mantıklıdır. ben üniversiteden mezun olunca 6 ay orada mesleğime göre istihdam ediliyorum. ama benim mezun olduğum bölüm askeriyeye zerre fayda sağlamıyor. ülkeye kar sağlamayı bırak, zararım oluyor. neymiş bu askerlik? bütün planlarımı alt üst eden hayatın ortasına dikili, kaldırmak zorunda olduğum kazık. sen bırak beni çağırma, ben bulayım bir iş ekonomiye katkım olur. gözle görülür bir katkı değil ama benim gibi çok kişi olduğundan elbet bir fayda sağlarız. bunun yanı sıra şu amına kodumun paralı ordusunu yapıyorlardı hani? mahallede işi gücü düzgün olmayan, hatta işsiz kahvenin önünde takılan zilyon tane genç var. ver bu çocuklara 2, 2.5 milyar para. bu adamlar "ben askere gidiyorum abi" derler. en azından işi olur, parası olur, belli bir statüsü olur.
gerçekten askerlik başa bela. şu gün başka bir ülke vatandaşı olacağınızı var sayın. gittin mesela almanya'ya. almanya seni kabul etti. türkiye vatandaşlığından çıkabilmek için askerliğini yapmış olman gerekiyor. askerliğin tek düştüğü yer; türkiye'nin savaşta olduğu bir ülkenin vatandaşı olmak. bir tek böyle yırtabilirsiniz. ne askerlikmiş arkadaş. hiçbir yerde yapılmıyor. gürcistan mıyız biz amk 18 ay askerlik yapalım? siktiğim polonya'sında bile 1988 yılında vicdani retçilik statüsü yasalarla güvence altına alınmış. birkaç akıllı ülke daha var. hükumetleri profesyonel orduya geçilmesini kararlaştıran. ama bizim çocuklar dağlarda kalıyor 12 ay, tam öğreniyor, hop yenisi gelsin. sonra niye bu kadar çok şehit veriyoruz? işte bu yüzden. neyse askerliği bir bok sanan gençler, ağzında rambo bıçağıyla denize insan kurtarmak için atlamıyorsun. bütün gün izmarit topla, sikik sikik işler yap.
türk vatandaşlığından çıkarılıyorsun. türkiye'de yaşama hakkın kalmıyor. mülteci konumuna düşüyorsun bir anda doğup büyüdüğün topraklarda. hadi diyelim, kaçarak göçerek sürdüreceksin hayatını. bu sefer de ev alamazsın, kiralayamazsın, işe giremezsin, para kazanamazsın. ailenle yaşayıp saklanacak mısın? o işe götüyle güler adamlar kardeşim, ilk arayacakları yer zaten ailen ve akrabalarının bulundukları yerler olacaktır. hadi diyelim, türkiye'den gidip başka bir ülke vatandaşı olacaksın. peki pasaportu nasıl alacaksın? hadi diyelim pasaportsuz gittin. o ülkenin sana vatandaşlık vereceği ne malum? vallahi şöyle özetleyeyim, kimse sikine takmaz. orada da mülteci konumunda olursun.
ben bunları sallamıyorum şuan, bunlar gerçekler. askere gitmeyeceğim diyebilme hakkının sonuçları bunlar. "yerler öyle hakkı" diyeceksiniz belki ama o da bir şeyi değiştirmeyecek.
o yüzden böyle aptalların lafıyla hareket etmemek lazım. bekara karı boşamak kolay amk. davulun sesi de uzaktan hoş geliyor zaten. tabii ya, ne gideceksin askere (!).
en mantıklısı alnının akıyla askerliğini yapmaktır.
kesinlikle katıldığım, desteklediğim söylemdir. filler savaşırken ezilen çimler olmak istemiyorum. bu ülkeye hizmetin bedeli komutan postalı boyamakla, komutana çay taşımakla, ya da en beteri kazananının kimler olduğu her geçen gün daha da belirginleşen kirli bir savaşta figüran olmak istemiyorum. bu savaşın sebebi ben değilim. bu savaşın kazananı ben değilim olmayacağım. bu ülkenin dört bir tarafı düşmanlarla çevrili falan da değil eğer öyleyse bile bunun sebebi ben değilim. kimsenin pisliğini temizlemek zorunda değilim, ya da sıçtığı bokun bekçisi olmak...
--spoiler--
1- halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
2- fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.
(bkz: tck madde 318)*
rasim ozan kütahyalı'yı sallamadan haklı olduğu söylenebilicek çağrıdır.
her türk bebek doğar, asker değil. bayrakları bayrak yapan da bayrak fabrikalarıdır. bu kadar. beni ülkesine yüz çevirmiş bir vatan haini ilan etmek birkaç tuşlamanıza bakar. canınız nasıl isterse öyle davranın efendim ama olması gereken, askersiz dünyadır, savaşsız dünyadır.
