şafağın karanlık olduğu bir dönemde idi. o günkü sabah eğitimimizi almıştık.bingöl ün soğuk günlerinden biriydi lakin, güneş öyle ısıtıyordu ki üzerimizde bulduğu yerleri, o ısıtsın diye onu görebileceğimiz bir yere oturup yemek içtimasını bekliyorduk.
o esnada canı sıkılan arkadaşlar kendi aralarında konuşuyorlardı;
x: ....olum sen daha sübhaneke yi bilmiyosun bana maval okuma ordan!
y: ne bilmicem lan sübhaneke süm süm teke anam keçi babam teke!..
q,w: hıhahaehoe
x: anamı niye karıştırıyosun lan g.t!
y: ne diyo bu yaa?
q: olum ne anası lan mal ananla ne alakası var?
x: sen sus lan seni de gördük yediye üçler dövüyodu seni biz ayırmasak!..
w: ?? phahahehea
x: ne gülüyon lan heaa!! (çota)
w: s.ktim olm seni!! bırakın lan bırakın!ne vuruyon olm ha! ne vuruyon?
tikli bi arkadaş, dayakçı bilmemnereli başçavuş, yüzbaşının dayakçı başçavuşu dövmesi, dönüşte çalınarak dedeye kaput-amcaya postal getirilmesi vs vs vs...
* baska kayda deger bir anisi olmayan yurdum erkeginin 70ine de gelse bitiremedigi anilardir.
her seferinde yeni yasamis gibi anlatilir ve dinleyicilerden de ilk defa dinliyormus gibi tepki vermeleri beklenir...
askerlik esnasinda*, anlatacağınıza pek ihtimal vermediğiniz ancak askerlik bittikten sonra en az bir kez dahi olsa anlattığinız, çoğunlukla enteresan olan yaşanmışlıklardır.
helikopterden helikoptere atlarken şarjor değiştirmek en tutulanıdır.
- olm, bizim komutan beni, oğlundan ayırt etmiyodu lan.
+ harbi mi lan?
- ne diyosun, her gün 3 öğün dövüyodu ibne, aynen oğluna yaptığı gibi. psikopattı çılgın derece.
torun diye adlandırılan topluluk gelmiştir. 3 ay eziliriz sonra sikeriz baba ya döneminde yer alacak arkadaşlardır bunlar. e öyleyse bizde üzerimize düşeni yapar hiç bu durumu dert etmeyiz tabiki.
şafağını söylede taşaklarım serinlesin muhabbetini benimsememiş ve asla içinde yer almamış biri olmama rağmen ilgili topluluktan 9 ay kıdemli olmamın ve takım çavuşu duruşumu sergilememin görkemini hissettirmektedirler. istanbul piçi olarak anılmış olsakta, toprakçılık yapmadan herkese gerekli ilgiyi ! eşit olarak dağıttığımı söyleyebilirim. çift nöbet ve çarşı kilitleme bunlara dahil.
herneyse bizim kahramanlara geri dönelim. devlete borcumun az olduğu düşünüldüğünden olsa gerek pc başında oyun oynayıp, müzik dinleyip, hard core şaheserler izleyerek geçirmiş olduğum yazıcılığımın son sezonuna girmemden ötürü, yetkilerimi devredeceğim birini arıyordu gözlerim.
etrafa garip garip bakan birkaç yavruyu çimlerin üzerinde takılırken yakaladım. rütbemi görmeleriyle narin ceylanlar gibi irkilerek dikildiler. rütbe dediysek pek bir sikim değil lakin öttürme potansiyeli burda daha büyük önem arz etmekte.
çocuklar sert bir çıkış bekledikleri için nazik bir komutana alışmaları bıraz zaman alır.hepsıne tek tek memleket ve gorevlerını sorduktan sonra kastamonulu olduğunu söyleyen eli yüzü düzgün! birine yaklaşarak;
* excel,wordu iyi biliyor ve komutan yerine ımza atmayı göze alabılıyorsan sana rahat bır askerlık yaptırırım.ne dersın.?
- şey kem küm. ama nasıl olur komutanım.
* salla komutanı. rahat ol.bulasık yıkamaktan daha cezbedici, dert etme.
- isterim abi.
askerde bazen insanın başına gelir. temiz yüzlü birini gorursun.ulen zaten bınlerce cocugun psıkolojısını sikip bırakıyorlar. en azından ben birini kurtarıyım. bu hafif acıma duygusu ve kaşarlanmış asker olmanın verdiği sahiplenme ile çocuğa yaklaşıp kalçasına doğru ufak bir tokat patlatılır.. (şrakkk) evet sahiplenici. yanlış anlam yok.
* pekı ozaman.gel komutanla tanışacaksın. ama korkma sakın. oda ınsan şeklı alır bazen. (şrakkk)
- abi tamamda ne örücün benimi sikicin yoksa. !!
bu kesınlıkle bana düşmeyecekti.
gözlerimden yaşlar gelerek güldüğüm o anı her anımsadığımda keyiflenirim. sizde gülün belki sıra sizede gelir.
tuğgeneral acemi askerleri denetlemektedir, rastgele bir askerin yanına yaklaşır ve yumuşak bir ifadeyle.
