*bazı düşünürlerin laikliği yaşattıklarına delalet ediyor bu karar dedikleri laikliğide , demokrasiyide , millet iradesini de öldüren bir karar veren merci. bir cumhuriyet düşünün 1923'de kurulmuş. tam 85 yıl geçmiş ve bu ülke hala bu sorunla boğuşuyor. Aslında milletini bu milletin içinde bulunan insanların hür iradesini düşünenler boğuşturuyor. bunu yapmak zorunda çünkü bu hükümet insanların hala cahillikle , parayla kandırıldıklarını zannederek oy aldıklarını düşünen insanların hükümeti değil. bu hükümet şeriatçı , irticacıların da hükümeti değil. bu ülkeyi atatürk bu düzeni kurarken kılık kıyafet kanunuyla şeklen avrupalılaştırdı , beynen değil. zaten beynende avrupalılaştırmanın bir yolunu bulsaydı böyle bir sorunumuz olmazdı. ne acı değil mi aslında çağdaş olduğunu düşünüp bizlere yobaz deyip kendilerini atatürk çocuğu olarak ilan edenler aslında yobazın önde koşanı. bizim insanlarımızın baş örtüsü onların kişisel tercihleri gibiymiş gibi sizin bu lükse hakkınız yok , sizin onunla okuma hakkınız yok diyorsunuz. bir kısmı peruk takıyor , bir kısmı okula girerken başını açmak zorunda kalıyor. ha sizin en limit düşünceniz çıkarsın o zaman değil mi? 4 yıllık üniversite mezunu chpli bir adam o öyle girecekse o zaman bende donla gideyim üniversiteye diyor. bak örneğe , savunmaya bak. ulan sen o insanların okumak istediği ancak dini tercihi yüzünden okuyamadığı üniversiteyi bitirip bir de bu örneği veriyorsun. yobaz olan hangimiz ?
Türkiye iran değil , avrupa değil ne o zaman türkiye ne? madem iran değil , madem avrupa değil üniversiteye türbanla girilince iran oluyoruz , girilmeyince avrupa olamıyoruz. Ülkenin en yüksek trajlı gazetelerinden biri futbolcu annelerinin oynadığı reklam filmini gazetesinin ana sayfasına yazmış. bir çok güzel şeyden bahsedildikten sonra yazı alakasız bir şekilde şu cümleyle bitiyor. 4 futbolcunun annesinin türbanlı olduğu dikkat çekti. bunun izahını yapsın anayasa mahkemesi. sonra insanları kışkırtan akp , yanlış bilgilendiren akp , ülkeyi satan akp. ülkede atatürk'ün bıraktığı hangi şey doğru? devrimle kazandığı mücadelesini cumhuriyet elden gidiyor diye 2 kere devirmişler , bunla yetinmeyip o deviren olgunun şu anda genelkurmay başkanını magazin sayfasına çıkartmışlar. atatürk ideolojisi uğruna ardında kanından çocuk bırakmamış yanlış işlere imza atarlar diye. şimdi onların manevi çocukları peydah oldu ülkeyi kurtaracaklar. atatürk'ün bütün mirasları korundu şimdi laiklik kisvesi altında insanların dini özgürlüklerini baltalamak kaldı. atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanı , 2. adamı , milletvekilleri atatürk'ün çocukları değil mi? bu çocuklar dinleniyoruz rezaletiyle çok iyi dinlendiler bizim tarafımızdan. onları dinledik ve çok iyi anladık. hani diyorsunuz ya litaratüre giren bir demokrasi ayıbıyla utanmadan , sıkılmadan 'bu hükümet %47 nin hükümeti bizim değil.' zaten bunu diyen düşünce sahibi 11 kişi bugün demokrasi kavramını yere gömdü. işte bu anayasa mahkemeside sizin mahkemeniz olsun bizim değil. her fırsatta akp'yi ülkeyi bölmekle suçlayanlar şimdi ülkeyi kendi elleriyle böldü. alın bu anayasa mahkemesini tepe tepe kullanın. gelecek seçimlerde sizin verdiğiniz yüzdelik veremeyeceğiniz , utançtan yazamayacağınız kadar büyük olacak. bu ülkede laikliği düşünüp aynı havayı soluduğu insanların öğrenim hakkını elinden alanlara , dininden alanlara sandıklarda demokrasiyi yine yeniden ellerine verecek. sizler atatürk çocuğuysanız bizler orospu çocuğumuyuz? bu cumhuriyetin evlatlarından biriyiz. sizler bunun farkında değilsiniz.
