bünyesinde bir çok nadir özelliği beraber barındıran 2006 yapımı film. yeni dünyanın keşfine bir de keşfedilenlerin hikayesi ile bakmak olsun, görkemli bir uygarlığı neredeyse diyalogsuz bir biçimde aktramak olsun, acımanın olmadığı rutinlerin bu acımasız sahnelerini olduğu gibi yansıtmak olsun ve belki de en önemlisi izleyipte memnun kalmayan pek olmadığı nadir filmlerden birisi. filmin başındaki söz ve işlenişi bana biraz da olsa yakın zamanda izlediğim son mohikanı anımsattı. (büyük bir uygarlık, kendi içerisinden parçalanmadıkça, fethedilemez. w.durant)
Mel Gibson'ın büyük bütçeli film çekicem deyip kolları sıvadığı tırt film. Azıcık belgesel izleyen biri Mayaların tanrılar için insan kurban ettiğini bilir zaten. Bunun haricinde filmin ilk yarısı kölelerin tapınağa getirilmesi, son bir saati ormanda kovalamaca ile geçiyor. Aralarda bir kaç dramatik sahne, kostümlü insanlar, kanlı sahneler vs. Filmin özeti bir kölenin kaçışı ve onun peşindekiler kısacası. Ama yinede indiana Jones kadar heyecan yok. Kabile savaşlarından öteye gidememiş. Konusu Mayalar olunca ilgimi çekmişti ama Mayaların piramitleri dışında bir şey yokmuş.