en son çocukken gittiğim şehir. yaz felaket sıcaktı ama biz o çay bahçelerinde koşuştururken hanımeli çiçeği falan, bildiğin yaz kokardı şehir. yine de severdim. tadı damağımda kalmıştı.
bebekliğim, çocukluğum geçti bu güzel şehirde. huyunu, suyunu her şeyini bilirim. iklimini, gezilecek yerlerini, saklıkentini, denize ne zaman girileceğini.. en çok kışın yağmurlu akşamlarda annemin dizinin dibinde yediğim iğdeleri özlüyorum. fırtınalı konyaaltında sıcak bi kafede oturmayı, sabahın köründe çarşaf gibi denizine girmeyi özlüyorum. bir gün yeniden gelicem..
bir kaç saate terkedeceğim şehir. Son bir senemin en güzel 3-4 gününü altın portakal film festivali sayesinde geçirmemi sağladığı için de kendisine minnettarım.
şimdi emekli orospudan farkı yok, Suriyeli, Keko, Kıro, Alman, Rus turist.. Ana dili Türkçe olan kişi sayısının az olduğu, Çarpık yapılaşma konusunda izmir ile yarışan, Meyve Sebzenin En pahalı olduğu şehir, 43 yıılık memleketim.
insanları anlayışsız ve saygısız hepsi değil ama yüzde 98'inin beyni bedenini terketmiş. ha mekan olarak lafım yok miss gibi şehir tarihi olsun koyları olsun.
Gece 3'te yağan yağmuruyla uykumdan uyandırıp sevindiren şehir.
Kışı bambaşka oluyor. Hava Yavaş yavaş serinlemeye başladı. En güzel havalar yaşanırken buradan ayrılmak üzücü.