bugün

araplar için göt atan dinci-şakirt lalelerin görmezden geldiği ihanetlerdir.

Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden ingiliz casusu Lavrence’in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile birlikte Şam’da Türkleri katlettikten sonra: “Evet onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten” diyerek itirafta bulunmuştur…
(Kaynak: ilhan Bardakçı; imparatorluğa Veda, Hülbe Yayınları, istanbul/1985, s.572)
1916 yılının Şubat ayında tarihi Erzurum Kalesi düşmanın sürpriz bir saldırısıyla düştüğünde, bu durumun Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusyası'nın komutanlarına verdiği bilgiler sayesinde gerçekleştiği anlaşıldı.
(Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı, s.19)
Emir Hüseyin'in oğlu Faysal, Araplara şu bildiriyi yayımlar: "...Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi."
(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.330)
Her kim Türklerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim. imdi müslümanlar bir bir Türklerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.Ve Türkleri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübaleğa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merve geldiler.
(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)
Mekke Emiri Hüseyin, 11 Mart 1917'de Bağdat'ı ele geçiren General Mod'a, "Bağdat'ı Turanilerden(Türklerden) kurtardığı için Allah'a şükrettiğini, ingilizlerin başarılarına duacı olduğunu" bildirecektir.
hangi cephedekini saysak dedirtir.
vahhabi sapıklarıyla, şerif hüseyinin igiliz ajanlarının tahrikleriyle giriştiği faaliyetler özellikle suudlarınki lanetle anılmalıdır.

vahhabinin suudun veya Osmanlıyla asırlarca savaşan iran şiasının, hiçbir ehli sünnet Müslüman bu sapıkların propogandasını falan yapmaz, bu olaylar topyekün islam dünyasına maledilemez, daha doğru itikad nedir ehli sünnet nedir bilmeyenler, bizi tanımayanlar bizi burdan vurmaya çalışırlar ama naparlarsa yapsınlar "Müslümanlar kardeştir" düsturumuzdan bizi kimse ayıramayacak.
ihanet edenler sadece suudlar ve haşimiler değildir. şam ve bağdat halkı da, ağır yaralı ve hasta askerlerimizi bıraktığımız hastaneleri basmış ve savunmasız askerlerimizi şehit etmişlerdir..

bağdat halkı bu cinayetleri ordunun yeteri kadar uzaklaşmasını bile beklemeden işledikleri için, dönen bazı ordu birlikleri 300 haini hastanenin önünde katletmiştir.
birtakım o.ç lerin zamanında yaptıkları ihanetleri bugün ile değerlendirip israil denen siyonist köpeklerin çoluk çocuğu öldürmesini neredeyse haklı sayan şerefsizler var. bir kere bunların kanı bozuktur. türklük ile zerre ilgileri yoktur. mazlum halkların bir zaman sembolü olan milletimiz her zaman zulme uğrayanın yanındadır.
Erdoğan bir süre önce Lozan’a ‘hezimet’ diye çakarken ‘Tarih anlatıyoruz. Ders alın… dedi…

6 Kasım 1916’da Osmanlı’ya karşı savaşan itilaf devletleri (ingilizler), Mekke Şerifi Hüseyin’i ‘Hicaz Kralı, Cihat Komutanı ve Mekke Emiri’ kabul ettiler…

Oysa bundan bir hafta önce 30 Ekim 1916’da Mekke Şerifi Hüseyin bir meclis toplamış ve kendini ‘Arabistan Kralı’ ilan etmişti…

Ancak ingilizler, Arabistan Krallığı sözünü Suud’lara vermişlerdi…

Bu yüzden ingilizler Şerif Hüseyin’in tüm Arabistan Krallığı hevesini desteklemediler…

Halbuki Mekke Şerifi Hüseyin, 1915’ten beri bir yandan Osmanlı’ya ve bölgenin askeri valisi Cemal Paşa’ya bağlılık mesajları vererek on binlerce altın sızdırıyor, öte yandan ingilizlerle Arap krallığı ve bağımsızlık için gizli pazarlıklar yürütüyordu…

Nihayet ingiliz casusu Lawrence’in kışkırtmaları ve dağıttığı altınlar sonucu Mekke Şerifi Hüseyin 100 yıl önce 10 Haziran 1916’da Osmanlı’ya isyan etti… Mekke ve Taif’teki Osmanlı Türk askerleri vahşice öldürüldü…

