Anlatmak istediğim, doğru bildiğim ya da yanlışa dur demek istediğim çok oluyor, ancak ne zaman bir insanı doğruya yönlendirmeye çalışsam sonucunda başarısız oluyorum. Anlatmaya çalıştıklarımdan karşımdaki kişinin hiç bir pay çıkarmayışı canımı sıkıyor. Böyle şeylerin sabır gerektirdiğinin elbette farkındayım ancak şeytan da bırak ne hali varsa görsün tavrını takınmamı fısıldıyor kulağıma. Üzülüyorum amaçsız hayatlara, üzülüyorum hiç bir şeyi değiştiremeyişime. Zor olanlardan zaten umudumu kestim, zira ikna kabiliyetim sıfırdır. Ama olması gerekeni bilip de söylenenleri kulak ardı edenleri de aklım almıyor. Vicdan sermayesini tüketmiştir belki de diyorum, üzmüyordur bu onu. Kabullenmeyişleri Kabullenemiyorum. Kötü giden şeyleri düzeltmek için çaba harcamayan, bu çabayı harcamaktan imtina eden insanları anlayamıyorum. Anlatamıyorum bu insanlara, güzellikle bile anlatamıyorum.
kur'an'da ''allah kalplerde olanı bilir'' yazıyor. çoğu kimse, bu ayeti şöyle anlıyor:
'' allah, sizin gizlediklerinizi biliyor.'' bence ayetin asıl anlamı şu:''kalbinizde olup da hiç kimseye anlatmayı başaramadığınız, dile getirilmesi imkansız şey var ya, işte allah onu biliyor, üzülmeyin.''
korkma ben varım - murat menteş
yalnız hissettiren bir durumdur nedense, fazlasıyla. gerer , yorar.
bir kaybedenler kulübü programında mete, kaan' a sormuştur : ''hiç anlatamadığın oldu mu ?'' diye ; o da : '' sucuk yanmasın diye tavaya su konmamasını gerektiğini anlatamıyorum ..'' demiştir mesela.
bazen basiretim kapanıyor, içine düşüyorum bu halin. özellikle de sipariş verirken:
-merhaba ben az önce de aramıştım. 2 tane sandviç söylemiştim ya 1 tane daha ekleyin ona.
+2 tane yapmıştım ben zaten. 2 yanlış mıydı?
-hayır, doğru tamam. 1 tane daha ekler misiniz.
+..
-yani 3 tane yapın diyorum.
+hea tamam.
-evet...
not: 2 tane demiştim ya 1 daha ekleyin kaç oldu? der gibi. hey allam.
bazen karşındaki kim olursa anlatmak istediklerin yerine başka kelimeler çıkması ağzından ,saçmalamak ama gene de söylemek istediklerini söyleyememek...
dilimizin ucuna kadar gelip tıkanmamızdır. her harfine değin haklı olduğumuz bir konuda çaresiz kalmamamızdır. haklıyken haksız duruma düşmektir. acıdır.
içinde kopan fırtınaları aksettirememek kimseye.
anlamıyor lan işte nasıl söyleyeyim?
nasıl deyim ben?
o öldü diye!
kime nasıl söyleyim?
nasıl yaşayayım o anı tekrar?
anlatamazsın işte!
söyleyemezsin;
ölümü,
aşkı,
tekrar aynı acıyı yaşamayım diye...