ezik edebiyatı yapanların yeni hedefi. hayatlarındaki tek idealleri türban özgürlüğü adını verdikleri bir şey olan, mantık denen olguyu kafasının içinden kovalı yıllar olmuş canlıların demokrasi öğrettikleri yer.
yarın birgün burayı da basarlar şimdi, bu caniler alışıktır ne de olsa ideolojileri için hukuk adamı öldürmeye.
heyhat...siz bugün bez parçası diye zırlarken ülkeniz dünyanın en pahalı benzinini, en pahalı ikinci internetini kullanıyor. ne kadar yükselttiniz bu konuda sesinizi?
ülkeniz yeni nesil f 16 savaş uçağı alıyor ama yazılımını abd vermiyor, bu nedenle amerikan malı olan düşman savaş araçlarını düşman olarak tanımayacak bu uçaklar. yarın birgün pkk'nın eline bunlardan geçse keklik gibi avlanacak pilotlarımız. ne kadar yükselttiniz bu konuda sesinizi?
milli piyango bile özelleştirmeye gidecek, batı trakya'da ziraat bankasına şube bile açtırmayan yunanistan, banka sektörünün içine girmiş, ülken her çeşit enerjiyi dışarıdan ithal ediyor. haberleşmen arapların elinde. ne kadar yükselttiniz bu konuda sesinizi?
iğrençsiniz, yarın elinizde türban varken etrafta size ait başka bir şey kalmadığını görünce şaşırmayın o zaman. utanç kaynakları...
türkiye siyasi sorunları ne zaman aşarsa o zaman gelişir sözünün karşıtı bir karar. türkiye beyinlere yerleşmiş siyasal sorunları aşma aşamasındayken hala f-16 , milli piyango , telekom demogojisiyle jurigojilik savunuluyor. sanki gökten dolar yağıyor akp toplamıyor , sanki bu değerleri satmak akp'nin işine geliyor. bazı gerçekleri görmek için hukuk veya anayasa okumaya gerek yok. sen anayasayı baştan aşşağı okudunda ne oldu senin anayasan yürütmeyi durdurdu. senin okuduğun kitaplarda anayasanın böyle bir yetkisi var mı? senin ecevit'ine avrupa birliğinde arkasını dönerlerken şimdi ab başkanı türkiye'ye geliyor. senin çiller'in gümrük için örtülü ödenek yerken şimdi başbakan'ın ithalata racon kesiyor. 1 milyar insanın yaşadığı Çin'de bisiklete biniyorlardı , şimdi hepsi araba aldı. talep enflasyonu diye bir şey okumadın mı hukuk profosörü? zaten hepiniz hakim , topunuz yargıç olmuşsunuz. anayasa mahkemesi ne yapsın. sizin kadar küstah olmaya çalışıyor.
not: dikkat çok uzun yazı ve bu yazı iki başlıkta bulunmaktadır.
ülkede herkes hukukçu olduğundan ihtiyaç bulunmayan mahkemedir. dün verdiği bir kararla türbanı üniversitelerde yasaklayan, bunun önünü tümden kapatan kurumdur ayrıca. şimdi verdiği bu kararla ilgili olarak anayasa mahkemesinin görevi de değerlendirilecektir biraz.
anayasa mahkemesi tarihi bir karar vermiştir, neden mi? anayasanın değişeceği anlamına gelmektedir karar. zira anayasa mahkemesi ne zaman kendisinde anayasa değişikliklerini inceleme yetkisi gören bir karar verse arkasından anayasa değiştirilerek bu yetkisi elinden alınmaya çalışılmıştır.
