birincisi, osmanlı'da hilafet çağrısı yapıldığında hiçbir müslüman devlet destek vermedi. gelen askerler de çeteciden bozma, bugünün radikal islamcı örgüt mensupları gibi adamlardı. cihat çağrısına uyup da gelen müslüman askerlerden en çok çekenler yine müslüman türklerdir. adamlar ne ahlak bilir ne medeniyet.
ikincisi, osmanlı'dan sonra en çok müslüman nüfusa sahip ülke ingiltere'dir. ingiltere bizim hilafeti kaldırmamamız için özellikle uğraşmıştır ki, eğer biz hilafeti kaldırırsak ingiltere sömürgesi altında yaşayan müslümanlar bir halifelik savaşı başlatmasın diye. hindistan'daki ingiliz genel valisinin londra'yla mesajlaşması var, bu adamlara sahip çıkın eğer türkler hilafeti kaldırırsa bunlar burda halifelik ilan eder diye.
ingilizlerin isteğiyle kaldırılmadığını biliyorum ama velev ki öyle olsun. bu topraklara yapılmış en büyük iyiliği yapmışlardır.
bir anlığına halen kaldırılmadığını ve gerici bir şahsın (başla türlü olması olasılık dahili değil) halife olduğunu bir hayal etsenize iran'dan beter olurduk.
Her geçen gün bir daha anlıyorum ki ATATÜRK çok büyük insanmış ölümünün ardından geçen bunca yila ragmen içimizde bulunan bilmem ne tohumları hala rahatsiz..
Bugunku islam dunyasinda kim dinleyecekti halifeyi?
Osmanlı super güç olup, abd ye, ingiltere ye, cin e, rusya ya meydan mi okuyacakti. Teknoloji, ekonomi ve uzay sanayiinde basa mi oynayacaktik? Ne olacakti yani?
Birakin artik ataturk le, dinle ugrasmayi. Rahat birakin artik su adami da mezarinda rahat uyusun.
Yeter ya son 70 senedir hep ayni muhabbetler. Kisiler gelip gecici baki olan devlettir. Onumuze bakalim. Cagi yakalamak zorundayız. Gerisinde kaldığımız surece, ortadogu ulkeleri ve afrika ulkerinin kaderini paylasmaya mahkum oluruz.
bir insan neden hilafet ve saltanat ister???
insan aklının cevap bulamadığı gerici düşünce. ben de bulamıyorum cevabını...
bir insan neden cumhuriyet gibi, demokrasi gibi bir rejim varken saltanat ve hilafetin geri gelmesini ister, bunların kaldırılmasını eleştirir?
şüphesiz ki bunu isteyen halifelik ve saltanat dönemlerinde yaşamamış, o günleri bilmeyen cahilin tekidir.
allahım bizim ne günahımız var ki dünya ileri giderken böyle gerici ve cahillerle aynı havayı soluyoruz? diye düşünüyorum sürekli...
hayır, halifelik istedikleri yetmiyormuş gibi, halifelik makamının hangi şartlarda ve nasıl kaldırıldığını da bilmiyorlar.
ne yazık ki 1. dünya savaşı sonrası, istanbul ve anadolu'nun işgalinde halifelik makamı tamamen ingiliz çıkarları için kullanılmış, iyice rezil kepaze edilmiştir.
aslında hilafet makamının emperyal amaçlara hizmet için kullanılması uzun zamandır olan bir şeydi.
örneğin abd işgaline direnen filipinli müslümanlar (sulu sultanlığı, moro müslümanları) abd'nin isteği ile halife 2. abdülhamid tarafından isyan etmemeleri için uyarılmıştı.
(bkz: abd ye karşı ayaklanan müslümanları uyaran halife)
yine çin'de çıkan boxer isyanı sonrası çin'deki müslümanların emperyalistlere karşı direniş göstermemesi için alman imparatorunun ricası ile 2. abdülhamid çin'deki müslümanlara nasihatte bulunması amacıyla çin'e bir nasihat heyeti göndermişti.
