Mel Gibson'ın büyük bütçeli film çekicem deyip kolları sıvadığı tırt film. Azıcık belgesel izleyen biri Mayaların tanrılar için insan kurban ettiğini bilir zaten. Bunun haricinde filmin ilk yarısı kölelerin tapınağa getirilmesi, son bir saati ormanda kovalamaca ile geçiyor. Aralarda bir kaç dramatik sahne, kostümlü insanlar, kanlı sahneler vs. Filmin özeti bir kölenin kaçışı ve onun peşindekiler kısacası. Ama yinede indiana Jones kadar heyecan yok. Kabile savaşlarından öteye gidememiş. Konusu Mayalar olunca ilgimi çekmişti ama Mayaların piramitleri dışında bir şey yokmuş.
bünyesinde bir çok nadir özelliği beraber barındıran 2006 yapımı film. yeni dünyanın keşfine bir de keşfedilenlerin hikayesi ile bakmak olsun, görkemli bir uygarlığı neredeyse diyalogsuz bir biçimde aktramak olsun, acımanın olmadığı rutinlerin bu acımasız sahnelerini olduğu gibi yansıtmak olsun ve belki de en önemlisi izleyipte memnun kalmayan pek olmadığı nadir filmlerden birisi. filmin başındaki söz ve işlenişi bana biraz da olsa yakın zamanda izlediğim son mohikanı anımsattı. (büyük bir uygarlık, kendi içerisinden parçalanmadıkça, fethedilemez. w.durant)
ilk izlediğimde uzun süre etkisinde kaldığım müthiş film.Nefes kesen sahneleri var. filmde yerllilerin kullandığı dilide dünyada sadece 800 bin kişilik bir insan topluluğu konuşuyormuş Mel Gibson'u tebrik etmek lazım güzel iş çıkarmış.
dün gecenin kronik uykusuz gecelerimden biri olması vesilesiyle zaman geçsin diye izliyim deyip hayran kaldığım filmdir. ve dün geceden beri aklımda tek bir cümle yanıp yanıp sönüyo: "orospu çocuğu mayalar"
ekrandan kanın ağzımdan küfrün eksik olmadığı filmdir. film öyle bir kuşatıyor ki sizi kaçış sahnelerinde "koş oğlum" demekten kendinizi alamıyorsunuz. izlediğim en iyi filmlerden biri.
mel gibson bu filmde, yerlilerin hayvanca katledilişinde suçu onlara atmış gibi gözükse de (hiçbir uygarlık bir bütünse yıkılamaz gibi bir cümle var sonda) konusunun muhteşem olduğu bir film oluşturmuş. herkes bilmez bu filmi, o yüzden izleyenlerin kesinlikle artısı vardır. bir kaçış bu kadar mı güzel anlatılır arkadaş.
10 kere izlediğim halde gene izleyesim olan filmdir. mayaların tarihini süper anlatmış, aksiyon dolu bir amerikan yapımıdır. ayrıca hiç Türkçe dublajını bulamadım.
yönetmen bazen saatlerce sürecek şeyi bir karede anlatabilmelidir. mel gibson'da bu filmin son sahnesinde bunu başarıyor. jaguar pençesinin sahile gelmesi ve sonrasındaki bakışı.
film ilk yarıda dumurlardan dumurlara koşturur. araya çıkıldığında "o neydi öyle lan" tepkisiyle hayata dönülmeye çalışılır. mel gibson vahşiliği ön plandadır bu filmde. amerika keşfedilmemiştir, fethedilmiştir lafını doğrular. **