bir röportajinda singer dikiş makinasıyla bile fotograf çekilebileceğini iddaa etmiş kişidir kendisi. bu senenin başında ankara üniversitesiinde düzenlenen batı doğunun fotoğrafını çekiyor panelinde de son noktayı koyan adam oldu bence.
şakir eczacıbaşı ve çetin altan ile bir araya geldiğinde dinlemesi kitaplara bedel, üçünün katıldığı bir programda kendisine sorulan "sizin çocuğunuz yoktu değil mi" sorusuna "valla dünyanın bir yerinde varsa da benim haberim yok" diye cevap vererek beni gülmelere gark etmiş fotoğrafçı, gezgin.
"bu memleket hiçbir zaman en büyük şairinin, edebiyatçısının kıymetini bilmedi. benim mi kıymetimi bilecek. sait faik müzesi varsa annesi kurmuştur. orhan veli'ye sahip çıkan var mı? orhan kemal'in müzesini de oğlu kurdu. ben de fotoğraflar zarfların içinde duracağına çerçeveletip duvarlara asacağım" buyurmuşlardır kendileri.
çok doğal bir üsluba sahip, lafını esirgemeyen, türkiye nin kaybettikten sonra değerini anlayacağı önemli insanlardan biri. aldığı masaüstü bilgisayarı kullanmadığı için kapıcısına vermiş zat-ı muhterem.
uzun zaman önce elime geçen bir takvimle fotolarını gördüğüm, akabinde, bakış açsına, yakalama becerisine ve fotoğraf olayını yaşam şekli haline getirebilme yetisiyle hayranlığımı kazanmış kişidir.
ayrıca galatasaray'da içine girdimi çıkılmayacak, saatlerce sağa sola bakınarak mest olunacak ara kafenin de sahibidir. tavsiye edilir*
(bkz: farklı bir tat, farklı bir doku)
"gerçek fotoğraf insan beyninin birikimleriyle, kültürleriyle birleştirip yarattığı anlamlı, mesaj veren bir fikirdir." sözlerini sarfetmiş fotoğraf duayenidir.
ermeni asıllı fotoğraf sanatçısı. bütün fotoğrafçıların sayıp sövdüğü, çoğu zaman duygu sömürüsü amaçlı sümüklü çocuk fotoğrafları* olarak nitelendirilen fotoğraflar onun objektifinden çıkınca bir başka olur, ayrı bir ruha bürünür, işte bu ara gülerin fotoğrafı dersiniz. bir yudum insanda nebil özgentürk ile olan röportajı yüzümde tebessümlere neden olmuştur. doğallığı, içtenliği, sıcacık sohbeti ile keşke saatlerce konuşsa dediğim adam.
"fotoğraf sanat değildir" derken, fotoğrafa değer biçebilmek için sanat diye kabul görmesinin gerekli olmadığını vurgular üstad. fotoğrafı tarihe yakın görür ve o meşhur "zamanı durdurmak" niteliğiyle yorumlar. bunu tartışacak değilim. ama samimiyetle üzülebileceklere, türkiye için bir hazine olan arşiviyle ilgili şu sözlerini alıntılayabilirim:
"ölmeden bir gün önce arşivimin tamamını yakmak lazım, yoksa kiloyla satarlar ulan!"
Sozde ermeni soykirimina oyle bir olay olmamistir diyemeyen ,bilakis bu safsatanin gercek oldugunu iddaa edici sozler sarfeden ermeni kokenli insan . Tamamiyla Turk dusmanligi uzerine kurulu bir film olan gunese yolculuk isimli filmdede misafir oyuncu olarak yer almistir .