ateizm, tanrının varlığına inanmamaktır. ahlaktan, iyilikten, şereften, insanlıktan yoksunluk anlamına gelmez.
böyle bir neden-sonuç ilişkisi zaten en baştan mantıksızdır.
(bkz: mavi gözlü insanların kopya çekmeye meyilli olması) örneğindeki gibi alakasızdır.
geçen sene yaşadığım bir olayı örnek vermek istiyorum.
bir arkadaşım benim evimde sinir krizi geçiriyordu. ne yapacağımı şaşırdım. evde sadece ikimizdik.
ben de yan dairedeki komşumu çağırdım. *
komşum, eve dahi girmedi, kapıdan sadece "üstü açık mı" dedi. yani kız orada ne durumda umrunda bile değil.
ben de en azından başımızda biri daha olsun diye bir sandalye çıkardım kapının önüne, içerisi gözükmeyecek bir pozisyonda oturdu. ben içeri geçip arkadaşımın üstünü düzelttim. komşuyu da içeri çağırdım. aşağıya indirmemiz gerekiyordu, hastaneye götürmek için. inanmayacaksınız ama, halıya sararak taşıdık kızı. günahmış ya, ondan.
şimdi konu dağılmadan topluyorum;
bayanlara hala insan dışı bir varlık olarak bakan insan topluluğunun, insani vazifelerini bile yapmadıklarını düşünürsek, sizce kim daha suçlu? orada belki de ölüme mahkum etseydi, allahtan takdir mi alacaktı?
allah inancı var ya ondan dokunmadı, kucaklayıp aşağıya indiremedi beyimiz.
allahın gözünde bu bir artı olabilir mi? bayan olduğu için ölüme terk etmek?
ateistlerin geneli, kendilerini süper iyi insan olmaya odaklamayan, içinden geldiği gibi iyi olan dürüst insanlardır.
şimdi sen nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun diyenler için cevap veriyorum:
ateistler yaptıkları iyilikleri allahın gözüne girmek ve cennete girmek için, çıkar ilişkisi boyutunda yapmazlar. ben daha iyiyim hırsına gerek duymazlar. onlar insani, olması gereken davranışlarıdır. yaptıkları ya da yapacakları suçlar da, genel olarak ileri derecede şeyler olmaz. tüm kötülüklerin başı, hırstır.
ancak yobazlar, üstlerinde belli bir baskı olduğu için ve kendileri hep iyiye programlanmış oldukları için veya öyle gösterdikleri için, bu baskı zamanla ters teper.
ve genelde kötü ne yaparlarsa, allahın kurallarına ters olduğu için yaparlar (!)
sen, allaha inanıp namaz kılıyorsun, ama sadece bahçendeki tavuğu yedi diye bir köpeği öldürebiliyorsun.
sen, ben içki içmem günah deyip, marketindeki müşterileri hayli kazıklayabiliyorsun.
sen, kızına tecavüz edildi diye sanki bir suçu varmış gibi kızını öldürüyorsun.
sen, dini toplantılara katılıp kafa sallarken, çocuklarını sahipsiz bırakıp tinerci vs. yetiştirebiliyorsun.
sen, kızını ilkokuldan sonra zorla kapatıp, okumasına engel oluyorsun.
bu saydıklarımın hepsi ya suç ya da insanlık ayıbı. şimdi susuyorum. yorum sizin.
ateistlerin ahlak korkusu yoktur,oldururler yakarlar yıkarlar.
zaten ben insan oldurmuyorsam,tecavuz etmiyorsam,gasp etmiyorsam sadece allah korkusundan degil mi?yani din olmasa ben ahlaksız kalıcam,ahlaksızlıgımın sonucu olarak bol bol suc isleyecegim,sonra huzurlu bir sekilde uyuyacagım.
bu cumleyi soleyen insandan korkmak gerekir.cumlenin altında gizli gunahkar bir hava vardır.''ben suc islemeye egimliyim,ama allah korkum oldugu icin yapmıyorum bisi;oysa onlarda allah korkusu yok,rahatlıkla suc isleyebilirler''.
imanın icinde ahlak gerekir,ama ahlakın icinde iman olması gerekmez.ateist diye bir insanda ''potansiyel suclu'' olarak gorulemez;ki boylesine bir onyargı,bir yargısız infaz,bir fişleme cabası din tarafından yasaklanmıstır.bu onyargı toplumu kendi icinde gruplasmaya,ayrılmalara ve hosgorusuzluklere yoneltir,bu da semavi dinlerin istemedigi bir seydir.
