Mağazadan bir bluz almış sonra uzun diye onu kesmiş dikmiş bir şeyler yapmış. Şehir dışına gitti o ara bir ay dönünce de unutup bluzü değiştirmeye çalışmış mağazadan. Yaşlı olmak gercekten çok zor.
anneannem annem kokardı zaten köyde elinde büyüdüm. keşke büyümeseydim, yine seni koklasaydım, gitmeseydin, annemle börekler açıp köfteler yapsaydın. annem çöktü yine sigaraya başladı sen gidince. şimdi saçlarını seninki gibi uzatıp örüyor. sen ailemizin her manada bereketiydin anneanne. gelmiyorsun artık rüyama, gel, ihtiyacım var.
çok az duyulmuş tuna boyu türkülerini sadece bana söylermiş.
çocuklarına, anama falan soruyorum da yok be diyorlar. çok sertti o kızardı öyle şeylere diyorlar. hiç biri ananemin türkü söylediğini bilmiyor.
şans eseri karşıma böyle bir kaç az bilinen balkan türküsü çıktı yutubda da bazen sinir seviyem çok yüksek olduğunda açıp dinliyorum. ananemin tınılarını yakalıyorum bazen, o türkülerde.
onun gözünde kraldım oğlum. ben bir yana diğerleri bir yana.
yaşlanınca bebek gibi olan, bazen sevimli, bazen inatçı davranan güzel insan.
gece odamda oturduğumda ışık açık olduğu için kızardı.
birlikte oturup belgesel ve dizi izlememizi çok severdi.
rahmetli annem 80' ini geçince her hafta sonu onun yanına gider ve geri dönerdi, yoğun çalışmasına karşın.
öldükten sonra yalnız bırakıldığım bir gecede ev o kadar boş ve korkutucu geldi ki sabah kaçıp gitmek zorunda kaldım.
geçmişte kalan ve asla dönmeyecek renklerimden biridir o. huzur içerisinde uyusun. belki yakında yanına gelirim.
ben değil de bir tanıdık diyelim de kendimizi övmüş gibi olmayalım çünkü amaç bu değil. bir ege türküsünün senfonisine takılıp tarihe ama macaristandan başlayıp istanbula kadar gelen 350 yıllık bir tarihe gömülüp gitmektir.
(bkz: ardıçtandır kuyuların kovası)
aga bak bu bahsettiğim arkadaş, ülkede kaymak tabakanın erişebileceği aklına gelen her türlü titre erişmiş, yeri gelmiş paraya pul muamelesi yapmış yeri gelmiş kral gibi yaşamıştır fekat bütün bu nimetlere sadece bir kişi üstünlük kurabilir, bu adam nezdinde.
ananesi.
sebebi aslında belli, ondan gördüğü büyük ilgi, beklentisiz sevgi ve demir misali dövülmüş olsa da yumuşacık bir insan olarak kalması, ananesinin ama sadece ve sadece ona karşı yumuşacık. başkalarına karşı gene demir gene katı.
bu adam neredeyse yüzlerce sevgi yaşamış, yüzlerce insanı hayatına sokmuş çıkarmış ama hala evinde sadece ananesinin resimleri asılıdır.
cebinde ananesinin resmi vardır ki kendi fotoğraflarına bile bakmayı sevmeyen bi tiptir.
anası babası ananesinin yanında 2. plandadır. varsa yoksa çakır gözlüsü.
bakar ananesine bir macar görür, hani şimdilerde var ya türklere benzeyen macarlar, ondan işte. araştırır nedir bu diye. balkanlarda bunlara macarlar dendiğini öğrenir. osmanlının macaristan ı fethinden sonra taaaa macaristan a gönderilmişler. oralar kaybedildikçe de romanya sonra bulgaristan ve izmit ve istanbula kadar gelmişler.
adam, şimdilerde cennette olan ananesini (ki cennete, cehenneme pek inanmaz ama ananem cennette der) pek sık aklına getirmez yani öyle o yoksa ben yokum havalarında değildir ama işte böyle içli bi türkü, onun yanındayken aklına işlenmiş, bir kapı, bir pencere, bir küpeli çiçeği, bir yazma, bir bakır, bir pide görünce durgunlaşır ağlamaklı olur.
zaten işi gücü o anları, o mekanları canlandırmak, yaşamaktır. öyle uğraşır o işlerle.
hay deli adam ya.
ailem boşanınca annem ve kardeşimle beraber yanlarına geri döndük. dedemle beraber büyüttüler bizi. bizi büyüten insanlar. dedem 9 yıl önce 61 yaşındayken vefat etti anneannem de bu sene 61 yaşına basıyor. kaybetmekten korkuyorum. her ne kadar arada anlaşamasak da kendisini çok seviyorum. beraber örgü örneklerine bakıp yorum yapmayı çok seviyorum. allah uzun ve sağlıklı ömürler versin. çünkü biliyorum kaybedersem eskisi gibi olamayacağım.