(bkz: abdülhamid in çin e gönderdiği nasihat heyeti)
bunlar gibi birkaç olay daha var.
ama en acısı 1. dünya savaşı yıllarında halife'nin cihat ilan etmesi ve buna karşılık arapların lideri isyancı hain şerif hüseyin'in de karşı cihat ilan etmesi ve daha fazla taraftar toplamasıdır.
uzatmayalım.
halifelik makamı işte bu şekilde içi boşaltılmış ve emperyalist devletlerin çıkarına göre hareket eden bir kurum haline dönmüştü...
işte işgal yıllarındaki osmanlı padişahı ve aynı zamanda halife olan vahdettin, halifelik makamını kendi bekası ve ingiliz çıkarları için kullanmaktan asla tereddüt etmemiş, "ingiliz ve yunan orduları halifenin ordusudur" fetvası yayınlanmıştır.
lakin vahdettin'in ingiltere'ye sığınması ve ingilizlerin vahdettin'in halifelik makamından faydalanarak himayesi altındaki müslümanlara zulme devam etme planı idrak edilmişti.
evet, ingilizlerin planı buydu ve ingiltere, daha doğrusu britanya imparatorluğu o dönemde dünyada en çok müslüman nüfusa sahip devletti...
tabi türk kurtuluş savaşı ve türklerin kazandığı zafer en büyük takdir ve alkışları işte bu britanya sömürgesi olan müslüman milletlerden almıştı.
hepsi mustafa kemal'i kurtarıcı olarak görüyor, hepsi de türkler gibi zafer kazanmayı umut ediyorlardı. (özellikle hindistan müslümanları)
hindistan, britanya imparatorluğunun hayat damarıydı ve hindistan müslümanlarının atatürk'ü ve türk zaferini örnek alıp ingiliz hakimiyetine baş kaldırması ingilizlerin en büyük kabusuydu.
bu yüzden vahdettin'i "halife" sıfatıyla hindistan müslümanları'nın başına geçirmek istediler.
işte tam bu anda türkiye büyük millet meclisi osmanlı hanedanından abdülaziz han'ın oğlu abdülmecid efendi'yi 19 kasım 1922'de halife ilan etti.
kurtuluş savaşı zaferimizin tescil edildiği 11 ekim 1922 mudanya mütarekesi ve akabinde 5 kasım 1922'de refet bele komutasındaki türk silahlı kuvvetleri'nin istanbul'a girişi ile ingilizler vahdettin'in halifelik makamını kullanmak, ukdelerine almak için planlara başladılar.
saltanatın kaldırılması ve abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi arasında geçen 19 günlük süre boyunca ingilizler bu planı uygulama çabasına giriştiler.
fakat abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi bu planı bozmuş oldu.
britanya imparatorluğunda mudanya mütarekesi sonrası bu planlar yapılıyordu işte.
hatta bunun için hindistan bakanlığı, hindistan kral naipliğine mektup yazmış ve vahdettin'in hindistan'da halife olması için görüş almıştır.
hindistan kral naipliği'nin 10 kasım 1922'de ingiltere hindistan bakanlığına gönderdiği yanıt ise bunun mümkün olmadığını, hindistan müslümanlarının vahdettin'i istemediğini britanya hükümetine bildirmiştir.
söz konusu 10 kasım 1922 tarihli mektubun özeti şudur;
--spoiler--
"padişahın halifeliği dışında, kendisi hindistan’da pek az tanınmıştır ve türkiye’nin işgali sırasında, onun ingilizlerin aleti olduğundan kuşkulanılmaktadır. dolayısıyla, genel eğilime göre onun tahttan indirilmiş olması hindistan’da ilgisizlikle karşılanmıştır. mustafa kemal ise ülkesinin kurtarıcısı ve islam’ın şampiyonu olarak görülmektedir. ” (ida, fo 371/7913/e 12699: kral naibinden hindistan bakanlığı’na ivedi, özel ve gizli telgraf, 10.11.1922)
--spoiler--
burada kullanılan "şampiyon" sıfatı, bir spor müsabakası şampiyonu değil, bir amaç uğruna bir ulusu, bir topluluğu temsil eden ve o topluluk için mücadele eden sembol isimdir...
işte bu şartlar altında önce abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi ingilizlerin planlarını alt üst etmiş ve halifelik makamı üzerinden müslümanlara zulüm edilmesinin önüne geçilmiştir.
bundan sonra abdülmecid efendi ve halifelik makamı, her şeyin üzerinde olan tbmm'nin kudreti altında olmuş ve daha sonra 16 ay sonra türkiye cumhuriyetindeki iki başlılığı kaldırmak ve cumhuriyet değerlerine daha sıkı bağlanmak için halifelik makamı kaldırılmıştır...
yani, halifeliğin kaldırılmasını isteyen ingilizler değildir, bilakis ingilizler halifelik makamını sömürgesi altındaki müslümanları ezmek için kendi uhdelerinde devam etmesini istemiş, lakin mustafa kemal atatürk bu kirli oyuna mani olmuştur...
halifelik makamı ingilizler için o kadar önemliydi ki, halifeliğin kaldırılmasından 13 yıl sonra 1937'de dahi halifelik ingilizlerin gündemindeydi.
benim bu konuda bildiğim şu: afrika ve Hindistan Müslümanları,ki o dönemde Pakistan kurulmamıştı. birinci dünya savaşında ingilizlerin yanında savaştılar. savaş sonucu hilafet , istanbul, işgal altında tutulunca ingiltereye heyetler göndererek, kendilerinin Almanlara karşı savaştıklarını hilafetin işgal altında tutulmasına razı olamayacaklarını söylediler. o gün için ingiltere'nin menfaatleri Arabistan, Hindistan, Afrika üzerinde idi. bir milli devleti mi bir hilafeti mi kendileri için tehlike görüyorlardı. bunu tartışmak lazım.
