Koşullara göre değişkenlik gösteren eylem.
Mesela vücudunda, bir tarafın çok fena ağrıyor. Acıdan yerinde duramıyorsun. Veya hastanede yatıyorsun. Ya da hapistesin, karnın aç...
Hadi anı yaşa bakalım! Böyle durumlarda geleceği hayal ederek yaşayabilir insan.
Fakat başına güzel şeyler geliyorsa; dibine kadar anı yaşa!
her anı dolu dolu yaşamak gerek diye düşündüğüm şeydir. nedendir bilinmez bazen geçmişe dalar giderim ve bu beni üzer. şarkılar dinlerken de üzülürüm. ancak bir şey daha var beni geçmişe sürükleyen o da eski arkadaşlarımı görmek ve onlarla zaman geçirmek. nedensizce tekrar tekrar buluşuyorum geçmişten insanlarla.
"şimdi zamanın dışındadır. Geçmiş ile gelecek arasında bir bağdır sadece. Bu sebeple insan şimdinin içinde hep özgürdür.
Gelecek diye birşey yoktur. Sadece şimdi vardır.
Onun için yaşayın.
Şimdinin içinde iyiysen, sonsuza dek iyisin demektir."
Bir kitapta isa'ya göre mutluluk "Mutluluk, geçmişi unutmak, şimdiyi hoş görmek, geleceği düşünmemekle mümkündür."
Buna gönülden katılıyorum ve mottom bu. Anı yaşamak.
Geçmişin pişmanlıkları ya da geleceğin insanda uyandırdığı o belirsizlik kaygısı yani önünü görememe hali ile boğuşmadan şimdide kalıp hayatı yaşama eylemi. Latince özdeyiş olan "carpe diem" kimilerine göre anı yaşa, gerisini boşver, vur patlasın çal oynasın gibi hazcı bir anlayış olarak algılansa da aslında bu özdeyiş insana, sahip olduğu şeyin sadece bugün olduğu ve onu da geçmiş ya da gelecek hakkında boş yere kafa yorup kaybetmemeyi salık verir. insanlar geçmişte yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerin pişmanlığını yaşar. Sürekli o konularda sızlanıp durur ve bugün yapması gerekenleri öteleyerek geleceğe de başka pişmanlık nedenleri bırakır, evet.
Hayatın kıymetini anlayabilmek bize anın ve anı yaşamanın ne denli önemli olduğunu hatırlatır.
Her anın tek olduğunu fark edebilmek,
bizi gerçek anlamda çok da önemli olmayan kaygılardan kurtarırken, yaşamak istediklerimizi ertelemekten, ayrıca bitip tükenmek bilmeyen bir gelecek kaygısıyla hayatı sürdürme fikrinden vazgeçirir.
Kendinizi daha önce hissetmediğiniz kadar özgür hisseder,
her an sizi yiyip bitiren kuruntuların bir anda önemsizleştiğini fark edersiniz.
Anı yaşamak,
Her anı tek tek planlamak değil, gidilecek yönü belirlemektir.
Kafana her eseni yapmak ve geleceği hiç düşünmemek değil,
O an yaptığın şeyin anlamını kavrayabilmek,
tadını çıkarabilmek,
Taze çayınızı yudumlayıp kitabınızı okurken yarın ödeyeceğiniz faturayı düşünmek yerine kitaptaki hikayeye konsantre olup çayın tadını doya doya hissedebilmektir.
Hayatımızın her anı,içinde bulunduğumuz şimdiye sadece bir an için aittir,daha sonra sonsuza dek geçmişe ait olacaktır. Her akşam bir gün daha fakirleşiriz. Eğer içinden kendimize her zaman yeni bir hayat ve yenilenmiş bir zaman çekebileceğimiz tükenmez bur sonsuzluk kuyusunun paydaşları olduğumuzu, en içe işlemiş şekilde, gizlice biliyor olmasaydık, sahip olduğumuz kısacık zamanın gitgide geri çekilmesinin görüntüsü karşısında muhtemelen zıvanadan çıkardık. Kuşkusuz ki, bu türden mülahazaların üzerine, en büyük bilgeliğin, şimdiki anın keyfini çıkarmak ve Bu keyfi hayatın amacı haline getirmek olduğu yolunda bir teori bina edebilirsiniz, Çünkü şimdiki an gerçek olan tek şeydir ve geri kalan Herşey ancak hayaldir. Öte yandan bu tür bir hayat tarzına en büyük Aptallık da diyebilirsiniz: Zira bir anda var olmayı kesen, bir rüya gibi tamamen yok olup giden bir şey, asla ciddi bir çabaya değmez.
Arthur Schopenhauer- Dünyanın Istırabı Üzerine/s.27-28.
o an ne ne düşünüyorsan söyle, ne istiyorsan yap! çünkü bir daha o anı tekrar yaşamayabilir insan...
Shakespeare şöyle diyor;
Yapmak istediğimiz şeyi, yapabilirken,
O anda yapmak gerekir.
Çünkü bu "yapabilirim" değişecektir.
Engellerle, ertelemelerle, aksaklıklarla karşılaşacaktır,
Keza diller, eller ve kazalarla.
Sonra elimizde kala kala "yapabilirdim" kalır...