aslında hiç sevilmediğini öğrenmek

entry54 galeri1
    1.
  1. kesinlikle çok koyacak * bir duygudur.

    edit:başlık başıma kalmış haberim yok.*
    5 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. mazoşist bir insan için güzel bir duygudur.
    acı çekecek başka bir sebep daha bulunmuş olur. hatta acı ne kelime, düpedüz tam bir işkence.
    ne hoş. :)
    1 ...
  5. 4.
  6. Elbette acı vericidir, ancak ilerisi için de bir o kadar sevindiricidir. Aslında hiç sevmeyen biriyle bir ömür geçirmek daha da acı değil midir?
    0 ...
  7. 5.
  8. eğer hisli, birazcık da akıllı bir insansan asla böyle bir durum söz konusu değildir senin için. çünkü seni kimse kandıramaz. şöyle ki sen akıllısındır, hislisindir ve karşındaki insanın seni sevip sevmediğini anlayabilecek güçtesindir. kimse sana en basit durumlarda bile rol yapmayı beceremezken böyle bir durumda hiç yapamaz herhalde. ee durum böyle olunca da sen hiçbir zaman asla sevilmediğini öğrenemeyeceksindir. yazık bir durum değildir o yüzden ne yazıkki demiyorum. övünmelisin bununla evet evet övünmelisin. birinin seni sevip sevmediğini, sana duruşunu, bakışını çok iyi tahlil edebilirsin sen!
    4 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. O ortamdan çekip gitme vaktinin geldiğinin habercisidir, yıkıcı bir durum olduğu için de sebepleri mutlaka araştırılmalıdır.
    0 ...
  12. 8.
  13. koymaktan da ötesine sokan duygu...

    öyledir ki, çevrenizde her şeyi olurundaki gibi zannedersiniz, size göre, kendisini, hayatını, benliğini çevresine ailesine, işine ya da öğrenci olduğunda derslerine adamış bir kişi olarak, her şey güllük gülistanlıktır. çünkü, bilmezsiniz ki, çevrenizdeki kişiler yeri geldiğinde de bu kişiler kimilerin anne ya da babası olsa bile, sizi görmezlikten gelir, suratınıza gülümserken, dışarıda 20 metreden kafa çevirirler...

    hele, bir de belirli bir zamandan sonra, ''artık kolay yenilir yutulur lokma değilim'' tarzında düşünceler yava$ yava$, beyninizin belirli köşelerinde kamp kurmaya başladıktan sonra, aslında hic sevilmedigini anlamak gibisinden duygular da, sizi sevdiğinden olacak, daha çok ziyerete başlar, sizi kendisiyle paralelleştirir.. bir bakarsınız, çevrenizdeki arkadaşlarınız sizin tatlı dilinizden, iyiliğinizden, kendinden çok başkalarına değer veren insan olmanızdan, kısacası etinizden sütünüzden faydalanmaını bilmiştir... zamanla geçtikçe, aklınız hamlıktan çıkmaya başladıkça, bilirsiniz ki, çevrenizdeki kişilerin sizi içeren diyaloglarında misal;

    - faidelibilgi bulur bunu, ödevi de ona yaptırırız, nasıl olsa hayır demiyo keriz!! eheuhuhehh..

    - faideli, bana 20 lira versene hacı, iki gün sonra kesin veririm (içinden ne diyo ------= nah alırsın!) ya da,

    - oo, faideli naber canım kardeşim ( sıcak mod - 10 dakika muhabbet ayrıntısından sonra) yaa işte sana da bıdı vıdı konusu hakkında işimiz düştü emme...
    ya da, msn'den dahi, o da olmadı çalıştığınız yerde iki ay suratınıza bakmayan, hiç değil arada sırada okulda koridorda gördüğünüz kişinin size işi mi düştü... o durumlarda bile işi düşen kişi sizi, ''bu benim ismimi nerden biliyodu ki lan?'' diye düşünmekten kıvrandırır... işte bu ve de bu gibi benzerleri yüzlerce çoğaltılacak durumların ışığında, eğer çevrenizde ya da hayatınzda diğerlerine hizmetkar bir kişiliğe bürünmüyor iseniz, çoğunlukla aslında hiç sevilmediğini öğrenmek cevabını kestiremediğiniz sorunun, iki adete kadar indirgediğiniz şıklarından kuvvetli olan ihtimalidir...

    bir de, melankolik bünyeye sahip kişiyseniz, genelde de aşklarını da platonik olarak masa altında yaşıyorsanız, hiç mi hiç sevilmediğinizi anladığınız anlar, sizin için yüreğinizdeki evlerin ya da gecekondunun kaçak yapılı olmasından ötürü, belediyece yıkılacağı günü beklemesinden de farksızdır. sizin küçük ayrıntıların atlanması bile, diğer insanların sizin üzerinizdeki düşüncelerini, içinde bulunduğumuz zamanda negatif yöne itebilir. bu yönden de, aslinda hic sevilmediğini öğrenmek, çoğunluğumuza yabancı olmayan, çağımızın ilişkilerinin açmazlarından da birisidir...
    4 ...
  14. 9.
  15. öl daha iyi diye kendi kendini ye bitir olayıdır.

    ya sev ya terket.

