allahın cezası bir sivrisinek. sinsi sinsi ısırıyor kaçıyor sonra sırra kadem basıyor amına koduğum. varlığını unutmaya çalıştığımda da 2 şey yapıyor. ya monitörün önünden sinir bozucu bir yavaşlıkta geçiyor, yakalamaya çalışınca da quicksilver'a bağlıyor, ya da kulağımın dibinden viiiiyyuuuuuvvv diye geçip gidiyor ama o viyuv sesi cidden dünyanın en irite edici sesi olabilir.
ağzımı bozacağım kusura bakmayın ama pusuya da yatamıyorum amk, ufak olmanın vermiş olduğu avantajı dibine kadar kullanıyor orospu çocuğu. artık dokunmasın diye çektim uzun kolluyu, evde bildiğin yanıyorum lan. ter desen ayrı, kaşıntı desen ayrı, gece gece içimden sayıp sövmem ayrı cidden şu an hayatımdaki başka bütün dertleri unutturdu amkk haşaratı. en son sikerler diyip açtım ışığı, konsantrasyonumu, duyularımı maksimuma getirdim kendini göstermesini bekliyorum. aklı varsa canlı yakalanmaz, çünkü efsane işkenceler dönüyor kafamda.
insanlar neden kendini olduğu gibi değil de olmadığı gibi gösterip, her şeyi boka sardırınca yok olmak istiyor. cidden düşünmekten kendimi alamadığım bir şey harbi harbi dert oldu içime.
Şöyle kısa bir hayat sorgulaması yaptım da kime arkadaşım demişsem iyi kazık yemişim. Kardeşim dediğim insan ona gerçekleri göstermeye çalıştığım için beni aramıyor sormuyor. Deveye diken mantığıyla mı gerçekleşiyor bunlar yoksa hepsini tek tek hakettim mi bunu sorguluyorum
Ne tuhaf şey hatıralarda da silinmek. Yok olmak, önce ses, sonra gözünde canlandırma yetisi. Pencereden vuran sokak lambasının loş ışığı altında karanlık eski odam...