(bkz: inançlı insanlar suç işlemez) demem kadar salakça edilmiş bir laftır. kendini bilmezler insanları kişilikleri ile ve inanç şekillerine göre suç işleme yüzdelerine nasıl bölüyorlar ? neye dayanarak bunu söyleme cesareti buluyorlar bilmiyorum ama son derece saçma söylemdir. (bkz: inandığın allah akıl fikir versin)
yoktur.. başlık altına yazılacak ilk şey neye göre kime göre'dir.. sonra düşünceler peşpeşe sıralanır..
bir insanın dine ve dinle ilgili şeylere inanmıyor olması onun güvenilmez biri olduğunu ya da suç işleme potansiyelinin yüksek olduğunu göstermez. ben inanıyorum ve inancımın davranış boyutu olan ibadetimi yapıyorum namazımı kılıyorum, oruç tutuyorum kısaca inandığım şeyin gerekliliklerini yerine getiriyorum; bir başkası da benim inandığım şeylere inanmıyor ve allah'ın varlığını reddediyor, haliyle ibadet etmiyor. nedir yani ben ibadet ettiğim için ondan üstün müyüm?
öyle sanılıyormuş demek ki ama değil tabi.. tanrıtanımaz kişimiz de ibadet eden kadar ''mükemmel'' olabilir. dinin bizden beklediği daha doğrusu bizim dinden beklediğimiz ''iyi insan güzel dünya'' değil mi? din bize doğru yolu göstermek için indirilmemiş mi? bir güce gerek duymadan doğru yolu bulan insanlar da var. doğru yoldan kasdedilen çalıp çırpmadan, adaletli bir şekilde güzel güzel yaşamak.. savaşların olmadığı, insanların adaleti kendi elleriyle sağlamaya çalışmadığı, kimsenin bir diğerinin hakkını gasp etmediği, ve yine kimsenin kimseden üstün olduğunu düşünmediği gerçek bir seviyeli beraberlik.
şimdi adam tanrıyı tanımıyor diye kötü mü? benim yaptıklarımın hepsini yaptığı halde sırf inanmadığı için ona sen güvenilmezsin, potansiyel hırsızsın, katil zanlısısın vs. demek seni aramızda istemiyoruz diye dışlamak çok mu normal, çok mu iyi, çok mu güvenilir bir şey? yarın bir gün ben yoldan çıksam haraç kessem, ortalıkta ben allah'ın elçisiyim diye dolaşsam hala uslu uslu yaşayan ateist kişiden iyi mi olacağım? tamam o zaman ben allah'a inanıyorum, benim güvenilirlik katsayım diğerlerinden daha yüksek, bana inanın ben allah'ın elçisiyim dediğimde.. burdan böyle bir sonuç çıkıyor..
dinin bir görevi de kanımca insanlardaki inanç boşluğunu doldurmaktır. ben umutsuzluğa kapıldığım zamanlarda, kimseye inancımın kalmadığı zamanlarda benden daha güçlü olduğunu düşündüğüm birine ihtiyaç duyuyorum demek ki.. ama o duymuyor. adam iç dengesini öyle bir kurmuş ki yeri geldiğinde ''ben kimseye secde etmem'' bile diyebiliyor. bunu dedi diye benim ona güvenmemem hatta güvenilmemesi gereken insanlar listesi diye bir liste yapıp kafamdan, bu zerzevatların (!) suç işlemeye yatkınlıklarını sağır sultan bile duydu demem, tüm inananlara ''al bak kutsal kitap gibi mübarek yanından hiç ayırma, kötü yollara sapma'' demem ne kadar mantıklı?
sözün özü, yoktur yatkınlıkları filan.. kimse karışmasın kimin nerde ne şekilde duracağına, ne yapacağına.. herkes bilir zaten. ''inanıyorum ama hala bir boşluk var be abi içimde dolmuyor şerefsiz'' diyenler belki ateistlerle ilgili bu listeyi çoğaltıp gözlerinin önünden hiç ayırmayabilirler. ama kalanlar burda inanmayanları aralarına alıp dinin gerçekte söylemek istediği gibi ''hoşgörü'' içinde yaşamaya devam edecek bazen bir inanana duyduklarından daha fazla güveni duyarak..
hamiş: unutulmamalı ki, kişi asıl anlamını toplum içinde kaybeder.
