bugün

akp yi kapatacakları daha iddianame açıklanmadan belli olan üyelere sahip olması, 12 eylül de darbeci cuntayı heyet halinde ziyaret edip tebriklerini ve baglılıklarını iletmeleri ve anayasası lagvedilmiş ve rejimi yıkılmış bir ülkenin anayasa mahkemesi olarak yerlerinin dar oldugundan şikayetlenmişler ve darbe cuntası bunlara kapattıkları bir sendikanın binasını vermiştir, tam bir demokrasi fiyaskosudur, bugün kapatmak üzere oldukları akp nin rejime düşman eylemler içinde oldugunu söylemeleri komiktir, 12 eylülde rejimi yıkanları tebrik etmiş bir mahkemedir anayasa mahkemesi, bir özür yayınlanmış mıdır? hayır, başörtüsünde aldıkları kararla meclisi fiilen işyapamaz hale getirmişler ve kendi hukuki darbelerini yapmışlardır.

kapatma iddianamesi 7. delil "hepimizi aynı allah yarattı, ayrılıga ne gerek var" tayyip erdogan. bu sözü kapatmaya delil sayacaksanız buyrun sayınmandelanın bir sözü ile cevap veririm, "baskı ve zulum rejiminde hapiste olmayı şeref sayarım" buyrun karar sizin baskı olan bir ülkemi burası, % 47 nin oy verdigi bir partinin başkanı ve basbakan birlik mesajında allah dedi diye partisini kapatacaksanız hiç durmayın.
12 eylül hadisesi yasnadıktn sonra sivil iktidar görevini yerine getirmemiş ve anayasa mahkemesini kapatmamıs ve yerine bir yüksek mahkeme kurmamıstır.

sonucta gelinen nokta şudur ki, kapanması gereken, kapatması gerekeni kapatıyor. siyaset boşluk kabul etmiyor, sivil iktidarlar bundan sonra yapacakları ilk şeyin ne oldugunu acaba anlamşlar mıdır? hayır yahu chp nin iktidar olması mümkün degil, olsa bile ona sivil iktidar denilmez.
tan oral hocam ın muhteşem resmettigi gibi,

atatürk: arkadaslar yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz,

atatürkçü: arkadaslar yarın cumhuriyete ara veriyoruz..

bu durum ancak bu kadar güzel izah edilebilir, taraf ta çizmeye başlamış hayırlı olsun, anayasa mahkemesine kapak olacak karikatürü c tesi yayınlamış.
''adalet mülkün temelidir'' sözünü 30 temmuz itibariyle ülkede ve anayasa mahkemesince nasıl algılandığını görmüş bulunmaktayız.
ülke hazinesine 22,5 milyon ytl kazandırmış mahkeme.
son dönemlerde çok tartışılan bir kurum haline gelmiştir. hakkında karar alması gereken davaların ülkenin gidişatında kırılma noktasına neden olabilecek konular olması ister istemez kamuoyunun ilgisini bu kuruma çekmiştir. medyanın baskıcı tutumu ve magazinsel yaklaşımı bu ilginin şekillenmesine sadece katkı vermekle kalmamış, hem medya-insan (yukarıdan-aşağıya) hem de medya-devlet (aşağıdan-yukarıya) ilişkisini etkilemiştir.

bugün üyelerin hepsini tanır hale geldik. kim- ne zaman- kimin tarafından atanmış, aileleri kimler, hangi eş başı kapalı, nereye tatile giderler, beraber mi giderler, hangi üye hangi siyasi görüşe sahip, hangi üye hangi oyu kullanır vs. vs. kısacası medya öncülüğünde didik didik edildi bu insanların hayatları. buna kurumun tavrı da eklenince gelinen nokta bu oldu.

