kaza haberlerini görününce iyi ki yapmıyorum dedirten şey. benim bir de zaten dikkat dağınıklığım var. bir anlık dalgınlıkla birine çarptım mı sıkıntı.
havalı bir şey bence. benim yapamadığım bir şey. bazı yerlerde toplu taşımaya göre daha hızlı ulaşımı sağlayabilir çünkü toplu taşıma biraz dolaştırabiliyorken araba dolaştırmaz ama park yeri sorun olabilir. şehir dışına giderken kullanmak güzeldir bence ama yolu kaybetmemek lazım.
Şehir içinde artık işkence olmuştur. Otobüse binip oturacak yer bulunca hoşuma gidiyor. Yalnız mazot 100 lira da olsa trafik yine tıklım tıklım olacak. Bizde binek kültürü var. Adamın ağzı açlıktan koksa yine otobüse binmez. Böyle insanlar tanıyorum. Çok sıkışınca Aracın modelini düşürüyor satarak. Ve Aradaki farkla mazot alıyor bir kaç ay daha...
Araba kullanmak ise uzun yolda keyiflidir. Sıcak yaz akşamlarında Ay ışığı altına, yeşillikler arasında araba sürmek harikadır. Geçen yazdan bir hatıra:
Öğrenene kadar kurdeşen Dökmeme sebep olmuştur kurs arabasıyla kaza yaptığım bile oldu o derece ama öğrendikten sonra bakkala bile arabayla girmek istiyordum öyle de zevkli.
Tabi dikkat her zaman hat safhada olmak zorunda. Sen ne kadar dikkatli olsan da karşı tarafa güvenmeyeceksin.
En basit tanımla a noktasından b noktasına gitmek için binek bir kara taşıtını sevk ve idare etmektir.
Sürüş konforunu, mekanik parça ömrünü ve güvenliği artıran bazı ufak tavsiyeler vermek gerekirse;
1. Cam suyunuz dolu, lastik basıncınız uygun olsun. Yağmur kesildiği zaman yollar Çamurken cam suyunuz yokken silecekleri çalıştırırsanız ön cam iyice çamurla sıvanır ve birşey göremezsiniz. Lastik havasının az olduğu durumlarda ani fren durumunda savrulursunuz.
2. Sıcak havalarda aracınızı parkettiğinizde direksiyonu yarım tur çevirin ve direksiyon simidinin alt yarısı yukarı baksın. Hem aracı yeniden çalıştırdığınızda ellerinize serin yeri gelir hem de sıcaklık değişimine bağlı olarak simidin sıklıkla kullanılan üst kısmı yıpranmaz.
3. Vites değişimi haricinde sol ayağınızı debriyajdan çekin. Çoğusu basmıyorum dese de ayağını debriyaja koyar farkında olmadan balatayı yer.
4. Turbo beslemeli motorları çalıştırır çalıştırmaz hareket ettirmeyin ve durur durmaz kontağı kapatmayın. Her iki durumda da araç bir müddet çalışsın. Bu durum turbo tribünlerinin her zaman yağlı kalması içindir. Yoksa 20.000 km’de turboyu elinize alırsınız.
5. Fren ve gaza olabildiğince daha az basmaya çalışın. Yani mesela kırmzı ışığa 20 metre kalana kadar gazı köklemeyin veya yeşil yanınca en ilk siz çıkmaya çalışmayın. Bu hem yakıt tüketiminizi artırır hem de fren Balata ve disklerini yıpratarak rutin bakımlarda size ek masraf çıkartır.
6. Akan trafikte diğerleriyle aynı hızda hareket etmeye çalışın. Sollama dışında hızlanmayın ve dönüşler haricinde yavaşlamayın. Herkesle aynı hızda gitmek kaza ihtimalini ciddi şekilde azaltır.
7. Rampa çıkışlarda dorseli araçlara ve açık kasa hafriyat kamyonlarına fazla yaklaşmayın. inişlerde ise önünde durmayın. Yol birden fazla şerit bile olsa hiçbir viraja otobüs, tır gibi uzun araçlarla yan yana girmeyin.
8. Uzun yolda şehir girişlerine yakın tepe ardı, batçık çıkışı gibi yerlerde büyük ihtimalle radar vardır. Buralarda yavaşlayın. Karşıdan gelen araçların selektörlerine duyarlı olun.
9. Sisli havalarda özellikle karanlıkta Yolu daha iyi göreceğinizi zannederek uzunları yakmayın. Sis ışığı kırar. Gerekirse kısaları bile söndürün parklarla gidin yolu daha iyi görürsünüz.
10. Çevirmelerde trafik görevlileriyle tartışmayın, benim falanım da polis filanım da sizin gibi jandarma, hele ki sen benim kim olduğumu biliyor musun muhabbetine girmeyin. Bir eksiğiniz varsa diğer sürücülerin duyamayacağı bir şekilde onlar farketmeden siz söyleyin. Çoğu zaman anlayışla karşılarlar.
11. Çok sıcak havalarda klimayı direk açmayın. Hem soğumak yerine daha fazla ısınmış olursunuz hem de birtakım zararlı gazları solursunuz. Bir müddet Karşılıklı camlar açık olsun araç içindeki hava değişsin motor ısınmaya başlayınca klimayı açabilirsiniz.
Tavsiye derken acemi misin yoksa geliştirmek mi istiyorsun ona göre tavsiye verelim. Acemiysen; kendini hazır hissedene kadar trafiğe girme boş alanlarda iyice pekiştir kendini. Trafiğe çıktığında; panikleme, kendi şeridinde güvenli şekilde ilerle. Sinyal vermeyi unutma. Arabayı bağırtmadan vitesi değiştir. Yokuşlarda kalkış sorunun varsa dik rampaların başlangıcından yap kalkışını. Arkanda ve önündeki arabalarla mesafeyi iyi koru geri kaçırırsan kaza yaparsın. Paralel parketmeyi muhakkak öğren. Bol bol egzersiz yap. Araca binmeden önce lastikleri aynaları kontrol et ve emniyet kemerin muhakkak takılı olsun.
ankara da yaşıyorsanız maalesef bir ihtiyaçtır. çünkü bu şehir de a noktasından b noktasına ulaşmanın tek yolu ilk önce kızılay a gitmektir ki bu da arabayla 10 dakika da aştığınız yolun, toplu taşımayla 1 buçuk saatte aşılması anlamına gelir.
zor-kolay şeklinde sınıflandırmaktansa keyifli-mecburi diye sınıflandırmak daha doğru kanımca.
Şimdi düşünün mevsim bahar, cuma akşamı mesai çıkışı koyulmuşsunuz yola, birkaç saatlik mesafedeki sevdiceğe kavuşmak üzere. Akşam güneşi kıpkırmızı karşınızda batıyor, radyo açılmış, çerez ve içecek eşliğinde manzaraya karşı yol alıyorsunuz.
Kavuşup sarılana kadar geçen zaman içinde yaşadığınız en harika duygular o yolculukta saklı kalacak. bırakın zor-kolay kavgasını ego yarıştıranlar yapsın, siz keyif almaya bakın.
bundan 10 sene önce ankara'da araba kullanmak keyifti. şimdi işkence hatta rezillik. direksiyon başında herkes ruh hastası oluyor. insanlar zaten potansiyel orospu çocuğu. önüne kıran mı ararsın, sıkıştıran mı ararsın, küfreden mi ararsın, ölümle tehdit eden mi ararsın.
böyle toplumda yarı yarıya evet çıkması çok normal amk.