Suç olgusunu ahlak ile bağdaştırmaya çalışan lümpen dinci safsatasıdır . Suçu din ile bağdaştırmaya çalışamazlar zira islam tarihinden tutun da hristiyanlığın ortaya çıktığı platformdan geliştiği dönemlere kadar sürdürdüğü savaşlar ve dinler arası katliamlar için yapabilecekleri bir açıklamaları yok. Bunun cihat ve sefer anlayışına leke süreceğinden korkan dinci bezirganbaşılar en kolpa idealizm ile sadece kendilerinden olmayan ahlaka karşı bir saldırıya cesaret edebilirler. Oysa ki bizzat din denilen olgu içinde barındırdığı radikal eylem önerileri ve dogmaları ile bizzat insanı suça yönelten devlet olgusu ile birlikte ele alınması gereken milliyetçilik ile birleştirildiği taktirde yedi ceddimizi dünyadan sürecek olan bir baskı ve sömürü aracıdır. Hiç kimse dini sadece kendisi için yaşamak istemez ya da dini bakımdan izole edilmiş bir baskı grubu içerisinde aklını ve tüm rasyonelliğini hala özgür tutmaya çalışan birisi eninde sonunda şiddete başvurur . Ancak kalkıp da bu davranışı vahşi bir şiddet ve temelsiz bir tepki olarak yorumlayamazsınız . Ateş olmayan yerden kıvılcım çıkmayacağı gibi baskı ve sömürü olmayan yerden de sözel ya eylemsel bir tepki beklenmez. Bu gayet açık bir şekilde kişinin meşr-u müdafaasıdır . Suçu klasik burjuvazi sınıfının liberalize ettiği kavramlar ve bireysel indirgemeci yöntemlerle , toplumsal , iktisadi ve siyasal ilişkilerden soyutlayarak ele aldığınız taktirde bu dünyada hiç masum insan kalmayacaktır. Zaten kapitalizmin din sosuyla yapmaya çalıştığı şey herkesi günahkar ilan edip insanları sinizmin klikleriyle emek sömürüsüne daha fazla katılmalarını sağlamaktan öte bir anlam ifade etmemektedir.Günahkarsın öyleyse çalış! Günah işlememek için ya da günahlarından arınmak için çalış!*
(bkz: Protestan ahlakı ve kapitalizm ruhu)
bir müslüman,hıristiyan, yahudi, budist, pagan ve diğer inançlara sahip kişilerle aynıdır. çünkü insanın davranışlarını etkileyen şey neye inandığı veya hangi tarafı tuttuğu değil; tuttuğu taraf konusunda ne kadar bilinçli olduğudur*, söz konusu kişinin kafa yapısıdır**, islam bütün kötülükleri yasaklar ve kötülüklerin cezalandırılacağını söyler ama kötülüklere karşı dünya üzerinde öyle gökten bir müdahale yapılacağını iddia etmez**.
inanmayan insanlar eğer suç işlemiyorsa,zina etmiyorsa ,hırsızlık yapmıyorsa emek verip çalışıp kazanıyorsa bu adam evliya mı oluyor.bence hiçbirşeye inanmyan insanların bu denli bir ahlak düzenine girmesini sağlayan insan olma çabasıdır.ben helal olsun diyorum.
yıllar öncede günümüzde de din kisvesi altında insanları kandırıp yetimin hakkını hellal gibi yiyenleri utandırmak lazım ki, ortamda olan dinlere saygı artsın.
