ister eğlen, ister dinlen... ister kalabalığa karış kendini kaybet, istersen kaybettiğin kendini dalga sesleri arasında bulmaya çalış. Aradığın her neyse bulabileceğin, nabza göre şerbet veren güzel şehirdir. Biraz fazla sıcaktır ama olsun o kadar kusur kadı kızında da olur.
bu mevsimlerde yaşanmaz olan şehir..
bugün, evet bugün yaşamaktan vazgeçtiğim şehir ayrıca. dışarda olmak zorundaydım ve hayatımın en feci gününü yaşadım. derecelerin 40 gösterdiği şehirmiş..miş.. nemden dolayı kalp krizi geçiriyordum ve eminim 60 dereceye ulaşıyordu nemle birlikte hissedilen sıcaklık (hissedemediğimiz sıcaklığı neden verirler hava raporlarında onu da anlayamamışımdır.)
burada ince bir kıyafet giyerseniz terden üzerinize yapışabilir ve transparan bir görüntü sergileyebilirsiniz, kalın giyinirsiniz bu seferde kıyafetiniz terden iki renk olur ve zor kurur.. uzun kollu giyerseniz havale geçirirsiniz, çok açık giyinirseniz amele yanığı olursunuz.. hele ki ağustos 1-10 arası çok tehlikelidir bu şehrin güneşi..ala yapar.
yani burda yaşamak zordur. ömrünüz kısalır burda. klimaların altında bütün vücudunuz kreç taşına döner.
bense en kısa zamanda bir plan yapıp kurtuluyorum burdan, mümkünse ege'ye..
Üniversite okumak için istanbula gideceğim için 15-20 dakika önce istanbul başlığı altındaki entryleri okudum. Okudum ve şaşırdım afalladım.Bırakın usta sizin yorumunuza göre istanbul oysa benim güzel antalyam el değmemiş kız gibidir.Kaleiçinde salaş bi cafede nargilemi içtikten sonra gezilesidir. Amfiye inip bira içilesidir.Tinercilerle uğraşmamaktır.Dedim ya el değmemiş bir kız ise zaten el sürmek istemezsiniz.Son zamanlar bi dünya hayvan kılıklı mahlukat bu güzelim şehri mahfetmeye çalışsada değişmemesidir.Antalya güzeldir be arkadaş Ben ona aşık oldum o bana . Uzaktan aşk yaşıyoruz sahil kıyılarında...
dolmuş-otobüs ulaşım hattının düzensizliği ve inanılmaz yaz sıcağını saymazsak güzel, yaşanılası, gezilir bir şehir dicem ama bu sıcakta ne gezilecek ne de yaşanılacak bir şehir.
1970 li yıllarda istanbuldan gelen müteahhitlerin antalya yerel halkının hayvan otlatma alanlarına tonlarca para verip onları zengin ettiği ve o insanların paranın icadından yeni haberi olmus gibi ultra bir görgüsüzlükle evde yufka acıp o yufkanın içine bakkaldan para ile aldıgı bildigimiz somun ekmegi paramla aldım istediğimi yaparım diyerek yufka arasına somun ekmek sarıp yiyen insanları olan bir şehir.
2 senede ancak bitirilen bildigimiz standart yer üstünde giden tramvayı metro zanneden yerel halka sahip küçük bir sehir.gerci oyle kucuk bir yere tramvay için o kadar para harcamak cok gereksiz.
rakı kültürü olmayan, beş dakika içinde hamam suyu gibi olduğundan bira da içilemeyen, bardakların dışı terlediği için sürekli üste başa bir şeyler damlattığınız, serin havada bile kendinizi klima açmak zorunda hissettiğiniz, trafikte türkiyenin belki de en çok kadın sürücüsü olan, iki tekerli araçların* sağdan soldan vizir vizir geçtiği, adım başı seksen, doksan saniyelik trafik ışıklarının sizi deli ettiği, ağır kanlı insanların yaşadığı bir güney şehri.
saati olmayan bir şehir. ne trafiğin sıkışık olduğu, ne insan kalabalığının fazla olduğu, yemek saati, uyku saati, eğlence saati belli olmayan bir şehir antalya.
yeni taşınan ve sıcaktan şikayet edenlere ağız birliği etmişcesine 'sen bir kış geçir de ondan sonra gör' diyen, yazın misafiri eksik olmayan, işten güçten kendi denize giremeyen, iklime alıştıktan sonra fazla terlemeyen, sokakta dolaşırken bronzlaşmış doğal esmer insanların yaşadığı şehirdir.
üç metrede boyu geçen* denizi, phaselis, olympos, adrasan, çıralı, saklıkent, tahtalı ile batısı doğusuna bin basan, şahane gözlemeleri ve tahinli piyazı dışında yemek kültürü olmayan, en yakın iki komşusuna* neredeyse beşeryüz kilometre uzakta bir şehirdir antalya.
yazın bitmeyen sıcak ve nemi, kışın başladımı dinmeyen yağmuru ve yaz kış eksik olmayan hırsızlık olayları ile aslında türkiyenin en eğlenceli şehridir.
bugun 25 dereceyi görmüş şehirdir. sonbahar bir tek akşamları geliyor herhalde.
ne giyceğnize karar veremeyeceğniz bir mevsimdedir. sabah çıkarsınız oh mis hava yanıyor, akşam olunca donuna kadar ıslan eve dön..
