Uzun süreli hastalığıma gelince, ona sağlığımdan çok daha fazlasını borçlu değil miyim?
Ona daha yüksek bir türde sağlık borçluyum.
Aslında onu öldürmeyen herşeyin altında güçlenen bir tür sağlık!
Ona, felsefemi bile borçluyum.
Ruhun nihai özgürleştiricisi yalnızca büyük acıdır.
--spoiler--
''...deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrıya yakarır ''keşke güneş olsaydım'' diye.
“Ol” der Tanrı ve Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bu kez bulut olmak ister. “Ol” der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.
Rüzgâr olmak ister bu kez. Ona da “Ol” der Tanrı.
Rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Her şey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Oradan eser buradan eser, kaya bana mısın demez!
Bildiniz!
Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı…
Ama birden sırtında bir acı ile uyanır...
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır!...''
nietzsche
''Kaderini sev!!'' anlamına gelen ve zerdüşt'de sık sık bahsi geçen latince bir sözdür. nietzsche'nin übermensch olma sevdası olanlara bilgece ve büyük bir dinginlikle hayata ve yazgısına karşı uygulamasını öğütlediği öğretisidir.
fakat, ''belki de senin kaderin olası en iyi kaderdir.'' manasında da yorumlanabilecek bu hikaye ve bu söz; ironik bir şekilde asla teslimiyetçi veya fatalist bir öğreti değildir.
nietzsche Yazgıyı, yarı insan yaratımı, (seçimler ve eylemler) ve yarı kozmos yaratımı olarak tanımlar. kozmos (evren) ise döngüsel olarak devam eden şeylerin (olaylar ve olgular) basit bir tekrarından ibarettir. bu yüzden insanın bu döngüselliğe lanet etmesi son derece mantıksızdır.
Amor Fati aslında varoluşçu felsefi düşünceyi temsil etmekte ve insana kendi yazgısını değiştiremese bile onu sahiplenme özgürlüğünü tanımaktadır.
değiştiremeyeceğimiz şeylere karşı takındığımız tavır bizim hayata karşı tutumumuzu belirler ki; iyi bir yaşam sürmek, mutlu ve başarılı olmak bu tutumumuzun ta kendisidir.
velhasılıkelam; zorunluluğu kabul etmek de bir seçim ve dahası bir özgürlüktür.
--spoiler--
Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrı'ya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.
Rüzgâr olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Her şey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Ordan eser burdan eser, kaya bana mısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...
Bir sabah sırtında bir acı ile uyanır....
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..
"Amor Fati - Nietzsche"
--spoiler--
migrenli bilgenin, migreninin, çıldırışının, çırpınışının, huysuzluğunun, küskünlüğünün, öfkesinin, bağışlayıcılığının, inancının, vazgeçişinin ve tekrar başlayışının ^^tetiği^^ olan iki küçük sözcük.. yalnızca orada olmama bile tahammül edemezler pek çokları.. her türlü zorunluluğa yalnızca katlanmak yetmez, iş o nu sevebilmek te..