'daki donanma üssüne varmış be yükü Indianapolis zırhlısına aktarılmıştı. Bomba, Pasifik'teki Mariana Adaları'ndan Tinian'daki hava üssünde monte edildikten sonra Hiroşima'ya nakledilecekti. Zırhlı 16 Temmuz günü yola çıktığında, New Mexico'daki Alamogordo yakınlarından yapılan Trinity denemesinde fat man, beklenenin üzerinde yüksek bir verimle patlatılmıştı.

    Kargo 10 gün sonra, 26 Temmuz'da Tinian'a ulaştı. Bu sırada uranyum hedefin parçaları da hazırlanmış ve Los Alamos yakınlarındaki Kartland hava üssü'nden kalkan bir uçakla adaya getirilmişti. Hareketli bir gündü; potsdam'da toplanan konferansta Müttefikler Japonya'ya koşulsuz teslim olma çağrısında bulundular. Kargosunu teslim eden zırhlı aynı gün dönerken, Filipinler denizi'nde bir japon denizaltısı tarafından torpillendi. 12 dakika içinde battı. 1196 kişilik mürettebatın 300'ü, gemiyle birlikte sulara gömüldü. Hazırlıksız yakalanan diğerleri, okyanusa dağılmıştı. Çoğu, bulabildiği yüzer parçalara tutundu. Günlerce okyanus sıcağında aç susuz kaldılar, köpekbalığı saldırılarına uğradılar. Misyonun gizliliği nedeniyle, gemiden haber alınamadığı açıklanmıştı. Beklenen yardım gecikti. Dört gün sonra raslantı eseri yakından geçen bir gemi durumu fark ettiğinde, 316 denizci sağ kalmıştı. ABD donanmasının tarihinde en fazla sayıda ölümle sonuçlanan olay...

    Müttefiklerin ultimatomu, Japonya tarafından ağır bulunup, 28 Temmuz'da reddedilmişti. Japon diplomatlar daha yumuşak teslim koşulları için dolaylı girişimlerde bulunuyordu. Öte yandan, bombanın yapımında çalışan bilim insanlarından bazıları aralarında imza toplayarak, bombanın sivil hedeflere karşı kullanılmasına karşı çıktılar. Japonların uyarılıp, bombanın okyanusta patlatılmasını ve yıkım gücünün, gösteri niteliğinde sergilenmesini istiyorlardı. Tıpkı Amerikalı komodor matthew Perry'Nin 1853 yılında Tokyo limanında, Paixhans toplarıyla yapmış olduğu gibi... Başkan Truman, aksi halde Amerikan kayıplarının fazla olacağı gibi gerekçelerle, bombanın planlanan şekilde kullanılmasına karar verdi. Operasyonu gerçekleştirecek olan "509. Composite Group", 14 Haziran'dan beri Tinian'da bombanın modelleriyle tatbikat yapıyordu. Düzeneklerden biri, L11; projede çalışan bilim insanları tarafından seçilip monte edildi. Gerçek bomba 1 Ağustos'ta hazırdı. Bu iş için uyarlanmış olan "Silverplate" tipi b-29'lardan birine yüklendi. Uçağa biri patlamanın etkilerini ölçmek, diğeri fotoğraflarını çekmek üzere, iki uçak daha eşlik edecekti. Uçuş ekipleri belirlenmiş, emir gelmişti. Birincil hedef Hiroşima'ydı, alternatifleri Kokura ve nagasaki. Ancak, hedefin bulutlu olacağını bildiren hava tahminleri, uçuşu geciktirdi. 5 ağustos'taki rapor, ertesi gün havanın açık olacağını bildiriyordu. Grup lideri olan kaptan pilot seçilmişti; gece uçağın burnuna annesinin adını yazdı: Enola Gay. 6 Ağustos pazartesi sabahı 02:00'da uçuşa hazırdılar. Bomba kazara patlayacak olsa, ada, üzerindeki 500 Adet b - 29'la birlikte havaya uçabilirdi. Ekibin bombacısı patlayıcıların namluya havalandıktan sonra yerleştirilmesini önerdi. Art arda havalanıp adadan ayrıldılar. Kuzeybatıya yönelmişlerdi. Gücenlik derecesiyle, yolun ortasındaki iwo jima'ya kadar, üç saat ayrı uçtular; otomatik pilotla, alçak irtifada. Saat 5'i geçerken 2400 metre yükseklikte buluştuklarında güneş doğmak üzereydi. 05:24'te Hiroşima'da da doğdu... Uçuşun ikinci ayağında bombaya patlayıcılar de yerleştiridli. Hedefe bir saat kala, Honşu'nun güney sahillerine yaklaşınca, 9.800 metreye tırmandılar. Japon radarlarına yakalanmışlardı. 07:09'da Hiroşima dahil, Japonya'nın güney şehirlerinde sarı alarm verildi; radyo yayınları susturuldu. Yaklaşan filonun 3 kadar uçaktan oluştuğu belirlenince, amacın bombardıman değil, ancak keşif olabileceği kanaatine varıldı. Japonlar uçak ve yakıt tasarrufu için, böyle küçük filolara karşı uçak havalandırmıyordu. Hiroşima'daki radar operatörü ise tek bir uçak belirlemişti. Bu, ayrıca ve önceden gönderilmiş olan hava gözlem uçağıydı. Bombayı getiren filoya yeşil ışık yakıp ayrıldı. 07: 31'de sarı alarm kaldırıldı.

