bugün

evrensel yayınlarından çıkan bir stalin esiri.
kitabın giriş sayfası şöyledir:

1905-06 kışında, Prens Peter Kropotkin'in izleyicilerinden olan Gürcistan'daki bir grup anarşist, Kafkasya'da, marksistlere karşı şiddetli bir ideolojik kampanyaya girişti. Bu grup, şimdi, Tbilisi olan Tiflis'te birkaç gazete yayınladı. Anarşistler, işçi sınıfı arasında hiç bir desteğe sahip değillerdi, ama sınıf-dışı (declassed) ve küçük-burjuva gruplar arasında bazı başarılar elde ettiler.
Stalin, anarşistlere karşı "Anarşizm mi? Sosyalizm mi?" genel başlığı altında, Gürcüce bir dizi makale yazdı; bu kitapçık bu makalelerden oluşmaktadır.
ilk dört makale, Haziran-Temmuz 1906'da (20 Hazirandan 14 Temmuza kadar), Tiflis'te, Josef Stalin'in yönetimi altında yayınlanan günlük bolşevik gazetesi Akhali Çovreba'da ("Yeni Yaşam") orijinal haliyle yayınlandı. Gazete yetkili makamlarca kapatıldığından dizi devam edemedi. Makaleler, Aralık 1906 ve Ocak 1907'de, biraz düzeltilmiş bir biçimde, 14 Kasım 1906'dan, Tiflis valisinin emriyle 8 Ocak 1907'de kapatılana kadar Tiflis'te yayınlanan haftalık bir sendika dergisi olan Akhali Droyeba'da ("Yeni Zamanlar") yayınlandı. Editöre ait bir açıklamada şöyle deniyordu:
"Geçenlerde, Hizmet işçileri Sendikası bize bir mektup yazarak, sosyalizm, anarşizm ve benzeri sorunlar üzerine makaleler yayınlamamızı önerdi. ... Diğer bazı yoldaşlar da aynı istekte bulunmuşlardı. Bu istekleri hoşnutlukla karşılıyor ve makaleleri yayınlıyoruz. Bu makalelere gelince, bazılarının, Gürcistan basınında zaten yayınlanmış olduğunu belirtmemiz gerekiyor, (ama yazarın elinde olmayan nedenlerden ötürü bunlar tamamlanmamışlardır). Gene de, bütün makalelerin tamamını yayınlamayı gerekli gördük ve yazardan, onları halkın daha iyi anlayacağı bir biçimde, yeniden yazmasını istedik ve o da bunu severek yaptı."
Tiflis bolşevik günlük basınında dizilerin yayını sürdürüldü: bunlar, Şubat 1907'den -"aşırı eğilimi" yüzünden- 6 Mart 1907'de kapatılmasına kadar Çıveni Çovreba'da ("Yaşamımız") ve sonra da Nisan 1907'de Dro'da ("Zaman") yayınlandı.
Ancak, dizi hiç bir zaman tamamlanamadı. 1907 ortalarında, Stalin, Bakü'ya gitmek üzere Tiflis'ten ayrıldı, birkaç ay sonra da orada tutuklandı. Eşyaları aranırken son bölümlere ait notları kaybolmuştur.

ayrıca şöyle söyler stalin kitabında
ÇAĞDAŞ toplumsal hayatın odağı, sınıf mücadelesidir. Bu mücadele sırasında, her sınıfa, kendi ideolojisi yol gösterir. Burjuvazi, kendi ideolojisine, sözde liberalizm'e sahiptir. Proletarya da kendi ideolojisine sahiptir ,bu çok iyi bilindiği gibi, sosyalizmdir.
stalin'in sonradan sosyalizm adı altında yediği bokları düşününce insana yaşasın anarşizm dedirtecek soru öbeği.

