kişinin ateist, tanrı-din inancının olmaması bir tepkidir.
din adına ortaya çıkan insanlara bakın, din adına yaşananlara - yaşatılanlara bakın, cennet vaadiyle cehennemi yaşatanlara - yaşanmasına karşı bir tepkidir ateizm.
ateist düşünce kökünde yaratıcıya karşı değil de insanlara karşı duruştur.
başka bir insan aptallığını ifade eden şey de ateist kavramıdır.
tartışmalara bakınca konu içeriği ateist tanımının ne olduğundan çok bu tanımı kimin kullandığı ve kime bu tanım yapıldığıdır.
ateist tanımın ne ifade ettiği söyleyen kişiye, söylediği kişiye göre değişir.
hele ki bizim toplumda dün kahraman olan bugün vatan haini, dün vatan haini olan bugün kahraman olduğu toplumda...
ufacık çocuğuna nikah kıymak helal, dine uygun diyen sapıklar sübyancılara...
cemaat tarikat yuvalarında ufacık kız erkek çocuklara yapılan tecavüzler tacizlere...
dini siyasete elet edenlere, dini makam ve mevki ile çıkar için kullananlara...
iman denilen şeyi dolandırıcılık, sahtekarlık, haksız kazanç, rant aracı yapanlara...
cennet vaadiyle insanlara cehennemi yaşatıp kan savaş ölüm çatışma kaos yaratanlara...
insana verilen en büyük nimet olan aklın zekanın kullanılmasına engel olanlara...
insan hakkına, yetim hakkına, mazlum hakkına, kamu hakkına el uzatıp; tıpkı bir domuz gibi doyma hissi olmadan tüketen, tüketirken de kaynakları yok edenlere...
vs.
vs.
tüm bunlara karşı çıkıp "lanet olsun senin dinine, kıldığın namaza, din için yaptığına" diyen (bunu allah kur'an da diyor) ve böyle bir dini ve yaratıcıyı ret edene ne diyorlar?
din düşmanı, ateist.
evet, bu dincilere ve böyle din sahibi olanlara bakıp ben böyle bir dini ve bu dini yollayan böyle bir tanrıya inanmıyorum, ret ediyorum diyen hiçbir inanç sahibi olmayan insan ateist olursa ne olur?
düz mantıkla örnekleyelim, ortalama bir akıl ile zeka seviyesinde olan insanın anlayacağı şekilde; sizin bir düşmanınız veya sizi sevmeyen ya da size merhaba bile demeyen biri var.
bu insan kendi çevresinde sizin için yapılan "bu hırsız, bu uğursuz, bu yalancı, bu sahtekar" diye aleyhinizde konuştuklarında kalkıp "o böyle şey yapmaz, bunu da istemez, buna da izin vermez" diyerek "siz yalancısınız" diye tepki gösterse bu size merhaba bile demeyen insan hakkında ne düşünürsünüz?
kime ateist deniyor?
söylemlerine göre mi?
ateist dediğiniz veya ateist olduğunu açıklayan birinin söylemlerine bakarak birine ateist diyorsanız; bu ülkede allah'ı, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim diyen peygamberi, lanet olsun sizin kıldığınız namazlara diyen kur'an hakkını ateistler savunuyor.
gerçekten de öyle...
sayısız örnek vermeye gerek yok.
ateist biri çıkıp " karnı üzerinde sürünen, iki ayağı üstünde yürüyen, dört ayağı üstünde hareket eden her canlı varlık sudan yaratılmış" derse "yaşam bir evrim-gelişmedir. canlıların yaşama sürecidir adaptasyon... yaşamın sürdürülebilirliğinin ana öğesidir" derse bu söz için ne dersiniz?
kişiden bağımsız olarak bu anlayışı inkar etmek kur'an - allah kelamını inkar etmektir.
bakınız: nur suresi 45 ve 46, enbiya suresi 30.
eğer söylemleriyle insana ateist diyorsanız bunu söyleyen insana nasıl ateist dersiniz?
ateistlik davranışsa...
namaz kılmayan biri mi? camiye gitmeyen mi? hatta cami yıkan biri mi?
eğer öyleyse kıldığın namaza, yaptığın ibadete lanet eden allah değil mi? peygamberine "onlarla namaza durma" diyen allah ve peygamberin gidip de yıktığı cami akla gelirse...