örneğin 61 anayasası döneminde anayasa mahkemesi esastan denetim yapınca anayasa değişikliği yapılmış ve sadece şekil denetimi yapılacağı esas denetimi yapılamayacağı hükmü anayasaya konulmuştur. anayasa mahkemesi aynı anayasa döneminde yorum yoluyla anayasanın emredici hükümleri sayılabilecek ilk üç maddesine uygunluğu denetlemenin aslında bir esas değil şekil denetimi olduğu kararını vererek yine bu denetimi yapmıştır. bunun üzerine de 82 anayasası şekil denetiminin ne olduğunun sınırılarını bile çizmiştir. sadece oylama çoğunluğu ve ivedilik şartı olarak.
o halde görülmektedir ki meclis anayasa değişiklikleri konusunda anayasa mahkemesinin denetiminden kurtulmak istemektedir, anayasa mahkemesi ise anayasanın ilk üç maddesine ve inkılap maddelerine aykırılık durumlarında bu ytkiyi vermemeye çalışmaktadır. ancak her geçen değişiklikte bu yetkisini daha zor kullanmaktadır. şimdi bir daha değiştirlecek anayasa ve denilecek ki anayasa mahkemesi anayasa değişikliklerini hiçbir şekilde denetleyemez. anayasa mahkemesi isterse bunu dahi yorum yoluyla aşabilir, ancak bu çatışma neden.
meclis neden anayasa mahkemesi denetiminden kurtulmak istiyor? bunun nedeni anayasa mahkemesinin siyasi karar vermesi gibi basit gerekçeler değil, karar bu gelişim haricinde kesinlikle hukuki, ona aşağıda da değineceğim, sabredip okuyabilirseniz. meclisin bu yetkisi anayasa mahkemesinden almak istemesi her varlığın doğasından gelip, denetlenmeden kurtulma güdüsüdür. anayasa mahkemesi denetlemek istemekte, zira demokrasilerde yasama ve yürütme denetlenmelidir, meclis ise denetlenmek istememektedir. bugüne kadarki mücadele bu aşamada mahkeme lehinedir ama her karar sonrası anayasa mahkemesinin bu kadar tartışılması, onu avrupa veya amerikadaki yüksek mahkeme kadar saygın olmasına herzaman engel olacaktır. bu da anayasa mahkemesinin aslında kayıpta olduğunu gösterir. yine bu tür kararlar sonrası anayasa mahkemesinin kaldırılabileceği, görevlerinin değiştirielebileceği veya amerikada bir dönem olduğu gibi geceyarısı yargıçları atanabileceği için kayıpta göstermektedir.
yani anayasa mahkemesi hukuki bir karar verip türbanın üiversitelere girmesini engellese bile kendi ipini çekmiştir.
karar neden hukukidir? anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini gösteren anayasanın ilgili maddeleri ve anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunda yürütmenin durdurulması ile ilgili bir madde bulunmadığı dönemde anayasa mahkemesi 1995 yılına kadar kendisinde buy yetkiyi görmüyordu yani sıradan kanunlarda iptal edip kanunları yürürlükten kaldırabiliyordu ama davayı görürken acaba sonuç ne olur, bu kararı verene kadar kanun uygulanması ertelensin şeklinde karar veremiyordu. 1995 yılındaki kararı ile kanunda ve anayasada bu yetki yazmasa bile bu yetkinin kendisinde olduğunu söyledi çünkü tümünü yürürlükten tüm zamanlar için kaldırabilen mahkeme, bundan azı olan yürürlüğü durdurma kararını evleviyetle yani öncelikle verebilmeliydi, bunun anayasada veya kanunlarda yazmasına gerek yoktu.