    Hedefe yarım saat kal, 07:45'te bombanın güvenlik mekanizmaları devre dışı bırakıldı. 08:10'da hiroşima göründü, 9.450 metreye indiler. Hava açık ve güneşliydi. Plana göre, aioi Köprüsü'Nün üzerinde bırakılıp, 580 metre yükseklikte patlatılacaktı. Hedefin üzerinden önce ölüm uçağı geçti ve gökyüzüne paraşütlerle çeşitli aletler serpiştirdi. 08:15'te enola Gay bomba kapaklarını açıp, Little Boy'u bıraktı. Düşerken uçakla elektrik bağlantısı kesilen bombanın aküsü devreye girip kronometreyi çalıştırdı. Bırakıldıktan sonra, uçakların kaçabilmesi için 15 saniye süreyle, her ne olursa olsun, patlamaması gerekiyordu. Enola gay, defalarca denenmiş olan dalışını yaparak uzaklaştı. dört tonluk bombanın ağırlığının, havanın direncini dengeleyip, saniyede 200 metre hıza ulaşması fazla zaman almadı. 15 saniye sonra 6.300 metredeydi; kronometre durup, barometreli bir yükseklik ölçeri devreye soktu. Bu, atmosfere bakan ve arkasında kalibre edilmişbir yay bulunan ince bir metal zardı. Bomba yaklaştıkça hava yoğunlaştığından, zarın gördüğü basınç artıyor ve yaydaki sıkışmanın düzeyi, yüksekliği belirliyordu. Hava basıncı yerel koşullardan da etkilendiği için,bu kaba bir ölçme yöntemiydi. Bombanın aslında 4 de radar altimetresi vardı. Bunlar daha isabetli ölçüm yapmaktaydı, ama bombanın ateşleme sistemine henüz bağlı değildiler. Çünkü japon radarlarının veya radyo yayınlarının kazara ateşlemeye yol açmaları olasılığı vardı. halbuki barometre elektro manyetik dalgalardan etkilenmiyordu; Bomba yaklaşık 2.000 metreye inene kadar 20 saniye çalıştı. Sonra zar bir devri kapatıp, radar altimetrelerini ateşleme sistemine bağladı.
    8 ...
  8. 25.
  9. öyle ya da böyle, japonya'ya diz çöktürerek vazifesini başarıyla yerine getirmiş silah sistemidir.
    1 ...
  10. 24.
  11. atom bombasını 16 temmuz 1945 günü meksika sınırına yakın alamogordo çölüne atıldı.deneme olarak atılan atom bombasının başarılı olduğu kanısına varılıp,japonyaya karşı kullanıldı.
    0 ...
  12. 23.
  13. karafatmalara zarar veremediği söylenen ama insan ırkını silip süpüren bombadır.

    edit büdüt: karafatmalarada zarar veriyormus.bilgilendirme için kuru pilav a tesekkür ederim.
    0 ...
  14. 22.
  15. bir sonraki dünya savaşında bol bol kullanılacak olan bombadır. diğerleri için;

    (bkz: hidrojen bombası)
    (bkz: kimyasal silah)
    (bkz: biyolojik silah)
    0 ...
  16. 21.
  17. Biyolojik silahlarla beraber ABC-silahlari olarak adlandir.

    (bkz: Herbert George Wells)
    2 ...
  18. 20.
  19. 19.
  20. türkiye'de de olduğu sanılan ne yazık ki hiç olmayan güç temsilcisi bir silahtır...
    atom bomban varsa sana kimse bişe yapamaz...
    keşke olsa da kullanmasak öyle cephaneliklerde dursa...

    patladığı anda sıcaklığı güneşin çekirdeğindeki sıcaklığın 4 katına, güneş yüzeyindeki sıcaklığın 13 katına çıkmaktadır. ilk patladığında çıkan ışık gözleri kör etmektedir. 1 (ya da 2) km yarıçaplı dairenin alanındaki her canlı sıcaklıktan bırak yanmayı, erimeyi direkt duman olmaktadır. daha sonra patlamanın şiddetinden gelen bir şok dalgası binaları yıkar ve sıcaktan kurtulmayı başaran insanlar enkaz altında can verir. zaten enkaz altında kalmasa bile şok dalgasından bütün iç organları parçalanır, gözleri yerinden fırlar, tüm kemikleri kırılır. ondan da kurtulduysalar bu sefer radyasyonun etkisinden kanser olup ölürler veya tüm gelecek nesillerinde bozukluklar, kalıtsal hastalıklar meydana gelir. bundan etkilenen kişilerin çocukları torunları keşke hiç doğmasaydık diyecek durumda dünyaya gelirler...

