küçükken leyla ile mecnun sayesinde başladığım bu müzik türüne hala devam etmekteyim :D eskiden sadece arabesk dinlerken şimdi biraz azalttım farklı müzik türleri de dinliyorum. ama arabesk bırakılmaz :D
80ler türkiyesinde devlet tarafından toplumu yozlaştırmakla itham edilen, ayrıca da bir tek benim mi ruhumda dibe vurma etkisi uyandırmıyor dediğim tür.
şahsımda keder uyandırmıyor bile.
özellikle 60' lı yıllarda istanbul' un gecekondulaşma bölgelerinde ortaya çıkan bir müzik türü.
ortaya çıktığı dönem toplumdaki sınıfsal faklılaşmanın en sert ayrımını belki de müzik piyasasında görüyoruz.60'lı-70'li yıllarda arabesk sadece alt kesim tarafından dinlenirken, orta kesim daha çok anadolu rock dinliyor, üst sınıfın tercihiyse pop müzik olarak da tabir edilen türkçe sözlü hafif müzik. arabesk, toplumda uzunca bir süre kabul görmüyor, devlet televizyonunda yayınlanması dahi yasaklı.
80'lerde turgut özal siyasette aktif rol almaya başlamasıyla birlikte gecekondu bölgelerindeki oy potansiyelini görerek arabeske yöneliyor. özal'la birlikte gecekondu bölgeleri şehre adapte oluyor ve dolayısıyla arabesk de gündelik hayatın bir parçası haline geliyor.
çıktığı dönemde konu olarak sıla özlemi, yerinden yurdundan olmak, gurbet gibi kavramlar işlenirken, toplumda daha geniş kitlelere yayılan arabesk müzikte 80'ler sonrası daha çok aşk acısı
sıfat olanı değil de müzik türü olan için konuşacak olursam:
düzenli arabesk dinleyicisi insan, derdinin yoğunluğunu homojen dağıtır. belki derdi, arabesk ile azalmaz da aksine, derinliği içinde katılaşır, içinde, dikey bir şerit gibi hissedilir olur; olmasına ama o homojen dağılımla insan, derdiyle yaşamayı öğrenir.
taşranın, orta-doğulunun, işçinin, ve modern zamanlarda nefes alamayanın da alemidir; arabesk.
arabeski bir uyuşturucu gibi de kullanabilirsiniz. misal ibrahim tatlıses'den kal benim için, ferdi tayfur'dan içim yanar gibi eserler hüzün verir, kederlendirir.
ama şimdi ibrahim tatlıses'den acı gerçekler, ferdi tayfur'dan beni bu şehir boğuyor, müslüm gürses'den kulu günahkarsa tanrı ne yapsın, orhan gencebay'dan dünya dönüyor, selahattin özdemir'den kulunu görmedin mi, emrah'dan yaralı, bergen'den sen affetsen ben affetmem, cengiz kurtoğlu'ndan şanssızım gibi eserler damardan enjekte edilir vücutta bitkinlik ve sersemlik uyandırır.
Orhan gencebay, ferdi tayfur, müslüm gürses ve cengiz Kurtoğlu bu dortlüye baba derdik..
küçük emrahlar gibiler ise direk halkın merhamet duygusundan ünlü olmuş parayı bulduklarında sessizce piyasadan cekilmislerdir.
dinlediğiniz müzik türü olmamasına rağmen eğer gurbette yıllardır debdebe içinde boğuşurken bir yerde bu tür memleket havası duyarsanız sizi ağlatabilecek sanat türüdür müzik anlamında.