Mekke Şerifi Hüseyin’in bu ‘Arap isyanı’nı, 16 Mayıs 1916’da ingiltere ve Fransa arasında gizlice imzalanan ve Osmanlı’nın Ortadoğu’daki topraklarını paylaşan Sykes-Picot Antlaşmasından 25 gün kadar sonra patlatması dikkat çekicidir… Osmanlı yönetimi ve dünya bu gizli anlaşmayı ancak 1917 Sovyet Devrimi’nden sonra Lenin’in açıklaması ile öğrenecektir…

Mekke’de Osmanlı’yı arkadan hançerleyen bu isyana rağmen, Medine kenti ve peygamberin mezarı başında Fahrettin Paşa’nın bulunduğu Türk askerleri tarafından kahramanca savunuldu…Bu destansı savunma 30 Ekim 1918 Mondros Antlaşması sonrasına kadar sürdü…

Dönemin Harbiye Nazırı ve Genelkurmay Başkanı Enver Paşa, Hicaz’daki bu olumsuz gelişmeler üzerine o sırada Doğu cephesinde 2. Ordu komutanlığını vekaleten yürüten Mustafa Kemal Paşa’yı 17 Şubat 1917’de Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanlığı’na tayin etti… Görevi Hicaz’ı kurtarmaktı…

Mustafa Kemal Paşa 21 Şubat 1917’de Şam’a gitti ve o sırada orada bulunan Enver Paşa ve Cemal Paşa’lar ile bu sorunu görüştü…

Mustafa Kemal, savunulması mümkün olmadığı için kutsal kentler Mekke ve Medine’nin terkedilmesi ve onun yerine Filistin cephesinin güçlendirilip savunulması görüşündeydi…

Enver Paşa, Cemal Paşa ve Mustafa Kemal’in mantıklı askeri gerekçelerine yanıt bulamayınca bu kutsal kentlerden çekilmeyi kabul etti…

Ancak bu haber istanbul’a ulaşınca bu kez 73 yaşındaki dindar ve halim selim Padişah V. Mehmet Reşat ilk kez isyan etti…

Ordu Medine’yi terkederse halifelik ve padişahlıktan çekileceğini bildirdi…

Bunun üzerine daha yeni sadrazam olmuş olan (3 Şubat 1917) Talat Paşa panikleyerek kutsal kentleri terketme kararını veto etti…

Bu arada Mekke Şerifi Hüseyin ingilizlere dayanarak Haşimi Sülalesi adına Hicaz Kralı olurken, genç oğlu Faysal Irak kralı, ortanca oğlu Abdullah Ürdün Emiri ilan edildiler…

Şerif Hüseyin 1924’te Türkiye Cumhuriyeti halifeliği kaldırınca bu kez kendisini halife ilan etti… Peygamber soyundan gelmesini de buna dayanak yaptı…

Halifelik ile pek ilgilenmeyen ancak ‘Arap Kralı’ olmayı kafaya koymuş olan Vahhabilerin reisi Abdülaziz bin Suud, bunun üzerine ingilizlerin desteği ile Mekke Şerifi’ne karşı harekete geçti…

Kısa sürede Vahhabi Suudiler, Mekke-Medine ve tüm Hicaz’ı ele geçirdiler (1924/25)… Medine’de Hazreti Peygamber’in eşi Hatice’nin ve bazı sahabenin mezarlarını yerle bir ettiler…

Mekke Şerifi Hüseyin, ihvan (Müslüman Kardeşler) tarafından yakalandı ve ingilizler tarafından Kıbrıs’a sürüldü (1924)…

Ölümünün yaklaştığı günlerdeŞerif Hüseyin hasta yatağında ‘Bizim bu başımıza gelenler ve gelecekler, Osmanlı devletine karşı işlediğimiz günahın ilahi cezasıdır’ dedi…

Bu sözleri duymuş olan oğlu Abdullah’ın bunu, kral bulunduğu Ürdün’de Türkiye büyükelçisi olan Celal Karapınar’a aktardığını Şevket Süreyya, Enver Paşa kitabının III. Cildinde yazar…

Osmanlı’ya ve Türklere ihanet eden Haşimisülalesi’nin kaderi parlak olmamıştır… Irak’ta Kral Faysal’ı ingilizler zehirlediler, torunu II. Faysal da daha sonraki yıllarda çıkan bir ihtilalde ayaklar altında ezildi… Ürdün Emiri Abdullah Kudüs’te Ömer Camii kapısında öldürüldü…Ürdün’ü şimdi aynı adı taşıyan torunuII.Abdullah yönetiyor…

