zamanında, zaten doğru dürüst okul, öğretmen olmadığı için olamamış, şimdilerde olmaya başlayan, ülkeyi bölmek isteyenlerin sık sık kullandıkları olgu.
türkiye'yi germek için , insanların arasına nifak sokmak için çabalayan kişilerin bir dönem istedikleri durumdur.
böyle bir istek olduğu düşüncesi ile kurslar açılmıştır ancak kimse gitmemiş , kapatılmak durumunda kalınmıştır ve amacın sadece türkiye germek , insanları birbirine düşürmek olduğu anlaşılmıştır.
yurt disinda yasayan turklerin pek hosuna giden ama turkiye'ye donduklerinde karinlarini agritan egitim. hos bir sloganlari var: anadilini iyi ogrenemeyen baska dilleri de iyi ogrenemez.
Bir kişinin kendi anadilinde eğitim alması olayıdır. Özellikle azınlıkları bulunan ulus devletlerde ve çok kültürlü toplumlarda önemli bir "sorun" teşkil eder. Zira, bir yanda bireyin kendi anadilinde eğitim görme hakkı vardır. Diğer yanda ise ulusun bütünlüğü ve söz konusu azınlık bireyinin topluma uyum sağlaması ve hayatta başarılı olması vardır.
Özellikle Türkiye için zor bir durumdur. Zira, Türkiye'deki kürtlerin önemli bir kısmı bu hakkı talep etmektedir. Fakat, buna imkan veren ne teknik ve fiziki altyapı ne de hukuki altyapı hazırdır. Herşey bir yana, bütün eğitimin kürtçe olması durumunda, "bu kişiler mezun olduktan sonra, nasıl iş bulacaklar" gibi bir sorunla karşılaşılır. Zira, Türkiye'de hemen hemen bütün ticari kurumların dili Türkçe'dir. Hatta Türkçe'de yetmemekte, sadece Türklerin çalıştığı türk firmalarında bile çalışabilmek için ingilizce zorunlu hale gelmektedir.
Bu bakımdan, "aşağı tükürsek sakal yukarı tükürsen bıyık" bir durumdur.
tarafsız bir gözle bakıldığında çok insanî bir istektir.
türkiye'deki kürtler baz alınarak düşünüldüğünde ise karşımıza bazı problemler çıkmaktadır. aynı ülkenin vatandaşı olduğu halde birbirini anlayamayan insanlar türyecektir. üstelik anadilde eğitim ha diyince olacak iş değildir, önce kürtçe bilen bir yığın öğretmene ihtiyaç olacaktır. dolayısıyla bence yapılması gereken anadilde eğitim olmamalıdır, bence kürtçe seçmeli ders olarak okutulmalıdır. zaten batı bölgelerimizde bu talep edilmeyeceği için merkezî eğitim sistemine pek zarar vermez. aslında bu da kolay olmayacaktır. önce üniversitelerde kürtçe öğretmenliği bölümü açılması gerekecek, buradan mezun olan öğretmenler bu görev için atanacaklardır. nerden baksan 8-10 yıl sürer.
sanılanına aksine ülkemizde kısmen uygulanan bir haktır. lozan antlaşması'na dayanarak türkiye'de ermeniler, rumlar gibi gayrimüslim azınlıklara bu hak tanınmıştır, kendi okullarında kendi dillerinde eğitim görebiliyorlar ve bu haktan kürtlerin de yararlanmak istemesi bence doğal bir şeydir. aynen azınlık okullarında olduğu gibi ana dilde eğitim verilirken türkçe dersi ve bazı milli içerikli dersler (tarih, coğrafya gibi) türkçe olarak verildiğinde ülkede bir anlaşma sorunu da ortaya çıkmaz.
türkiye'de yaşayanların özellikle ingilizce hayranlığını bırakarak bir an evvel türkçe eğitime dönüş yapması gerekmektedir.
türkçe, yaşayan dillerin en güzelidir. tüm halkın diğer dillere özentiyi bırakıp ana dilinde ısrarcı olmalı, yani türkçeye...
burada öncelikle kavramlar yerli yerinde kullanılmalıdır.