- "evladım bu gün yemekte ne yediniz?"
acemi asker kendisine anlatılan onca korku dolu general mitlerinden sonra kendisine babacan bir tavırla soru soran karşısındaki adama karşı içinden şöyle düşünerek;
- (a.q. lan bumuymuş korkuttukları general? adam şeker gibi çıktı. adama ayıp olmasın bende bilmukabele cevap vereyim)
her tarafı kırmızılarla dolu tuğgenerale şöyle cevap verir
- "tavuklu pilav yedik komutanım "
cevap doğrudur yalağınz general tugayın notunu bu yavşayan acemi asker üzerinden çoktan vermiştir birkere. bundan sonra subay-astsubay takımının zikileceğinin resmidir.
bu benim anımdır. tuğay komutanı denetlemeye geleceği gün komutanlarımız anlatmıştı demekki onların önceden böyle bir anıları! olmuş ve tekrarını yaşamak istemiyorlardı.
hakkari yüksekovadayız. bokumuzun dumanında ısınıyoruz o derece soğuk.
yokluk dizboyu.3 aydır dağdayız. haftada bir gelen erzaklarla idare ediyoruz.
cilo dağındayız.25 kişilik bi timiz.
bi tim 500m batıda bizim tim tam istikamet doğuda.
komtan geldi başımıza. dediki "çocuklar komançilerin yerini tespit ettik..(cilo dağının eteğini göstererek)işte buradalar. iplerle inicez enselerine binicez"dedi.
tabi biz dururmuyuz bi sevinç kapladı hepimizi
kelle almak için can atıyoruz. benim badi oflu sülo geberio amk kulak kesicem diye.
dedim olum bi sakinleş tamam dur. nese zar zor oturttuk bunu sıkorskiye.
hepimiz bekliyoruz. silahları sımsıkı tutuyoruz. allaha emanet göte mukayet bindik helikoptere
pilot izmirliydi, kopilotuna salla bunları dedi.ko pilot saldığı gibi ipi atladık tek tek dağın eteğine.
herkes inmişti. fakat benim badi piyasada yoktu.
meğerse bağını açmayı unutmuşuz neyse buda geldi. hepimiz pustuk yamaca.
bi çıt sesi gelse gömücez mermiyi oraya.
bizim badinin kulaklar dikildi "sessiz olun" dedi. meğerse komançi görmüş
"olum bu sıçıo lan" dedi. yavaştan süzüldü arkasına kasaturayı çıkardığı gibi taktı gırtlağına
kısacası amıan koydu ortalığın. ardından bi feryat bi figan ortalıkta karı çığlıkları."allah allah" dedik.
bi baktık 2 tane komançi birbirlerine çakıolar.
ben dayanamadım tabi çıkardığım gibi palaskamı doladım herifin boynuna savurdum ipneyi.
karı kaldı ortalıkta pis pis bakıo bana. "dedim korkma elleşmicem. sana sokucama blendra sokarım"dedim
karı bi üzüldü bi aşşağılandı."trip mi atıon lan bana" dedim. omzunu silkti.
dedim"senin gibi komançinin ta anasını avradını.."kasaturayı bi çaktım gırtlağına oracıkta can verdi orospu.
--
ardından benim badi baktım ölenlerin kulakları kesiyo
noluyo lan hayırdır dedim. anahtarlık yapıp satcam dedi aç köpek.
o gece dağı mermi yağmuruna tuttuk ve sıkorski gelip bizi aldı. huşu içinde uyuduk o gece.
o gün bu gündür blendırla yaşıyorum
komutanlar cuma günü kılık kıyafet kontrolü yapmaktadır. bir arkadaş spor kıyafetlerinin altında botla kontrole çıkar:
komutan (albay): evladım senin spor ayakkabıların nerde?
asker: yok komutanım.
komutan: nasıl yok lan?
asker: komutanım soyunma dolabına konulmayan eşyaları sobada yakıyordum...
komutan: eee?
asker: bir tanede ortalıkta duran ayakkabı vardı.
komutan: eee?
asker: bende o ayakkabıyıda yaktım.
komutan: eee?
asker: o ayakkabı benimmiş komutanım.
askerlik anılarını en iyi bilen kişi askerden yeni gelmiş bir abinin, eve gelen her misafire bıkmadan usanmadan aynı anıları anlatırken artık ezberleyen ve abisi yokken kendisi anlatabilen kız kardeştir.
tam olarak askerlik anısı değil ama benimde başımdan geçen bir olayı anlatayım. ben askerlik yapmadım gerçi arkadaşı ziyarete gittim yakın bir ile.
nizamiye de sırayla bölük bölük çarşı iznine gönderiyorlar. o sırada dışarda ziyaretçi olarak muhtemelen sevgilisini bekleyen bir hatun kişisine komutan gelir der ki 5. bölüğe ulaşamıyoruz şuanda intikalde yada eğitimde olabilirler, sizi biraz daha bekleticez. kız da der ki: ee ben ulaştım gelicem şimdi dedi bana. komutan direk sorar nası ulaştın? kız öylece kalır orada. böyle birşey söylenir mi lan! yakıcaksın çocuğun başını.