    işte atom bombası budur...
    5 ...
  21. 18.
  22. büyük bir kentin ortasına düşen 1 megatonluk bir atom bombası hemen hemen bütün şehri yok edecektir.saatte 750 km/s hızla esen bir rüzgar, bombanın düştüğü yerden 3 km kadar uzaklıkta olan bütün binaları ve köprüleri yerle bir edecek, bu alandaki bütün canlı varlıkları öldürecektir. patlama merkezinden 3-5 km rüzgarın hızı 470 km/s olacaktır. bu alandaki bütün evler ve köprüler hasar görecektir, bu alandaki insanlar derileri kavrulup yanarak ölecektir. merkezden 5-7 km ötede rüzgarın hızı saatte 260 km olacak, elbiseler tutuşacak radyasyon seviyesi öldürücü düzeye çıkacaktır. merkezden 7-12 km uzakta rüzgarın hızı 50-55 km/s olacak; telefon telleri kopacak, insan vücutlarında ikinci derece yanıklar oluşacak, insanlar patlamanın ve radyo aktif serpintinin etkisiyle kör olacaktır.

    rüzgarların etkisiyle radyo aktivite 500 km çapında bir alana yayılabilecek bazı bölgelerde özürlü sayısında %1000 artış olacaktır.
    3 ...
  23. 17.
  24. 250.000 insanı bir anda yok edebilecek güce sahip insan yapımı katliam silahı. (bkz: hiroşima)
    0 ...
  25. 16.
  26. patlamasından tam verim almak için yer yüzeyinin yaklaşık 500 m üzerinde patlatılan nesne. patladığı mevkiye en yakın bolgede çok yuksek sıcaklıklar oluşmasından dolayı o bölgedeki havayı buharlaştırır. patlaması esnasında bu ortamda bulunuyor isenız ölüm nedeniniz, üzerinizdeki hava basıncının kalkmasından dolayı tüm damarlarınız patlaması olacaktır.
    1 ...
  27. 15.
  28. atom bombasını kullanan ilk ve tek ülke abd dir.
    1 ...
  29. 14.
  30. Atom bombası ile ilgili ilk çalışmalar Robert J. Oppenheimer öncülüğünde 1942 yılının sonlarında başlamıştır yani 6 Ağustos 1945 günü sabah saat 8.15 te Hiroşimaya atılmasından üç yıl önce ve atılan bomba Uranyum-235 tipi dir. 100 bin üzerinde insanın hayatına mal olmuştur.
    0 ...
  31. 13.
  32. maddenin dünya üzerinde bulunabildiği en küçük halinin, ne kadar da büyük ve şerefsiz işler yapabildiğini gösteren icat. (bkz: bunu icat edenin)
    0 ...
  33. 12.
  34. ilk öne sürüldüğünde çok saçma gelen fikirdir. teoride kararlı atom yapısını mesela u238'i notron yollayarak u235 izotpuna çevirmek suretiyle devam eden parçalanmalar silesilesinden oluşan bombadır. bombanın merkezinde metal koruyucu bir kafes bulunur ki bu kafes ne kadar sağlam olursa parçalanma o kadar iyi ve kayıp madde az olcaktır.(ipucunu aldınız haydi füsyona) şimdi ilk yapılan vede hiroşimaya atılan 45 model bombalar o kadar gudiktiler ki ancak 20 kiloton kadardılar. hatta bir belgeselde patlama merkezinden 800 m uzaklıktaki bayan (bkz: nine) turp gibi olanı biten anlatıyordu.o andan itibaren tüm ürkütücüğünü nezdimde bitirmiştir o ayrı. amma velakin bu bombalar ülkelerin birbirine "kendine dikkat et!" uyarsını yapan sol kroşe vazivesini görmektedirler. aparkat için ise (bkz: hidrojen bombası)
    1 ...
  35. 11.
  36. ilk defa alman prof. Otto hahn tarafından düşünülen enerji elde etme amaçlı nötronlarla bombalanarak atomun parçalanması esasına dayanır. Bu bilim adamı daha sonra atomun babası olarak anılacaktır. dönemin getirdiği zorluklar (1940'ların başları ve ikinci dünya savaşı) ve almanya'daki tüm nazi baskılarına karşı çalışmalarını saklamayı başarmıştır. Çünkü bu teknolojinin savaşta kullanılmasını istememektedir. Gelin görün ki çalışma arkadaşlarından biri dr.lise leitner, bu buluşu Ruslara ve amerikanlara satar. Ve hemen bu ülkelerdeki bilim adamları bu teknoloji üzerinde çalışmaya başlayıp atom bombası üretme yolunda ilerler.

    Amerika'da olaylar şöyle gelişir: bir grup bilim adamı Nobel ödüllü fizik profesörü albert einstein'dan bu projeyi desteklemesi için dönemin başkanı franklin delano roosevelt'e bir dilekçe yazmasını isterler. Einstein da kabul eder.. Nobel ödüllü bir fizikçiden gelen bu isteği geri çevirmeyen mr. President meksika'da los alamos atom enerjisi arastırma merkezini kurar ve bunun için yüklü bir fon ayırır. Tabii tüm bunlar savaş cereyan ettiği sıralarda meydana geliyor(1943). Bu kararda, dilekçede mihver devletlerin (Japonya, Almanya, italya) de bu proje üzerinde çalıştığı ibaresi çok etkili olur. Sonuçta bilim adamı sıkıntısı yaşamayan Amerika kısa sürede atom bombasını üretir ve ufak denemelerden sonra tarihi soykırımının planlarını hazırlamaya başlar. Çünkü savaş halinde oldukları Japonlara karşı içlerinde hala pearl harbor'ın acısını taşımaktadırlar. Hastalanıp ölen roosevelt'in yerine geçen başkan truman 1945 ağustosunda düğmeye basar ve 5000 dolarlık iki bomba üç gün arayla enola gay isimli ağır bombardıman uçağıyla Hiroşima ve nagasaki vilayetlerine bırakılır. Patlamayla toplamda 200.000 civarında insan ölür. Toplam yarım milyon insan ise radyasyona maruz kalıp bir çoğu ilk bir ay içinde olmak üzere ebediyete göç ederler. sağ kalanlar da hibakuşa olarak anılırlar. Ve Japonya kutsal imparatorları hiro-hito'nun emriyle teslim olur. Tarihinde utançla ilk defa karşılaşan Japon ordusunda binlerce insan harakiri yapar. Kutlu olsundur. Amerika sözde daha fazla insan ölmesin diye yarım milyon insanı katletmiştir ikinci dünya savaşı sona ermiştir. Üstelik japonya teslim olmak üzereyken, üstelik diğer devletlerin savaştan çekilmiş olmalarına rağmen...

    işte atom bombasının öyküsü böyle. Daha sonra ise dahi fizikçimiz Einstein olaylardan büyük üzüntü duyduğunu söylese de onun yazdığı dilekçe olmasa belki bugün Japonya çok farklı yerlerde olabilirdi. Tabii savaş bağımlısı amerikan yöneticilerini de hesaba katmazsak olmaz.
    8 ...
  37. 10.
  38. son olarak 9 Ağustos 1945 tarihinde Nagasaki ye atılmış olan bomba.
    0 ...
  39. 9.
  40. hiroşima ve nagazakiyi ilk duyduğumda binlerce sivili katlettiler dedim. ama sonradan amerikaya hak vermişliğim vardır. bütün devletler gücü ister. halkının güvenini ister. sorarım size türkiyenin atom bombasının olmasını kim istemez? ikinci dünya savaşı gibi milyonlarca sivilin öldüğü savaşta kimilerine göre daha çok asker-sivil ölmesin diye amerika kullanmıştır. kimilerine göre haklıdır kimilerine göre haksızdır. rusya savaşta 7milyondan fazla sivil kayıp vermiştir.çin'in sivil kaybı 11milyondan fazladır. japonların sivil kaybı 350bin civarındadır. hiroşima ve nagazakide ölenler kendilerinden 60 yıl sonrası için bir ibret olmuşlardır. dünya savaşlarına son veren silahtır bana göre.* * * * *
    0 ...
  41. 8.
  42. teknoloji alanındaki her gelişmenin sevinçle karşılanmaması gerektiğini gösterir.
    1 ...
  43. 7.
  44. herşey o küçük e=mc kare nin başının altından çıkmıştır.tüm suçlu odur.
    0 ...
  45. 6.
  46. genis bilgi için e=mc^2 kitabini okuyabilirsiniz. bu kitapta amerikanin bu bombaya sahip olus hikayesini ve 11 norveçli balikçinin japonyanin sonunu nasil hazirladigini anlayabilirsiniz. ben okudum ve özellikle atom bombasinin atildiktan sonra saniye saniye sona dogru gidisini okurken dehsete kapildim. suanki mevcut bomba sayisi da artik savas olmamasina yetebilecek seviyededir. çünkü insanliktan geriye belki afrika'da bir kaç tane maymun kalabilir. (bkz: o kadar yani)
    1 ...
  47. 5.
© 2025 uludağ sözlük