işe bakın ki bu lafı eden zat türk ırkına mensup olmayıp koyu bir kürt milliyetçisidir.
bre şeyh said'in torunu! türkler hakkında yorum yapmak sana mı kaldı? kaderin acı bir cilvesi sonucu yükseldiğin makamda sonsuza kadar kalabileceğini mi sanıyorsun?
değişikliğe ve gelişmeye o kadar yatkın bir miletiz ki (gelişme konusu olumlu yada olumsuz olarak algılanabilir), devrimler türklerde travma değil çoşkunluk ve heyecan duygusu yaratır... travma etkisini yobazlarda yaratmıştır!
600 yıllık bir kültürü tamamen değiştirmek,bundan kopup kendi kendini besleyerek büyütecek yeni bir toplum yaratmak amaçlı yapılan köklü değişikliklere dengir mehmet fırat'ın getirmiş olduğu yorumdur.
mustafa kemal gayet tabi bunu kötü bir amaçla yapmamıştı,ama ona göre geri dönülmez bir batağa saplanmış toplumu kurtarmanın tek çaresi de halkı eskisinden tamamen farklı bir kültüre adapte etmekti.bunun içindir ki,giyim-kuşamdan takvime,alfabeden tarihe herşeyi yeniden dizayn etti.bu yeniliğin de halkta bir travma yaratmaması kaçınılmazdı.
ki bu köklü değişikliklerden bazen mustafa kemal ve çevresindekiler bile şüphe duymuştu.mesela mustafa kemal güneş dil teorisinin yanlışlığını kabul edip bunu rafa kaldırmıştı.ya da özel mektuplarından bir tanesinde latin alfabesine geçmekle hata edip etmediğini soruyordu.aynı şekilde bir ara öztürkçeye fena merak sarmıştı,çağataycadan getirilen kelimelerle ve söz öbekleriyle garip bir dil oluşturulmaya çalışılıyordu."özsüz toprakların dört yanı berkitilmiş.." vs. gibi cümlelerle karşılamıştı mustafa kemal isveç kralını.ama sonradan bundan da vazgeçti,bunun da yanlışlığını kabullendi.
falih rıfkı atay da atatürk öldükten çok sonraki bir yazısında "bu devrimler oldu da,yan etki olarak bizi özümüzden kopardı,toplum olarak sanki bir boşlukta yaşıyoruz" mukabilinde bir şeyler yazmıştı.
ki sonrasında gelişen osmanlı refleksi de toplumda yaratılmak istenen bu ani sıçramaya bir tepki olarak oluşmuştu.
ama kim ne derse desin,devrim devrimdir kardeşim;ileriyi açtığı sürece bir şekilde kapanacaktır bu yaralar da.
bu arada dengir mehmet fırat bunu ne amaçla söylemiştir,fesatlık için mi,yoksa dürüst bir yorum olarak mı,orasını bilemem tabi.
dengir mir fıratın "Türk toplumu bir travma yaşamıştır. Bir gece içinde kıyafetini ve alfabesini değiştirmesi istenmiştir." sözlerinin malum gazetelerce çarpıtılması sonucu orataya çıkan ifadedir. bu gruplar atatürk üzerinden meseleyi ele alarak belli bir dönemi tartışılmaz hale getirmek istiyorlar. o dönemde bu travmanın ne denli etkili olduğunu görmek isteyenler peyami safanın, necip fazılın*, ibrahim çallının, abidin dinonun ve daha nice mütefekkirin esrar merkezde olmak üzere bohem bir hayatı tercih ettiklerini iyi incelemeleri gerekmektedir.
ne koymuş bu devrimler yobazlara ülke kurulalı yüzyıla yaklaştı hala içlerindeki irin bir türlü temizlenmedi. ha içlerinde kalsa bi lafımız yok ama milletin arasına nifak sokmak için kusmasalar birde.
atatürk'e, eline her fırsat geçtiğinde bok atan, vatan haini safsatasıdır. anlayamadığım şey şu. türkiye cumhuriyeti kurulmasaydı, ne sikim dine mensup olacakları belli olmayan günümüz örümcek kafalılarının, ısrarla ve büyük bir güdüyle bu eylemleri tekrarlamalarıdır.
dinime söven de müslüman olsa dediğim saptamadır. travma geçirmiş bir kişinin, travmatik sözleridir. ama bunları uyarmak na mümkün. adamlar gi girmişler travmaya, çıkmak bilmiyorlar.
Ah sevgili atam, elinde de fırsat varken, kurtuluş savaşı sonrası kendini padişah ilan edecektin, hazır ordu da güçlenmişken, osmanlı'nın kaybettiği toprakları geri alacaktın, sonra hilafeti daha da yaygınlaştıracaktın, kendine saraylar, köşkler yaptıracaktın.
ne diye uğraştın modern cumhuriyetle, laiklikle. bak şimdi bazıları beğenmiyorlar.
eğer o şekilde davransaydın, şimdi dengir gibi adamlar şöyle demeç verecekti, "padişah mustafa kemal çok büyük hata yaptı, kurtuluş savaşından sonra modern bir cumhuriyet kursaydı, şimdi bunlarla uğraşmıyor olurduk, evet topraklarımız tekrar genişledi, yine 3 kıtada söz sahibiyiz ama dünya ülkelerinin osmanlı'yı beğenmememsi düşündürücüdür. üstelik saraydakilerin halka bakışı ve davranışı da iyi değildir, modern bir ülkede olsaydık daha saygı görürdük."