anadil nedir? anne dili nedir?
anadil, bir toplumun ortak noktada buluştuğu resmi dildir, anayasa tarafından korunur.
anne dili, herkesin kendi ailesinden öğrendiği, anadilden farklı olan ve okul çağına kadar kullanabileceği, aile içinde daima kullanılabilecek olan dildir. ama resmiyeti yoktur, toplumun genelini bağlamaz ve bireyseldir.
bu yüzden anadilde eğitim almak zaten cumhuriyet tarihinden itibaren var olan bir şeydir. ancak bireysel dili okullara sokmak, toplumda kargaşa doğuracağı gibi diğer ülke içi dillere de hakarettir.*
--spoiler--
Tekdilli eğitimde sorun çok
Üniversitelerde Kürtçe dersleri veren Sabancı Üniversitesi Öğretim görevlisi Şerif Derince: Aslında anadili okul dilinden farklı olan homojen bir öğrenci grubundan bahsetmiyoruz. Farklı şartlarda iki veya daha fazla dile maruz kalan birçok öğrenci grubundan bahsediyoruz. Kürtçe üzerinden gidersek anadil/birinci dil olarak Kürtçe öğrenen ve okula başladığında hiç Türkçe bilmeyen veya çok az bilen öğrencilerin eğitim sürecinden etkili bir şekilde faydalanması neredeyse mucizelere bağlıdır. Bu durumdaki öğrencilerin önemli bir kısmının eğitim sürecinde kendilerine gerekli olan akademik Türkçe’yi de etkili bir şekilde öğrenemediklerine ve diğer müfredat derslerinden de yeterince faydalanamadıklarına işaret eden çalışmalar vardır.
Öte yandan özellikle daha şehirleşmiş bölgelerde yaşayan ve hali hazırda etkin birinci dili Türkçe olan fakat anne -babasının dili Türkçe olmayan öğrencilerin de hem bireysel hem de toplumsal kimliklerinin önemli bir parçasını dil oluşturmaktadır. Yine Kürtçe üzerinden gidersek, birçok öğrenci artık birinci dil olarak Kürtçe konuşmasa da Kürtçeyi anadilleri olarak görmeye devam etmektedir. Onların böyle görmeyebileceği durumlarda bile sınıf içinde ve dışındaki birçok durum onlara bu gerçekliği sürekli dayatmaktadır. Bu şartlarda, bu öğrencilerin kimliklerinin bir parçası olarak Kürtçeyi görmemek, görmezlikten gelmek bu öğrencilerin eğitim süreçlerini ciddi bir şekilde sekteye uğratmaktadır.
Eğitimde anadilinin kullanılmamasının olumsuz pedagojik sonuçları dışında birçok sosyal, siyasal, psikolojik hatta iktisadi sorun doğurduğu da araştırmacılar tarafından dile getirilmektedir.
--spoiler--
bununla ilgili başka akademisyenlerin düşünceleri için:http://www.radikal.com.tr...09.2010&CategoryID=77
Diyelim ki herkes çocukluğundan beri duyduğu dinlediği dil ile eğitim yapıyor.
ilkoukulda Ali Kürtçe eğitim alır,Ayşe Lazca,Fatma Gürcüce efendim Ahmet de Türkçe
Sonra buradan çıkıp lise sınavına girerler,Herbiri ayrı ayrı hazırlanmış test kitapçıklarını cevaplar ve her biri ayrı ayrı dil konuşan sınav merkezi görevlileri tarafından değerlendirilirler.
Liseye başlarlar.Ali Kürtçe eğitim veren,diğerleri de kendi dillerinde eğitim veren bir okula koşarlar..Aynı durum üniversite ve diğer tüm sınavlarda da (ALES,KPSS,KPDS,ÜDS....)devam eder.Aaa bu arada bilim nasıl öğretilir ona çözüm bulamadım,ya da araştırma,deney nasıl yapılır.
Bu arkadaşlarımz eline diplomayı aldığında da birbirini anlamayan ve sadece duvara konuşan bir topluluk ortaya çıkar.