nüfus:
turistik bir şehir olması nedeniyle antalya, nitelik ve nicelik açısından son derece dinamik bir nüfusa sahiptir. siz nüfusu bir milyon olarak bilin, yanılmazsınız. türkiye'nin en fazla göç alan şehri olması nedeniyle, nüfusun küçük bir bölümünü antalyalılar oluşturur (bkz: antalya'nın yerlisi). bu nedenle şehirde yaşayacağınız olumlu ve olumsuz deneyimlerin pek azından antalyalılar sorumludur. yerleşik yabancı nüfus sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. örneğin rusların okulları, tiyatroları vardır. alanya'da almanca, felemenkçe yerel gazete ve dergiler vardır. şehir mezarlıklarında pek çok yabancı yatmaktadır. antalya'yı çok seven bu insanların vasiyetleri böyledir.
coğrafya:
antalya'yı antalya yapan coğrafi güzellikleridir. beydağlarının eteğinde, yaklaşık 40 metre yükseklikteki falezler (kayalar) üzerine kuruludur. nefes filmindeki karakol'un bulunduğu yer de antalya'dır, magazin prgramlarında milletin güneşlenmekten ciğere döndüğü plajlar da. tüm bunlar birbirine yarım saatlik mesafededir. hayatı boyunca dağ ve plaj görmemiş avrupa ve rus halkının gökten yağmasının nedeni budur.
iklim:
ilkokuldaki akdeniz iklimi tanımını bir kenara bırakıp, pratik bilgiler vereyim. kışın kar yağmaz, ancak yağmur bildiğiniz gibi değildir. fırtınayla birleşirse tehlikeli boyutlara ulaşabilir. yazın hava sıcaklığı, televizyonda göreceğiniz sıcaklığın üzerinde, hissedeceğiniz sıcaklık onun da üzerindedir. klima olmazsa hasta olursunuz, bu kadarını söyleyeyim.
şehir merkezi:
antalya şehir merkezi tanımı kişiden kişiye, nesilden nesile değişsede, yazarın tanımı: nostaljik tramvay güzergâhı, kaleiçi ve buna paralel caddeler olacaktır. bu güzergâh, boş vakti olanlar için yürüyerek gezilebilecek uzunluktadır. bu güzergâhta alışveriş yapacak yer bulursanız, bana da haber verin. antalya esnafı mütemadiyen "turist bizden alışveriş yapmıyor" diye ağlar. dünya'ya portakal satan bir şehirde, ekşi ve pörsümüş portakalın suyunu sıcak sıcak bilmemkaç euro'ya kaktırdıklarından kimseye bahsetmezler. alışveriş için doğru adresler, ne yazık ki alışveriş merkezleridir.
toplu taşıma:
toplu taşıma belediyenin kontrolündedir ancak (tramvay dışında) belediye'ye ait değildir. belediye otobüsü diye gördüğünüz götürgeçler, direksiyondaki güleryüzlü ve kibar insanın dayısına aittir. akşama kadar dayısına vermekle yükümlü olduğu bir miktar para vardır. hasılatın geri kalanı cebine kalacaktır. bu melablağı arttırmak için yapmayacağı çılgınlık yoktur. aynı şey minibüsler için de geçerlidir. rehber olarak tek tavsiyem sıkı tutunmanızdır. bunun tersi de geçerlidir. motorlu taşıtlar, 50 km/saat kızla gitmek üzere tasarlanmıştır. 5 km/saat hızlarda uzun süre gidebilmek için, mercedes benz gibi firmaların geliştirdiği, motora müdahale eden opsiyonel elektronik donanımlar vardır. koltukları dolduramayan antalya minibüsçüsünün sağ bacağında, bu donanım standarttır.
trafik:
"istanbul'dan beterdir" desem kimse inanmayacaktır, ancak bire bir yaşayan ve "ben ne eşşekmişim" diye ağlayan istanbullular için omzumda her zaman boş yer vardır. yukarıda tanımladığım antalya şehir merkezinin önemli bir bölümünde, trafik tek yönlüdür ve saat yönünün tersinde döner. anlamadınız değil mi? o yüzden mümkünse araba kullanmayın veya şehir içine girmeyin. antalya trafiğinde, sağa sinyal verip sola dönenler olacaktır, görürseniz korkmayın. yavaş gitmeyin üstünüze çıkarlar, hızlı gitmeyin önünüze atlarlar. dikiz aynasında beyaz şahin görürseniz, sinyal verip sağa yanaşın. aracınızı durdurun, kontağı kapatıp, başınızı önce kollarınızın arasına sonra bacaklarınızın arasına alın.
sosyal hayat:
antalya idari olarak büyükşehirdir. ancak büyükşehir değildir. kültür sanat faaliyetleri azımsanmayacak ölçüdedir, vefakat antalya halkı bunlardan her daim uzaktır. yeni gelenlere "piyasa" diye tanıtılacak bazı caddeler vardır. bunlardan biri olan ışıklar caddesi ile ilgili sözlük'te de görebileceğiniz "antalya'nın bağdat caddesi" tanımı yaygındır. bu tanımı yapanlar, muhtemelen bağdat caddesi'ni görmemiştir.
güzel bir (bkz: zirve) yapmanın zamanı gelmiş olan şehir. aslında iyi bir zirveyle buluşup kaynatmak lazım diye düşünüyorum ama iyi bir organizasyon şart tabi.