şimdi bu genel bir hukuk kuralıdır ve tartışılmasına gerek bile yoktur, evleviyet yani öncelikle yapabilme... çoğunu yapabilen azını da yapabilir. bir başka kural da azı yasaksa çoğu zaten yasaktır, azı iptal edebilirse çoğu zaten eder. yani köpek sokmak yasaktır yazısı içermese bile ayı sokmayı zaten yasaklar. bunun bir yerlerde yazılı olmasına gerek yoktur.
anayasa mahkemesi işte bu kararı vermiştir, ben iptal yetkisine sahibim, iptal kararını ne zaman veririm, hukuka aykırılık halinde, o halde daha ağır hukuka aykırılıkların yaptırımı olan yokluk kararını öncelikle verebilmem gerekir. anayasa mahkemesinin yokluğun tespiti kararı veremeyeceği tartışılabilir. örneğin idare mahkemelerinin verebileceği kararlar arasında yokluk kararı vermek yoktur ama mahkemeler ne yapmaktadır, iptal kararı vermekte ancak yokluğu tespit etmektedir, yani kanunda yazmasa da yokluk tespit kararı mahkemelerin en temel yetkilerindendir, bunun yazılı olmasına gerek de yoktur.
anayasa mahkemesi açısından durum daha da komiktir. şimdi siz anayasa getireceksiniz, devletin tüm düzenini dayandırdığınız, diğer maddelerin de temeli olan maddeleri değiştirilemez diyeceksiniz, ardından da anayasanın tüm maddeleri eşittir diyeceksiniz, kusura bakmayın ama bu anayasa kendi içinde çelişiyor zaten, anayasa mahkemesinin yıllar önce yaptığı gibi anayasanın maddeleri arasında gizli bir hiyerarşi vardır, anayasanın devletin temeli olan ilk üç maddesi diğer maddelerden üstündür. siz bu maddeler değiştirlemez diyeceksiniz, diğer maddeleri değiştirerek bu maddelerin içini boşaltacaksınız. örneğin anayasanın başka bir maddesine devletin dini islamdır maddesi koysanız, bunu anayasa mahkemesi inceleyemez, çünlkü biz anayasayı değiştirdik diyeceksiniz. güldürmeyin bizi...
sorun anayasanın anayasa mahkemesinin anayasa değişikliklerini denetleyemez diyen maddesindedir, anayasa mahkemesi kanunlarda kendisine verilmeyen ama mahkemelerin doğası gereği kullanabileceği bir yetkiyi kullanmıştır ve hafızalardan sonraki gelişmeler dolayısıyla da silinmeyecek bir karar vermiştir. saygıyla eğiliniz.
aldığı kararla iktidarı ve savunucularını zora sokan, klasik "bizden olmayan ölsün" anlayışına kurban edilmek istenen mahkeme.
ülke çıkarlarına aykırı hareket eden bir anlayışın örneklerini sunmanın birer demogoji örneği olduğunu iddia eden canlılar olduğu sürece de yargıya bu tip saldırılar devam edecektir.
cehâletleri yüzlerinden okunur böylelerinin. 2 yılda getirdiği kâra satılan bir kurum için gökten dolar mı yağıyor zorunluluk bıdı bıdı diye açıklama yapmaya çalışılıyorsa zaten olay baştan kopmuştur. ulusal güvenlik diyorum el oğlu ne yapalım zorunluluk diyor. zorunlu kalınca kendini de mi satacan?
demogojiymiş, gündelik hayatta türbanlı olan ama okullara girerken sorunsuzca çıkaran sayısız öğrencinin olduğu yerde, ülkenin tek sorunu türbanmış gibi zırlarken bu demogoji olmaz değil mi? olmaz tabi, ezik edebiyatı yapmaya alışmışsınız. bu yasak kalkınca kişi başı milli gelir 25000 usd olacaktı zaten. tarihi fırsatı kaçırdık. hayret ya...