Ateistler ile ilgili bu genel yaklaşımı yapabilmeyi mümkün kılan sosyolojik ve psikolojik argümanlar nelerdir? sorusunu yöneltip, daha ilk başta önermenin anlamsızlığını vurgulamak mümkün olsada, bu anlamsızlaştırmayı daha başka bir tarzda ele alıp ateistlerin antisi bir pozisyondaki sanal tanrı kuklalarının ateistleri dahil ettikleri genelmemenin içine kendilerini dahil edebilme çabasını adam akıllı bir kavrayış ile mümkünleştirmek mümkün( de facto olmayan bir mümkünlük içinde elbette)
Tanrı ile insan arasında yapılan bir sözleşme olarak tarif edebileceğimiz ''ahlak'' günümüz dünyasında tüm etkinlikler alanını yitirmiş bir durumdadır, bir sözleşme olarak tanımladağımız ahlakın temel normlarına uymak tanrının cennetinde yaşayabilmenin tek yoludur, tanrı sana kurallar koymuştur, bu kurallara uyarsan tinsel alanda huzurlu bir süreç seni bekliyor, yok eğer bu normlara uymazsan tinsel alanda acı dolu bir süreç seni bekliyor. ister müslümanlık olsun ister hristiyan düşüncesi olsun tanrı ile insan arasındaki temel kabül bu şekildedir. hristiyanlıkta insan dünyaya geldiğinde kötü olarak doğar, daha sonra iyi olabilme şansına erişir, müslümanlıktaysa insan iyi olarak doğar, daha sonra dünyasal normlar insanı kötü yapar. müslümanlık anlayışında bu dünya bizim değil, burada zalimler egemen, bırakalım onlar sömürsünler dünyayı, biz öteki dünyada rahat edeceğiz şeklindeki kaderci düşünce anlayışı hakimdir, hristiyanlıktaysa skolastik dönem hristiyanlık anlayışı tamamen iflas etmiş, patristik dönemle başlayan doğaya hükmetme, doğanın efendisi olabilme düşüncesi ortaya çıkmıştır, ilerki zamanlardaysa descartes ile birlikte bu düşünce günümüz kapitalist anlayışının temel doktrini halini almıştır , tanrı insanı bir defada yaratmış ve onu dünyaya salmıştır, bu noktadan itibaren tanrı insanlara sırtını dönmüştür, insan bu andan itibaren artık ne yapacaksa kendisi için yapmak zorundadır, tanrı gerekli olan ahlaki irade ve kıstasları insana yüklemiştir, kişi bu kıstaslarla iş görür. müslümanlıktaysa bir türlü kurtulunamayan bir tanrı belası vardır, tanrı biz wc deyken bile bizimledir, hatta bazen peçete bile uzarır bizlere, bu kadar iç içedir insanla, bu birey olabilmeyi mümkünsüzleştiren ilk aşamadır, çünkü bir korku denetleyicinin her an bizimle olduğu düşüncesi sanrılar paranoyasını ortaya çıkarır, bu paranoyanın olduğu bir düşünce sisteminde birey düşüncesi ortaya çıkmaz değil çıkamaz.zaten müslümanlık anlayışında birey kavramı yoktur, kul kavramı vardır, her zaman tanrı tarafından denetlendiğini düşünen, bu denetlenmenin bilincinde olarak yanlış yapmama çabasındaki kul vardır, bu kulun hiçbir zaman aşamayacağı bir ''iyi'' problemi vardır; yani birşey iyi olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir, yoksa tanrı tarafından emredildiği için mi iyidir?
bu paradoks islamdaki kul anlayışının içinden çıkamadığı bir paradokstur, netliği belli olmayan bir iyi anlayışının gölgesindeki kul kendi iyi kavramını üretir, örnek vermek gerekirse islam cihadı adına direndiğini iddia eden oluşumların insanların kafalarını kesmeleri onlar açısından bir allah emridir, yaptıkları eylem iyidir, yada 3 kadın ile evlenebilme erdemli bir davranıştır, muhammedin 9 yaşındaki kızı becermesi anlayışla karşılanabilir iyi bir tutumdur-günümüz anlayışında bunun adına sübyancılık densede farketmez, bunu yaparsan cehennemliksin-, kuran kurslarında küçük çocukları taciz eden hocalar, sivasta, maraşta insanları din adına katleden yobazlar ve faşistler, tarikat liderlerinin ziklerini-tassaklarını öpen müridler... örnekleri çoğaltmak mümkündür, fakat bu bile bu yoz paradigmanın özünü ortaya koymaya yetmektedir, şimdi çoğu tanrı kuklası bunların bizim dinimizle ilgisi yok diyeceklerdir, e be tosunum onla sizin ilginiz yok bunla sizin ilginiz yok, bunu senin peygamberin yapmış, bunu senin cami hocaların yapmış, bunu senin din bezirganların yapmış... senin iyi kavramın ne peki tosun, peygamberinin iyisi mutlak bir iyi mi?, yada diğerlerinin...müslümanların kutsal toprakları olarak kabul edilen suudi arabistan bugün sübyancılıkla çalkalanan bir ülke halini almışken, din adına her boku yiyip bu tanrının emridir şiarıyla dolaşan insanlar varken, senin doğrun nedir tosunum, yok mu sizlerin ortak bir iyisi? yook, çünkü birey değilsiniz. bu tanrı düşüncesi öyle başa bela bir olay ki-özellikle müslümanlıkta- insanı ahlaklı olayım derken tam bir ahlaksızlık makinesi haline dönüştürebiliyor. önce suya tapın, sonra ateşe, sonra güneşe, ineğe, ve şimdide bu şekilde tasarlanan bir tanrı düşüncesine, zaman tüm tapınımları nasıl tarihin kirli çöplüğüne attıysa tanrıyıda o çöplüğe atacak.