(bkz: josef stalin/@zedx)
iki kavram birbiriyle bağdaştıralamayacağı gibi, ayrılması teorik olarak mümkün değildir.Nedeni ise sosyalizm'in , devlet kavramını, sosyalizme geçiş için bir araç olarak görmesidir. Devlet ilk dönemlerde sosyalizmi halka benimsetir. Sonraki dönemlerde olaylar kendiliğinden gelişir. Ülke bir proleterya iktidarına döner. Devlet ortadan kalkar. Burada devlet sisteminin gelişim evresinin son bölümünde kalkacak olması, devlet mevhumunu kabul etmeyen anarşizm için bir dayanak noktası oluşturur. Fakat sosyalizm bütün teorileriyle bir sistemken, anarşizm, sadece devlete değil, hayata ve tüm sistemlere karşı psikolojik bir başkaldırıdır. Anarşizm düşüncede kalmış ,sosyalizm ise ülkelerin iktisadi ve sosyolojik özelliklerine göre değişim göstermiştir
anarşizmin ne olduğu ne yazik ki tam olarak kavranamıyor. anarşizm sadece devlete karşı olmak değildir. anarşizm sosyalizmin veya komünizmin devamı, yada mutlak sonucu değildir. açıkçası* komunistler anarşizmin çekici yanlarını farketmiş ve anarşizm etrafında toplanan insanları yanlarına çekebilmek için sosyalizmin sonunu anarşizme bağlamışlardır. oysa anarşizm bir ütopyadır. onun sisteminde insanlar çalmaz, hakkı olmayanı almaz, başka insanlara zarar vermez ve bunu insan olduğu için yapar. yani anarşizmin derinliklerinde yatan hümanizmdir.

anarşizmin insanları tabiri caizse bir peygamberden farklı değildir. öyle bir toplumdan bahsederki her birey başında devlet olmasına gerek kalmadan doğru olanı, insancıl olanı yapabilsin ki devlet denilen sömürücü ortadan kalkabilsin. sosyalizm ise kim ne derse desin insanların kendi kendini yönetemediği gerçeğini arkasına almıştır.

bütün bunlarla birlikte komunizm-anarşizm karışımı düşünce, yani Anarko komünizmin ise anarşizm ideolojisi içindeki konumu tartışmalıdır. komünizm düşüncesini özgürlük ile bağdaştırabilmek sizi bilmem ama bana komik geliyor.

anarşizmin kapitalist bakış açısını da içinde barındırdığı bir kolu olduğunu ve anarko kapitalist olarak adlandırıldığını da biliyoruz. hatta ve hatta anarşizm din ile de ilişkilendirilebilir ve günümüzde hristiyan anarşistlerin sayısı diğer tüm kollara oranla büyük hızla artmaktadır. bu düşüncenin sahipleri daha öncede bahsettiğim peygamber gibi insan kavramının ancak din olgusu altında elde edilebileceğini düşünmektedirler.

kısaca anarşizm sosyalizme göre çok daha kapsamlıdır. bir sistemin geçiş süreci olmak bir yana o kadar ileridedir ki biz ona ütopya diyoruz.
stalinin anarşizm ve marksizm arasındaki temel farkları anlattığı, aslında ismi anarşizm mi marksizm mi olması gereken eser. çünkü kitap girişinde anarşizmi ve marksizmi; sosyalizmin üç alt tipinden ikisi olarak ele alıyor. yani kitap adıyla çelişiyor. bun yanında iki ideoloji arasındaki kökten farklılıkları anlatıyor.neden anarşistlerin marksizmin asıl düşmanı olduğunu açıklıyor.anarşistler olarak zaten proleterya veya burjuva kimsenin diktatörlüğünde yaşamak istemediğmizden, olası bir devrimden sonra bizi düşman saymasının oldukça mantıklı olduğunu düşünüyorum. biz de meraklı değiliz dost olmaya zaten sen kolektif diyorsun ben önce birey diyorum, bir toplumun mutluluğu adına, bir kere gelmiş olduğum şu dünyada kimse beni bir b.k yapmaya zorlayamaz beni üzemez efenim, birey ölüp gittikten sonra memnun olarak ayrılması önemlidir, bunu bilir bunu söylerim. evet insanoğlu özgürlüğün sorumluluğunu yüklenecek düzeyde değildir ve yönetilmesi gerekliliği bundandır biliyoruz fakat hala özgür olmak istiyoruz, gerekirse bütün insanlığa zararlı olup toptan sonumuzu getirsin(ki dileğim budur) anarşizm iyidir iyi.
anarşizmde halk devleti öldürür, sosyalizmde tam tersi.
sosyalizmin ardılı olan komünizmi benimsemişlerden (bkz: vladimir ilyiç lenin)
tatava yapma, cevap ver denilirse: anarşizm.
denize düşen olayı.
anarşist veya ateist düşüncelerin belli bir düşüncenin yan bahçesi olmasını açıkçası ideolojiye hakaret olarak görüyorum. bizim kafaya göre otorite altında şekillenen her düşünce devletleşecektir. esas sorun o, bu, şu düşünce değil devletin kendisidir.