türbanı aç kapa artema zannedenlerin , bunu bir yasak olarak görenlerin mahkemesi. bu anayasak mahkemesinin savunucularının hiç bir siyası kimliğe bürünemediklerini , ezik kelimesini her kullandığında daha da ezildiklerini görmek insanı üzüyor. gelsin daha iyi yapacak biri varsa. tuncay özkan'ı getirin. telekulak önder'i getirin. veya anayasak mahkemesinin 11 gücünü birleştirip ortaya çıkan voltranı başbakan yapın. anlatılmak isteneni anlamayıp , sonuca ulaşamayacağını bildiği halde hala ülke çıkarlarından bahsedenlerin tuttuğu veya güvendiği bu işi başarabilir dediği bir isim yok mu? muhalefetken sallamak , zeytin yağı gibi üste çıkmak en kolay icraat. zaten kolay düşünenin icraatıda kolay oluyor. bunlar internetleri gittikleri zaman sövüp , sayan sümüklü çocuklar. geçmişler klavye başına disconnect olmadan şov yapıyorlar. ankara'da 8 saat internet yoktu sebep gani müjde'nin program skeci oldu. adamlar komedi programına maskara olacak derecede amatörler. bu amatörleri savunan amatörler daha da amatör. türban bizi yavaşlatıyor ya her çeşit yolcuyu taşıyabilecek başka bir şoför bulun ben ayakta gitmeye razıyım.
Ne tuhaftırki günümüz itibariyle başkanı hukukla alakası olmayan biridir. Dün yapılan türban oylamasında ise reddine kabul oyu kullanarak bu gerçeği doğrulamıştır kendi kararıdır hoşgörmek lazım. üyeleride çok bi havalıdır düşününki cumhurbaşkanını yargılayacak yetkiye sahiptirler. osman alifeyyaz paksüt ün dinlenme şüphesiyle dobloyu durdurup hem valiyi hem emniyet müdürünü hem Mit müsteşarını ayağına kadar çağırıp hesap sormuştur. Helal osun demek lazımdır ayrıca
kararlarını insanların anlık * düşüncelerine göre değil, milletin ezeli ve ebedi oluşumunu gözeterek alan kurum. türkiye'de halk sadece akp'ye oy vermiş 15 milyondan ya da bu topraklar üzerinde şu anda yaşamakta olan 70 milyondan ibaret değildir. bu halk değil miydi zamanında gavurları istemiyoruz diye evleri basıp,insaları yakan öldüren *, din elden gidiyor diyerek otelleri içindeki aydınlarla yakan *, gene din elden gidiyor diye masum askerleri öldüren *. bu ağlamaklı edebiyatı yapanlar bu olayları şayet; evet millet bunu istiyordu o zaman da yapılmaları doğruydu diyebiliyorlarsa bu kişilere denebilicek hiç bir şey yok lakin bu ve benzeri yüzlerce olayı yanlış buluyorlarsa halkın her zaman doğru yönlendirilmediğini ve doğruyu istemediğini de kabul etmeleri gerekir. şayet bu kurumun verdiği karar mı doğrudur o zaman derseniz hayır karar değil ama dini siyasete alet edenlere verilen cevap doğrudur diyebilirim.
