Amaç cahil olan halkı eğitmek. Halkın anlayabileceği bir dil kullanılmıştır bu yüzden. Temel bilgiler verilmesinin sebebi yine halkı eğitme amacı gütmesidir. En uç bilgileri yazsa atam o kitaba o dönemde halkın ne kadar işine yarayacak?
Atatürk' e bok atmak için elinizden geleni yapıyorsunuz ya çok komik görünüyorsunuz.
bu başlık altında birkez daha görüyoruz atatürk'ün ne büyük bir lider ve öğretmen olduğunu. ölümünden 79 yıl sonra bile icraatlarını çekemeyen kıskançlıktan kuduranlar var.
bu ülkenin salak evlatlarına bıraktığı büyük bir mirastır. o salak evlatlar bundan bir bok anlamamıştır orası ayrı tabi.
doğru ama niye anlasınlar ki ok bye kib işlerini görüyor. her hatunu yiyebiliyorlar her türlü ayakla. sonra nişanyan denen ... ları aydın olarka kabul edip müselles olsa ne farkeder üçgen olsa ne diye yazdığı yazıyı başköşeye asıyorlar geçmişine ihanet diye.
öncelikle o boş ve gereksiz beyninin anlaması gereken şey şu. atatürk bu çalışmaları amatör ölçüde veya profesyonel şekilde apmış olsun birşey farketmez amacı sıfır tüketmiş elinde genç,erkek, okumuş insan kalmamış bir milleti yeniden kendi özünden yola çıkarak ayağa kaldırmak.
gerizekalılaşmanın lüzumu yok bunu anlamak için de normal zekaya sahip omak yeterli. aralıksız 10 yıl savaşmış , eğitimsiz bir ülkeye "Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm" yazsaydı kim okurdu ki? ya da kim okuyabilirdi?
ayrıca yazdığı tek kitap diye yazabilecek kadar cahilken buralarda gelip ahkam kesmen de senin değil bu sanal alemin suçu. diyebilecek hiçbirşey yok. içinde bulunulan bok çukurunda bazıları elbette kendini bir bok zannedecektir ki mecaz,ironi, vb sanatlara gerek duymadan gerçek anlamda bok olduklarını ilerleyen zamanlarda herkes görecektir.
de da ekini düzgün yazamayan adamlar gelmis burda ataturk'e bok atıyor adamin yazdigi geometri kitabini beğenmiyor. sen kim köpek? tabi üniversite diplomasini bucak bucak kaçırsaydı hiçbiri olmazdi bunların. son olarak: demirin tuncuna, insanın picine kaldık.
yaklaşık 15-16 yıldır olmayan beyinlerini makarna ile besleyen çomarların kıymetini anlayamayacağı kitap. gazi başkomutan çomarlar için değil insanlar için yazmış bu kitabı siz hüloooog için kullandığınız tek hücrenizi de buna yorup çomarlıktan geri kalmayın aman diyim.
“Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.” yerine
“Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.” dememizi Atatürk’e borçluyuz.
“Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.” Osmanlıca bilmeyenlerimizin bu cümleyi anlayacağını sanmıyoruz.
Bugün kullandığımız Türkçe ile yukardaki cümle şu anlama geliyor: “Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.”
1937 yılından önce öğrenciler metamatiği Osmanlıca terimlerle öğreniyorlardı. Daha doğrusu öğrenmiyorlar, ezberliyorlardı. Ta ki, Atatürk’ün bizzat yazdığı Geometri kitabında yeni matematik terimler geliştirilene kadar…
1937 yılının Kasım ayında yeni bir eğitim ve öğretim yılına girilirken, Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dil Kurumu’nun çeşitli bilim dallarına ait Türkçe terimleri saptadığını, bu sayede dilimizin yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını attığını ilan eder. Aynı yıl okullarda, eğitim Türkçe terimlerle basılmış olan kitaplarla başlar ve bu olay kültür hayatı için önemli bir adım olur. Atatürk, dilde özleşmeyi olanakların son kertelerine kadar zorlamış, bilim ve düşün dilinin sadeleştirilmesinin ve eğitimin Türkçe yapılmasının gerekliliğini önemle vurgulamıştır.
Atatürk’ün geometri kitabı, bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesinde karşımıza çıkan ilk adım yine, Atatürk’ün 1936-37 kış aylarında kendisinin yazdığı ve geometri öğretiminde yol gösterici olarak tasarlanan 44 sayfalık bir geometri kitabı.
Kitap, 1937’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yazar adı konmadan yayınlanmış, 1971 yılında da ikinci bir baskısı Türk Dil Kurumu tarafından çıkarılmış. Kitapta yer alan, günümüzde de kullanılmakta olan pek çok terim, Atatürk tarafından türetilmiş.
Atatürk’ün türettiği sözcükler ile daha önce kullanılan Osmanlıca sözcükler karşılaştırıldığında yapılan işin önemi ortaya çıkıyor.
Tablodan da görülebileceği gibi bugün kullandığımız matematik terimlerinin hemen hemen tamamı Atatürk tarafından türetilmiş, başka bir ifadeyle bu sözcüklerin büyük çoğunluğu tutmuş. Atatürk’ün önerdiklerinden sadece “varsayı, pürüzma, dikey üçgen, dikey açı, tümey açı, imsiy, ökül, yüre” terimleri yerine, bugün sırasıyla “varsayım, prizma, dik üçgen, dik açı, tümler açı, benzerlik, tüm/bütün, küre” terimleri kullanılıyor. Osmanlıcası - Atatürk’ün önerdiği
Bu’ud - boyut
mekan - uzay
satıh - yüzey
kutur - çap
nısf-ı kutur - yarıçap
kavis - yay
muhit-i daire - çember
mümâs - teğet
zâviye - açı
re’sen mütekabil zâviyeler - ters açılar
zâviyetan’ı mütabâdiletân-ı dâhiletan - iç ters açılar
kaaide - taban
ufkî - yatay
şâkulî - düşey
amûd - dikey
zâviyetân-ı mütevâfıkatân - yöndeş açılar
va’zîyet - konum
mustatîl - dikdörtgen
muhammes - beşgen
müselles-i mütesâviyü’l-adlâ’ - eşkenar üçgen
müselles-i mütesâviyü’ssâkeyn - ikizkenar üçgen
şibh-i münharif - yamuk
mecmû - toplam
nisbet - oran
tenasüb - orantı
mesâha-i sathiyye - alan
müştak - türev
müsavi - eşit
mahrut - koni
faraziye - varsayı
hat - çizgi
mukavves - eğri
seviye - düzey
dılı - kenar
muvazi - paralel-koşut
menşur - pürüzma
hattı mail - eğik
veter - kiriş
re’s - köşe
zaviyei hadde - dar açı
hattı munassıf - açıortay
muhit - çevre
kaim zaviyeli müselles - dikey üçgen
tamamlıyan zaviye - tümey açı
murabba - kare
mümaselet - imsiy
umumi totale - ökül küre - yüre