    (bkz: insan insana bunu yapar mı ?)
    1 ...
  16. 10.
  17. dünyanın başına yıkılmasıdır çünkü o senin dünyandır.
    1 ...
  18. 11.
  19. cok kötü bir durumdur intahara sebebiyet bile verebilir.
    1 ...
  20. 12.
  21. acı ama gerçek olan durumdur. ilacıda gerçekten seveni bulmaktır.
    1 ...
  22. 13.
  23. 14.
  24. kendini sevdiremediğini öğrenmektir. suç karşıda değil bizdedir. bu kadar çok irdelemeye gerek yok. kendimi sevdirememişim hata bende de geç. yedi milyar insan var.
    1 ...
  25. 15.
  26. aslında hiç sevilmediğini kendine artık itiraf etmektir.
    1 ...
  27. 16.
  28. 17.
  29. 18.
  30. geçmişi sorgulamaya sebebiyet verir. acıtır geçicidir.
    0 ...
  31. 19.
  32. ölünesi durum nasıl olunuru insana öğretebilecek kötü anlar bileşkesidir. yapılacak şey ise ilk fırsatta o ortamdan uzaklaşmaktır. (bkz: ardıma hiç bakmadan)
    0 ...
  33. 20.
  34. kişiye çok sağlam bir tecrübe kazandıran hadisedir. böyle bir olayın devamında belki kişiyi çoğu zaman ciddi bir depresyon bekler lakin şu da unutulmamalıdır ki en büyük tecrübeler böyle büyük acılarla kazanılır. meğer hiç sevilmemiş olduğunu öğrenen kişi zamanla herşeye büyük anlamlar yüklemekten vazgeçer. inanmayı ve umarsızca güven duymayı bırakır. evet belki "insanlık" denilen kavramın en nadide örnekleri olan inanmak ve güvenmek hayatınızdaki yerinde ciddi bir yara alır ama siz daha sağlam kalırsınız.
    az önce bahsettiğim bu katı, duygusuz gibi görünen* kişi zamanında ne kadar da sevmeye hevesliydi değil mi? hayat bunun gibi birşeydir sanırım. yani olmak istediğin gibi olamamak çoğu zaman. değer verdiklerinin sana biçtiği acımasız pay seni zamanla böyle birine dönüştürebiliyor. bir de tüm bunlara rağmen hala deli gibi sevenler vardır ki işte onları ayakta alkışlamak gerekir. ben aslında bir örneğini tanıyorum. masal dünyasında ona pollyanna diyorlar lakin acıdır o masal dünyasında yaşamaktadır biz gerçek dünyada.**
    1 ...
  35. 21.
  36. 22.
  37. her sabah kalbin olduğu yere bıçağı saplayıp saplamamak arasında insanı ikileme düşüren bi zımbırtı bu. ne uyumak ister insan ne de uyanmak. bilinç altı da üstü de kenarı da köşesi de onunla doludur ne yazık ki. hele bi de yara taze ise, sabah uyandığında bir an hayatındaymış gibi sanırsın. başucundaki telefona baktığın an anlarsın yok olup gittiğini. 'ulan madem böyle yapacaktın, ne başladın, söz verdin?! bana yalan söyledin?!' diye başlarsın sövmeye. ama sövdüğünle sevdiğin aynı insan değildir ki...

    hasretini çektiğin seni sevdiğine inandırandır. kızdığınsa onu ondan alıp götüren zaman ve mesafe.

    işte bundan sebep sevdiğinin bedenine bürünmüş ruhtan nefret edersin. o ruhun alıp götürdüğü 'gerçek' sevdiğinin yasını tutarak.

    hatıralarsa beyninde bi yerde kazılı kalır. yıllar geçtikçe unutursun acısını. geriye dönüp baktığında yüzünde bi gülümseme 'vay be! bunu da yaşamışız.' dersin.
    2 ...
  38. 23.
  39. insanı kendi kendisini sorgulayama iten bir durumdur.
    neden? der kişi.
    ardından bunu hiç öğrenemeyebilirdim şeklinde polyannacılık oyunlarına sebebiyet verir.
    kabullenilmesi zordur.
    kabullenildiği zaman ise kişi artık daha güçlüdür.
    bir olgunlaşma sürecidir.
    3 ...
  40. 24.
  41. dünyanın sonudur. kalbin parça parça olmasına neden olur. sürekli nu olayı bu sözleri hatırlar durusun ama asla aklında çıkmaz. bu acımasızlığı yapana insan denemez.
    0 ...
  42. 25.
  43. ölmektir. kesin olarak. insan yaşasa bile ölü gibidir. aldığı hava, içtiği su hiç bir işe yaramaz.
    (bkz: allah korusun)
    (bkz: allah düşmanımın başına vermesin)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük