öyle bir apartman düşününkü medine mekke müşrikleri toplanmış kafirunsporun as elemanları olmak için canla başla minik minik teşviklerle dört koldan ilerliyor. ev alma insan gibi insan komşu gibi komşu al sözüne kaynak oluşturan içinde her türlü karaktersizi barındıran konut biçimidir.
meksikalı mültecileri tıkıştırmak için icad olunmuştur.
mülteci konağı diyebiliriz.
vatandaş dediğin apartmanda yaşatılmamalı. insan haklarına hakaret. sikeyim apartmanları. bir yerde apartmanlar çoğunluktaysa orası çatır çatır kapitalizme hizmet ediyordur. refah yoktur.
apartman, üstteki yazar arkadaşlarımızın da bahsettiği gibi dar bir alana çok kişiyi sığdırmak için yapılan yapılardır. komşuluk ilişkileri vs. apartmanlarda bambaşkadır, tabii ''nerdeeee o eski apartmanlarr'' derseniz bilemeyeceğim.
BiR ZAMANLAR APARTMANDA OTURMAK, ÖYLE ÖZLENEN VE ARZULANAN BiR ŞEYDi Ki...
iŞTE SiZE O ÖZLEMiN KANITI...
Yıl 1952...
Dönemin en ünlü dergisi RESiMLi HAYAT'ın Kasım 1952, 7'inci sayısı...
Yine dönemin ünlü gazetecilerinden Sadun Tanju, BAKIN APARTMANLAR VE APARTMANLARDA OTURANLAR iÇiN neler yazmış: http://galeri.uludagsozluk.com/r/apartman-749619/
Halbuki bendeniz, "ahşap bir eski zaman evinde" doğdum. Tuvaletimiz evin içinde değil, bahçemizdeydi. Evde banyo yoktu; banyo dolabı vardı. Sıcak su, kazanlarda ısıtılıp, banyo dolabına getirilirdi. Hatırlıyorum da, apartmana geçtik diye annem ne kadar da sevinmişti. Banyo, canavar gibi ısınıyor. Tuvalet, misler gibi. Annemin sevincine ortak olmuştuk... Sonra sonra apartmanların ne kadar insaniyet dışı mekanlar olduğunu anladım. Üst üste kibrit kutularına doldurulmuş, yığın haline getirilmiş insanlar... O müstakil evler mi "insaniydi", bu apartmanlar mı? Ben, "yanılan" kuşaktanım...
yaşadığım apartmanın bütün kapılarını çalıp, "merhaba, ben apartmanınızın en alt katında oturan komş unuzum. beni seviyor musunuz" diye soruyorum. kapıyı evin beyi açmışsa "bekle geliyom arkadaşım" deyip, elinde nar sopayla iki dakika sonra geliyor. "derdin ne senin arkadaşım" diye başlayıp, güzel küfürler eşliğinde bir şenlik havası yaratıyor, elleri dert görmeyesice! evin hanımı açmışsa kapıyı, nazikçe "beyim akşam geliyor o zaman gelin" diyor, ama; arkamdan da "kızım babanı ara apartmanda sapık var" diye fısıldıyor.
ayda bir apartman değiştirmek inanın beni çok yoruyor, sanırım insanlar beni hep yanlış anlıyor.
allahın cezasıdır. doğadan kopmaktır, istenmeyen insanlarla iç içe olmaktır ve bokların aynı gideri kullanmasıdır. adı üstünde binadır üst üste dilim dilim konumlanır, müzik açmak yok, o yok, bu yok, hülasa, başkasının sorunu senin sorunundur.... ormana duyulan özlemdir.
bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamayı istettirendir.
birçok daireden oluşan çok katlı bina. Birçok ailenin aynı çatı altında yaşamasını sağlayan bu binaların ortak yönetimi Kat Mülkiyeti Yasasına bağlıdır. Kural olarak apartmanların genel giderleri kat sahiplerince arsa payları oranında ödenir. Yöneticiyi kat sahipleri kurulu üçte iki çoğunlukla seçer. Çoğunluk sağlanamazsa yönetici Sulh Mahkemesince atanır.