önemli not: kara kuvvetleri adına üçüncülükle kazandığım askeri lisede üçbuçuk yıldan fazla okuyup mezuniyetime sadece dört ay kala sivile geçmiş birisiyim. sivil kimliğimi kazanmak uğruna 44bin küsür tl tazminat borcunu da bizzat kendim üstlendim. askerlik yaptım yeterince, askeri olanın hayatımı sikmesine izin verdim yeterince, savdım sıramı ben. gider miyim? tabii ki hayır. siz de gitmeyin.
askere gitmemiş bir kişinin askerde yaşanılan olayları öğrenmesi sonucu gitmemek istemesinin haykırışıdır bu başlık. arkadaşın kendince haklı nedenleri var ve bende askere gidilmemesi taraftarı olarak bir kaç örnek paylaşıcam onun öncesinde. eğer şimdi ulu yüce atatürk olsaydı askerde ki bu tür menfi olaylar olmazdı. birazdan vereceğim örnekleri sözde benim ulu önderimin izinde olduğunu savunan laik, cehape yandaşı, darbeci, ergenekoncu kişiler yapmıştır. mesela gata nöroloji anabilim dalı'nda görevli 6 doktorun, hareket bozukluğu hastası 20 mehmetçiği kobay gibi kullanması. bolu dağı jandarma karakolu ve bilecik 5. jandarma eğitim taburu'nda iki erin tecavüze uğraması ve doğuda ki mehmetçiğimizin üzerinde oynanan kirli oyunlar, pekekeli şerefsizlere askerimizin kırdırılması. şimdi sorarım size bu olanları duyan hangi türk genci askere gitmek ister. dediğim gibi ulu büyük yüce atatürk şimdi olsaydı kemal kılıçdaroğlu ve ekibini aynı zamanda askerdeki komutanları sıraya geçirir tek ayak üzerinde bekletirdi.
Askerliğin ne olduğunu ya da sadece 'dağda adam kovalamak' olduğunu düşünen zihniyetten çıkan cümledir.
Hep yapıyoruz,her zaman da aynı hatayı tekrarlıyoruz.Durum ve olayları her ülke için eşit sayıyoruz.Yani Norveç tarzı bir yaşama anında hiçbir aşamayı kaydetmeden geçebileceğimizi,aynı anda tüm dünya devletlerinin halay çekerek 'demokratik gelişmiş ülke seviyesine çıkacağını' düşünüyoruz.Her devlet kendi aşamasını farklı zaman dilimlerinde kateder.Şu zaman diliminde her devletin ihtiyacı farklıdır.Tıpkı her milletin durumu,aşaması ve ihtiyacı farklı olduğu gibi..
Elbette terörle mücadele etmek zor ve hiçbir anne güle oynaya evladını 'olası bir ölümün'kollarına atmaz..Ancak zorunlu askerlik hala bu ülke için zorunludur.Devletin veremediği eğitimi verir mesela ordu.19-20 yaşına gelmiş hala okuma-yazma bilmeyene defter kitap verir.Ömründe harçlık koymayanın cebine maaş verir.Hiç yerine konmuşa silah verip sorumluluk sahibi yapar.Hiç gocunmayın,banyo yapmayı öğretir,yemek yemeyi,sosyalleşmeyi..Kişisel temizliği..Ömründe köyünden çıkmayını alır sinemaya götürür,tarih öğretir.Sadece 'savaş' mayı öğretmez..Son yıllarda evet terör belası öndedir ama burda da hiç bilmediği ülkesini öğrenir.Ve bu ülkenin halkının hala buna ihtiyacı vardır.
"kasiniyorum siz de kasinin" demenin bir yoludur. ha bir de dunyaya hakim guclerin tsk'yi yipratma kampanyasinin bir hamlesidir. sonucta bir piyon (kutahyali) kaybedip karsiliginda fil'in (ahmet altan) manevra alanini acabilirler (anneee yaa yazarimizi tutukladilar yaa).
kirli savaş tanımı PKKnın siyasi kanadının tanımıdır bilindiği üzere,yani bu geyiği yapan eleman PKKnın siyasi kanadıyla aynı söylemleri paylaşmaktadır.
askere gitme,senin yüzünden de gitmesinler ama ben sizin gibi kaçacak kadar namussuz olmayan her Yurttaşımın bir damla kanı için size gerekeni yapmaya hazırım.
