sözlükte "atatürk'ü sevmek zorunda bırakılan olan toplum" başlığıyla ortaya atılan sorunsaldır.
bence atatürk'ü sevmek zorunda bırakılmak değildir asıl mesele. zira sevgi zorla olmaz. ona atatürk'ü seviyor gibi görünmek, sevmese de bunu ifade edememek denir.
bence asıl sorun.. atatürk sevgimizi göstermekteki toplumsal tekdüzeliğimizdir.
mesela basma kalıp, zorlama törenler yerine halka yönelik etkinliklerle atatürkü ansak fena mı olur?
dileyen onu yüceltirken , dileyen de fani bir kul ama bir ülkenin kurtuluşuna vesile olan büyük bir komutan olarak anabilmelidir.
kimi ona taparken , kimi ruhuna mevlid-i şerif okuyabilmelidir ve şaşırmamalıdır kimse her ikisine de...
kimi hatalarını görmeden onu kusursuz adledebilmeli , kimiyse hatalarının da olabileceğini -ama bunu provake etmeden- dile getirebilmelidir.
Kimi onu sanki tek başına bu ülkeyi kurtarmış gibi görebilmeli ve aşık olabilmeli bu mavigözlü dev e, kimiyse onla beraber fevzi çakmak ları , kazım karabekir leri ve nice kahramanları hatırlayabilmelidir.
velhasıl... Türkiye Cumhuriyeti bir tane... Atatürk'de öyle. Bu minvalde hareket edilmelidir benim kanaatim.
aslında kökenine inilirse toplumumuzun sevme sorunsalıdır.
ya sevmeyi bilmiyoruz ya da sevgimizi göstermeyi; tam oturmayan bir taraf var.
10 Kasım' da bir iki fotoğraf, uzun konuşmalar, saygı duruşu ve tören bitişi.
sonuç : atatürk ' ü andık.
fikirlerini anlamadan, anlamaya çalışmadan istesende sevemezsin zaten.
sevmek zorunda da değilsin. kendisini herkese sevdirmek gibi bir çabası yoktu ata'm ın zaten.
anlayabiliyorsan o beyni, görebiliyorsan somut gerçekleri sevme sorunsalıda kalkar ortadan elbet.