Geçmişin özleneni. Anne ve baba işteyken bakması, dolaştırması, fotoğraflardaki gülüşü, 70 küsür yaşında size doğum günü pastanızı getirmesi…
Senin değerlerin de yaşama sebeplerim arasında yer alıyor anneanne. Yoksa hayat çok zorluyor beni. Çok yoruldum.
çocukluk anılarının sevimli, bilge kahramanı.
kapıya o yaşlı haliyle, pastayla gelip doğum günümü kutlayışını unutamam. giderkenki bakışın hala aklımda... aklıma geldikçe ağlıyorum. affet beni anneanne. seni çok özledim. annemle birlikte huzur içinde uyu hep.
geçmişe dair özlenen kişilerden biridir. yaşlı ve yorgun halde size doğum günü pastanızı getirmesini unutamazsınız mesela. bir gün gider ve sevdiğiniz herkes kaybolduğunda olduğu gibi bir parçanız da kaybolur gider.
Merdivenlerde düşmüş. Yaşıtlarından çok sağlıklı olmakla övünüp duruyor ama hiçbiri de anneannem kadar kolunu bacağını kırmadı. 81 yaşında kadınsın. Bir otur otur.
2 sene anneannemle yaşamıştım. Bildiğim tüm yemekleri, temizlik malzemesi karışımlarını, ufak sökükleri dikmeyi bana öğretmişti. Gençken bulmaca çözmeyi çok severmiş, yokluk yüzünden kendi okumayıp kardeşlerini okutmuş, o yüzden içine dert kalmıştı. Arada beraber bulmaca çözerdik. Güzel günlerdi.
Çok seviyorum bu kadını. 80 yaşına geldi ama benden daha dinamik. Yaşamayı çok seviyor. Yüksek sesle konuşması ve her zaman bildiğini okuması dışında bir kusuru yok. Bir de şey herkese,her şeye karışır.
insanları bezdirir biraz. E 80 yaşında. Olur, normal. Değişemez ki!
yamalı bi şalvarı vardı, bi de yün yeleği. bi sürü varlıklı evladı olmasına rağmen,
öyle öldü gitti kadıncağız.
çocukluğumdan birkaç anısı var sadece.
beraber eşeğe binip bahçeye giderken eşeğin bizi sırtından attığını hatırlıyorum hayal meyal. anneanemle yerde debeleniyorduk en son.
bir de ben ağaca tırmanmıştım, anneannemi görüş alanımdan çıktığı için korkup bas bas bağırmıştım.
çüğdürüyom isminin çocuğu gelecem bekle diye bağırdı o da.
sonra anneme çüğdürmek ne diye sormuştum.
anılar anılar... toprağı bol olsun. severdim çakır gözlü ihtiyarı.
şu anda da anneannemin evinde, çocuk odasında oturmuş bu tanımı giriyorum. (bkz: ehehehe) lan yanlış anlaşılmasın şimdi. hani bu boş odaların ismi çocuk odası oluyor ya o yüzden çocuk odası dedim. yoksa 12 yaşında değiliz amk.
Almanya'ya gitme hakkı vardı, resmi davet almıştı yaşı nedeniyle. geçmişte bir süre Almanya'da da ikamet ettiği için. masrafları karşılanacak, konaklama için yer dahi gösterilecekti.
gitmek istedi ama kimse götürmek istemedi.
ben dedim birlikte gidelim, ben götürürüm. ben de istiyordum hatta. birlikte hevesleniyorduk.
peki ne oldu?
benim işim yoğundu, lisansüstü eğitimim yoğundu. demeye kalmadan anneannem rahatsızlandı. bu ara lisansüstü kazanmama da ne kadar çok sevinmiştin.
sözlük kimsenin umrunda değil.
annem ve birkaç kişi dışında herkes olağan hayatında.
bana de kime anlatayım, kimle dertleşeyim.
aklıma geliyor geliyor her boş anımda.
sırf düşünmemek için erken iş başı yapmak istedim.
nasıl anlatayım daha.