ahlak anlayışını sadece dinle olabileceğine inanan kişiler tarafından varılan yargıdır. vicdan ve onun yarattığı duyguların sadece bir tanrı olgusundan ibaret sanar bu kişiler. oysaki kimse size çalma, öldürme demese de sizin çalıp çırpmayacağınız, öldürüp biçmeyeceğiniz kişisel kararınıza göre bellidir.
ahlak ve dini aynı şey sananların da guruhudur bu. oysaki din kültürü ve ahlak bilgisi olarak bile ders ikiye bölünmüştür. tamam eyvallah, ahlak o din dersine göre verilse de "ahlak" tamamen bir felsefe alanıdır. felsefenin anlamını da sadece bir ders adı olarak bilmediğinizi de biliyorum.
hayatında sadece dinlerin tarihini incelemiş aptalların karşı çıktığı durumdur. dinler öncesi bu öğretiler öğrenilemedi değil mi benim güzel apaçim? sümerlerin dini de islamdı zaten. inancı olmayan insanın ahlakı da olmaz gibi basit bir önermeye katılan beyinsiz apaçiler günümüz ateistlerini de muhtemelen uzaylı falan sanıyorlardır.
semavi dinlere inanlar ortak bir nedenden dolayı inanırlar ama tanrıya inanmayan her ateist aynı sebepten ötrü inanmamazlık yapmaz, tanırım iyi çocuklardır.
(bkz: (#10721001) ) ahlak kuralları toplumdan topluma değişir. dine paralel olarak tamamı ile iyi ya da kötü değildir. bir afrika ülkesinde, kadınların üstsüz dolaşması normalken, kutsal sayıldığı için boyunlarının anatomisini bozan takılar takmaları normalken bir başka ülkede, üstsüz dolaşan kadın tu kaka olabilir. "ben müslümanım" diye övünen hatta 5 vakit namaz kılan biri, tüm bunların ardından, yolda gördüğü bir aç hayvancağızı yahut, kocasından dayak yiyen komşusunu görmezden gelebilir. diğer bir tarafta belki bir yaratıcıya inanmayan, ancak vicdani sorumlulukları olan bir ateist, hiç çalmamış, kolayca yalana başvurmamış, da olabilir. velhasıl ahlaksal normları yaratan, geçmişten günümüze uzanan bir dolu görünmez yaptırımdır. bunları dine bağlamak cahilliğin daniskasıdır.
günümüzde ki insanların sürekli düştüğü önyargıdır. bak 3-4 tane sağlam ateist arkadaşım var. sağlam derken farklı olmaya çalışan insanlardan değil. ateizmi kendi içinde yaşayan, diğer dinlere saygılı arkadaşlar bunlar. bak bende dinimde imanımda bir insanım ama ben bu arkadaşların hemen hemen hiç bir ahlaksızlığını görmedim. tamam hepimiz insanız arada küçük hatalar yapıyoruz ama öyle aman aman ahlaksızlıklarını görmedim. yeri geldiğinde elini cebine atan, kötü gününde yanında olan, kısacası maddi-manevi sürekli yanımda durur bu arkadaşlar. demek istediğim önyargılarımızı yıkalım, belki bu ülkeyi azda olsa yaşanabilir hala getiririz
ahlak değerinin sadece dinin getirisi olduğunu düşünen insanların sanısıdır. insanın sahip olduğu değerlerinin dini inançlara bağlanması durumunda o gibi insanların düşünce tarzı bu şekilde oluşur. evet, bu bir dogmacılıktır. ancak böyle düşünen kesime şükredilmesi mümkündür.
Beterin beteri vardır. insanın beyni torba değil ki doldurasın.
(bkz: ateistleri satanist sanmak)
(bkz: ironi)
yobazlığın dışa vurumudur. değiştirilmesi zor bir durumdur. çünkü toplum olarak hep sabitlenmiş fikirlerle büyüdük. ne bir söz söylemeye ne de aykırı bir düşünceyi savunmaya hakkımız oldu bizim. ailemiz söyledi, kabul ettik. toplum söyledi, kabul ettik. öğretmenlerimiz öğretti, kabul ettik. sorgulamadık, hiç şüphelenmedik. çünkü bunun yanlış olduğu öğretildi bize. dahası bunu yapanların toplumda manevi olarak cezalanmasını öğrettiler bize. mantıklı ve vicdanlı düşününce hepsinin gülünç şeyler olduğunu görebilirsiniz. ben kendime ateist demiyorum. böyle birşeyi söylemem asla. dinim ve kendi vicdani kanaatimle ilgili kimseye hesap verme, bir ad takma girişiminde değilim. ben sadece bir insanım ve bu özelliğimin sahip olduğu yetileri kullanıyorum. bunların içinde düşünmekte var. evreni düşünmek, dünyayı düşünmek, insanları düşünmek, herkesi düşünmek. inanın küçükken bende bana öğretildiği gibi şu insan ateistmiş dediklerinde içime bir ürperti gelirdi. toplumun bana öğrettiği bir tepki. zamanla bunun çok saçma ve sonradan öğrenilmiş kurallar olduğunu öğrendim. araştırdıkça, öğrendikçe, bilinçlendikçe kendimi buldum ya da hala bulmaya çalışıyorum. mesela bugün bir haber okudum. samsun müftüsü bir bebeğe tecavüzü haklı göstermeye çalışmış, haklı gerekçelerini olduğunu öne sürmüş saçma sapan bir sebepten. tiksindim. insanlar için endişelendim. çünkü sırf toplumun ona öğrettiği gibi ona müftü diye her dediğine inanan insanlar var. bu insanlara her türlü kötülüğü ve pisliği yapabilir ve sorgulamayan o insanlara yaptırabilirdi. ne kadar vahim bir durum. o müftünün hemen görevden alınması gerekir. ama daha önceki neticelere bakınca öyle birşey olmayacağını üzülerek söyleyebilirim. ve son olarak nietzche'nin çok sevdiğim bir sözü ile sonlandırıyorum. Ruhunda sukunete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmelidirler. Ama hakikatın peşindeki insanlar iç huzurundan feragat etmeli ve yaşamlarını bu sorgulamaya adamak; kendisi ve hayatla yüzyüze gelmekten korkmamak zorundadır.
ha gerci ben buradan dindarların ve dincilerin buyuk bir kısmının aslında ahlaksız oldugunu soylemek istiyorum. din, insanları geliştirmek için vardır, ve insanlar belirli bir derece gelişmeyi gectikten sonra din i bırakırlar. gerek duymazlar. ve o an din denen olgu, insanların gelişmekten alıkoyar.
sen dersin ki, bak ben hurileri bekliyorum, oradaki sarabın kırk yıl tadı kalır, yoksa ben de bilirdim bu dunyada yapacaklarımı; iyi ki din var diyorum.