Bu işler cesaret ister,Gidilir gazi ve şehit ailelerinin arasında bu beyan yapılır.Sonra gerisine de yanlarındaki vatandaş bakar.
haklı çağrıdır. en azından gitmek istemeyenlerin duruşudur. bu zamanda zorla askere alınan kişinin veryansın durumudur. gönüllü olarak gitmek varken , isteyenin yapması durumu varken neden sen zorla insanların ömründen hiç de haz etmedikleri bir yerde zamanlarını alıyorsun ki ? normal midir bu ? düşünceler farklıdır , önemli olan ne kadar gerçekten yana olduğudur.
tüm sınıfı organize edip dersten kaçmaya çalışan sınıfın azgın veletlerinin çabasına benzeyen çağrıdır. vicdani redle tamamen alakasız, bambaşka temellere dayanan bir çağrıdır aynı zamanda gördüğüm kadarıyla.
erkek olsam katılacağım çağrı. kadınsın sanane dimi, boşver. öyle değil canlar.
bir evladın canı bir yandığında, anasının 10 yanar. evlat sahibi deilim henüz, ama o anaların gözündeki acıyı görebiliyorum. kendi evladım olsa nasıl canım yanacak, tahmin edemiyorum. evladı olmayan bunu hissedebiliyorsa, o gariban anaları da bir düşünün..
"vay gidene" der büyükler. giden gider, canı yanmaz derler. ya 20li yaşlarda evladını kaybeden analar?
sen onlarca çocuğu yem diye savunmasız koy allah'ın dağına, hayatmış gençmiş önemseme..
git bu anaları öldür evvelden ki canları daha fazla yanmasın, sonra yemlerini koy gene terörün kucağına.
milletine acımayan kuruma ben olsam hizmet etmem. siz de etmeyin.
savaş mı var? savaş olsa kadını da gık demez silaha koşar bu milletin, dinci laikçi demeden. benim şüphem yok.
mübarek, ortada savaş yok, senin demenle üç beş çapulcu bir de bbg evi var.
sen bu "çapulcu"lara benim evladımı yem diye koyamazsın oraya!
burada sen benim vatani duygularımı sömürmüş olursun kendi itibarın için!
türkiye şehitlerin kanlarıyla kuruldu evet.
ama sen adam kandırıyorsun.
ciğerin yanmaz, anlamazsın!
ilk başta vicdani retçi dangalakların o iğrenç zamazingolarından biri gibi gözükse de azıcık düşününce insana mantıklı gelen çağrı. şimdi kendinizi aktütün'de görevli bir erin yerine koyun. canınızı dişinize takıp o piç kurularıyla 11 saat çatışıyorsunuz. arkadaşınız ölüyor, yaralanıyorsunuz. ömür boyu geçmeyecek psikolojik sorunlarla karşılaşıyorsunuz.
iki gün sonra hastanede elinize gazete alıyorsunuz ve manşete bir bakıyorsunuz ki komuta kademesinin en üst düzey yetkililerinden biri sizin o ölene dek unutamayacağınız olayı 1 (bir) gün sonra haber almış. öte yandan başka bir komutan çıkıp eski başkanına 1 trilyonluk araba alan kurumun karakolu parasızlıktan taşıyamadığını söylüyor. yani sizin canınızı emanet ettiğiniz kimseler resmen gözlerinizin içine baka baka taşak geçiyorlar.
2 ay sonra asker olacak bir birey olarak hiçbir ciddiyet göremiyorum ben bu işte. askere tabi ki seve seve gideceğim ama kesinlikle canımı seve seve veririm demiyorum. zira bu yol şehitlikten öte bok yoluna gitti niyazi sözünü anımsatıyor.
Şimdi tepki verenlere ayrı bir selam sarkıttıktan sonra, bahse konu şahsın yazısında geçen farklı bir iddiasına yer vermek istiyorum.
Adam diyor ki, günümüzde türkiye cumhuriyeti'nde orta ve üst sınıfa mensup aileler çocuklarının bir şekilde askere gitmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar ya da en azından rahat bir yerde yapmasını istiyorlar.
Buna itirazı olan var mı?
Ben çevremde çokça görüyorum bu tip ailelerden.
Yani türkiyelilerin içi başka dışı başkadır. Tıpkı mahallenin namus bekçiliğini yaparken yanından geçen kıza yiyecekmiş gibi bakan sözde faşikler gibi.
ikiyüzlüdür bu toplum.
Tuhaf bir yazarın çağrısına en sert tepkileri verirler, kraldan fazla kralcı olurlar da, iş kendilerine geldiği zaman türlü dalaverenin yollarını ararlar.
O yüzden bu memlekette her şey sanaldır.
inandırıcılıktan uzaktır.
Ne milliyetçinin vatan sevgisi, ne dincinin inancı, ne atatürkçünün atatürk sevgisi samimi ve içten değildir.