12 ay diye gidip 17 ay yapmaktır. bi de utanmadan o son beş ay teğmen rütbesi verdiler. omuzda teğmen rütbesini gören asker ve astsubaylar "hayırlı olsun, yıldızı takmışsınız" dediğinde standart cevap şuydu:
- o yıldızın her bir köşesi de bana bir ay taktı a.q.
-184 -132
+132-184
-sağ koldan ilerleyen 1. unsur mu?
+ doğrudur komutanım.
- sen doğru dur a.k.
+anlaşıldı komutanım.
-beni bir sen anlıyosun anasını..
+......
komutan emir verir: aranızda inşaat mühendisi varsa bir adım öne çıksın.
iki acemi öne çıkar.
komutan: şu duvarı örün.*
bir diğer versiyonunda komutan makine mühendisi sormaktadır. öne çıkan erlere komutan emir verir: şu cıvataları sıkın. *
Yıl : 2005
Dönem : 303 KD
Mevsim: Yaz ki ne yaz
Yer : Güzelyurt-Girne-Yeşilırmak üçgeni (Kıprıs)
...Fırlamanın önde gidenlerinden uzun dönem silah arkadaşlarımdan biri.* O kadar da oynama dememe rağmen futbol oynarken ayağını kırdı bizimki. Apar topar hastaneye...Atel matel, alçı malçı derken tekerlekli sandalyede bizimki. Ben de arkasında esas duruşta. Doktoru bekliyoruz. Öyle doktor dedim ama gelecek olan albay. Düşün! Albay yanında bir binbaşı ile geldiler. Bizimkinin röntgenleri var elinde. Kafası ile bize bi selam çaktıktan sonra röntgenleri ışıklı duvarına astı albay. Sonra ikisi de kollarını göğüslerinde bağladılar:
Albay : Ne diyosun? Bana hödö hödö kırığı gibi geliyor.
Binbaşı: Doğrudur komutanım. Bence de hödö hödö kırığı bu.
Bu sırada biz de boş gözlerle röntgenlere bakıyoruz. Albay bize döndü ve hafif tebessümle karışık:
Albay : Sen ne görüyosun röntgende onbaşı?
Bizimki efsane bir cevap patlattı:
Onbaşı : Komutanım ben orda iki ay hava izni görüyorum.
Gülmemek için zor tutuyorum kendimi. Allah'tan albay da binbaşı da saldılar kendilerini. Komple yarıldık. işlemlerimizi bitirdik. Gönderdiler bizi kışlaya. Nasıl bi izin patlatacak albay diye bekliyoruz. Bizimkine iki ay+iki ay hava değişimi yazdı albay. Bir tur da kışlada yarıldık. Güzel günlerdi.*
istanbul tersane komutanlığında başıma gelen olaydın arz ederim.
eğitim saatlerini hepiniz az çok duymuşsunuzdur. işi gücü olmayan deniz er eşşek kesen kasap ise sırf geyik olsun diye bu eğitim saatlerine katılır ve çok afedersiniz üzülerek söylüyorum "cahil askerleri" izlemek ve arada, geyik olan astsubayla muhabbet etmek amacıyla bu eğitim saatlerine katılmaktadır.
o gün eğitin veren astsubay türkiyenin stratejik önemini anlatıyordu askerlere. ben ise en arkada oturmuş 329. kd olan devremle muhabbet içersindeydim. astsubay bi ara türkiye'nin üç tarafının denizlerle olduğundan bahsetti ve hayatında hiç deniz görmeyen var mı diye sordu.
sorunun ardından 4 tane doğu ve güneydoğu kökenli esmer tenli asker elini kaldırdı ve benim o elleri görmemle kahkaha patlatmam aynı saniye oldu.
geyik ve geyik olduğu kadar güleryüzlü astsubay benim kahkahamı bağırarak kesip çok afedersiniz şu küfürleri savurdu: siktirin gidin lan beynini siktimin salakları. adamlar denizci, her allahın günü deniz kenarında eğitim yaparlar, 4 saat deniz kenarında nöbet tutarlar hayatlarında hiç deniz görmediklerini idda ediyolar. siktirin gidin lan gözüm görmesin sizi amına kodumun salakları. eşşek kesen kasap sen de al bunları deniz nedir göster ve öğret. hepsine soracam denizin ne olduğunu bilmezlerse ilk seni sikerim haberin olsun diye bana da bir gözdağı verir ve kıpkırmızı bir yüzle salondan ayrılınır.
tabi deniz kenarına gidip bakın lan buna deniz denir diye başladığım eğitim hayatım 5 dakika sonra saçma soruların gelmesiye orda biter.
