mezopotamya'da var olmuş bir medeniyet. mezopotomya da enteresan bir yermiş, ha babam de babam medeniyet üretip durmuşlar. hangi medeniyet varsa bu mezopotamya'dan çıkmış.
* dünya'da ilk kara ticaret koloniliciliğini gerçekleştirmişlerdir.
* ilk kütüphane, asurlulara ait başkent ninova'da kurulan ninova kütüphanesidir.
* anadolu'ya ilk yazıyı getiren, tarih çağlarını anadolu'da başlatan medeniyettir. *
Mutlak monarşi ile yönetilmişlerdir. yaşamış oldukları coğrafi yapının stratejik zenginliğinden dolayı ulaşımı bir araç olarak kullanarak ticarette dönemin ülkelerine nazaran söz sahibi olmuşlardır.
Kuzey mezopotamya'da kurulmus, tarima elverisli topraklari olmadigi icin ticarette gelismis devlettir. Cok sert ve vahsi kanunlari olup, ilk somurge devleti olarak bilinir. Ayrica merkez sehirleri ninova'da ilk kutuphaneyi kurmuslardir.
esas çekirdek bölgeleri mezopotamya değil kuzey ırak'tır, ancak mezopotamya'ya yakın olmasından, mezopotamya sınırları içersinde topraklarının olmasından ve mezopotamya ile kültürel-siyasi-sosyal alanda yoğun etkileşim içinde olduğundan mezopotamya medeniyetleri arasında incelenir. en kudretli yöneticiler 2.sargon ve assurbanipal dır.
yerel idarelerin başına getirdikleri valileri hadım eden medeniyet. sebebi; valinin çocuk sahibi olmasını engelleyerek, yerel idarecilerin kafasında oluşabilecek hanedanlık kurma, görevini oğluna devretme gibi fikirlerin önüne geçmekti.
beylikler döneminin sebebi olan uygarlıktır.
Bu Beyliklerin kurulmasındaki ana etken Asur Devletidir. Asur zengin maden yatakları ve bölgenin ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle bölgeyle ilgilenmiştir. Asurlar zaman zaman bu Beyliklerin üzerine akınlar düzenlemiştir. Bu akınlar Asur Kitabelerinde de geçmiş olduğundan dönemi biraz olsun aydınlatır. Asur Kralı Salmansar'ın yazıtında Uruadri (Urartu) adıyla anılan ülkenin kapsamı konusunda güvenli bir belirleme yapılabilmiş değildir. Fakat anlaşıldığına göre o, ülke, en azından, belki her biri kendi başkentinin adıyla anılan, Himme, Vadkun, Borgun ( ya da Maşkun ), Salua, Halila, Nilipahri, Zingun adlı sekiz beylikten oluşmakta ve ülke kapsamında en azından eli bir kent bulunmaktadır. Yine Asur Kralı Tiglat Pileser'in yaptırmış olduğu kitabelerde kendisine karşı, yirmi üç yerel bey, birleşik yerel bir ordu çıkardığı yazılıdır. Tiglat Pileser bu orduyu i.Ö. 1112'de Muş'un Bulanık ilçesinde Yoncalı denen yerde yaptığı savaşta yenmiş ve yengisini oraya çivi yazılı anıtta yazmıştır.
Dönemin sonlarına doğru Asurlular'ın Doğu Anadolu üzerine yaptıkları seferleri sonucu, aralarında herhangi bir siyasi birlik bulunmayan Feodal Beylikler tehlike ile karşı karşıya kaldıkları için birleşerek güç birliği yapmışlar ve böylece tarih sahnesine Asurluların yazıtlarında geçen şekliyle "Nari" ya da "Uruatri" -bildiğimiz urartular- krallığı ortaya çıkmıştır.
Asurluların varlığına M.Ö. 612'de Medler Babilliler ve iskitler tarafından son verildi. *
varolduğu süreç boyunca gaddarlıklarıyla nam salmış uygarlık. zenginliğin en büyük kaynağı savaşın getirdiği ganimetlerdi. öyle ki kralın sarayında fildişi, bazalt, mermer ve sandal ağacı süslemeleri yer alırdı. uyguladıkları tek savaş politikası yok etme üzerine dayalı olan bu devletin esir düşen erkeklerin onurlarını kırmak için toplu tecavüz uyguladıkları, uzuvlarını kestikleri ya da derilerini yüzdükleri biliniyor.
çöküşü de yine uyguladıkları savaş politikasının bir sonucuydu aslında. yenilgiye uğrayan diğer devletleri ağır vergilere bağlayan onların kralını onursuzca öldürenlere karşı halk kin ve öfke doluydu. özgürlük fitilini ilk ateşleyen med'ler oldu. dejones bir yandan vergisini öderken diğer yandan halkını örgütlemeye başladı. kendisinden sonra bunu general keyaksar devam etti.
asurların askeri okulundan mezun olan bu mert komutan asurluların asker ve savaş yapısını bildiğinden halkı da bu yönde eğitmiş ve isyan ederek asurluları her savaşta birer birer yenmeye başlamıştı. savaşın diğer tarafındaki bu barbar uygarlık ise med'ler karşısında iskitler'den yardım ister. olumlu cevap alan asurlular keyaksar'a karşı yeni bir ordu kurar bunun üzerine med'ler çekilir. fakat kısa bir süre sonra asur kralı assurbanipal ölür ve iç isyan başlar. bu durumu lehine gören general keyaksar diğer uygarlıkların -babil yani yeni sümer- desteğini alarak asur'a karşı yeni bir orduyla yola çıkar ve ninova'yı kuşatır. yeni kral alevler içinde sarayına sığınsa da artık çok geçtir. ninova mö.612 yılında yıkılır tahrip edilen kalıntılar hiç kimse tarafından onarılmaz. asur halkı ise özkültüre sahip olmadıkları için yeni bir lider çıkaramaz ve asimile olarak diğer uygarlıklarla kaynaşır.
çıkıntılı taşlardan yapılmış gediksiz duvarlar, mazgallarla donatılmış tahkimli surlar ve yüksek taraçaların üstüne
pişmemiş tuğlalardan yapılma çok büyük yapılar inşa etmişlerdir.saraylarının duvarları av ve savaş sahnelerini anlatan ince alçıtaşı ve alçıdan yapılma büyük levhalarla kaplıdır.evet.
Babil, Hamurabi döneminde sınırlarını Sümer de dahil olmak üzere Güney Mezopotamya'nın tamamını Asur'un kuzey bölgelerini içine alacak şekilde genişledi. Hamurabi'nin ölümünün ardından ise Babil gerilemeye başladı. M.Ö. 1595 yılından itibaren de Hitit egemenliği altına girdi. Hititleri, 400 yıllık bir hanedanlık kuran Kassitlerin hükümranlığı izledi. işte bu süreçte Asur Babil'den ayrıldı. Tarihler M.Ö. 14. yüzyılı gösteriyordu. Kendilerine merkezi kuzey Mezopotamya'daki Asur şehri olan bağımsız bir imparatorluk kurdular. Babil'in kontrolü için yüzlerce yıl sürecek olan bir mücadele başlıyordu. M.Ö. 9. yüzyılda Asur kralları Babil'i yönetmeye başladı.
Kuzeyden ve güneyden gelen işgalcilerle yaptıkları aralıksız mücadeleler, Asurluları usta savaşçılar haline getirmişti. Çoğunlukla zalimlikleriyle ün kazanmışlardı. Kültürlerini büyük ölçüde özümsedikleri Babillilerin dili ile kendi dilleri neredeyse aynıydı. Özellikle silah teknolojisi konusunda oldukça yenilikçiydiler. Çeşitli kuşatma silahları geliştirmişlerdi. Atlara araba çektirmek yerine onları süvari birliklerinde kullanan ilk kavim oldukları düşünülmektedir.
En ünlü Asur Kralı 2. Sargon (M.Ö. 722 - 705) başkenti Ninova'ya taşıdı. Şam ve israil'in de içinde bulunduğu birçok bölgeyi fethetti.30 bin israilliye sürgüne gönderdi. (israil'in 10 Kayıp Kabile efsanesinin temeli bu olaya dayanmaktadır.)
M.Ö. 7. yüzyılda, Asur dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük imparatorluk halini almıştı. Büyük Asur Krallarının sonuncusu olan Asurbanipal (M.Ö. 668 - 627) Pers körfezinden Mısır'a dek uzanan büyük bir imparatorluğa hükmetti. Asurlular böyle bir imparatorluğu yönetebilmek için, yollar ve son derece etkili bir posta servisi kurdular. Asurbanipal Ortadoğu'nun ilk düzenli kütüphanesini Ninova'ya kurdular. Burada binlerce metin ve kil tablet bulunuyordu. Bu çivi yazılı tabletlerin 20.720 tanesi, günümüzde Bristis Museum'da saklanmaktadır.
Asur Devleti, M.Ö. 612 yılında Medler (Perslerle bağlantılı Hint-Avrupa kökenli bir halk) ve Keldanilerin oluşturduğu bir koalisyon tarafından yenilgiye uğratıldı.
Asurlular, sonraki yüzyıllar boyunca Babil, Pers imparatorluğu, Büyük iskender (adını "Suriye " olarak değiştirdi), Partlar ve Romalılar tarafından idare edilmiştir. (Emma Marriott, Bir Nefeste Dünya Tarihi, Mayakitap Yayınları)
düşmanlarına uyguladıkları korkunç işkenceleriyle bilinirler. Ölüm cezaları işkence ile yerine getirilirdi. düşmanlarının derilerini yüzme, kazığa oturtma,ateşte diri diri yakma gibi türlü türlü işkenceleri vardır. hatta günümüzdeki işkence yöntemlerinin kökenleri de çoğunlukla bu medeniyete dayanır. o derece vahşilerdir.
ayrıca şeriat kelimesi de arapça değil aslen asurca'dır. eski bir tarih hocamız şeriat kurallarının asurlulardan çıktığını söylerdi.
Kan ve Dehşet imparatorluğu "Asur"
"Hareketli, güçlü, aynı zamanda da acımasız ve kan dökücü bir halk olan Asurlular, korkunç savaşlarla büyük zaferler kazandılar. Ne var ki, bu yırtıcı insanlar, kazandıkları her zaferin ardından, ele geçirdikleri savaş tutsaklarına büyük işkenceler yapıyor, işgal ettikleri ülkelerdeki insanları ya öldürüyor ya da sürüyor, ülkeyi sistemli biçimde yakıp yıkıyorlardı."
Asur krallarından biri olan II. Asurnasirpal kendisine isyan edenlere yaptıklarıyla şöyle övündü:
Şehrin kapısının karşısına bir sütun diktim, isyan eden tüm önderlerin derilerini yüzdüm ve sütunu onların derileriyle kapladım; bazılarını sütunun içine gömdüm, bazılarını sütunun üzerinde kazığa oturttum, . . . . isyan eden memurların, üst düzey memurların kol ve bacaklarını kestim. . . . . Tutsakların birçoğunu ateşte yaktım, birçoğunu da canlı bıraktım. Asur kraliyet saraylarında kazı yapan arkeologlar, tutsakların uğradığı korkunç zulmü resmeden duvarları gün ışığına çıkardı.
--alıntıdır--
aslen Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında bulunan Asur Şarkat Kalesi kenti ve çevresinde yaşayan bir Sami toplulukken özellikle MÖ 2000 sonrası Doğu-Batı arası küresel ticaretten faydalanarak gelişmiş ve topraklarını genişleterek ülkelerini bir imparatorluğa dönüştürmüş eskiçağ halkı. Anadolu'daki en büyük ticaret kolonileri Kültepe (Kayseri)'de bulunmaktaydı. Başkentleri Ninova'dır.
ilkçağda, Ortadoğu'nun en büyük imparatorluklarından biri olmuştur. MÖ 2. bin yılın başından itibaren özellikle Anadolu'da koloniler kurmuş, Anadolu'ya yazıyı taşımışlardır. Asur ülkesi, önceleri Babil'e, MÖ 2. bin yılın büyük bölümü boyunca Mitannilere bağımlı kalsalar da MÖ 14. yüzyılda bağımsızlıklarını kazanmış ve Fırat'a kadar topraklarını genişleterek buralara yerleşmişlerdir. Daha sonra Mezopotamya'da, Anadolu'nun güneydoğusunda, zaman zaman da Suriye'nin kuzeyinde büyük güç kazanmışlardır.
Fakat I. Tukulti-Ninurta'nın ölümünden (MÖ 1208) sonra gerileme dönemine girdi. MÖ 11. yüzyılda I. Tiglat-Pileser zamanında kısa süre yeniden eski gücüne kavuştuysa da, bunu izleyen dönemde hem Asur Krallığı, hem de düşmanları, yarı göçebe Aramiler'in akınlarıyla yıprandı. MÖ 9. yüzyılda Asur kralları sınırlarını yeniden genişletmeye başladılar; MÖ 8. yüzyılın ortasından, MÖ 7. yüzyılın sonuna değin III. Tukultī-Apil-Ešarra (III. Tiglath-Pileser), II. Šarru-Kinu (II. Şarrum-Ken, II. Sargon) ve Sin-Ahhe-Eriba (Sinahherib) gibi güçlü kralların önderliğinde Basra Körfezinden Mısır'a kadar uzanan toprakları egemenlikleri altında birleştirerek günümüzde Yeni Asur imparatorluğu olarak adlandırılan bir imparatorluk kurdular.
--alıntıdır--
türkiye sınırlarında en çok eseri çukurova-kayseri hattı arasında bırakmışlardır.
pek çok kale inşa etmiş, aldıkları pek çok kaleye ise kendilerinden bir imza bırakmışlardır.
birbirlerinden bağımsız olan doğu anadolu'daki feodal beylikler asur saldırısı sonucu ''urartu'' kimliği adı altında birleşmiştir.
öte yandan asurlular sürekli olarak kürt-pers kökenli gösterilmeye çalışılsa da; asur'a karşı özgürlük ateşini yakan millet pers ve kürtlere yakınlığıyla bilinen medlerdi.
medlerin asurlulara zıt bir millet oluşu dahi asurların pers-fars kökenli bir millet olmadığının en basit ispatıdır.
anadolu'da tarihi çağları başlatan uygarlık.
temel gayeleri zengin kaynaklar ve ticari yolları ele geçirmekti. kara koloniciliğinde en önde gelen uygarlıktı.
antik uygarlıklar içinde ilgimi çeken uygarlıklardan biri.
belki en dikkatimi çekeni.
2.sargon'a selam olsun!