bugün

kadına yönelik şiddeti konu alan sinema filmi...

http://www.8sutun.com/Kad...beyaz-perdede_124677.html
yanacak olan yerdir..
yönetmenliğini ismail güneş'in yaptığı filmin oyuncu kadrosunda Yeşim Ceren Bozoğlu, Hakan Karahan, Serhan Süsler, Dean Baykan ve Özlem Balcı yer alıyor. film 2010 yapımı vizyon tarihi ise 9 mart 2012.*
film ile ilgili notlar:

evet yukarıda değinmiştik film 2010 yapımı ancak seyirciyle daha yeni buluştu diye. film ilk gösterime girdiğinde, yönetmen ismail güneş'in filmini gösterecek sinema salonu olmadığı için, yani bize gişe yapacak film lazım diyen sinemacıların yüzünden bugüne kadar gösterime girmemiş.

48.antalya film festivalinden de red yemiş. işin daha ilginç kısmı ise töreyi kadına yönelik şiddeti anlatan bu film festivalin kadın jürisi tarafından çevrilmiş. bu konuyla ilgili habere şu linkten ulaşabilirsiniz: http://ulu.so/u2pkcz

yani anlayacağınız bahtsız bir film anlatmış ama anlaşılmamış, gereken değeri görmemiş bir film. muhtemel ki sebepler tamamen siyasi.

filmin konusu:

ismail güneş'in 2003 yılında antalya'da yaşanan bir olayı kendi içinde tartması ve bunu beyaz perdeye aktarması ile ortaya çıkmış. aslında vahim bir olay ama alıştığımız türden; töre ve namus. bir baba ve onun canı olan kızı. kızının bayılması üzerine hastaneye götüren baba başka bir gerçeği daha öğrenecektir kızıyla ilgili. daha sonra ayşem dediği kızına karşı değişen bakışı ve birlikte çıkılan uzunca bir yolculuk 3 bölüm şeklinde karşınızda.

--bu yazının devamı film ile ilgili spoiler içerir--

kızımdı, canımdı benim. ona zarar gelmemeliydi hep el üstünde büyütmeliydim onu o benim ayşemdi. türkü söyleyerek büyütmüştüm onu.
baba

bir baba düşünün şimdi ve onun küçük kız ayşe'yi. babasının kızına olan sevgisi filmin en başından hissetirilmiş seyirciye. her şey güllük gülistanlık. baba ve onun küçük ayşe'si için.

peki;
bir sevgi nasıl bir anda yok olur?
bir gün canını vereceğin birinin bir anda canını almayı nasıl düşünürsün?

işte onu görüyorsunuz, hissediyorsun bu filmde sevgiyi de nefreti de. kızının hamile kaldığını öğrenen baba artık nefret eder, öldürmek ister kendi canından bir parçayı.

her şey hazırdır babanın kafasında uzunca bir yolculuk vaktidir.

tıpkı cahiliye devri gibi ayşe dayısına gitmelidir artık. dayısı istemiştir onu yanında. aslında çok sihirli kelimeyi etmiştir anne dayıya gitmek. ne kadarda benziyor aslında o döneme diri diri toprağa gömülmüyor belki ama canından bir parçayı kızını istemiyorsun artık. bunu da namus kisvesi altında belkide herkesten çok müslümanım demek için yapıyorsun. işin ilginç yanıda tam burda ortaya çıkıyor. ironinin alası aslında, senin yaptığın din tam bu dönemde bunları yapmaman için ortaya çıkmamış. islamcı kesime yakınlığıyla bilinen ismail güneş'in bu filmde ortaya koyduğu tavır ise tam bunu anlatmaya yönelik. kadının dramı, onlara uygulanan şiddet ve ellerinden alınan yaşamları. müslümanlıtan önce cahiliye dönemi ve müslümanlıktan sonra cahiliye dönemi.

evet ayşe dayısına gitmelidir artık. her şeyden habersiz çıkar yola ama hissetmiştir nereye gittiğini. görmüştü onu rüyasında. ölümün en güzel tasviriydi belki bu sahne. uçsuz bucaksız deniz, saflığın ve temizliğin simgesi bembeyaz bir kuş ve sonsuzluğun özgürlüğün simgesi mavi. görüp görebileceğiniz en güzel ölüm tasviridir bu. saflığı ile gideceği sonsuzluğun tarifidir bu rüya.

artık yolculuk başlamıştır, gitgellerle dolu uzun bir yolculuk. dayıya(!) gitmek için çıkarlar yola ama bu yolculuk babanın ve kızın kendi vicdanlarına olan yolculuğudur. konuşmazlar başta, sessizdirler ve yine deniz ve beyaz kuşun* eşliğinde çıktıkları bu yolculuk.

