bugün

medya patronlarının kısısel ılıskılerınıde kapsayan rapordur.normal karsılanabılır.ama medyaya sadece bır kısmının sunuldugunu dusunduren detaysız rapordur...
her şey bir yana ilginç olan, bazı gazeteler ve yazarların " askerin siyasete karışmasına karşı çıkmakta" olduğunun belirtilmesidir.
zaten demokrasilerde doğal ve normal olanı bu değil midir?
haber okunduğunda, kimi yazarlar hakkında "askerin siyasete müdahalesine karşı", "tsk'nın siyasete müdahalesine olumsuz yaklaşan yazıları dikkati çekiyor" gibi değerlendirmeler dikkati çekmektedir ki, bu durumun tsk açısından pek de hoş karşılanmadığı anlaşılıyor. iyi de, yıllardır bu ülkede yapılan demokrasi tartışmaları bu kurumumuza hiçbirşey kazandırmadı mı, hala mı askerin siyasete müdahalesine sıcak bakan bir nesil hayal ediyorlar? vah ki ne vah...
yurdumda, demokrasi kültürünün yerleşmediğinin, kurumsallaşmanın hala gerçekleştirilemediğinin, hukukun işlevsizliğinin en büyük kanıtıdır.
demokrasi kültürü yerleşmemiştir çünkü, insanların hala askeriyece fişleniyor olması tahammül edilemez bir uygulamadır. sözü sanıldığı gibi avrupa birliğine falan getirmeyeceğim zira benzer uygulamalar hemen her ülkede yaşanmaktadır ve bizim başkasını örnek almak gibi bir zaruretimiz yoktur. bu tip uygulamalara şimdi ses çıkarmayan vatanperver(!) fikir sahipleri ise tutumlarını bir kez daha gözden geçirmelidirler. bugün fişleyenleri destekleyenler, yarın fişlenen durumuna düştüklerinde yanlarında kimseyi bulamazlar. o halde olması gereken bu toprağın istikbalinin korunması ama bu istikbalin demokrasiyle birlikte yeşermesidir.
ülkemin devlet yapısının kurumsallığından da bahsetmek zordur. çünkü halkın aleyhine gelişen durumlar varsa bu konuda önlem almak askeriyenin işi değildir. askeriye dış güvenlikten sorumludur ve siyasette denge unsuru olması tabiyatı gereği söz konusu olamaz. somut olaya dönersek türk medyası içler acısı durumdadır. basın kirlenmiştir, kitle iletişim araçları halk aleyhine kullanılmaktadır, medyada tekelleşme söz konusu olup mülkiyet bulanıklığı yaşanmaktadır. tüm bunlara rağmen bu askeriyenin işi değildir. ancak kurumsallaşamamış devlet yapısı ve kendi dertleriyle boğuşan hukuk bu tehlikeye önlem alamayınca, üniter devlet yapısının tehdit altında olduğunu düşünen askeriye kendine durumdan vazife çıkarmıştır. çözüm kurumsallaşmada ve herkesin görev alanını bilmesindedir.
hukuk ise işlevini yapamamaktadır. bu uygulama açıkça kanuna ve kişilik haklarına aykırıdır ancak işlemi tesis edenler aleyhinde sonuç doğurabilecek bir denetim-yargılama yapılamamaktadır.
avrupa'nın en büyük ordusu tarafından akreditasyonuna son verilmesi öngörülen gazetecilerden bazıları için:

(bkz: murat belge)
(bkz: can dündar)
(bkz: yıldırım türker)
(bkz: nuray mert)
(bkz: ece temelkuran)
(bkz: çetin altan)

kaynak: 8 mart 2007 tarihli nokta dergisi.

paşalarımızın gözlerinden öpüyorum. vatan bölünmez!
"askerin siyasete karışmasına karşı çıkanları" yani darbeye çanak tutmayanları fişlemek beni benden almış, uzak diyarlara götürmüş, 12 mart'a getirmiş, 27 mayıs'a geçirmiş, 28 şubat'a göz kırptırmıştır, ne diyordum sahi, tehlikenin farkına vardık mı, tek beğendiğim noktaları kendi içlerinde tutarlı olmaları, cumhuriyet'e sahip çıkıyorlar, gazete bağlamında, düşünceleri yanlış, kökten yanlış ama tutarlı. başörtülü bir kadının garnizona girebilmesi için şehit annesi olması gerekiyor deyince vatan haini yobaz olunuyor da bu ülkenin iyiliği için demokrasi kültürünü savunmak askerin gözünde haylazlık oluyor, ben ne demokrasiler gördüm aslında yoktular diyor şair..
benzer bir incelemeyi rte'nin de yaptırdığı, hatta milletin benzini ile çalışan devlet uçağına aldığı şakşakçı gazetecileri buna göre seçtiği anlaşılmıştır.
her kuruma, kişiye koşulsuz destek veren örümcek kafalı bünyelere ithaf olunur...

http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=4665