bugün

Bir terapiye katıldım birkaç saat önce ve çocukluğumuza gittik o terapide.
Ve hala etkisindeyim.. Garip hissediyorum.
Yine düşünmemek için sözlükteyim..
Ağlasam ağlarım ama bastırıyorum.
Unutmuşum o beni.. O çocuğun hissettikleri ürkütücü geldi bana. o zamanlarda beni öfkelendiren şey ne olabilir bu düşünce kemiriyor şuan beni..
yıllardır hissettiklerimle aynıdır. başta kalbimi çatır çatır kırıp hep başkalarını seçen kadınlar olmak üzre bazı insanlara karşı asla dışarı vurmadığım ve vurmayacağım keskin öfke, yaşım ilerlediği ve hayallerimden uzaklaştığım için koyu bir hüzün. yıllardır pozitif bir şeyi gerçekten hissedemedim zaten. hep başkalarının mutluluklarını izlemekle lanetlendim galiba.
Azami saygı, azami değerden gelir. Ama o kadarı dahi fuzuli gelir. insana dair hayal kırıklığı bitmeyen masalmış meğer.
Bogulma hissi...
boşluk hissi, öfke, hüzün, depresyon. son 20 yıldır daha da sertleşti o kadar. sadece dışarı vurmuyorum. normalmiş gibi davranıyorum.
Burada şikayet edip durmak bir işe yaramaz zaten o yüzden...

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu gibi oluyor

Çünkü hatırlamadığım biri böyle demişti nick altta.

Gibi tekrar tekrar davranmak istemiyorum ama vuruyor bende bunu bastırmaya çalışıyorum takıntılıyım evet kabul ediyorum.

Ama burada tekrar etmenin anlamı yok.

Normalde de öyle bişey hissetmiyorum uyuştum gibi oluyor genellikle.

Bunu zaten sadece bez bebek nana yarbay Kemal hasiktirlan anlayabilir onlara söylemiştim.

Başka kimse güvenilir değil pek.

Eğer o hayal ettiğim olsaydı şikayet etmezdim bile hiç.

Ama usandığım çok şey var.

Zaten hayat bizi süründürmeye meyilli olduğundan.
insan olmayı beceremeyenlerin mahvettiği berbat bir atmosfer, gereksiz bir heyecan, kaba bir aldanış, köhne bir liman ve boşa olan uğultular...

Evet.
Bir şarkıyı başa sarıp tekrar tekrar dinliyorsan, başa sardığın şey şarkı değil özlemindir.

Evet.
hiç alakası yok.
Giden de internet paketindir.
Yapmam gereken şeyler varken sözlükte takıldığım için kötü hissediyorum.

Erteleme huyu kaldırılsın ya.
kendimi mum ışığının etrafında dönen pervane gibi hissediyorum. devam etsem yanacağım onu da biliyorum. tek bilmediğim ne yapacağım....

Evet.
gelecek endişesine boydan gireyim. aynen bunu hissediyorum evet.
Sen gülünce, gün Cumartesi olur
Bir kuş havalanır gökyüzüne...

Özdemir asaf
görsel
Düğüne getirildim.. Davul sesinden hiçbir şey hissetmiyorum. Uyuştu beynim uyuştu...
10 yılı aşkın süredir, annemin ölümünden beri daha da kuvvetlenerek, öfke, üzüntü, depresyon ve umutsuzluktur. sadece iyi vakit geçirmeye çalışıyorum. yoksa sadece perde çekmiş oluyorum hobilerim ve haplarımla. yoksa değişen bir şey yok. başkaları başarılı ve mutlu oluyor, kadınlar ideal ve mükemmel erkeklerle sohbet edip, kahve içip çıkıp sevişiyor. sıkıcı gelmeye başladı. bir de can sıkıntısı eklenecek sanırım.
biriniz verseniz ölürsünüz demi niye vermediniz lan bana ha neden ha.
Giden gidecek yer buluyor da,
Kalan kime sığınsın?

Sezai Karakoç.
iyileşebilmek harika.
Meme atsalar da baksak.
Küçük bir kutuda hissediyorum ruhumu. Çıkışın olmadığı..
evrende ne kadar gereksiz olduğum ve bir kadın beni sohbet etmeye bile layık görmüyorsa evden çıkmanın zaman kaybı olduğu düşüncesi... bu hayatı sevmiyorum.
Standart sanırım..
özsaygı ihmal etmeye gelmez; bir anda kendini zerre değmeyecek insanlar için boşa çabalarken bulursun. aynaya bakmaktan, kendinle konuşmaktan ve ruhunla yüzleşmekten korktuğun zamanlar olur, kimse senden değerli değil ve hiç kimse esasen ikinci şansı da hak etmiyor.

evet.
- öfke, ki ben hissetmiyorum o beni hissediyor,
- umutsuzluk, o da beni hissediyor,
- can sıkıntısı, ben onu hissediyorum,
- geceye doğru hüzün de gelir ağlarım “ acaba o kimin yanında şimdi ? “ diye düşünerek.