seyfi teoman'ın 2004 yılında çektiği kısa filmdir. konusu:
--spoiler--
Genç bir kadın, yeni bir apartman dairesine taşınır. Geçmişini geride bırakıp yeni aşklara ve mutluluklara yelken açmayı düşünür. Daha doğrusu başka bir adama aşık olmuştur ve var olan ilişkisini bitirir. Ama ilişki bitmiş midir? Geçmiş biz istediğimiz zaman kolayca yakamızı bırakır mı? Bizi sevenler de, sevdiklerimiz de geçmişle olan hesaplaşmamızdan payına düşeni alacaktır.
--spoiler--
mahallenin en eski apartmanlarından birinde oturuyorum. denize 2 km. şimdi gözükmüyor ama eskiden görünüyormuş deniz, öyle diyorlar. denizden gelen yel, şarkı söylermiş bacayla. önüne bir apartman dikmişler önce. kafa tutmuş ama geçememiş. sonra bir apartman da arka tarafa dikilmiş. bizim apartman yorgun, eğmiş başını. sonra han derken iyice gömülmüş bizimki. denizden yel de gelmez olmuş artık. yaşlanmış, kamburlaşmış. devlet istimlak etmiş bahçesini; incir ağacını, üzüm sarmaşıklarını kesmişler. yol yapmışlar. üstüne bir de deprem sarsmış. ağlar gibi dökülmüş uğur taşları. kırılmış kiremitleri; teker, teker. çatlamış her bir yanı. ama belli etmemiş. öyle mağrurmuş. içindeki ailelerin çilesiyle beraber, taşımaya devam etmiş, onca yükü sırtında.
ama biraz buruk, denize ve rüzgara
oturulmaması gereken bir yerleşim birimi, yapı, her neysedir. amınakoyim, haziran ayı başladı, tüm bina tadilat yapmaya başladı. aralık ayı geldi yok binanın dışı kaplanacaktı, yok efendim falanca mutfağını değiştiriyor diye, her sabah ya çekiç ya matkap sesiyle uyanmaktan bıktım ulan bıktım! sokucam tadilatınıza ya! gecekondu daha huzurlu şerefsizim!
2004 yılı yapımı, yönetmeni ve yapımcısı seyfi teoman olan, yaklaşık 23 dakikalık bir kısa filmdir, bu kısa filmde 6 oyuncu ve 3 dış ses vardır. konusu ise yalnızlıktan kurtulmaya çalışmak ama yinede yalnız kalmaktır.
Zemin giriş kapılarının kilitleri sorunlu yapılardır. Açması zordur, anahtarı soktuktan sonra kapıyı kuvvetlice ittirmek ya da kendine doğru çekmek gerekir. Bundan başka anahtarı sağa mı yoksa sola mı çevirmek gerekir, yoksa deliğe değdirmek mi yeterlidir kapısını açmak için apartman sakinliği yirmi yıla ermeden bilinemez. mütemadiyen anahtar yutan apartman zemin giriş kapıları, çoğunlukla hangi anahtardı diye şaşırıp daire demir kapılarının anahtarlarını dış kapılar üzerinde deneyen sarhoşlardan müzdariptirler. Apartmanın en kullanışsız şeyidirler.
Birkaç kat üzerinde bir kaç odalı daireye ya da bu gibi dairelere bölünmüş olan binalara verilen ad.
Bu çeşit yapılar, dar bir alana çok sayıda nüfusun yerleştirilmesi zorunluluğunun belirdiği büyük şehirlerde başlamıştır. Bu şekilde yanılar, uzun asırlar boyunca, tek tek ailelerin oturmakta olduğu geniş ve bahçeli evlerin verini almağa başlamıştır.
Bugün, modern ülkelerde ve büyük şehirlerde, içlerinde yüzlerce, binlerce kişiyi barındıracak şekilde büyük ve çok katlı apartmanlar yakılmaktadır.