hiyerarşi belli bölümlerden oluşur, bunu toplumsal olarak ifade edersek sınıf diyelim. işte bu sınıfların hangisinin en üste olacağı önemlidir( zaten sınıf savaşları denen şey en üste kimin olacağı üzerinedir, yani bizi kim yönetecek sorusu). bu burjuva olur, proletarya olur, veya ne bileyim kim olursa olsun, o üst yerde bulununca devletleşecektir ve bir öncekinin aynısını yapacaktır. yani değişen şey sadece sınıflar olacaktır, oysa fark eden bir şey bize göre olmayacaktır. çünkü esas sorun devlettir. ve devlet içinde anarşizmin özgürlük algısı asla olmayacak ve hangi gurup başa geçerse geçsin sömürü devam edecektir.

zaten anarşizm gibi tamamen bireysel özgürlükten yana tavır alan bir düşüncenin komünizm gibi tamamen dikta bir yönetim altında kendine yer bulması veya bunlarla birlikte mücadele etmesi saçmalıktır. anarko komünizmin de bir tür saçmalık olduğunu düşünüyorum, bana göre anorko kapitalizm neyse anorko komünizm de o dur. yani geçişleri liberallerden veya komünistlerden değil, bizzat kendi içinde bunlardan bağımsız yapması lazımdır.

ayrıca komünistler başa geldiğinde anarşistleri öldürmüştür, onlara her alanda muhalif olmuşlardır. çünkü üst tabakaya kim geçerse geçsin orada olması gerektiği gibi rol alır.

ayrıca tarih dünün mazlumu olup yarının zalimleri olanlarla doludur. bunun açıklaması işte hiyerarşi düzeninde en üste geçince devletin verdiği tepkileri refleks olarak vermendir.

otorite varsa sömürü vardır, otorite varsa ezilen vardır, mesele a görüşü veya b görüşü değil, bizzat otoritedir. ( yani devlet)

ayrıca tabi ki de anarşizm.
Anarşist olmak için önce komünist olunmalıdır. Komünist olmak için de sosyalist.
josef stalin'in kitap serilerinden bir tanesi: anarşizm mi? sosyalizm mi?

kitaptan kesit; marksizm ve anarşizm, her ikisi de, mücadele arenasına sosyalizm bayrağı altında girmelerine rağmen, bütünüyle farklı ilkeler üzerine kurulmuşlardır. anarşizmin temel taşı, bireydir. [anarşizmin] öğretilerine göre, [bireyin] kurtuluşu, yığınların, [yani] kolektif vücudun kurtuluşunun baş koşuludur. anarşizmin öğretilerine göre, birey kurtulmadıkça, yığınların kurtulması olanaksızdır. buna uygun olarak, sloganı, "her şey birey için"dir. oysa marksizmin temel taşı yığınlardır. [marksizmin] öğretilerine göre, [yığınların] kurtuluşu, bireyin kurtuluşunun baş koşuludur. yani, marksizmin öğretilerine göre, yığınlar kurtulmadıkça, bireyin kurtulması olanaksızdır. buna uygun olarak, sloganı, "her şey yığınlar için"dir. açıktır ki, burada, sadece taktikler üzerine anlaşmazlık değil, biri diğerini reddeden iki ilke bulunmaktadır.
(bkz: sosyalizm)
Ne,anarşizm,ne,sosyalizm ne erotizm.
Kismetsizm.
(bkz: stalin)
net cevap verecek olursak .
(bkz: Türkçülük)
Din-i mübin-i islam.
kapitalizm. iyi ki var.