Milletleri bireştiren en önemli unsurların başında gelir dil.Siz resmi olarak herkesin ayrı ayrı konuşmasını onaylarsanız sonunda birbirinin ne dediğini anlamayan ,uluslararası düzeyde bilimsel toplantılara katılamayan,katılsa da sadece kendi dilini bilenlere hitap edebilen evrensel olma durmunu tamamen kaybetmiş bir milletle karşılaşırsınız.
Elbette ki herkes istediği dilde konuşsun,şarkı söylesin,köyüne,sokağına çocuğuna isim koysun.Enstitülerde dillerini kültürlerini devam ettirsin,ancak ortak konuşmak gerek.Yoksa ne birbirimizi anlrız ne de kendimizi anlatabiliriz.
Kaldı ki kendini geliştirememiş,edebi ya da bilimsel yönden çok çok zayıf bu diller ile nasıl eğitim yapılır bunu da anlayamamışımdır.
ana dilinde eğitim alamamış bir bireyi gereği gibi eğitemeyeceğinizden, azınlıklar açısından kesinlikle verilmesi gerekli eğitimdir. bu uzak bir süreçtir fakat temelleri atılması gereklidir.
olayı milliyetçiliğe, ırkçılığa döküp saçmalamak yersizdir efenim...
T.C Devleti öteden beri Anayasa'ya "Türkçe'den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır." (madde:42)
lakin bir diğer taraftan; Müslüman olmayan azınlıklara ait Rumca, Ermenice gibi dillerde eğitim, Lozan Antlaşması çerçevesine dayanılarak sürdürülebilmektedir. bu ne perhizdir, bu ne lahana turşusudur?
Kürtçe bilen on binlerce çocuk, ilk adımlarını attıkları okul sıralarında anadilleri dışında Türkçe dilde eğitim dayatmasıyla yüz yüze gelerek ruhsal ve zihinsel dünyalarında dehşetli alt-üst oluşlar sürecine adımlarını atmakta; ağabeylerinin, ablalarının yaşadığı kabusun sırasını devralmaktadırlar. biraz empati yapmanın kimseye zararı olmaz...
anadilde eğitim evrensel bir haktır ve kesinlikle uygulanmalıdır diyorum. bu demek değildir ki vatan toprakları bölünecek, orada bir kürdistan devleti kurulacaktır... buna asla izin verilemez, verilmeyecektir. buradaki dengeler hassas bir noktadır ve bunun iyi kurulması gereklidir.
çocuk açısından; okul çağına gelinceye kadar temel dil yeteneklerini kazanır. Edindiği sözcüklerle düşünür, dış dünya ile bağlantısını sözcüklerle kurar. Yani gelişimi ve iletişimi; anlaşması, anlaşılması bu zihinsel süreç ve de buna aracılık eden dil ile ortaya dökülür.
Okula başladığında anadili dışında farklı bir dile dayalı eğitim onun gelişimini alt-üst ederek bocalamasına, çevreye küsmesine, kendini önemsemeyip kendinden kaçmasına neden olur. kendini otomatik olarak 2.sınıf vatandaş gibi görür. ve Dolayısıyla başarısızlık kaçınılmazdır. bu çocuktan daha ne beklenebilir ki?
hoş türkiye deki eğitim yanlışlıkları henüz dile kadar indirgenmemiştir, bir çok eksikleri vardır ve bunu şu aralar değil hayata geçirmek, düşünmek bile absürtlüklerle doludur, lakin yine de en azından dillerini okuyup yazabilmeleri için en azından bir dil dersi olarak okutulmalı, cünkü bu insan düşünebilme yeteneğini bebeklikteki konuştuğu dille sağlayacaktır..
ve bu konunun bir ucu da 'zorunlu din dersi' ne dayanmaktadır ki kimlik ve kişiliklerini kazanması istenilen bir birey adayına da zorunlu din dersi okutulamaması gereklidir..
düşünsenize siz misal ki isviçre de yaşamak zorundasınız ve size zorunlu din dersi olarak hristiyanlık okutuluyor.. kulağa hoş geliyor mu?
biraz insaf...!
yaftacılara peşinen not; kürt değilim ve kürtçe bilmiyorum... sadece elini vicdanına koyan bir bireyim.