anayasa mahkemesi bu yakın ilgiyi ve kamuoyu baskısını karşılamakta genelde başarısız oldu haliyle. haliyle çünkü mahkeme üyelerine hissettirilen duygu "vatanın ne olacağına siz karar vereceksiniz" duygusu oldu kısaca. bu baskı doğal olarak mahkemenin "hukuki duruş" tavrını sergilemesini zorlaştırdı. süreç boyunca bir "kurum kişiliği" sergilenemedi. daha çok karşımızda 11 kişi oldu. ve bu 11 kişi bir kurumdan çok birey birey bir görüşü temsil eder hale geldi/getirildi.

misal akp'nin kapatılma davası. başkanın açıklama tarzı. açıklamada; önce 6 üye kapatma 4 üye hazine yardımını kesme 1 üye davanın reddi doğrultusunda görüş bildirmiş. gereken 7 sayısı bulunamayınca daha sonra yapılan ikinci oylamada 10'a karşı 1 hazine yardımının kesilmesine karar verilmiş.

biz neden bu kadarına kadar bilmek durumundayız? gizli olması gereken toplantıda üyelerin kullandıkları oya varıncaya kadar aşağı yukarı ne olup bittiğini biliyoruz. bu anlayış kamuoyuna bolca malzeme çıkarmakta ve yine kamuoyu tarafından şeffaflık adı altında hoyratça dejenere edilmekte.

neden anayasa mahkemesi başkanı açıklama yapar. mahkeme üyeleri dışında kurum içinden yetkin bir kişi görevlendirilebilir pekala . bu kişi çıkardı derdi ki "ak parti'ye açılan kapatma davasında 10' karşı 1 oyla hazine yardımının kesilmesine..." işte bu hukuki bir sonuç olurdu en azından. ama böyle olmadı. başkanın vucüt dilinin analizinden tutunda sacit adalı sürpriz yaptısına kadar birçok seviyesizlik aldı başını gitti. bir "kurum" kararı algılanamadı. sanki dava boyunca bazı üyeler kapatılsın diye uğraştı diğerleri de kapatılmasın diye mücadele verdi, başkan da zaten şunun adamıydı gibi sağlıklı olmayan düşünceler gezdi durdu ortalıkta . anlaşamayınca da parasını keselim gibi bir fikir çıktı falan filan.

anayasa mahkemesi hukuki bir kurumdu. alınan her kararın da hukuki nedenlerden dolayı alınması gereken bir kurumdu. ta ki el birliğiyle bu hale getirinceye kadar.
devlet denen aygıtın saçmalıklarından sadece bir tanesidir.
27 mayıs anayasasıyla hayatımıza girdi. 2008 de malum anayasa değişikliğini esastan bozarak aslında yasama yetisi olduğunu da ispatladı.
irandaki muadili anayasa koruma konseyi olan kurum. Batıdaki muadili Curia dır. üçüde seküler gibi görnüp dibine kadar dini kurumlardır.
(bkz: hasim kilic/#5094195)
hükümetin veya cumhurbaşkanının el atmasına engel olunması ve üyeleri hsyk tarafından seçilmesi gereken kurum. türkiye'nin mahvına sebep olacak mayınlı arazilerin 49 yıllığına israil'e verilmesi yasasını durdurarak vatansever ve demokrat çizgisini bir kez daha kanıtlamış ve türkiye'yi büyük bir beladan kurtarmıştır. helal olsundur.
chp nin kankası olan kurumdur.
egemenliğin kayıtsız şartsız kendinde olduğuna inanan kuruluş. yeni kanunlar çıksa dahi onları geniş yorumlarla çarpıtıp açıklarını kollar ve gene istediğini yapar.
http://www.yasader.org/we...a_mahkemesi_kararlari.pdf veya
http://74.125.155.132/sea...=tr&ct=clnk&gl=tr
egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğuna inanan sadece milletten aldığı yetkiyi millet adına değil kendi çıkarlarına kullananlara gerekli ayarı veren kurum.
dtp'yi kapatarak doğrusunu yapan kurum.