bakınız: maun suresi ve Tevbe süresi , 107 ile 108.
ateist olmak veya bir din inancı taşımak özünde inanç -inançsızlık yoktur.
din davranıştır. hele ki islam, gayet basit; komşunun kafasına halı çırpıyor, yola tükürüyor, sokak hayvanları için koyulmuş suya tekme atıyor döküyorsan sen inanmıyorsun.
sen namaz kıldığın, kelime-i şehadet getirdiğin için bir din inancına sahip olmuyor, o dinden olmuyorsun.
en namaz kılmadığın, kelime-i şehadet getirmedin diye de ateist olmuyorsun.
senin inanman inanmaman önemli değil.
senin ne yaptığın önemli.
ben insanların yarattığı tanrı inancına değil de insanları yaratan tanrı inancına sahibim.
bana göre ateist sayısından daha hızlı artan şey dini sallamayanların sayısı. ateist tanım olarak din üzerine düşünmüş ve bir karara varmış kişidir. günümüzde insanlar buna gerek bile duymuyor. ortamlarda ya sorarlarsa müslümanım der geçerim kafasında takılıyor.
Bence bunda günümüz müslümsnlarının payı da var. Yusuf islam'dı sanırım islamiyeti kurandan değil de müslümanlardan öğrenseydim müslüman olmayabilirdim diyor. Söylemiş midir söyleemiş midir bilmem ama vermek istediğim mesaj hasıl oldu sanırım...
düşünceler çeşitlenip sofistikeleşiyor, bilim ile mühendislik olmadığı kadar yüksek ve ilerlemeye son sürat devam ediyor! insanlık tarihinin en hızlı değişimini yaşıyoruz 1900'den beri! yani insanlık tarihinin 0,001% dan bile küçük bir zaman diliminde bu sıçrama gerçekleşiyor! bunu anlamak için primatları ve insansı türlerin evrimi incelemek gerekiyor; https://pbs.twimg.com/media/DUDh_ohUMAEGPqw.jpg
6 milyon yıl önce hominini yani insansı canlı, primat grubunun içinde iki ayağının üzerine kalkarak yürümeye başlayarak büyük bir ayrım yaşar. 3.2 milyon yıl sonrasında şu an bizim türümüzün dahil olduğu homo(insan) ile pan ayrımı gereçekleşir.
bizim türümüzün adı homo sapiens ve sadece homo türünde bizim olduğumuzu zanneder insan ama 2.8 milyon yıllık homo tarihinin sadece son 200 bin yılında türümüz vardı ve en az 6 farklı homo türü ile birlikte yaşıyordu. mesela homo erectus türü 2 milyon yıl kadar tarih sahnesinde kalabildi. sapiens harici son homo türünün soyu 10 bin yıl önce tükendi. iklim, vahşi doğa ve biz sapiens türü muhtemelen diğerlerinin soyunu tükettik! ancak sapiens dna sı diğer homo türlerinin ve en fazla da neanderthal türünün kalıntılarını taşıyor.
neyse homo 2 milyon yıl kadar ateş kullanamadığı için pek bir gelişim kaydedemiyor. ateşin bulunması ve kullanılması özellikle etin pişirilmesi ile tüketiminin kolaylaşıp artması homo için büyük bir basamak zira et demek protein, vitamin demek. protein artışı beyin ilk büyük gelişimini tetikledi. beynin büyümesi ve değişimi homo'nun alet icat edip kullanmaya başlamasına, ilk ilkel iletişim çabalarına sebep oldu. hatta beynin hacmi modern insandan daha büyük bir hale geldi.
iletişimin başlaması, alet ve silah yapımı ile küçük sapiens grupları oluşmaya başladı. bu gruplar birlikte avlanıp birlikte yiyip içiyor, çocuk sahibi olup yaşıyordu.
ateşten sonra sapiens tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri yaklaşık 12 bin yıl önce yaşandı, ilk tarım anadolu ile mezopotamya'da başladı. tarım demek tahmin edilebilir büyüklükte ve saklanabilecek yiyecek kaynağı demekti. et gibi kolay bozulma ve avcılık gibi hayati riskler içermiyordu. bu küçük gruplar tarıma başladıktan sonra hasatlarını saklamak için depolar inşa etti. depoları korumak için gruplar büyüdü ve ilk köyler oluştu, köyler büyüdü şehirlieri, şehirler büyüdü krallıkları, krallıklar imparatorlukları oluşturdu. bu süreçte sapiens beyni ve yetenekleri azar azar gelişti. bu gelişim düşünme ve sorgulamayı tetikledi.