kızı hala canından çok sever babasını, en ufak şeyde koşar yardımına. babasıdır o, onun her şeyinden çok sevdiği babası. filmin ikinci bölümü başlamıştır artık öldürmeye dair.

bir baba ki kızının canını almaya ant içmiş, bir kız ki babasının yanından hiç ayrılmamış, hep koşmuş yanına. kendi iç muhasebeleri, vicdanlarıyla baş başa gitmeye devam ederler bir süre. film o kadar içten ki ağlatmak için çabalamaz sizi, ajitasyon yoktur, zorlama hiçbir sahne yoktur, her şey kendiliğinden akıp gitmektedir. film sizi ağlatmamaya çalışır ama sizin ise gözler dolmuştur çoktan.

film bir o kadarda ince bakmanızı istiyor hayata ve perdeye. ölümle ilgili şeylere, yaşamakla ilgili şeylere. çok küçük aralıklardan görülen kediler, köpekler, koyunlar hepsi herkesin yaşama hakkı vardır bu dünyada ve sen karışamazsın der gibi. yormuyor film sizi, sadece vicdanınıza götürüyor her şeyi en ince ayrıntılarla düşünmeniz için. baba bir yandan, kızı bir yandan, siz bir yandan sorgulamaya başlıyorsunuz.

ama körelen vicdanımızda cevap bir o kadar geç çıkıyor. ve bir daha hatırlatıyor bizlere son pişmanlık fayda etmez, çabuk vicdanını dinle diye.

ve bitiyor yolculuk babanın ağzında bir kelime:

-kızım bana ne derseler desinler umurumda değil. ama sana orospu* çocuğuna piç diyecekler. aslında özeti gibi her şeyin. üstündeki koskoca toplum baskısı ve filmin isminin çıkış noktası. sen o baskıya direnemeyip canına kıyarsın ama ateşin düştüğü yer yanar. onlar sana her şeyi yaptırır ama yanan senin yüreğin başka hiçbir yer yanmayacak.


--bu yazının devamı film ile ilgili spoiler içerir--

film, töreye kadına yönelik şiddete dair çok güzel ayrıntılarla dolu baştan sonu. yormayan, gereksiz ajitasyonlara yer vermeyen, düşündürücü bir film. türk sineması açısından yapılan en iyi dramlardan. hem bu kadar sade, basit, seyircinin gözüne gözüne sokulmayan, sadece gerçekleri yüzümüze çarpan, asıl amacı ağlatmak olmayan ama ağlatan bir film.

daha acısı gerçekten bu kadar güzel yapılmış emek olan bir işin kendi ülkesinde bile bu kadar sıkıntılar çekmesi, bu kadar gölgede kalması. sinemamızın ihtiyacı olan bir film ama salonlarımızı yabancı film ve saçma sapan komedi filmlerinden arındırıp bu filme de yer açabilirsek.

türk sinemasını eleştirmek yerine, saygıyı hak eden bu filmlerimize gereken değeri vermek gerek. daha kendimizin bile sahip çıkamadığı bir sinemadan bir şey beklemek en büyük mantıksızlık.

iyi seyirler
ismail güneş'in bir öfkenin hikayesini anlattığı son filmi.

http://www.sinemazingo.co...ugu-yer-ismail-gunes-2012
Türkiye'nin Oscar adayı film.

ismail güneş'in bu filme oscar'a kadar gidebilir.

http://www.haberturk.com/...in-oscar-adayi-belli-oldu
en çok yanan yerdir. hem mecazi hem gerçek anlamda...
oscar'a aday adayı olarak seçilmiştir dileriz adayda olur. ayrıca montreal film festivalinden en iyi film ödülünü almıştır. ha elalem festivalinde ödül verirken biz ne yaptık altın portakal'a almadık bile.

üstelik filmin anlattığı konu bu sene altın portakal'ın temasıyken, antalya'da çekilmiş film oradaki festivale alınmamış. gerçi juri başkanının hülya avşar olduğu festival hiçbir anlamda ifade etmese gerek bizler için.

film ilk çekildiğinde ise gösterilecek sinema salonu bulamamış.bahtsız filmdir kısaca umarım hak ettiği değeri görür.
oscarda türkiye'yi temsil edecek töre cinayetine dayanan film.
şehit ailelerinin evi.
dün izlediğim baba-kız sevgisi, töre, kadına şiddet konularını işleyen yol filmi. beni etkilemeyi başardı.

(bkz: uçur beni baba)