aynı hassasiyeti akp için de bekliyoruz.
(bkz: 11 aralık 2009 dtp nin kapatılması kararı)

ile henüz pkk ve kürt milliyetçileri tarafından ele geçirilememiş olduğunu kanıtlayan yargı organıdır.
bazı bilgisiz* insanların suçladığı kurumdur. halbuki anayasa mahkemesinin tek yaptığı,hukuki gerekçelere dayanarak görevini yerine getirmektir.
demokratik toplumda,suç sayılan bir fiilde bulunan adam için, ''ya aslında iyi çocuktur ceza vermeyelim buna'' demek ne kadar saçma ise, anayasa mahkemesinin verdiği kararı yanlış bulmakta o kadar malca bir harekettir.
mevcut düzenin tek koruyucusu... yıpratılmamalı, korunmalı...
tehlikenin farkında çünkü onlar!
bence, chp haricinde tüm partileri kapatmalı!

akabinde,

kurulacak tek partili meclis de değiştirilemez kimlikli şöyle bir anayasa maddesini oy birliği ile yasalaştırmalı;

'türkiye cumhuriyeti sınırları dahilinde chp dışında bir siyasi parti kurulamaz, kurulması teklif dahi edilemez. bu yönde girişimde bulunanlar; 'vatana ihanet' suçunun gerektirdiği cezalara çarptırılmak üzere ilgili mahkemelerce yargılanırlar.'

- oh! sen sağ ben selamet!
varlığı yakan,yokluğu yok eden oluşumdur.varlığında takır tukur parti kapatır.yokluğunda ise iktidar partisi dikta yönetimine başlar.

(bkz: demokrat parti)
ideolojik kararların alındığı merkez olarak kabul edilirse memleketin en büyük kanayan yaralarından birisidir.
sistemde var olan köklü yanlışlıkların temel taşıdır.

ama memleketin olmazsa olmazlarındandır da..
temiz kalabilmiş kurumlarımızdan birtanesidir.
türkiye'nin öyle bir anayasası var ki, bu kurum istediği cezayı verebilir. çünkü 56 sayfalık bir anayasaya sahibiz. böyle büyük bir rezillik olamaz, anayasa nasıl 56 sayfa olabilir? bir anayasada nasıl tüm kanunların açıklamaları bulunabilir? eğer ki siz 56 sayfa anayasa hazırlarsanız, bu adamlar da o kadar sayfayı istediği yere çeker.

dünyadan örnek verelim:

amerikanın anayasası bir a4 kağıdı kadardır.
ingilterenin anayasası yoktur.

anayasalar yalnızca yasaların sınırlarını belirler şunun gibi: "bilmem ne insan haklarına uygun bir bilmem ne devletidir." "laik bir hukuk devletidir." bla bla bla diye gider.

ardından yeni bir yasa çıkarılacakken anayasaya bakılır ve "hımm insan haklarına uygun olmalı yasamız" denir ve insan haklarının nasıl bir şey olduğu anayasada yazmaz, insan hakları evrensel beyannamesinden bakılır. siz her şeyin açıklamasını anayasaya koyarsanız muz cumhuriyeti denir o ülkeye.
verdikleri kararlar hukuki de olsa siyasi de olsa tartışılan yüksek mahkeme.

şimdi de dtp'yi kapatma kararıyla tartışılıyor.

mahkeme kapatma kararından sonra da ülke gündemine atıfta bulunarak topu bize atmayın filan diyorlar. aslında doğru diyorlar ama eksik diyorlar.

aslında dtp'nin kapatılması gerçekten hukuki bir karar. 5 yaşındaki çocuğa da sorsan dtp'nin pkk ile iç içe olduğunu söyler. bu yüzden kararın hukuki bir karar olduğunu dtp'liler hariç herkes kabul ediyor. ancak bu karardan sonra bazı iki yüzlülükler meydana çıktı.

tamam anayasa mahkemesi hukuki bir karar vermiş yasalar ne diyorsa yapmış olabilir. bunda bir beis yok.