Arapların Osmanlı’ya isyanı, Türklere ihaneti ve kendi aralarında sırtını ingilizlere, Amerikalılara dayayarak yürüttükleri kanlı iktidar kavgalarının tarihi uzundur…

Bugünkü tarih dersini, o bölgede o dönemde görev yapmış genç bir gazetecinin gözlemleri ile bitirelim:

‘’Yarın, öbür gün Arap çeteleri ile sarılacaksınız. Peygamberin torunları Ravza'nın yeşil kubbesine kurşun atacaklar. istanbul elden gidiyormuş gibi telaşlanarak, size Anadolu'nun bağrından Türk yavruları göndereceğiz. Siz, Peygamberin torunlarının ateş ve açlık çemberi içinde, bir hurma kurusu bulamayıp deriniz iskeletinize yapışık ölürken, Anadolu çocukları iskorpitten çürüyüp düşen ağızlarının içinde kavrulmuş çekirge çiğnemeye çalışarak, Fatma'nın, Ebubekir'in, Ömer'in ve Muhammed'in sandukalarını savunacaklar…

Şaka değil, islam emperyalizmi yapıyoruz. Zeytindağı-1932/Falih Rıfkı Atay

Bugün Irak’ta, Musul’da, Suriye’de, Rakka’da Sünnilerin, Sünni Araplarınhaklarını savunmaya çalışan Erdoğan umarız Osmanlı/Türk-Arap ilişkileri üzerine biraz da tarih çalışır…

(Alıntı)
(bkz: copy paste nin zararları)

t: arkadaş silmiş fotoğrafı koyayım şuraya
görsel
Kopyala yapıştır yapan ilk insan ben değilim.

Kopyala yapıştır yapılması, kaynak gösterilmesi, arapların ihanet yapmadığı anlamına gelmez.

Kopyala yapıştır yaptık evet o zaman araplar haklı.
en başta talkan katliamı vb katliamlar olmak üzere. lanet olası milföy hamurları.
Tarih boyunca hiç değişmeyen ve bundan sonra da değişmesi beklenmeyen gerçek.
Tarih tekerrürden ibarettir sözünü unutmamak gerek. milletimizin bu toplumdan kendini kurtarıp özüne dönmek yerine giderek araplaşmaya çalıştığını görmek ise bir hayli üzücü.
say say bitmez, bunların ihanetleri göktürkler zamanından başlar siz daha din kardeşi falan diye uyuyun. dünyadan bir ırkı yok etme gibi bir gücüm olsaydı hiç düşünmeden arapları ortadan kaldırırdım.
görsel

ARAPLARıN TÜRKLERE iHANETLERi ...

Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden ingiliz casusu Lavrence’in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile birlikte Şam’da Türkleri katlettikten sonra: “Evet onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten” diyerek itirafta bulunmuştur…

(Kaynak: ilhan Bardakçı; imparatorluğa Veda, Hülbe Yayınları, istanbul/1985, s.572)

1916 yılının Şubat ayında tarihi Erzurum Kalesi düşmanın sürpriz bir saldırısıyla düştüğünde, bu durumun Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusyası'nın komutanlarına verdiği bilgiler sayesinde gerçekleştiği anlaşıldı.

(Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı, s.19)

Emir Hüseyin'in oğlu Faysal, Araplara şu bildiriyi yayımlar: "...Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi."

(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.330)

Her kim Türklerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim. imdi müslümanlar bir bir Türklerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.Ve Türkleri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübaleğa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merve geldiler.

(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)

Mekke Emiri Hüseyin, 11 Mart 1917'de Bağdat'ı ele geçiren General Mod'a, "Bağdat'ı Turanilerden(Türklerden) kurtardığı için Allah'a şükrettiğini, ingilizlerin başarılarına duacı olduğunu" bildirecektir.

https://www.facebook.com/...6/posts/3714708055240316/
arapların kendileri bile kabul eder, belgeleri gururla gösterirler ama bizim içimizdeki arap testisi severler bir türlü kabul etmez.

adamlar öyle seviyorlar ki arap testisini araplardan bile daha arapseverler.
Şüphesi olanın beynini sikeyim.

https://www.instagram.com...io/?igshid=MzRlODBiNWFlZA==
güncel Önemli Başlıklar