tanım: doğruluğundan şüphe etmediğimiz ayet i kerime..
inançsızların içini rahatlatmak için bahane bulma çabalarından sadece biridir yukarıdaki bazı açıklamalar. ölümden sonra hayat var, ve allah din gününün sahibidir. bu sebeple peygamberlerini yollamış, ayetlerini indirmiş, inanırsan mükafatın şu, inanamaz da o aciz halinle rabbine diklenirsen halin şu olacak dmeiştir..
şimdi diyelim ki * haklısınız, bizim kaybedecek hiç bir şeyimiz olmayacak, çok şükür olsun ki allah dininde dünya nimetlerini kısıtlamadı, hepsinden yararlanın ama helal şekilde dedi.. zaten bu nimetleri kulları için yarattığını bildirmiş..
ama canlarım, ya biz haklıysak?
bence bunu düşünün siz..
edit: tevrat, incil gibi semavi dinlerin semavi kitapları aslını korumamaktadır.
Tevrat veya incil veya zebur tamamen değiştirilmemistir, keyfi değiştirilmelere tabi tutulmuştur. incil ve Tevrat'ta kuranla uyuşan ayetler fazlacadir.
Neden aynı takvim diye sorarsan hicri takvim Hz. Ömer zamanında hicretten 17 yıl sonra yapılmıştır. Sonuçta Kur'an halka bir şeyleri öğretme amaçlıdır, halka anlatmak için de bu takvim esas alınmıştır. Burda bir anakronizm görmek safdillik ya da kasıtlı bir harekettir.
bir insanın 950 yıl yaşaması mümkün değildir. "allah sevdiği insanlara uzun ömür ihsan eyler" diye itiraz edeceklerin, allah'ın hz.muhammed'e neden bu kadar uzun ömür ihsan eylemediğini düşünmeleri gerekir.
öte yandan, "allah sevdiği kulunu bir an önce yanında görmek ister" diye düşününlerin, "allah nuh peygamberi sevmiyor muydu ki,950 yıl sonra yanına aldı ?" sorusunu cevaplamaları gerekir.
Bir insan çalı süpürgesine bile tapsa ona saygı duyulur da bir insan sırf "ya varsa ödülleri kaçırmayalım, yoksa zaten koy götüne"
Mantığıyla, tamamen kişisel çıkar güdüsüyle inanç dünyasını şekillendiriyorsa, inanıyorum, tapıyorum dediği şeyle aralarında tamamen menfaat ilişkisi varsa ona saygı duyulur mu, orda temiz saf bir inançtan bahsedilebilir mi lan?
Çalı süpürgesine inanan çok daha makbuldür gözümde. En azından "ulan bu süpürge gerçekten tanrıysa yaşadık, gelsin bakire huriler, yok değilse ne kaybederim ki" mantığıyla inanmıyor süpürgeye. Kalpten seviyor süpürgeyi.
***********************************
özetle; tevrat'ta nuh'un yaşı kadim sümer takvimi esas alınarak yazılmış, zaman içinde nuh'un 950x365 gün yaşadığı şeklinde bir anlayış hatasına düşülmüştür..
peki en güncel ve en doğru kitap olarak kur'an-ı kerim'i gönderen allah neden çağının zaman kavramı ile konuşmamıştır?
***********************************
mantıklı soru. Bıdı bıdı edene kadar cevap verin amk, konu din oldu mu tartışma açılır, iki laflarından biri "haşa", diğeri " tövbeee"...
öteki "la havle" diğeri " ya sabır" gel de bunlara Bi sik anlat...
''allah varsa yaşadık ama yoksa kaybettiğimiz bir şey yok'' mantığıyla ''o zaman neden hz muhammed'e bu kadar ömür vermedi'' mantığının aynı olması, aslında haklı çıkmak için nasılda kıçımızdan uydurma savunmalar yaptığımızı gösteriyor.
o değilde nuh'un 950 yıl yada ay yaşadığı neyi değiştiriyor abi? önemli olan tufan'ın olup olmadığı değil mi?