böyle bir demecin sonunda saraydan "dengir oğlu mir mehmet gibi düşünenlerin tez zamanda kafası vurulaaaa" diye bir emir de çıkabilirdi.
bunlar böyle şimdi böyle konuşuyorlar, eğer tam tersi durum olsaydı bu sefer de tam tersi konuşacaklardı...
atatürk devrimlerinden önce türk insanının arapça konuştuğu, arap dili ile iletişim kurduğu düşüncesine sahip, kültüründen ve tarihinden bihaber ülkem gençliğinin savunduğu mir dengir aforizmasıdır.
zaten türkçe'yi de kelime kelime atatürk kafasından uydurmuştur, böyle bir dil yoktur, ayıp etmiştir. yoksa o travma bugün artıklarını gördüğümüz din tüccarı güruhun türk milletinin makus talihinden silinip atılması sebebiyle olmasın.
tabi tabi, hoşafı iç tası kapa...
atatürk cumhuriyetçi bir kimliği hiç yoktan var ederek halife yalakalarının, takkeci ve tekkecilerin beynine vermiştir muhtemelen o etkidir bahsedilen travma etkisi.
özgür bir beyandan ziyade, geleceği göremeyen ve hala geçmişi kurcalayan gerici zihnin, ülkede yaşayan özgürlük ve bilgi yoksunu, kendi himayesi altında bulunan cahil halka yönelik bir beyin yıkama faaliyetinin göstergesidir. bu cümle / cümleler, günümüzden 80 yıl öncesinde söylenmiş ve atatürk tarafından zaten bilinen gerçeklerle örtüşmektedir.
atatürk ne demiştir peki; "arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."
geleceği görebilmek ayrı bir güzelken, hiçbir şey görememek travmanın ta kendisidir.
atatürk devrimlerinin ehemmiyeti hakkında bir fiikir sahibi olmayan, bu devrimler sayesinde çağdaş milletler seviyesine ulaşabileceğimizin farkındalığına varamayan bünyenin sözüdür. reddetmek yerine biraz anlamaya çalışsa ne kadar güzel olacak halbuki.
her devrim başta bir travma yaratır zaten travma yaratmasa devrim devrim olamaz ki! mesela ateşin bulunması da bir devrimdir ve insanlar bunu kullanana kadar yeterince şaşırmışlardır ya da tekerlek, bunlar da birer devrimdir ve dönemlerini etkilemiştir. fransız ihtilali de bir devrimdir ve inanılmaz derecede kanlı olmuştur, ilk başta buna da herkes uyum sağlayamamıştır. devrim bir ülkeyi ileri götürmek için yapılır ve elbet ki birileri buna uyum sağlayamaz, geride kalır. fırat da öyle olmuş sanıyorum yoksa ateşten önceki günlere falan mı dönmeyi düşünüyor!
Muhafazakar sağ siyasetin yürütücüsü olan tüm burjuvazi partilerinin ortak sloganıdır. Ve hatta bunların bir zamanlar kendilerine anti-kapitalist diyerek komünizmi yok etmek amacıyla kapitalizme savaş açanları , cemaat ve tarikatların , din ve ırkın sentezinden oluşan feodal osmanlı elitizmini savunarak kurulan bilgeler yönetimi ile millyetçi sosyalizmi savununan Nurettin Topçu ve yine bu şahıs tarafından milliyetçiliği materyalizme hapsettikleri nedeniyle ittihat ve terakki'nin propagandacı olarak suçladıkları turancı Ziya Gökalp'ın faşizmini kıskanan bir başka türk-islam faşizmini betimleyen düşünceler de öne sürülmüştür . Ancak nedense görülmek istenmeyen şey bir burjuva devrimi olan Kemalist kültür devrimi içerisindeki muhafazakar ögeleri asla kökünden yok etmemiştir . Onların feodal köklerini zayıflatarak ikinci bir unsur olarak mahalle aralarında yaşatılmasına ses çıkarılmamıştır. Anlaşılacağı üzere burada kocabaş Fırat'ın karşı çıktığı şey islam dininin şeriat iktidarında vücut bulamamasından kaynaklanan ve bunun önünde en büyük engel olarak gördüğü kemalist devrimleri suçlamaktır . Temsil ettiği partinin de muhafazakar demokrat olarak kendilerini ifade etmesinden dolayı da üzerine düşen misyonu yerine getirmektedir . Değilse herkes kemalist devrimlerin jakobiyen niteliğini kabul etmektedir ancak bu devrimleri iyi-kötü olarak ayırt etmek için geçerli bir kriter olamaz. Zira temsil edilen devrimler öz niteliklerini fransız devriminin radikalizminden alır ve bunu anadolu topraklarında aşama aşama uygular . Bahsi geçen devrimlerin feodal dönemlerin aristokratik geleneklerini özleyen islamcılar için bir travma etkisi yaratması da gayet normaldir. Zira tarihsel diyalektik içinde kemalist devrim islamcılığın karşısında ilerici ve günümüz neo-liberal ekonomi-politikalar yoluyla zenginleşip halkı sömürürken içinden çıktıkları cemaatleri de ürkütmemek isteyen post-modern dinci güruh için rahatsız edici bir konumdadır.