insan 16 yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür.
18 olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar.20 yaşına geldiğinde hiçbir şey değiştiremeyeceğini anlar
25 yaşına geldiğinde ise dünyanın onu değiştirdiğini fark eder.
Ve insan 25 yaşında ölür,75 yaşında gömülür.
Rus film yönetmenidir. Ayrıca aktörlüğü ve yazarlığı da vardır.
Bir avuç filmiyle sinema dünyasını bir anlamda yeniden dönüştürmüştür. Filmleri görsel yönleriyle şiirsel bir havaya sahiptir.şiir demişken şiir sever bir abimizdir kendisi.belki de bu yönü bana onu bu kadar cazip kılmıştır.
Tarkovski, insanın ruhunu, iç dünyasını anlatmaya, Yaratıcı’ya daha yakın, O’nu ifade etmeye çalışan bir sanat peşinde koşmuştur. Filmlerine bir üst basamak olan sanat boyutundan bakarsak sanırım manzara az çok bu şekilde görünecektir.
Ayrıca filmlerini anlamayışımı,annemin cocukken beni merdivenlerden düşürmesiyle aldığım darbelere bağlıyorum. Yoksa bu kadar naif ve siirsel bir adamı anlamamak delilik!
günlüklerindeki yalınlığa, sadeliğe vurulduğum yönetmen. Sinemadaki o ağdalı duruştan, durumdan eser yoktur günlüklerinde.
Eğer genel bir izleyici kitlesine ulaşmak istiyorsanız, Star Wars ve Superman gibi, sanatla hiç ilgisi olmayan filmler yapmalısınız. Bununla halkın aptal olduğunu söylemek istemiyorum, ama onları memnun etmek için de kesinlikle böyle bir ıstıraba katlanamam. Sinema, insanlığa hiçbir şey öğretemez, çünkü insanlık, hiçbir şey öğrenemeyeceğini, son dört bin yılda yeteri kadar ispatlamıştır.
tarkovski çağdaş yönetmenlerin en iyisidir, çünkü o hayati zahiri bir görünüş olarak değil, bir rüya gibi algılamasını mümkün kılan yeni bir dilin mucididir. tarkovski, bu yeni dili, kesin kuralları ve sınırları olan akılcı batı dünyasının değil, insanin doğasına, zaaflarına, korkularına ve duyarlılıklarına hitap eden doğu felsefesinin etkisinde şekillendirmiştir.
“imge, hakikatin suretidir” der. “körlüğümüzden aman bulup ufacık bir parıltısını yakalayabildiğimiz hakikatin sureti…”
edit: https://youtu.be/2KCvdLOHb20 andrey tarkovski, çocukluk yıllarını ve babasının onu terk etmesini anlatıyor.
"Allah ı tanımak için kişiliğini değiştirmen gerekmiyor. Sen manevî gerekleri yerine getirmeye başlama kararı verdiğinde, hemen o an kendini gösteren adil ve ciddi bir bakışa sahip olacaksın."
"Goethe, "Bir kitap okumak bir kitap yazmak kadar zordur," derken son derece haklıydı. Bir insan, verdiği kararların, yaptığı değerlendirmelerin nesnel olduğunu hiçbir zaman ileri süremez. Bir kararın en görece nesnel olma ihtimali bile yorum çeşitliliğine bağlıdır. Şayet bir sanat eseri, kitlelerin, çoğunluğun gözünde hiyerarşik bir değerlilik kazanırsa bu, genelde rastlantısal bir durumun, örneğin eserin, yorumcuları açısından şanslı olmasının bir sonucudur. Ayrıca, bir insanın estetik beğenisi de sanat eserinden çok, o insanın kendisi hakkında ipuçları verir."
ingmar bergman ve alfred hitchcock'la beraber sinema sanatının en önemli üç yönetmeninden biridir. tarkovski sineması ve bakış açısı, en önemli yedinci sanat açılımlarından biridir. tarkovski'ye ve sinemanın neden yedinci sanat olarak algılandığının keşfine yeni başlayanlar için stalker, andrei rublev ve zerkalo* şiddetle tavsiye edilir, solaris'i de izlerlerse, ekmek kadayıfının üzerine kaymağı rica etmiş olurlar.
sovyetler döneminde, iktidarla ciddi anlaşmazlıklar yaşamış, önü kesilmeye çalışılmıştır. stalin kurbanı olmasına ramak kalmıştır, bunu büyük yeteneği engellemiştir. hatta tam tersine; bu otokontrol mekanizması, tarkovski'nin filmlerinde yeni açılımlar yakalamasına ve kendi sinema perspektifine devrimsel nitelikler kazandırmasına da yardımcı olmuştur. günümüz rusya'sındaki mirasçısı aleksander sokurov, ülkemizdeki en önemli takipçisi de nuri bilge ceylan'dır.