Aldığı kararı savunanlara ve bizatihi üyelerine şu sorunun sorulması gereken kurumdur:bugun anayasa mahkemesi görevinin dışında yetkiler kullanarak bazı yaptırımlar uyguladı, tamam bu rejimin devamı için gerekli görüldü, ses çıkarılmadı ve hukukun çiğnenmesine göz yumuldu. Tamam akp'yi durdurmanın yolu bunda görüldü buna da tamam. Peki gün gelirde anayasa mahkemesi'nde örneğin haşim kılıç görüşünde üyeler çoğalırsa, başka bir deyimle kadrolaşma oraya kadar ulaşırsa, gün geldi anayasa mahkemesi bugün verdiği kararların tam tersini, aynı hukuksuzlukla vermeye başlarsa, o gün ona da aynı şekilde sesinizi kısıp oturabilecek misiniz? bugün hiç bir şekilde tartışılmasına, sorgulanmasına ve temyizine imkan bulunmayan kararları yarın tam tersi şekilde alacak hale gelirse sessiz kalabilecek misiniz? işin şirazesi kaymış durumda, işler birbirine karışmış durumda, anayasa mahkemesi anayasal bir kurum, anayasayı meclis hazırlıyor, anayasa mahkemesi meclisin yaptığı anayasayı iptal edebiliyor, böyle bir kavram karmaşası, böyle bir hukuksuzluk örneği olabilir mi? Bugün aydın, demokrat, cumhuriyetçi, atatürkçü olarak kendilerini tanıtan arkadaşların, her ne kadar bunu şeriatın önünü kesmek için kazanılmış bir zafer olarak görüyor olsalar bile, bu hukuksuzluğa sessiz kalmaması lazım, irtica (gericilik) ile mücadele ederken, dikta dönemlerine dönmek en büyük irticayı yapmak demektir.
halkın isteklerini göz ardı ederek ben yaparsam kimse karışamaz, ben yaptım oldu zihniyetine sahip insanların başında bulunduğu makamdır.bu makam bazı kesimlerin ellerinde kalan son kozudur.bu kozuda oynasınlar bakalım.gün gelir devran döner.
baskan haşim kılıc: iktisat mezunu. turgut özal tarafından atandı.
baskan yardımcısı osman paksüt: hukuk mezunu. ahmet necdet sezer tarafından atandı.
üye sacit adalı: siyasi bilimler fakültesi mezunu. turgut özal tarafından atandı.
üye fulya kantarcıoglu: hukuk mezunu. süleyman demirel tarafından atandı.
üye ahmet akyalcın: hukuk mezunu. ahmet necdet sezer tarafından atandı.
üye mehmet erten: hukuk mezunu. ahmet necdet sezer tarafından atandı.
üye serdar özgüldür: kara harp akademisi mezunu. ahmet necdet sezer tarafından atandı.
üye abdullah necmi özler: hukuk mezunu. ahmet necdet sezer tarafından atandı.
üye sevket apalak: hukuk mezunu. ahmet necdet sezer tarafından atandı.
Üye Serruh Kaleli: hukuk mezunu. ahmet necdet Sezer tarafından atandı.
Üye Ayla Perktaş: hukuk mezunu. ahmet necdet Sezer tarafından atandı.
işte böyle bir kadrodan olusan kurul. hicbirinin anayasa hukuku profesörü olmaması hatta hukuk profesörü olmaması dikkat cekici. bunun yanında ahmet necdet sezer 5 kere falan cumhurbaskanlığı yaptı sandım bir an. içlerinde bir askerin olması türk siyasetinde askerin rolünü gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi nin temel görevi, yasama organının kimi işlemlerinin Anayasa ya uygunluğunu denetlemektir. 1982 Anayasası nın 148. maddesine göre, 'Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler'. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerinde Anayasa da belirtilen biçim kurallarına uyulup uyulmadığı bakımından da denetim yapar. Başka bir deyişle, Anayasa değişikliklerini öz bakımından denetleyemez. Anayasa değişikliği konusunda iptal kararı verebilmek için üçte iki oyçokluğu gereklidir.
--spoiler--
Anayasa değişikliklerini öz bakımından denetleyemez.
