Rıfkı Atay Çankaya eserinde şöyle anlatıyor:
"Kadın anlayışında pek Garplı söylenemez. Hatta hanımların tırnaklarını boyamasını bile istemezdi. Son derece kıskançtı. Denebilir ki harem düzeniydi. Bu onun hissi, mizacı ve alışkanlığıdır. Kafasına göre kadın, hür ve erkekle eşit olmalı idi. Batı medeniyeti hayatının kadını ile Türk kadınının bütün aşağılık duygularından kurtarılması gerekiyordu. Medenî Kanunla Türk kadınına Garp kadınının bütün haklarını veren Atatürk, kendi münasebetlerinde, bırakınız ecnebi erkekle evlenen Türk kadınını, ecnebi kadınla evlenen Türk erkeğine bile tahammül etmezdi. Devrimlerin büyük ve eşsiz kahramanı, kendi yayınladığı kanunun sonuçları ile karşılaştığında karşılaşmak için: ''Bize göre değil ha çocuklar...'' dedi."
Özellikle dikkat çekilmesi gereken yer;
Medenî Kanunla Türk kadınına Garp kadınının bütün haklarını veren Atatürk, kendi münasebetlerinde, bırakınız ecnebi erkekle evlenen Türk kadınını, ecnebi kadınla evlenen Türk erkeğine bile tahammül etmezdi.
https://x.com/ece1283/status/1792703746709094838?t=tGqIzwHUwp0BfCtmmCiLpw&s=19
Üzgünum çok geç kaldiniz
Artik geri dönüşü yok.
Kim kiminle evenirse evlensin.
Herkesin bir düşüncesi olabilir. Kendi düşüncesini bağnazca herkese dayatmak yerine, her çağdaş lider gibi insanları seçimlerinde özgür bırakmış. Özgürlükçülük bunu gerektirir. Ayrıca, Atatürk de biliyordur: "gönül işlerine söz geçmez." Devlet olarak insanların özel hayatına karışmak da doğru olmaz.
Atatürk'ün yabancılarla evliliklere karşı çekincelerinin olabileceğini öne süren görüşler, dönemin Avrupa'sında yükselen milliyetçilik ve ırkçılık akımları ile de bağlantılı olabilir. Bu dönemde Avrupa'da milli kimlik ve ulusal sınırların korunması ön plandaydı. Atatürk'ün bu tür bir tutum sergilemesi, Türkiye'nin yeni kurulan milli kimliğini ve kültürel bütünlüğünü koruma arzusundan kaynaklanıyor olabilir.
Özetle, hem iç dinamiklerle hem de dönemin genel siyasi eğilimleriyle şekillenen karmaşık bir durum bence...
37 yaşındayım ve maalesef türk kadınından beklentim yok.
ev, araba ve para odaklı yaşıyorlar.
"iki gönül bir araya gelince samanlık seyran olurmuş." sözü geçmişte kaldığı gibi kazanılan paranın etik değerler şeklinde kazanılıp kazanılmadığı umurlarında da değil.
gereksiz bir hayata artısı olmayan harcamalar ile mutlu olmaya çalışıyorlar.