peki ya ateist ne yapar, ateist kolaycı değildir, maneviyata ihliyacı olduğu an tanrıya sığınmaz, insani sermayenin değerlerine sığınır, insana inanır, dogmaların etkisi altında kalmaz, ateist için kabede, tanrıda insandır, insandan korkmaz, sadece saygı duyar, bu yüzden birey olabilme şansına sahiptir. tanrı ve din adına katledecek düşmanı yoktur, ne yapacaksa insanlık düşüncesi için yapar, onun korkuları bir inananın korkularından daha yücedir. evrenin bu mükemmeliğini en son bağlayacağı şey tanrıdır, ki tanrıya biçilen yüceliğin evreni bu hale sokabilmek konusunda yetersiz kalacağını bilir. ve bilir ki yapılabilecek en saçma tartışma inanmayan bir insana tanrı düşüncesini aşılamaya çalışmaktır, yada inanan bir insanı tanrı düşüncesinden saptırmaya çalışmak.
ne ararsan kendinde ara
kudüste, mekkede, hacda değil...
ateist kendi içindeki gömüyü arar ve evrensel iyinin ne anlama geldiğini bilir, zira onun dini normları yoktur, insanlık normları vardır. din insanı araç olarak görüp araçlaştırma etrkinliğinden ibaretken, ateizm insanı amaç olarak görüp amaçlandırma etkinliğidir.
tehdit editi: beni izlemekten vazgeç, sevişirken, sıçarken, yemek yerken yanıbaşımda dolanma_(tanrıya öğütler- rabb yayınları)
tanrı korkuları olmadığı için vicdanları dışında kendilerini frenleyecek bir şey yok
bu da onları daha tehlikeli kılabilir. ama buradan her ateist suçludur ya da er ya da geç işleyecektir sonucu çıkarılmamalıdır.
Tanrıya inanan insanların da bazen kendilerini kontrol edemeyip suça bulaştıklarını gayet net gözlemleyebiliriz.*
atesitlerin sık sık "şu marketten iki tane rakıyı iç etsem mi acaba? evet evet yapayım, nasılsa tanrı falan da yok, oooh.." diye düşündüklerini sananların inandığı durum.
o yüzden hapisaneler inançlılarla dolu di mi denildikten sonra kıç bölgesini yırta yırta gülünebilecek önerme. %99 u müslüman ülkede neden bahsediyosun sen kardeşim derler adama.
Bizim mahallede ateist bir tekel amca var, açık rakının içine siyanür karıştırmış geçen sene, mahallenin akşamcıları boyladı eşşek cennetini. Üst kattaki ateist muallayı hiç sormayın, gece satırı kaptığı gibi fırlıyor sokağa , ateizm aşkına doğruyor önüne geleni, börek yapıp dağıtıyor sonra mahalleye, köşedeki ateist şarapçıyı hiç sormayın, elim varmıyor yazmaya , ilkokul önünde pinekliyormuş anlayın artık gerisini. kimseden de çıt çıkmıyor suç belli suçlu belli ama, bir alt sokaktaki ateizm kutsal suç işleme derneği iyi çalışıyor hakkını vermek lazım.