öyle güzelim şehirde alışveriş merkezi gibi saçma yerlere gitmemektir en başta. hele de hava güzelse.
önce kaleiçi'ne gidilmeli. sokaklarında dolaştıktan sonra liman'a çıkan yollarını takip ederek deniz görmeli insan.
konyaaltı'ndaki plajlara da gitmek güzeldir. toros dağlarının denize döküldüğü yerleri seyretmek.. varyant'ın aşağısına inmeden deniz manzarasını hafızaya almalı insan. falezlerden bahsetmeye gerek yok.
sabah erken saatlerde, 7 gibi, konyaaltı caddesinde yürüyüş yapılmalı.
ardından vakit varsa, side, perge gibi tarihi yerler unutulmamalı..
ışıklar'ı gezmeli sonra. konyaaltı'ndan başlayıp, kale kapısı, ışıklar, lara derken uzun uzun yürünmesi güzeldir, araca falan binmeden.
gece olduğunda ise en son duraktan, müze durağına kadar eski tramvayı kullanmalı.
düden şelalesi, kurşunlu şelalesi ve manavgat şelalesine gitmek. düzlerçamında piknik yapmak, köprülü kanyon'a gitmek. ve tabii ki lara da denize girmek.
mutlaka ara sokaklardaki bir piyazcıya gidip piyaz ve köfte yenmeli. antalya´ da köfteyi de piyazı da çok değişik yaparlar. antalya´da çok değerli ve lezzetli küçük taneli fasulye çıkar.
özellikle öyle tuiristik falan olmayan ara sokaklarda esnaf lokantaları vardır. öyle lüks merakı falan olmadan öyle bi yere gidip basit masa ve sandalyeli bir esnaf lokantasında direk antalya´nın yerlisi bir ustanın elinden yenmelidir.
ben bi kere öyle bi ara sokakta piyaz yedim, kaç yıl geçti, bak buraya oturdum ve bu entry´i yazıyorum. antalyalı´nın kendi özel köftesi ve piyaz tarifi vardır. çok özeldir.
sen onu evde yapınca o tadı vermez. çünkü o fasulyeyi bulamazsın.
birayı heryerde içersin, denize heryerde girersin...ama piyazı yemeye antalya´ya gitceksin.
falezlerde günbatımını izleyerek koşmak/ yürümek/ bisiklet sürmek,
temmuzun 45 derece sıcağında değil, aralık-ocak aylarının püfür püfür rüzgarlı fırtınalı havasında gidip tekne gezisi yapmak, sel sularını aralıksız yağmuru serin ama üşütmeyen havayı tatmak, yağmurla beraber denize girmek, biraz deli cesareti sahibi olup sabahın köründe şafak soğuğunda spor yapan eğlenceli bir grupla kıyı şeridinde koşturup ardından doyasıya yüzmek.
Kaleiçi'nden bisiklet kiralayıp erzaklarınızı falan alıp kemer'e gidin. Sonra kemer'de yorgunluktan çimenlerin üzerine uzanın. Sonra cebinizdeki 30 tl ile burger king'e gidip bi yandan ruslara bakarken diğer yandan normal burger king'den 25 kuruş daha fazla olan dondurmanızın tadını çıkarın. Sonra da bisikletlerinizi antalya otobüsünün arka kapısından dikleyerek otobüse yerleştirip antalya'ya dönün. Dönüş saatiniz gece 12'ye falan denk geliyorsa fazla aracın olmadığı yollarda bisiklet sürmenin keyfini çıkarın.