ilk zamanlarda sapiens kontrol edemediği, anlam veremediği doğa olayları sebebiyle doğaya, görebildiği büyük nesnelere tapındı ay-güneş-hava-dağ-bulut-ağaç-kaya-vs. gibi. beynin gelişmesinin bir evresinden sonra başından geçen herşeyin sebebini bu tapındıkları varlıklar harici göremediği, erişemediği, çok güçlü olarak tahmin ettiği soyut varlıklara bağladı. şehirleşme, güvenlik ve yiyecek sorunlarının azalması ile sapiens sorgulamaya başladı. tıpkı eski yunan filozoflarının yaptığı gibi bazısı bugünkü bilimsel düşünceye yakın kavramlar geliştirdi, kimi ise hala etkisi devam eden dinleri uydurdu. bilimsel düşünceye sahip kesimdeki bireylerin herhangi bir kontrol ve güç isteği yokken dinleri uyduranların toplumu kontrol etme, egolarını tatmin etme istekleri ağırdı. hatta geçmişten kalan kaynaklar incelendiğinde yaratıcı(lar)ın mesajını taşıdığı söyleyen bir çok sapiens bireyinin sinirsel hastalıklara sahip olduğu kuvvetle muhtemel.
500 yıl öncesinde kadar genelde sosyal bilimler üzerine inşa edilmiş bir sistem varken 500 yıl önce fen bilimleri büyük bir devrim yaparak tarih sahnesine çıktı. matematik, astronomi, kimya, biyoloji, fizik alanlarındaki muhteşem gelişmeler 20. yüzyılın başındaki sanayi devrimine kadar sapiens'in muhteşem üretimleri idi. fen bilimlerindeki bu gelişme rönesansı, rönesans ise din karanlığını ve bağnazlığı yıkıp pozitif bilmin gelişmesinin önünü açtı.
sanayi devrimi ile gelen makineleşme şu anki modern dünyanın oluşumunun başlamasına sebep oldu. bilgisayarın icadı ile günlük kullanıma indirgenmesi ve son olarak internet tüm sapiens türünü değiştirdi! bilgi patlaması yaşandı ve hala devam ediyor! insan uzaya robot ve insan gönderiyor, çok çok uzaklardaki galaksileri inceliyor, derin okyanus tabanlarını ve mağaraları inceliyor! tıp ile ilaç sanayi akıl almaz boyutlara ulaştı, insanın hayatı her geçen gün daha da uzuyor!
ve homo sapiens bunu 2.8 milyon yıllık homo tarihinin sadece son 70-80 yılında gerçekleştiriyor!
işten bunların hepsi; akıl ile bilim ile oluyor! dinlerin getirdiği, geliştirdiği bir şey yok! biraz biyoloji'ye ve jeoloji'ye göz gezdirseniz eskilerin masallarının ne kadar anlamsız olduklarını göreceksiniz! hatta bu olağanüstü sıçrama devam ederse -ki edecek gibi görünüyor- 100 yıl sonra bir çok bireyin nonteist olduğunu, dini inancına yenik düşenlerin ise deistliğe doğru kaydığını göreceksiniz.
karşıt görüşün sayısı hızla artıyorsa ve bu artış için karşıt görüşten kimse özel bir çaba sarf etmiyorsa, senin görüşünü savunanlar büyük hatalar yapıyor demektir.
şu yaşıma kadar, ateizm üstüne misyonerlik yapan kimseyi görmedim. ama birçok dini inancın misyonerler aracılığı ile yayıldığını hepimiz biliyoruz. günümüzün misyonerleri, insanları din olgusuna yaklaştırmak yerine uzaklaştırıyor. hele hele bizim gibi çok az okuyan toplumlarda, yaşanan ahlaksız şeyleri görüp, inanç sahibi olduğunu düşündüğümüz kişilerin de bu ahlaksızlığı savunduğunu izlediğimizde, bunlar "müslümansa ben değilim" diyen çok insan tanıyorum.