ama şöyle bir şey var; anayasa mahkemesinin geçmişte aldığı siyasi kararlar var ortada.

yine bu gün beş yaşındaki çocuğua da sorsan 367 kararı siyasi bir karardır, anayasanın iki maddesini kanun önünde hizmet alan herkes eşittir diye 411 milletvekili ile değiştiren kararı iptal etmesi siyasi bir karardır.

bazıları diyordu ki -özellikle 367 mevzusunda- ; anayasa mahkemesi siyasi bir karar vermezse çatışma çıkar. ve anayasa mahkemesinin siyasi bir karar vermesi için elinden geleni yapıyordu. askeri de kışkırtmak dahil. ve siyasi bir karar verince de alkışlıyordu.

anayasa mahkemesi de bu kararları alıyordu. gerekçeli kararlarını açıkladığında da hukukçular tarafından bir taraflarıyla gülünecek derecede yerin dibine sokularak eleştirilmek pahasına.

kanun önünde hizmet alan herkes eşittir diye değişen iki maddeyi iptal etme gerekçesi hele tam dumurluktu: seçimler 20 yılda bire alınırsa da mı karışmayalım diyordu yüksek mahkemenin yüksek yargıçları.

ama ne hikmetse aynı kesimler dtp'nin kapatılması hususunda; canım hukuk böyle diyor yapacak bir şey yok, anayasa mahkemesinin siyasi bir karar almasını bekleyemeyiz, anayasa mahkemesi kararın sonuçları ile ilgilenmez hukuka bakar...

harbiden salağa yatıyorlar. milleti de salak yerine koyuyorlar.

anayasa mahkemesi siyasi karar almazsa çatışma çıkar diyen insanlar, anayasa mahkemesi hukuki ve fakat gerçekten çatışmaya sebep olabilecek bir davada anayasa mahkemesinin hukuki karar vermesini istiyorlar.

benim güzel ve yalnız ülkemin komik halleri bunlar, hiç güzel hareketler değil bunlar...
12 eylül 1980 darbesi oldugunda kapatılmayan tek kurumdur genel kurmay haricinde, bu komik ötesi anayasası cunta tarafından igfal edilmiş kurumun saf üyeleri göt göte dizilip cuntanın başını okşamaya pardon tebrige gitmişler ve bu ziyaretin cunta başına verdigi hazla, kapatılmış bir sendikanın yeni yapılan genel merkez binasına konmuşlar, cuntanın başı babasının malını veriyor kadar rahat bir tavırla yerimiz dar diyen yüksek mahkeme başkanına "e gidin şu binaya yerleşin!!!" dün gece olan hadiseye bakınca, anayasa mahkemesinin 80 darbesinde cuntaya karşı nasıl dik durdugunu hatırladım, ahanda sizede hatırlattım, dik durmak bunların gelenegi, bir gün önce muhabirlere "hayır, düzenleme gündemimizde yok, uzun zamanda olmayacak" diyen ve sabahında gündeme alan, raportörün verdigi görüşün aksine, yasayı iptal ederek eski günlere dalıp gitmemize sebeb oldu bir nevi dejavu olabilirdi, 1980 darbesini hatırlayabilse idim, bana sadece okudugum şeyleri anımsattı.

not: disk e baglı genel iş sendikasına ait olan genel merkez binası düşük bir ücretle kamulaştırılıp anayasa mahkemesine hediye edilmiş!!! işin aslını araştırıp sizlerinde incelemesi için buraya linkini veriyorum.

http://e-kutuphane.egitimsen.org.tr/pdf/2837.pdf

disk neden bunu gündeme hiç getirmedi acaba?
disk neden 1 mayıs 1977 de taksim de işçilerin üzerine ateş açıldıgı ile ilgili konu ergenekon iddianamesine girdigi halde konu ile ilgili hiç bir takip yapmıyor ayrıca aklıma geldi neyse...