--spoiler--
yetkisi ve hüküm gücü halk tarafından verilmeyen 11 kişi ile; cumhuriyet rejiminin gereklilikleri doğrultusunda halkın yani milyonların belirledikllerini, yasama yürütme yetkisine sahip olanları, bir partiyi, kapatma gücüne nail yargının en yüksek mercii. tabii ki bu parti herkesin isteklerine hitap etmeyebilir. aykırıda düşebilir. bizim için asıl önemli olan kendi halkımızın seçtiği yönetimin bu şekilde feshedilebilmesi. yani bizim halk olarak global bazda küçük düşmemiz. anayasa mahkemesi eski başkanı tülay tuğcu bizzat kendisi anayasa mahkemesinin siyasallaştığını belirtmiştir. böyle bir yetki karşısında zaten olmaması düşünülemezdi. bir yargı merciinin böyle bir kimliğe bürünmesi ülkemizdeki yönetim iradesinin, cumhuriyet rejiminin cılızlaştığı manasını taşımaktadır. zaten zamanında her on senede bir yönetime el koyan askeriye de buna zemin hazırlamıştır. halkın iradesi yıllardır hakir görülmekte. buda halkın sandıklara tepkili yaklaşmasını %47 lerin ortaya çıkmasını sağlamakta. bu kısır döngüde bu gidişle böyle devam edeceğe benziyor.
üyelerinin sanal oldugu izlenimi veren mahkemedir, zira, 367 gibi, başörtüsü gibi konularda ve özellikle kapatma davası ilk açıldıgından beri hangi üyenin ne karar verecegi bilinen mahkemedir. kapatma gerçekleşmemiştir ama 367 kararı ortadadır, başörtüsü kararları ortadadır ve bir çok hukuk insanı ya da şöyle söyleyeyim, (ilginçtir) ergenkondan rahatsız olmayan hukuk adamları bu verilen kararların bir darbe oldugunu ve anayasa mahkemesinin yetkisini aşarak bu kararları verdigini ısrarla açıklamaktadırlar.
hakim olmus bir insan üstelik yargının en üst seviyesi, insanların binbir emekle oldugu milletvekili makamından bile üst makam zira onların aldıgı kararları iptal yetkisi olan bir kurum olan anayasa mahklemesi üyeligine gelmiş bir hakimin hiç mi itiraz edecegi bir konu olmaz, kendisi kim atamıssa onun kararı yönünde oy klullanmak, dilim varmıyor ama düpedüz diyet ödeme gibi duruyor geriden. diyetiniz bitmedimi hala sayın hakimlerim, sonucu kaos a çıkaması kesin bir kararı almak ve dünya ekonomisi çökerken ülkeyi bassız koymak üzeresiniz, hiç mi savunma ikna etmiyor sizi, iddianame de gecen 7 numaralı delil, sayın başbak ın bir yerde yaptıgı konusmada söyledigi " (bkz: hepimizi aynı allah yarattı), ayrı ya gayrıya ne gerek var" demesini kapatılmaya gerekce yapacaksınız ve allah demeyi yasaklamış olacaksınız, ben diyorum ki, askerde yemek duası vardır, " (bkz: tanrımıza hamdolsun)" diye başlar, yüzlerce asker o dua yı hep bir agızdan sözleşmiş gibi "allahımıza hamdolsun" diye okur, ben tekrar ettirildigini ve tekrarında da aynı şekilde okundugunu defalarca gördüm, başkalarının asker hatıralarında da aynı şekilde oldugunu defalarca dinledim, hepimizi aynı allah yarattı, bazıları inanmasa da.
ne karar verecekleri bugünden belli olan sayın üyelerin durumu ihsas ı rey sayılmaz mı?
sonuc belli ise dava bir tiyatro mu?
ve nasıl bu kadar emin bir şekilde sonuc belli oluyor ve konusuldugu şekilde, kimi kim atamıssa onun kararı dogrultusunda sonuc şekil alıyor, bu kişiler hukukcu degil mi, kaç tane durumda iki hukuk insanı hem fikir olabilir şaşırıyorum, bunların 9 u birden tüm durumlarda ortak karar veriyorlar.