şu an için, 460 gün özlem duymaktır.
ilk gidişin 3'ncü ayında bir haftalık ya da duruma göre 10 günlük dağıtım izinleri süresince görüşülür.
ilk hasret 3 ay sürer... heleki, acemi birliğinde daha da bir çetindir şartlar. istediğin zaman telefon açamaz, açsan da istediğin kadar uzun konuşamazsın. bekleyen ve beklenen için özlem dolu geçen bir 3 ay vardır.
dağıtım iznin o kadar çabuk biterki, bir anlam veremezsin.. küfür edesin gelir akrep'e ve onu kovalayan yelkovana..
izin biter gidersin.. sevgili kalır gene geride...
saçlar kısadır, zayıflamışsındır, o kadar çirkin gelirsin ki kendine.. "bu ben miyim?" dersin.. psikolojik durumun da tavan yaptığı zamanlardır.
yine yanına cep telefonu alamazsın... yasaktır çünkü askeriyede, yanında götürürsen ya komutanlar alır ya da usta askerler...
çok acil durumlar olmadığı sürece usta birliğinin 6.ncı ayında anca izin kullanma hakkın doğar.
yani, acemilikten 3 ay, usta birliğinden 6 ay = 9 ay.
9.ncu ay içinde iznini kullanırsın, toplamda 30 gün olan izninin dağıtım izninde geçirdiğin süreden geride kalanı da 12 ay içinde kullanma durumun vardır.
20 gün daha gelirsin.. sevgiliyle geçirilen 10 günü bulmaz... gerisi eş dost, akraba ziyaretlerinde geçer..
geriye dönerken biraz daha yakışıklısındır artık, saçların az daha uzun, kilonda biraz daha fazlacadır.
sevgilide sende ümitlisindir.
6 ay kalmıştır gelmene. "çoğu gitti azı kaldı" durumu vardır. telefonunuda alırsın artık yanına. çünkü sende usta askersindir.
sevdicek, her gece arar, sen nöbettesindir, o da senin nöbetinin bitmesini bekler...
sen vatanı beklersin, o seni bekler.
işte o zaman daha da bir dank eder kafana. bu aktivite bir gün değil hergün sürer. her gece, her gündüz ve çarşı izinlerinde sevgili yanındadır sanki... doğum günlerinde kargo gelir, sol yüzük parmağına güzel bir yüzük gelir, kışsa kazakların, yaz ise t-shirtlerin gelir.
özlem dolu, sevgili kokulu mektupların gelir ki, elbise dolabının kokusu değişir, sevgili kokar her açtığında...
en zor zamanları birlikte atlatmaya çalışırsınız.
zaman dilimi git gide daralmaya başladığında baş edilemez bir hal alır zaman kavramı...
o saatler hiiiiiç geçmez artık.
son 7 gün, 6 gün, 5 gün... derken bir de bakarsınız ki biletinizi elinize almışssınız bile.
sevgili sürekli telefondadır, her an!
şu an bursa'dayım, şu an izmir'de...
...ve memlekete dönüş gerçekleşmiştir. terminalde otobüs durur ve büyük bir kalabalık bekler...
sevgili çığlık çığlığa ve gözleri yaşlı koşmaya başlar size doğru. öyle bir sarılırki ruhunuz onun ruhuyla anlık bir değişimi yapar sanki. elleriniz, ayaklarınız titrer.. iki kelimenin bir araya getirilemeyişi vardır hani, işte o an onu yaşarsınız. öpücüklere boğulur, nefes alamaz hale gelirsiniz. tek fark ettiğiniz kalbinizin çok hızlı attığı ve nereye bakarsanız bakın orada sevgilinin gözlerini gördüğünüzdür.
en bakire sevinçleri, en bakire özlemleri, en bakire gözyaşlarını sizin için biriktirmiştir.
hep birlikteyken sevmeyi değil, aylarca ayrıyken bile sevgiyi koruyabilmeyi bilmiştir, ilk günkü heyecanından, sevincinden, öpücüklerindeki sıcaklığından ve gözlerindeki ışıltıdan hiçbirşey kaybetmemiştir.
giden asker yakınının ardından onun gelmesini bekleme durumudur.askerlik askere gidende sıkıntı yaratmakla kalmaz gerisinde onu bekleyenede sıkıntı verir.aileler çıkan her haber sıkıntıyla bakarlar,sevgilisi ardından gün sayar yolları bekler herşeyi dersleri hayatın geri kalanını unutur.kısacası askerlik gereklidir ama gidenede kalanada sıkıntı ve dert verir.
heleki guney doguda askerlik yapiyorsa asker yolu beklemek acidir,her sehit haberi gelince televizyonlara kosmaktir,asker fotograflarina bakip gururlanmak ve aglamaktir,eger bir gun olurse hic bitmeyecek bir bekleyisin baslangicidir ayrica sag salim dondugunde sevincten aglamaktir,sarilip kucaklasmaktir asker yolu gozlemek.