bugün

geçici bı birliktelik.
geçen sene yabancıydı, bu sene tanıdık, gelecek sene bu sıfatı taşıyan çoğu kişi bir yabancı olacak. kalıcılıkları yok. mesela şamatayı ölçülü yaptığım için arkadaş(!) olduğum kaç kişi tarafından instagram' dan silindiğimi hatırlamıyorum. onları hala görüyorum ve hayatlarına saygı duyuyorum, ama artık bir yabancı oldukları gerçeği değişmiyor. yabancılarla çevriliyiz. bazen geliyorlar, çoğu gidiyor ve yine kendimize kalıyoruz. hele bu devirde pek de gerek yok açıkçası. zaten şamatayı abartmıyorsanız direkt siktir ediliyorsunuz.
birbirine arka çıkan, destek olan insanları ifade etmek üzere "arka" kök ve "daş" ekinden türemiş bir sözcüktür.
''arkadaş mı,
arkadaş mı ulan,
arkadaş he, arkadaşından menfaat bekleyen anasından am beklesin, öyle arkadaşlık mı olur.''
sokağın ortasında tüm semte avazı çıktığı kadar haykırarak bağıran ahmet amcanın bu feryadını duyduğumda çocuktum...
o an gözlemlediğim, sanki herkesin ortak bir fikrine ait olandı bu bağırış!
menfaat dedim ''menfaat'', tuttum bunu aklımda.

mütefekkir salih mirzabeyoğlu'nun yaşamayı deneme adlı romanın da arkadaş bahsi ki, harika olandır bana göre.
''arkadaş mı?
her türlü emniyet hissi kaybedildiği anda sığınılacak barınak, bölüşülecek sevinç, arkanı dayayacağın kuvvet, şefkat, aynı fikir yastığında rüyaları paylaşan, sırdaş!''