bu şekilde düşünen kişiler de araştırmaya ve okumaya başlıyor. günümüzde insanlar bilgiye daha kolay ulaşabiliyor(acaba?) ancak bilgi kaynaklarımızın güvenilirliğini sorgular hale de geldik. bundan on bilemedin on beş yıl önce, herkesin evinde hiç yoksa anabritanica ya da meydan laruse ansiklopedileri vardı, bilmem kaç ciltlik bu ansiklopedileri, dönem ödevi yazmak dışında açıp okuduk mu ? ee ? bilgiye ulaşmak için tek yapmamız gereken, rafta duran bilmem kaçıncı cilt kitabı alıp kapağını açmak... demem o ki, bilgiye ulaşmak eskiden de kolaydı.
ateizm, kutsal bir yaradıcının varlığını ve o yaradıcının tüm dinlerini inkar eden, yaşamın kaynağını farklı kuramlarla açıklamaya çalışan bir inanıştır. üç beş kendini bilmez soysuza kızıp ateist oldum demek çocukçadır.
deizm, kutsal yaradıcıyı kabul etmesine karşılık, dinleri red eder. dinlerin, toplumları bir arada tutmak için insanlar tarafından ortaya atılmış felsefeler ve kurallar bütünü olduğunu söyler. üç büyük dini ele alırsak, üçü de aynı yaradıcı kudreti kabul etmektedir, ancak bu üç din kendi arasında birçok konuda çelişki halindedir. deistler de şunu sorar; "madem bu üç din aynı kudretin eseri, o zaman o kudret birkaç yüzyıl arayla fikir mi değiştirmiştir ?"
o yüce yaradanın fikir filan değiştirdiği yoktur...insanlar, çıkarları doğrultusunda hareket etmişlerdir.
o zaman deistler de bu çıkarcı dinleri kabul etmediklerini beyan ederler.
nedense ülkemizde, deistler ile ateistler aynı kefeye konmakta. birbirinden çok uzak bu iki düşünce yapısını aynı şekilde değerlendirmek, ne kadar bilgisiz ve cahil olduğumuzun kanıtıdır.
ülkemin en büyük sorunu olan, bilgisi olmadığı halde fikri olan güzel insanlar, okuyun, okutun...ıkra’ bismi rabbikellezî halak ( yaradan rabbinin adıyla oku)*
ateizm felsefi zeminde insanlık tarihinin karşılaştığı en başarısız düşünce akımıdır. hele ki, bugün neo ateizm dediğimiz yeni ateistler için durum daha da kötüdür. bu kitlenin düşünce motivasyonları eski ateistler gibi kavramlardan beslenmiyor. çünkü yeni ateistlerin büyük çoğunluğu felsefeyi inkar ediyor. hatta stephen hawking kitabında felsefenin öldüğünü söylüyor. acıklı olan kısım ise adamın "felsefe öldü" derken bile felsefe yaptığını fark edememesi...
yeni ateistler, bilginin ve gerçeğin tek kaynağının fiziksel bilgi olduğunu; yani bilimcilik dediğimiz felsefi görüşü savunuyorlar. fakat dediğim gibi, bu kitle felsefe konusunda zırcahil olduğundan bilimciliğin aslında felsefi bir görüş olduğunu bile fark edemiyorlar. hatta bu sözlüktekiler bilimciliğin bile ne olduğunu bilmezler. felsefi olarak incelediğimizde bilimciliğin bilimle alakası olmayan, hiçbir şeyi de açıklamayan bir teori olduğunu görüyoruz. bununla ilgili craig'in konuşmasına bakabilirsiniz: https://youtu.be/r4MIe0OEDVU
yeni ateizmin beslendiği diğer motivasyon kaynağı da dinlerin içinde Allah adına uydurulmuş birtakım hurafeler... hatta türkiye'de durum daha da kötü. çoğumuz "akp yüzünden ateist oldum yea" diyen bir sığırla karşılaşmışızdır. böyle salakça bir nedenin bu kadar çok kişi tarafından ateizme temel olarak gösterilmesi bile ateizmin aslında tepkisel bir tavır olduğunun kanıtıdır. uzun yıllar ateist olarak yaşayan, big bang ile dalga geçerken onun isim babası olan, daha sonra Allah'ı kabul eden fred hoyle bunun itirafını yapıyor: https://galeri.uludagsozluk.com/r/1624218/+
yeni ateizmi dünyanın başından bertaraf etmek için insanlara felsefe öğretmek ve Allah adına uydurulan iftiları dinin içinden temizlemek yeterli olacaktır. bu kadar kötü, insanlığa hiçbir faydası olmayan, hiçbir şeyi açıklamayan bir düşünce akımı sanıldığı kadar etkin olamayacaktır. bilimin babası isaac newton'un da dediği gibi: "Ateizm insanlık için o kadar anlamsız ve iğrençtir ki hiçbir zaman fazla savunucusu olmamıştır."