Yok canım müslümanların isteğiyle kaldırdı. Bakın saltanattan bahsetmiyoruz hilafetten bahsediyoruz. Yüz milyonlarca müslümanı(şuan milyarlarca) birbirine bağlayan o mukaddes bağdan.
Atamızın zararlı bir kurumu milli iradeyle ortadan kaldırmasıdır. Hiç tek parti hükümeti demeyin, ikinci meclis aynen ilk meclis gibi serbest seçimlerle başa geldi. Ha bugün bir takım kansız haçlı uşakları ilk meclisimize bile paralel meclis deme cüretinde bulunuyor ama mühim değil.. Neyin paraleliyse artık? Başka meclis yoktu ki!
Hilafetin zararları yukarıda verdiğim Mehmet Reşat örneğinde de görülebilir. Evet, Mehmet Reşat'ın makamını şahsi çıkarlarının üstünde tuttuğu görülüyor. Taktire şayan. Fakat aynı zamanda ulusal çıkarların üstünde tutamadığı da görülüyor.
Oysa araplar isyan ettiği an o makam zaten bitmişti. Atamızın konuyla ilgilii bir demeci vardır:
malum kişi kendinden bilir işi, yahut işte, kişi kendi meşrebinden biliyor işi.
ingiliz'e kıbrıs'ı satanı da, istanbul'un anahtarını ingiliz'e teslim edeni de, ingiliz desteğiyle cumhuriyet karşıtı ayaklananları da biliyoruz. mustafa kemal paşa'da aramayın böyle şeyler, yorulursunuz.
Şuan atatürk hilafeti kaldırmasaydı abd yada başka süper güçler tarafından çoktan işgal edilmiştik ve türkiyeyi o güçlerin güdümünde bi kukla hükümeti yönetiyordu. hilâfet adı altında bütün müslümanları kendi emelleri için zorla savaştırıyordu. Yani bütün müslüman dünyası batı dünyasına köle olmuştu bir bakımdan o yüzden kendine müslümanım diyenler atatürkü kötülemek yerine yatıp kalkıp ona dua etsinler. Saygılar...
Birisi cahil yobaza hilafetin patriklik, hahamlık gibi ruhani bir makam olmadığını anlatsın. Aslında islam'a peygamberlik haricinde ruhani bir makam yoktur. Hale bak, Bunlara dinlerini de biz öğretiyoruz.
Sen de karikatürü çizen kadar cahilsen biz ne yapalım?
Lan olm son donem ingilizler zaten sarayin iplerini ellerine gecirmis istediklerini yaptiriyorlardi. Mis gibi kukla, neden bir Turk subaya destek verip ellerindeki kukladan olsunlar ki. Hilafetle zaten istedikleri gibi sömüreceklerdi ülkemizi.
Yandaşların içindeki nadir akıllı kişilerin bile yalan olduğunu fark ettiği iftiradır.
Hazır mekke, Medine, Kudüs konusu açılmışken anlatayım: atamız birinci dünya savaşında hicaz ve Yemen cephelerinin tutulamayacağını görmüştü. Enver'e defalarca oralardaki kuvvetlerin geri çağırılmasını, Filistin cephesinin güçlendirilmesini önerdi. Enver türlü tereddütlerden sonra bu yanaşır gibi oldu ama bu sefer Mehmet Reşat kendisinden hiç beklenmeyecek bir şey yaptı: kutsal topraklardan çekilirlerse hem hilafetten, hem saltanattan istifa edeceğini söyledi. Dolayısıyla bu fikir güme gitti.
Eğer Filistin'de yeterli kuvvetler toplanabilseydi ingiliz saldırısı durdurulabilir, daha uygun şartlarla anlaşma yapılabilirdi.
işte bugün suudiler bile onca pahalı ekipmanlarına rağmen Yemen'le başa çıkamıyor. Askerlerimiz elde edilmesi imkansız bir başarı uğruna yok yere harcandı ahalisi halifeye karşı isyan etmiş çöllerde..