Ulan önce sümerlerin takviminin öyle olduğunu ispat edin. Bi taneside çıkmıs. ortalama 1000 sene yaşayan 124.000 peygamberin yaşlarını uç uca ekleseniz diyor. "La Havle". Aynı anda yaşama ihtimali nerede ? Kaç tane aynı zamanda yaşamış peygamberden bahseder kuran-ı kerim.
bütün kutsal metinlere, onların aktarıldığı aydınlanmış kişilerin varlıklarına inanan fakat cevaplarını doğada ve kendi öz benliğinde aramaya çalışan birisi olarak; bu minvaldeki tartışmaları trajikomik buluyorum.
insan, zihnin cevapları sayesinde inanç sahibi olamaz. inanç, yürekten akan bir şelaledir. zaman, mekan kavramlarının herkese öğretildiği metodlardaki gibi tek tip olduğunu düşünmek, seni zaten çok da aşina olmadığın o kitaplarda hatalar aramaya yöneltebilir.
tabii ki körü körüne inanmayın; her zaman sorgulayıcı olmak at gözlüğü takmaktan iyidir. ama bu gayretinizi tanrı, allah, yaratıcı güç, adına ne derseniz deyin, onu ispatlama ya da ortadan kaldırmaya yönelik değil, şu kısacık ömrünüze ne kadar değer katabileceğiniz yönünde kullanmaya çalışın.
bilgi babında yazıyorum ki polemikler yaşanmasın inanan inandığına devam etsin.
yahudi takvimi normal takvimden 3760 yıl öncedir buna kıyasla şu an yahudilerin takvimi 5773 yılındadır. ve israiloğullarının kullandıkları takvim ay yılına dayalı olsa da bildiğimiz ay takviminden biraz daha karışıktır.sümerlerin ayları yıl olarak kabul ettikleri savı tamamen gerçek dışı olup sümerlere ait ay takvimini gösteren tabletlerde kameri takvimin 12 aydan oluştuğu ve 12 ayın bir yıla tekabül ettiği m.ö 2400'lü yılllara kadar giden tabletlerde mevcuttur. yahudiliğe ait bulunan en eski kameri takvimi görmek isteyenler istanbul arkeoloji müzesine gidebilirler ve tarih m.ö 10 yüzyıla aittir. ve iddia edildiği gibi israiloğullarının takvimi sümerlerden değil babillerden esinlenerek yapılmış olup tufan sonrasında güneş takvimini kullanmışlardır fakat günümüzda hala dini bayram ve kutlamalarını kameri takvime göre yaparlar.
tufan konusuna gelince. her milletin tarihinde olmasa bile tarih içinde pek çok milletin destansı anlatımlarında tufan vardır fakat dini kitaplarda yer alan tufanın ortadoğuda olduğu bilindiği için tufanın kesin bir tarihinden söz edilemez. fakat sümerlerin gılgamış destanında, babillerin tabletlerinde tufan yer almakta hatta kişiler hariç tüm olaylar hemen hemen benzerlik göstermektedir.
ilk entryde geçen sümer takviminde bir ayın bir yıl olarak kabul edildiği kaynağı http://tr.wikipedia.org/wiki/Nuh konusu hariç hiç bir yerde yok. konuyu hazırlayan dallamanın hangi kaynaktan edindiğini belirtmediği savının hangi niyetle yazdığı ise ayrı bir konu. eski ahitin yaratılış bölümünde uzun yaşayan peygamberlerin isimleri ve yaşları vardırki hemen hemen nuhun yaşına eşittir. örnek olarak Adem'in oğlu Şit 912 yıl, Şit'in oğlu Enoş 905 yıl.
60 sayısına dayalı seksajismal sistemi kullanan bir milletin ki tarıma dayalı yerleşik bir medeniyet kurmuş olan bir medeniyetin ayları yıl olarak kabul etmesi kadar çürük bir iddia olamaz.
yahu burada hesap hatası gösterebilecek olan var mı? tüm mesele, aklı evvel yazarın ortaya çıkıp, ''bakın beyler tevrat 'yazıldığında' (indirildiğinde de demiyor bak, yesinler, hahaha) yahudilerin takvimi şu esaslara göreydi'' demesinden ibaret.
bir şey soracağım: eee? yani?
şuan sen miladî takvim kullanıyorsun değil mi? peki senin dinî günlerin bu takvime göre mi belirleniyor?
hayır; bir ay takvimi hüviyetinde olan hicrî takvime göre hesaplanıyor bunların hepsi.
sen şimdi neyi ispatladın birader? ne yaptın ki yani?
islam tarihçileri, tefsircileri, kıraatçileri, hukukçuları toplanmış bu meseleyi çözememiş de, sen çıktın ''başbuğ ve bey'' olarak konuyu mu çözdün? islam tarihçilerinin haberi yok muymuş yahudilerin ay takvimi kullandığından? hz. peygamber'in yahudilerle yaşadığını bilmesek yutacağız ha...
açın tefsirleri bakın; ibn kesir, kadı beyzavî, kurtubî, fahreddin razÎ hepsi müttefik: bu bildiğin 950 yıldır, 365 gün olan yıl. ''he bu indiğinde ay takvimi vardı, x30'dur beyler bu'' diyen bir tefsirci yok.