iq sü 90dan fazla olan insanların dinle pek bir işi olmaz. kaynaklar arttıkça ortalama insan zekası artıyor, ortalama zeka arttıkça dine verilen önem azalıyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1624216/+
Bana göre bunun yegane sebebi; bilgiye ulaşmamın artık çok kolay olmasıdır.
insanlar elinin altındaki nimetlerinden faydalanmayı doğru şekilde öğrendiği taktirde, cevabını bulamayacağı soru yoktur.
Herşey, bir "acaba" ile başlar, akabinde kişinin kafasında merak uyandır bu kelime.
Merak, beraberinde araştırma dürtüsü yaratır bünyede. insan araştırdıkça bilgi sahibi olur ve birtakım şeylerin farkına varmaya başlar. Son olarak kişi, Kendi düşüncelerini oluşturmaya başlar ve bunları paylaşır.
Hidayet ve iman nurları yayıldığı gibi, küfür ve zulüm (karanlık) anaforları da taliplisini yutmaktadır. Teşbihde hata olmaz, iman nuru tıpkı güneş gibidir alemi aydınlatır. Küfür ise kara delik gibidir eksenine yaklaşanı yutar yok eder. ikiside güçlü ve kuvvetlidir. Hafife almamak gerek. Biri nursa diğeri nardır. ikisininde davetlisi olduğu gibi davetçileri de var. Liderleri var. Hizmetçileri var. Aslında ikisi de sürekli gündemdedir. Sebepler sonuca doğru götürür. Sebepleri değiştirince sonuçlar da değişir. O yüzden ehli imanla düşüp kalkan ehli imana benzer. Ehli küfürle takılan ehli küfre döner. Zaten bu yüzden cenabı hakk emir buyurmuyor mu;
1 - imam iskender Ali Mihr: Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyen kimseler)! Allah’a karşı takva sahibi olun ve sadıklarla beraber olun.
2 - Diyanet işleri: Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
3 - Abdul Metin Saruhan: Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.
4 - Abdulbaki Gölpınarlı: Ey inananlar, çekinin Allah' tan ve gerçeklerle berâber olun.
5 - Abdullah Parlıyan: Ey iman edenler! Yolunuzu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışın; ve doğrulardan olun ve hem de doğrularla beraber olun.
6 - Adem Uğur: Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.
7 - Ahmed Hulusi: Ey iman edenler! Allâh'tan (yaptıklarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun ve sadıklarla (Hakk'ı tasdik edenlerle) beraber olun!
8 - Ahmet Tekin: Ey iman nimetine kavuşanlar, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun doğrularla, imanda, islâm’da samimî olanlarla beraber olun.
9 - Ahmet Varol: Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
10 - Ali Bulaç: Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve doğru (sadık)larla birlikte olun.
11 - Ali Fikri Yavuz: Ey müminler! Allah’dan korkun (fenalıklardan sakının), imanda ve sözünde doğru olanlarla beraber olun.
12 - Ali Ünal: Ey iman edenler! Allah’a karşı saygılı olun, O’na itaatsizlikten sakının ve özüsözü doğru ve Allah’la aralarındaki ahde sadık insanlarla beraber bulunun.
13 - Bayraktar Bayraklı: Ey iman edenler! Allah'a itaat ediniz ve doğrularla beraber olunuz.[184]
14 - Bekir Sadak: Ey inananlar! Allah'tan sakinin ve dogrularla beraber olun.
15 - Celal Yıldırım: Ey imân edenler! Allah'tan korkup (kötülüklerden) sakının ve doğrularla beraber olun.
16 - Cemal Külünkoğlu: Ey inananlar! Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayın ve hep doğru kimselerle beraber olun!
17 - Diyanet işleri (eski): Ey inananlar! Allah'tan sakının ve doğrularla beraber olun.
18 - Diyanet Vakfi: Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.